22 Şubat 2011 Salı

Güney Sahillerinin Evlatları


Öncelikle herkese merhaba.

Bu yazımda Miami Heat'e şöyle bir göz atalım.

Takas günlerinin son günlerini yaşadığımızdan dolayı biraz çekinerek de yazsam,Miami Heat'i takas olayına en uzak takımlar arasında görmemden ötürü yazıyı yazmaya karar verdim.

2010 yazında yaptığı hamlelerle bir anlamda tarihe kazınan Pat Riley ve Heat organizasyonu,doğal olarak bu sezona çok umutlu bir şekilde girmişti.Takımın kötü başlangıcıyla beraber,"Riley yakında iner" fikri yayılmaya başlamıştı.Bunları düşünmeye sevk eden olaylarda olmuştu.Eric Spoelstra'nın mola almasıyla,benche yönelen LeBron'un koçuna omuz atması gibi.

Miami Heat'in işleri yoluna sokmasıyla beraber bu söylenti de ortadan kalktı.Bildiğiniz üzere,Riley Shaq'ı takıma kattıktan sonra Stan Van Gundy'e bir sezon şans tanımış,sonraki sezon ise Van Gundy'e açıklama yaptırıp takımın başına geçmiş,2006 yılında finalde Mavericks'i 4-2 eleyerek şampiyonluğa ulaşmışlardı.

Eric Spoelstra ve Miami Heat'in aralık ayındaki müthiş performansı bu söylentilerin ortadan kalkmasını sağladı.Ayrıca Christmas günü Los Angeles Lakers'ı deplasmanda farklı mağlup ederek mesaj maçını kazanmasıyla,takım aralık ayında en üst noktasına çıktı.

Mesaj maçı dediğimiz maçlar bilindiği üzere normal sezondaki en anlamlı maçlar.Lakers'la yapılan tek maçı yenmesine yendi Heat ancak Boston Celtics'e karşı çıktıkları 3 maçı da kaybettiler.Keza Doğu Konferansında sıralamasında bir üstünde oldukları Bulls'a karşı yapılan maçı da kaybettiler.



Sezon başındaki maçlarda büyük üçlü dediğimiz Bosh-Wade-James üçlüsünün aynı anda oynamadığından,biri oynarken diğer ikisinin baktığından söz ediliyordu.Daha doğru bir tabirle James oynarken Wade duraksıyor,Wade oynarken LeBron duraksıyordu.Özellikle aralık ayındaki çıkışta bu durumun düzeltilmesinin önemli bir etken olduğunu düşünüyorum.Aralık ayındaki 16 maçtan 15-1'lik bir seri çıkartmıştı Heat.

Yaz aylarında gerçekleştirilen bu büyük hamlelerden sonra Wade bu takımın lideriydi,ancak sezon içinde oynanan maçlardan,çizilen oyunlardan da anladığımız üzere LeBron takımın bir numaralı opsiyonu.Özellikle Ocak ayında 30.5 sayı 8.5 ribaund 7.5 asist ortalamalarıyla en üst seviyede basketbol oynadı LeBron.Dwyane Wade'in kendi oyunundan vazgeçip,sindiği anlamına gelmiyor bu,sadece LeBron bir adım önünde.Bu büyük üçlü arasında kendi oyunundan fedakarlık yapan yegane isim Chris Bosh.Hayalkırıklığı,over-rated olarak değerlendirilse de Toronto Raptors'daki gibi her maç 20 şut kullanması pek olağan değil,ki zaten büyük üçlüden istatistikleri en çok düşüş yapan oyuncu da Bosh.LeBron ve Wade'in sayı ortalaması 1-2 değişirken,Bosh'ın sayı ortalaması 7 civarında bir düşüş yaptı.Belirtmek istediğim şey,daha az şut kullanırsanız daha az sayı atarsınız.Bu yüzden hayal kırıklığından öte,büyük üçlüden fedakarlık yapan isim olarak görüyorum Chris Bosh'ı.Ayrıca Wade ve LeBron seviyesinde bir oyuncu olmadığı için bunu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorum.

Yazın takıma katılan bir başka isim Mike Miller'dan da beklentiler oldukça fazlaydı.Sakatlığı yüzünden Heat formasıyla 2010 yılında pek oynadığını söyleyemeyiz.4 maçta benchten gelip sadece 3 sayı atabildi.Ciddi bir sakatlık geçirdiğini belirtelim.Son dönemde şutlarını ve oyununu toparlamış olsada,eski Mike Miller olmadığını düşünüyorum.Orlando Magic ve Memphis Grizzlies'da yaşadığı iyi sezonların ardından Timberwolves'a geçmesiyle düşüşe geçmiş,bunlara birde sakatlık eklenmişti.Zamanla daha iyi duruma gelebilir,Wade'in olmadığı iki maçta ilk beş çıkıp 22 sayı ortalama tutturmasıyla ufak bir umut ışığı vermiş olsada çokta güvenilecek bir el değil bana kalırsa.




Pota altında,Center pozisyonu ise Zydrunas Ilgauskas,Joel Anthony,Eric Dampier gibi isimlerle idare edilmekte.Sezonun ilk 10 maçında Joel Anthony'i ilk beş başlatan Spoelstra,daha sonra tercihi Ilgauskas'tan yana kullandı.Joel Anthony'i pozisyonuna göre kısa olmasına rağmen çok iyi savunmacı,burası kesin.Ancak hücum yönü ise bir o kadar kötü,yok yani.Bildiğiniz yok.Bu yüzden Ilgauskas tercihi yapıldı.Ilgauskas'ın lige girdiğinden beri yaptığı en düzgün şey şüphesiz orta mesafe şutları.Savunmada ayakları ölü bir insanla aynı hızda olmasına rağmen kapladığı alanla bunu bir nebze olsun kapatabiliyor.Tabii yanında Bosh'ın olması da önemli faktör.Bosh'ın ayakları pozisyonuna göre çok hızlı.Tabii onunda savunmada her şeyini veren bir oyuncu olmadığını biliyoruz.Bir de Eric Dampier geliyor 3.uzun olarak.Genelde 4 numara oynayan veteran uzun Juwan Howard'ı da ekleyebiliriz.

Kısaca 1-5 numaralı pozisyonlarda belli işleri yapan oyuncular tercih ediliyor Miami'de.Zaten olması gereken de odur.Point guard pozisyonunda ise center için geçerli olan şeyler olmakta.Carlos Arroyo,Mario Chalmers ve Eddie House üçlüsü görev alıyor.Carlos Arroyo'nun yeteneklerinden şüphemiz yok.Ancak 2004 Atina Olimpiyatlarında yaptıklarından çok uzak olduğu net.Eddie House ise bir derinlik katıyor bana kalırsa.İki ucu keskin bıçak diyerek açıklamakta fayda var.Oyuna girip 4 tane üçlük art arda soktuğuna birçok kez şahit olmuşluğumuz var.

Takımın bulunduğu yere gelirsek,Doğu Konferansında 2.sıradalar.2.sırada diyorum ancak galibiyet yüzdesi 1. olan Boston Celtics'le aynı durumda.Boston daha fazla maç oynadığından 1.sırada gözüküyor.Celtics'in yaşlı bir kadroya sahip olmasından ötürü,belli bir noktadan sonra çok kasmayacakları ortada.Geçen sezon son 20 maçta,10-10'luk bir yüzde tutturmuşlardı.Bu yüzden Miami Heat'in Doğu Konferansını ilk sırada bitirme olasılığı oldukça fazla.Özellikle 24 Şubat'tan 10 Mart'a kadarki bölümde çıkaracakları maçlar onlar için büyük önem taşıyor.Chicago Bulls(2),New York Knicks,San Antonio Spurs,Los Angeles Lakers,Portland Trail Blazers ve Orlando Magic'le oynacaklar.Washington Wizards maçını saymazsak tüm maçlar zor.


Ayrıca bahsetmeden geçmeyelim.Sezonu kapatan Udonis Haslem nasıl döner bilinmez fakat muhteşem bir görev adamı olduğu gerçek.Play-off'larda onun dönüşüyle daha sert bir potaaltına sahip olabilir Miami Heat.

Doğu Konferansında şüphesiz en büyük rakipleri Boston Celtics.Üst tarafta belirttiğim gibi Celtics'e karşı 0-3 yaptılar.Play-off için "Erkek çocuklarının adam olduğu yer" tabirinin kullanıldığını biliyoruz.Miami Heat'te ise bunu yaşayacak oyuncu yok diyebiliriz.Örnek vermek gerekirse,Spurs'te beklenmedik performanslar çıkaran oyuncuların play-off'ta patlayacakları fikri.Gary Neal,Matt Bonner v.s.




Son olarak LeBron'un Mvp olma şansına da değinelim.Bildiğiniz üzere 2009,2010 yıllarında normal sezon Mvpliğini kazanmıştı.Tarihte 3 kere üst üste kazanan 3 oyuncu var.Bill Russell(61-62-63),Wilt Chamberlain(66-67-68) ve Larry Bird(84-85-86).

LeBron'un bu seneki en büyük rakibi Derrick Rose.Nerdeyse sezonun yarısında Boozer veya Noah ikilisinden birinin kadroda olmadığı Bulls takımı,şu anda Doğu Konferansında liderin 2 maç arkasında 3.sırada bulunuyorsa,şüphesiz en büyük pay Derrick Rose'un.Eğer Bulls bulunduğu yerden tepetaklak düşmez,Rose'da böyle devam ederse Rose verebileceklerini düşünüyorum.Ancak LeBron'un 2011'le birlikte-özellikle Ocak ayında- müthiş bir performans sergilediğini belirtelim.

Şimdilik benden bu kadar bir sonraki yazıda görüşmek üzere,

Hoşça Kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder