30 Ekim 2011 Pazar

Nba'de Şok


Nba'de lokavt görüşmelerinde uzun süre sonra olumlu gelişmeler olduğunu yazmıştım.Dün gerçekleşen toplantıda çoğu kişi lokavtın sonlanabileceğini yazıyordu.2 tarafın da anlaşmaya istekli olduğu ve kaybettiklerini fark ettikleri konuşuluyordu.Ancak hiç beklenmedik bir gelişme oldu ve toplantı da anlaşma sağlanamadı üstüne Kasım ayındaki tüm maçlar iptal edildi.

Dünkü toplantı öncesi 2 taraf ta anlaşma olabileceğini belirtmişti.Nba'e yakın kesimlerden de anlaşma olacağı ve lokavtın sonlanacağı söyleniyordu.Ancak toplantıdan sonra açıklama yapan David Stern Kasım ayındaki tüm maçların iptal edildiğini açıkladı.Ayrıca artık hiçbir takımın 82 maçlık bir sezon oynayamayacağını açıkladı.Hepimiz için şok edici bir gelişme oldu.Açıkçası içten içe lokavtın tam sezon oynanmasına engel olacağını düşünmüyordum.

Oyuncular son toplantı öncesi ortak gelirden alacakları payları %57'den %52'ye kadar çekmişti.Takım sahipleri de 50-50'de diretiyordu.Toplantıda sinirlerin gerildiğini ve Billy Hunter'ın %52'den aşağı çekmeyiz diyerek toplantıyı terk ettiğini de söyledi Stern.Stern'e yakın kaynaklar ise bu toplantıda da anlaşma sağlanamayınca çok kızdığını ve teklifi daha da aşağı çekeceğini söyleyeceğini iddia etti.Bu da lokavtın uzamasını sağlayacak gibi duruyor.

Toplantıdan sonra oyuncular da yeterince taviz verdiklerini söyledi ve takım sahipleriyle NBA yetkililerini suçladı.Ana konuda anlaşamadılar daha bu konunun sözleşme süreleri,lüks vergileri verilen ücretler diye dallanıp budaklandığını düşünürsek bu iş daha çok uzun sürebilir ne yazık ki.Bu süreden sonra Nba'den Avrupa'ya geçişlerin daha da artacağını düşünüyorum.Yeni yıla Nba'siz girecek olmamız da neredeyse kesin gibi malesef.

Bobiler de konuyu es geçmemiş birkaç monte yapmışlar.Onları da koyayım dedim.Güzel çalışmalar olmuş gerçekten.

Derbide Eşitlik

 

Derbi yazısı biraz geçe kaldı ama olsun.Yoğunluktandır mazur görün.Sezonun ilk derbisi Tff'nin saçma kararlarına yenisini eklediği bir kararla Perşembe günü oynandı.İnanılmaz bir karar.Yani bu gibi maçların günü Pazar'dır.Resmen futbol zevkimizin içine etmek için elinden geleni yapıyor Tff ve şu ana kadar da başardılar.Tadı tuzu yok şu ligin.

Neyse biz maça geçecek olursak önemli bir maçtı her 2 takım adına da.Rakiplerin tamamı puan kaybetmişti ve bu derbide alınacak 3 puan 3puandan çok daha fazlaydı.Üstüne kazanılacak moral de çok önemliydi.2 takım da doğal olarak fazlasıyla önem veriyordu maça.Beşiktaş düzlüğe çıkmak için Fenerbahçe de seriye devam etmek için bir nevi galibiyete ihtiyaç duyuyordu.

Ben de Beşiktaş'a gittim maçı izlemeye.Atmosfer her zamanki gibi çok güzeldi.Her baktığım yerde siyah beyaz görmek beni ekstra mutlu ediyor.Tezahuratlar,marşlar derken stada giden gitti bizim gibi öğrenciler de arkalarından bakıp cafelere doğru dağıldık.Maç öncesi kadrolara baktığımda aslında şaşırdım.Fernandes'in bildiğim bir sakatlığı olmamasına rağmen kadroya alınmaması şaşırtıcıydı.Mersin deplasmanında iyi oynayan kadrodan sadece Necip-Aurelio değişikliği vardı ki bu da defans güvenliğini düşünerek yapılmış bir hamleydi.Fenerbahçe cephesinde ise kanatlar Caner-Mehmet Topuz ikilisine emanet edilmiş forvette ise Bienvenu'ya yer verilmişti.Beşiktaş'ın beklerinde sıkıntı varken ben Stoch'un oynamasını bekliyordum her ne kadar biraz savruk olsa da.Yetenekli bir oyuncu olarak sıkıntı yaratabilirdi Beşiktaş'a.
Maça her 2 takım da birbirini tartarak başlamıştı ki Fenerbahçe taraftarı müze kapısını kırıp stada daldı.Bu sırada bulunduğum mekanda ben de dahil herkes ayaktaydı stattaki küfüre eşlik ediyorduk.O sırada tok sesli bir abi çıkıp durumu özetledi."Bu bize değil federasyona yapılmış bir hamledir protestodur.Sakin olun maçı izleyin zaten bilenler vardı bunu."Öyle bir dediki kalkıp kimse ama filan diyemedi.Gerginliği emdi ses tonuyla.Maça dönersek 2 takım da kontrollü oynarken bir anda gelişen Beşiktaş atağında sezonun kayıp ismi Simao Sabrosa topa öyle bir vurdu ki son yılların en güzel gollerinden birine imza attı.Çok uzaklardan kusursuz bir vuruş çıkardı ve golü bulup Beşiktaş'ı öne geçirdi.

Gole kadar Fenerbahçe bir türlü organize atak yapamıyordu.Beşiktaş daha gayretliydi ama golden sonra klasik Beşiktaş hastalığı gerçekleşti ve geriye çekildi Beşiktaş.Ondan sonra da Fenerbahçe de Alex te orta sahaya gelip top almaya başlayınca oyunun kontrolü Fenerbahçe'ye geçti.Quaresma'nın kötü gününde olması Beşiktaş kontraataklarının olgunlaşmasını engelledi.Beşiktaş savunmasını geride kurdukça Alex gibi muhteşem bir beyine sahip olması Fenerbahçe'ye pozisyonlar getirdi.Önce Caner'in sert şutunu muhteşem çıkardı Cenk daha sonra da Alex'in zor pozisyonda pek kullanmadığı sağ ayağıyla verdiği müthiş pasta Bienvenu'nun şutunda muhteşem refleks sergiledi ve 2 net pozisyonu önledi.Daha sonra da Gökhan Gönül'ün vuruşunu Egemen çizgiden çıkardı.Son olarak ta Alex'in altı pastan vuruşunda Hilbert araya girdi ve devre 1-0 bitti.

Ancak tabiki bu arada biz ekran başında boğazlarımızı patlattık desem yeridir.Çünkü gereksiz yere fazlasıyla geriye yaslandı Beşiktaş.Savunmasını ceza sahasında kuruyor üstüne Aurelio'yu da oraya çekiyor Ernst te oraya geliyordu.Bu kadar çekildikten sonra gol gelmesi normaldi.Çok sinir olduk gerçekten.Yakışmıyan bir oyundu.Fenerbahçe organize olamazken zorla dizginleri verdi Beşiktaş.Fenerbahçe net pozisyonlar buldu ama Cenk çok başarılıydı.Özellikle Bienvenu'nun şutunda müthiş bir refleks sergiledi.


2.yarıyaysa Beşiktaş daha hızlı başladı.O ilk yarıdaki geri çekilmeyi atlattı Beşiktaş.Quaresma'nın getirdiği topta en son Mustafa Pektemek'in önünde kalan topta onun vuruşu direkten geri geldi.Dönen topta da Simao'nun golü haklı ofsayt gerekçesiyle geçersiz sayıldı.Ardından bir kez daha Simao uzaktan şanısnı denedi ama Volkan direk dibinde çok iyi kurtardı topu..Daha sonraysa Fenerbahçe adına maçın etkili ismi Caner Beşiktaş savunmasının arasından vurdu direkten top bomboş pozisyondaki Alex'e geldi o da kolaylıkla eşitliği sağladı.O topa ordan vurduran Beşiktaş savunması yine klasik hastalık haline gelen gollerden birini yedi.Alex te yine bizi boş geçmedi.

Golden sonra da değişiklikler gelmeye başladı.Beşiktaş'ın mumla aradığı Almeida nihayet sakatlıktan döndü ve oyuna girdi.Oyuna girer girmez de etkisini belli etti.Fenerbahçe'de ise bana göre süpriz bir şekilde ilk11 başlamayan Stoch süpriz bir şekilde harika oynayan Caner'in yerine süpriz bir şekilde oyuna girdi.Ayrıca Mehmet Topuz da Özer'le yer değiştirdi.Bu hamleyle Aykut Kocaman Beşiktaş beklerini iyice zorlamayı hedefliyordu.Ancak bence muhteşem oynayan Caner'i çıkartması yanlıştı.

Golden sonra Beşiktaş tekrar ileriye çıkmaya başladı.Maçın kötülerinden Quaresma sol kanatta topu aldı.Bekir'i geçti ve Almeida'ya yolladı topu.Almeida da güzel bir kafa vuruşuyla hem topu hem de Ziegler'le Volkan'ı kaleye soktu ve tekrar Beşiktaş'ı öne geçirdi.Quaresma maç boyunca çalım denedi ancak çoğunda başarısız oldu bizlere saç baş yoldurdu bazen desem yeridir.Ama bir anda öyle patlayıp öylesine net bir pozisyon hazırladıki alkışlamamak elde değildi.Almeida da kendisini çok özleyen Beşiktaş taraftarına "kalp" le döndü.Çok özlemişiz gerçekten.

Golden sonra Veli yerine Necip girdi.Çok doğru buldum açıkçası.Necip orta sahanın direncini arttırabilir.Ayrıca Ernst'le oynayınca bir başka oynuyor.Beşiktaş golden sonra güzel kontra atak şansları bulsa da kötü gününde olan Quaresma yüzünden bunları harcadı.Gözler Holosko'yu aradı tam bu zamanda.Fenerbahçe'de ise günün silik ismi Bienvenu yerine Semih girdi.Carvalhal de son olarak 86'da aldı Holosko'yu ama bana göre geç kalınmış bir hamleydi.

                             

Tam maç böyle bitecek derken günün başarılı isimlerinden Cenk dahil kimsenin vurmasını beklemediği bir yerden Cristian topu tam köşeye yolladı ve hepimizde soğuk duş etkisi yarattı.Cenk'in hatası büyük bu pozisyonda.Çok yanlış baraj kurduruyor.Zaten 2 kişi koyuyor baraja üstüne baraj da kalenin dışına doğru.Herkes gibi o da Alex'in içeri doğru kesmesini bekliyordu topu.Alex'in de açıkladığı gibi Baroni müthiş bir özgüvenle vurdu topa.Tam köşeye yolladı Cenk'in oraya giden topu çıkarması imkansızdı.

Maçın son anlarında ceza sahasında müsait pozisyonda Özer kötü vururken Beşiktaş adına Aurelio'nun vuruşunu Volkan çok iyi kurtardı ve 2 takım da galibiyete yaklaştı ancak puanlar paylaşıldı.Tabi şunu da belirtmeden geçemem Beşiktaş taraftarının atkılarını sahaya atması çok harika bir davranıştı.Sosyal sorumluluk konusunda zaten çok duyarlı bir taraftar Beşiktaş taraftarı.Bu açıdan da çok güzel bir ders verdiler bazı ayrımcılara.Orada üşüyen vatandaşlarımıza çok güzel bir destekte bulundular.Binlerce atkı sahaya yağdı.Çok güzel ve anlamlı görüntülerdi.

Sonuç olarak 2 takımın da belirli bölümlerde kazanmayı hak ettiği maçta puanlar paylaşıldı.Ama Beşiktaş'ın geriye çekilmesi ya da Caner'in çıkması gibi hatalar gözüme çarptı.Fenerbahçe'de bir forvet sıkıntısı var Bienvenu aranılan isim değil Semih te çok formsuz.Bu konu herkesin dikkatini çekmiştir elbet.Beşiktaş adına daha fazla takım oyunu oynamaya başlanmış.Ayrıca Almeida'nın dönüşü çok önemli katkı yapacaktır.Quaresma'nın biraz kontrol altına alınması lazım.

Maçın yıldızı Beşiktaş adına bence Fabian Ernst'ti.Ernst müthiş oynadı.Çok iyi savaştı ayrıca üstüne hücumda da çok önemli katkı yaptı.Atakları oluşturan pasları attı.Zaten onun gibi bir oyuncuyu oynatmayan teknik direktör eleştiriyi de alır haklı olarak.Fenerbahçe adına oyundan alınana kadar Caner çok iyi bir maç çıkardı.Sol kanattan Fenerbahçe adına birçok pozisyon yarattı,adam eksiltti beklenmedik derece de iyi oynadı.

Tabiki o son dakikada yenilen gol bizim üzüntülü olarak dağılmamızı sağladı.Tff'nin hafta içine koymaya devam ettiği derbilerde (Galatasaray-Fenerbahçe maçı da Çarşamba gününe koyulmuş.)görüşmek üzere diyelim ne diyelim.

29 Ekim 2011 Cumartesi

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun


Bugün 29 Ekim..Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88.yılı.Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.Birlik ve beraberliğe çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bizim için çok önemli bir gün çok önemli bir bayram.

Ama hükümetimiz bu mutlu günde törenleri iptal etti.Bu kadar emek verilen,uğruna kan dökülen ve tüm zorluklara rağmen Atatürk'ümüz önderliğinde kurulan cumhuriyetimizi kutlayamıyoruz.Ama ne yapılırsa yapılsın bizim şu anda en çok ihtiyacımız olan şey Atatürk'ümüzün açtığı yolda ilerleyip cumhuriyete sahip çıkmak.Bizi aydınlık günlere başka bir yol götürmez.O yüzden de biz elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.Atatürk'ümüzün dediği şu cümle bile özetliyor her şeyi."Cumhuriyeti biz kurduk onu ilelebet yaşatacak olan sizlersiniz."

Törenlerin iptalini de hiç doğru bulmuyorum.Bu acıların yaşanmasına izin verenler üstüne kalkıp bu önemli bayramımızı kutlamaya izin vermiyorlar.1937 yılında doktorların tüm uyarılarına hatta ölüm riski olduğunu söylemelerine rağmen sırf halkın morali bozulmasın diye hasta yatağından Ankara'ya giden ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün törenlere katıldığını söyleyip yazımı bitiriyorum.Herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.Cumhuriyete sahip çıkalım.

28 Ekim 2011 Cuma

Sonunda Lokavt Görüşmelerinden Olumlu Haber


Nba'de süren lokavtı bitirmek için taraflar haftalardır bir araya gelip saatlerce toplantı yaptı.Ancak ne yazık ki gelen haberler hep kötüydü.Taraflar anlaşmaktan uzaktı ve birçok kişi sezonun tamamen iptal edileceği yönündeydi.Fakat dün gece toplanan taraflar ilk kez anlaşmaya çok yaklaştı.

Federal arabulucunun bile katıldığı saatler süren toplantıdan bile sonuç çıkmamıştı.Her ne olduysa dün akşam toplanan ve 7 saat boyunca görüşen taraflardan bu sefer olumlu mesaj geldi.Oyuncuların gelirden istediği %57'lik payı %52.5'a kadar çektiği ancak buna rağmen takım sahiplerinin %50'de direttiği gelen haberler arasında.Ancak Billy Hunter ve David Stern'den gelen açıklamalar lokavtın kısa süre içerisinde bitebileceği sinyallerini verdi.Hunter"Anlaşmaktan uzak değiliz." derken Stern de "Önemli ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum." dedi.

Sevindirici bir gelişme gerçekten.Bu kadar uzun süre direttikten sonra her 2 taraf ta neler kaybettiklerinin farkına vardı sanırım.Anlaşma geciktikçe kayıp daha da büyütüyor.Henüz sezonun kurtarılma ihtimali var.Biraz yaza sarkar ama en azından 82 maç olur.Bakalım ne zaman son verecekler bu işe.

25 Ekim 2011 Salı

Şampiyonun Yüreğini Küçümseme

Serie A'da haftasonu çok ilginç bir maç yaşandı.Son şampiyon Milan deplasmanda Lecce'yle karşı karşıya geldi.Maça çok kötü başlayan Milan 3-0 geriye düştüğü maçın 2.yarısında müthiş bir geri dönüşle maçı 4-3 kazandı.

Henüz 4.dakikada sol kanattan kullanılan serbest vuruşta Giacomazzi iyi yükselerek Lecce'yi 1-0 öne geçirdi.Daha sonra 30.dakikada daha önce Milan'da da oynamış Massimo Oddo penaltıdan golü buldu ve durumu 2-0'a getirdi.37.dakikada ise Milan savunması ofsayt diye duraklayınca Grassmuller karşı karşıya kaldığı pozisyonda soğukkanlı bir vuruşla durumu 3-0'a getirdi.Lecce'liler galibiyet kutlamasına çok erken başlamıştı.

2.yarıya Milan Robinho'nun yerine Boateng'le başladı.Nitekim maçın kaderini de bu değişiklik belirledi.Oyuna giren Boateng Milan'ın ihtiyacı olduğu kıvılcım oldu.Hatta direk yangın oldu desek yeridir.Takımı toparladı Boateng üstüne 49.dakika da ceza sahasının çaprazına doğru seken topa gelişine muhteşem bulup topu 90'a astı.Ardından 55.dakikada Cassano'nun çıkardığı topa gelişine ayağının dışıyla muhteşem vurdu ve yine 90'a yolladı topu.2 golde de kaleci yerinden bile kıpırdayamadı.Ardından da 64.dakikada Lecce savunmasının ofsayt diye beklediği pozisyonda Boateng kalecinin tüm çabalarına rağmen ağlara yolladı ve bu inanılmaz geri dönüşe imza attı tek başına.Muhteşem bir performans sergiledi genç oyuncu.Milan için geri dönüş daha bitmemişti.83.dakikada Cassano'nun ortasına çok iyi yükselen Yepes durumu 4-3'e getirip uzun süre unutulmayacak bu geri dönüşe imza attı.

Nba'in efsane koçlarından Rudy Tomjanovich bundan yıllar önce efsane bir söz söylemişti."Asla bir şampiyonun yüreğini küçümseme."İşte burada tam bahsettiğimiz şey bu.Erken kutlama yapan Lecce'liler karşılarında bir şampiyon olduğunu unutmuş gibiydi.Bunun da bedelini çok fena ödediler.Milan müthiş bir güven kazanmıştır bu galibiyetle ve Serie A'da bu sezon da şampiyonluğun en güçlü adayı onlar.

Bir kanalda sanırım canlı anlatım yapılırken Milan taraftarı olduğu açıkça belli olan bir spiker de tam bu anlarda kendinden geçti.Boateng için müthiş(!) bir de tezahurat buldu bu spiker.Müthiş bir heyecan yaşamış ve buna da hiç hakim olmamış.O görüntüleri de koyuyorum gerçekten çok komik görüntüler olmuş.

Bu maçın özet görüntüleri:



Bu da bahsettiğim spiker:

Ibaka Real Madrid'te


Lokavt süresince Avrupa'ya geçen oyuncuların hızı kesilmiyor.Oklahoma City Thunder'ın yıldız forveti Serge Ibaka İspanya'nın güçlü ekiplerinden Real Madrid'le lokavt sonuna kadar sözleşme imzaladı.

İspanya Milli Takımı'nda da oynayan Ibaka'nın Anadolu Efes'in de yer aldığı Real Madrid'e gelmesi bizim açımızdan kötü oldu.Ibaka her ne kadar Eurobasket'te ilk başta pasif kalsa da sonradan çok önemli katkı vermişti.Müthiş atlet bir oyuncu Ibaka.Buna bağlı olarak ta çok yüksek blok tehtidi var.Hiç beklenmedik bir anda çok yüksekteki topları bile bloklayabiliyor.Ayrıca belli bir mesafeye kadar şutu da var.Tabiki o müthiş atletik yetenekleri sonucu müthiş smaçlar yapıp takımını ateşleyebiliyor.Takımın ihtiyacı olan patlayıcı gücü çok rahat sağlayabiliyor.Hücum ribauntlarında da çok etkili "Air Congo" lakaplı oyuncu.Takip smaçları meşhurdur.Ancak blok yapma sevdasına bazen pozisyonunu bırakıyor ki bu da savunmanın dengesinin bozulmasını sağlıyor.Post oyunu da henüz çok zayıf.Ancak yaşının 22 olduğunu göz önünde bulundurursak bu konuyu da mutlaka geliştirecektir.

Euroleague'te şampiyonluk hedefleyen Real Madrid daha önce de Rudy Fernandez'i kadrosuna katmıştı.Ibaka'nın gelişiyle çok önemli bir takviye daha yaptılar.Lokavt süresince en iyi takımlardan biri olabilir Avrupa'daki.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Önce Evini Sonra Manchester United'ı Yaktı


Yine normal şartlarda dün girmeyi planladığım bir yazı.Ancak Van depremi moralimizi çok bozdu.Ulus olarak felaketler üst üste geldi.Allah yardımcımız olsun diyorum.Çok vahim olaylar yaşıyoruz ne yazık ki.

Yazıma geçecek olursak Mario Balotelli çok yetenekli ancak bir o kadar da sorunlu bir oyuncu.Daha önce birçok kez yaptığı cins cins hareketlerle gündeme gelmişti.Bugün oynanan ve sezonun en kritik maçlarından biri olan Manchester derbisi öncesi yine gündemde Balotelli vardı.

Mario Balotelli evinde banyosunda arkadaşlarıyla birlikte havai fişekle oynarken(!) evini yaktı.Geceyi otelde geçirip ertesi günde maç öncesi yapılan antremana katılmış Balotelli.Ayrıca olay basına yansıyınca da yangıknı çıkartanın kendisi değil arkadaşları olduğunu söylemiş.Her ne olursa olsun evde oynayacak başka bir şey kalmadı mı da havai fişeklere sarmışlar.Hiç olmadı gitsin Fifa12 oynasın kendiyle gol atsın ne biliyim.Küçük çocuk gibi hakikaten Balotelli.Daha önce de antreman yeleğini giyememişti görevli yardımı olmadan.

Ama bu önemli maçta ise kendisinden beklenileni yapan ve sahip olduğu yetenekleri sergileyen bir Balotelli vardı.Maç öncesinden bahsedelim birazcık.2 takım da sezona müthiş girmişti ve ilk 2 sırayı paylaşıyorlardı.Bu maç öncesinde 2puan farkla City liderdi ve bu maç daha şimdiden şampiyonluk yolunda önemli bir maç gibi gözüküyordu.Son zamanlarda toparlanan Chelsea dışında bu 2 Manchester ekibini durdurabilecek bir takım gözükmüyordu.Bu dev derbi maçta alınacak 3 puan her iki takım içinde önemliydi.

Maça Manchester United daha hızlı girdi.İlk 10 dakikada topun hakimiyeti Kırmızı Şeytanlar'daydı.Ancak daha sonra oyunda önce dengeyi kurdu sonra da üstünlüğü ele geçirdi Manchester City.Pozisyonlar da gelmeye başladı.Nitekim 22.dakikada James Milner'ın ortaya çevirdiği topta Balotelli çok klas bir tek vuruşla tam köşeden ağlara yolladı.Balotelli golü attıktan sonra da formasının altındaki "Why Always Me?"(Neden hep ben?) yazan t-shirtünü göstererek belki de başına gelen bu olaylardan kendisinin de bıktığını anlatmaya çalışıyordu.Golden sonra her 2 takım da tehlikeli pozisyonlar yaratmaya yakınlaştı ancak son vuruşlarda istenilen gelmedi ve devre 1-0'lık City üstünlüğüyle bitti.

2.yarıyaysa Manchester City çok daha hızlı başladı.Agüero'nun ara pasında bir anda kaleciyle karşı karşıya kalan Balotelli ceza sahasına girmek üzereyken Johnny Evans rakibini arkadan çekerek indirdi.Hakem de tereddütsüz kırmızı kartını gösterdi.Kesinlikle doğru karar.Balotelli kaleciyle karşı karşıyaydı ve Evans ta son adamdı.10 kişi kalınca United ekibi City baskıyı iyice arttırdı.Silva-Milner ikilisinin şık paslaşmaları sonucunda Milner'ın ortaya çevirdiği topta Balotelli'ye adece boş kaleye dokunup farkı 2'ye çıkartmak kalmıştı.


2.golün gelişi rakibin de 10 kişi kalmasıyla City iyice oyuna hükmetmeye başladı.Orta sahayı tamamen ele geçiren City çok şık paslaşmalar sonrasında Richards'ın ortaya çevirip Agüero'nun vurduğu topla farkı 3'e çıkartıp iyice rahatladı.Bu dakikadan sonra Manchester United biraz daha hücum etmeye çalıştı.Rooney'in orta sahaya gelip top almasıyla pozisyon yaratmaya çalıştılar.Fletcher'ın muhteşem plase golüyle de farkı 2'ye indirdiler.Enfes bir goldü.Tek bir plase vuruşla çok uzaktan Joe Hart'ı mağlup etti Fletcher.Gol sevinci ise onun da vuruşuna çok şaşırdığını gösterir cinstendi.

Ancak 80.dakikada gelen bu gol United yerine City'i ateşledi.Oyuna sonradan giren Dzeko önce net bir pozisyonu harcadı sonra da Silva'nın müsait pozisyonda kötü vuruşu geldi.Ancak kornerden gelen topu Lescott Dzeko'nun dizine çarptırdı ve 4.gol geldi ama yine de City'nin hızı kesilmedi.Dzeko'nun şık pasında kaleciyle karşı karşıya kalan günün yıldızlarından David Silva kalecinin bacak arasından 5.golü buldu.Ardı arkası kesilmeyen City ataklarından birinde Silva'nın muhteşem pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Dzeko'nun vuruşunda De Gea'nın müdahelesi yetersiz kaldı ve City 6.golü bularak rakibine tarihinin en ağır yenilgilerinden birini yaşattı.



Maçın yıldızını seçmekte çok zorlanıyorum açıkçası.Tüm City takımı çok iyi oynadı.Ama Milner ve Silva'nın üstün performansını takdir etmeden olmaz.2'si de muhteşem futbol oynadılar.Perişan ettiler Manchester United beklerini.Balotelli de o kadar sorunla çıktığı maçta 2 gol atarak en önemli paylardan birinin sahibi oldu.Micah Richards ta müthiş bir performans sergiledi.Maç boyunca hücuma destek verip sağ kanattan geçit vermedi.Ama yine de Evans'ın kırmızı kartı dengeleri çok değiştirdi ve dizginleri tamamen City'e geçirdi.

Manchester United tarihinin en acı yenilgisinden birini aldı.Üstüne üstlük böylesine önemli bir derbide alınan bu mağlubiyet moralleri bozmuştur mutlaka.Artık United simgesi haline gelen menajer Sir Alex Ferguson'un hayatında aldığı en farklı yenilgi.City cephesinde ise haklı sevinç hakim.Klüp Araplar tarafından satın alındığından beri belki de ilk kez bu kadar kararlı ve iddalı olduklarını gösterdiler.Şu durumda da geniş ve kaliteli kadrolarıyla şampiyon olacaklardır.

23 Ekim 2011 Pazar

R.I.P Simoncelli

Moto GP'yi izlemem pek te ilgim yoktur.Nedense bu sabah Ntvspor'da görünce biraz izliyeyim dedim.Ne yazık ki çok talihsiz bir olaya tanık oldum.Honda adına yarışan genç pilot Marco Simoncelli henüz 2.turda yaşanan korkunç kazada malesef hayatını kaybetti.

2.turda viraj dönerken Colin Edwards ve Valentino Rossi'yle kazaya karışan Simoncelli motorundan savruldu ve kaskı çıkan 24 yaşındaki pilot malesef tüm müdahelelere rağmen kurtarılamadı.Gördüğüm en feci kazalardan biriydi.Virajı dönerken fazla savruldu arkadan gelen Edwards'ta motoruyla ona çarptı.Kaskı fırladıktan sonra pist ortasında yattığını görünce zaten eminim herkes anlamıştı acı sonu.

Çok genç bir pilottu.Dediğim gibi izlememiştim Moto GP hiç ama hakkında araştırma yaptım.Yetenekli bir piltomuş.Yaşı da çok gençmiş.Kötü bir hafta geçiyor zaten.Bu da acı bir olay olarak eklendi.Huzur içinde uyusun.

Not:Kaza görüntüleri internette var.Ben kötü bir olay olduğu için paylaşmak istemedim merak edenler oralardan izleyebilir.Ama uyarıyım tekrar gerçekten kötü bir kaza.

Lokavtta Sıkıntı Büyük


Nba'de lokavt adına belki de en önemli görüşmeler geçtiğimiz 3 gün içerisinde tam 30 saat süren görüşmelerde yine bir olumlu gelişme ne yazık ki olmadı.Böylece sezonun oynanması ciddi olarak tehlikeye girdi.

Çok önemli bir görüşmeydi.Nba'e yakın kaynaklar bugünkü görüşmeden sonuç çıkmaması halinde sezonun yarısının kesinlikle oynanmayacağını söylüyordu.İlk gün 16 saatlik bir görüşmede toplantı odasına yemekler bile söylendi.Ancak yine de orta yol bulunamadığı açıklandı ne yazık ki.En ciddi anlaşmazlık gelir dağılımı konusundaydı.%57 olan oyuncu gelirlerini takım sahipleri çok buluyordu.Bunu %50 ye indirmeyi teklif ettiler ancak oyuncular en fazla %52.5'e kadar indiler.Buna bağlı olarak ta salary cap ve sözleşme uzunlukları gibi konularda da sıkıntı yaşandı ve 30 saatlik görüşmenin sonucu biz basketbolseverler için Nba'siz geçen zamanın çok daha fazla uzadığıydı.

Görüşmelere grip olduğu için David Stern katılamamıştı o yüzden sezonun bir kısmının daha iptal edilmesi biraz daha sarktı ancak kesinleşti diyebiliriz.Toplantıdan sonra oyuncular birliği kısmı çok kızgındı.Avukat Billy Hunter ve başkan Fisher karşı tarafıı anlaşmaya uzak olmakla suçladı.Yapılan teklifin yetersiz olduğunu söyleyen ikili takım sahiplerinin anlaşmak istemez tavırlarından rahatsız olmuş.Ayrıca kesin çizilen çizgilerin bir türlü aşılamaması yüzünden anlaşılamadığını söylediler.Stern'in olmamasından dolayı olsa gerek takım sahiplerinden bir açıklama gelmedi henüz net olarak.

Kesin olan bir şey var ki o da Nba'de sezonun ciddi olarak tehlikeye girdiği.İşin içine federal arabulucunun girdiği 30 saatlik bir görüşmede bile anlaşılamıyorsa daha ne zaman anlaşılır bilmiyorum.30 saat ne yapıyorlar onu da merak ediyorum kaldı ki bu kaçıncı toplantı..Dileğimiz en kısa zamada lokavtın bitmesi.

21 Ekim 2011 Cuma

Hakeme Krampona Kırmızı Kart

Dün gece Avrupa Ligi'nde heyecan tekrar başladı.Beşiktaş'ın grubunda yer alan 2 takımı karşı karşıya getiren Stoke City-Maccabi Tel-Aviv maçında çok enteresan bir olay yaşandı.

Stoke City'nin ilk yarıda bulduu gollerle 3-0 öne geçip kazandığı maçın 2. yarısında taç çizgisine yakın bir yerde Maccabi'li Yoav Ziv kendisine faul yapıldığını düşündü ancak yardımcı hakem bayrağını kaldırmayınca iyice sinrilendi ve ayağından çıkan kramponunu hakeme doğru tekmeledi.Krampon da hakeme geldi.Yardımcı hakem hemen olayı orta hakeme bildirdi ve Ziv direk kırmızı kartla atıldı.

Kendisi de krampon hakem gelince ne yaptığını anlayıp pişman oldu ama iş işten geçmişti.Bir anlık öfkesinin kurbanı oldu ama bugüne kadar gördüğüm en ilginç şekilde kırmızı kart gördü Ziv.

İşte o anlar.

20 Ekim 2011 Perşembe

Geri Dönüşümlü Tevez

Carlos Tevez Manchester şehrinde bir türlü dikiş tutturamadı.Daha önce Manchester United formasını giyen ancak taraftarlarla da sorun yaşayan Tevez şehrin diğer takımı Manchester City'e gidince taraftarların daha da çok tepkisini çekmişti.Tevez burada iyi sezonlar geçirdi ancak son zamanlarda ciddi sorunlar yaşıyor takımla.Mancini'yle arası iyice açılan Tevez'in takımdan ayrılması neredeyse kesin.

Tabi bu durum City taraftarının da tepkisini çekmiş durumda.Bu amaçla 2takım taraftarları da bir araya gelerek çok ilginç bir olaya imza attılar.Manchester United stadı yakınlarında bir tarafı United'ı temsilen kırmızı diğer tarafı da City'i temsilen mavi bir çöp kamyonu koydular.Üstünde ise Tevez'den geri dönüşüm yazıyordu.Bu kampanya çerçevesinde her 2 takım taraftarları da aldıkları Tevez formalarını bu kamyona atarak en azından ziyan olmasını önlüyor ve çevreye dönüşümle katkıda bulunuyor.

Çok ilginç bir protesto.Esprili de olsa Manchester taraftarları artık Tevez'in şehirden gitmesini istiyor.Bir türlü uyum sağlayamadılar Tevez'le her 2 takım taraftarı da.İşte o protestodan kareler..

 



Ronny Turiaf Asvel'de


Normal şartlarda bu yazıyı dün yayınlayacaktım ancak o üzücü günde herhangi bir yazı paylaşmak içimden gelmedi.O yüzden bugün paylaşıyorum.

Nba'de lokavt sürerken oyuncular kendilerine takım bulmaya devam ediyor.Avrupalı oyuncuların çoğu dönmüş durumda.Son olarak Ronny Turiaf ta Fransa'nın Asvel takımıyla anlaşma sağladı ve lokavt bittiğinde Turiaf'a kalmış Nba'e dönüp dönmemek ilk açıklanan bilgilere göre..

Tony Parker'ın asbaşkanı olduğu Asvel'e yakın arkadaşı Turiaf'ı getirtmek istediği ve aynı takımda oynamak istediği konuşuluyordu son günlerde.Anlaşılan Parker'ın lobisi işe yaramış ve Turiaf takıma katılacak.Böylece önemli bir kadro kurmuş oldu Asvel.Parker önderliğinde çok güçlü bir kadroya sahipler.Turiaf gibi sahaya yüreğini koyan ve tabiri caizse %150'yle oynayan bir oyuncuyu Nba'deki takımlar da dahil kadrosunda görmek ister.Ortayı iyi kapatır Turiaf,savunmada isteklidir,belli bir mesafeden şutu da vardır ve en önemlisi takımı çok iyi ateşler.Kenar danslarını da unutmamak lazım.Tek sıkıntısı çabuk faul alması..

Turiaf demişken kenarda yaptığı ilginç dansları göstermeden olmaz.


19 Ekim 2011 Çarşamba

Lanetliyoruz!


Terör laneti yine can yaktı.Tam 26 şehit haberiyle uyandık güne.Hakkari'de yapılan hain saldırı da tam 26 askerimiz şehit oldu 22 askerimiz ise yaralandı.Söylenicek söz yazılacak yazı yok.Tarif edilemez bir acı gerçekten.Böyle bir günde ne spor ne başka bir şey konuşulmaz.

Neredeyse her gün yok yere şehit veriyoruz hain pusulara kurban veriyoruz vatan evlatlarını.Ocaklar sönüyor,anaların ailelerin gözü yaşlı kalıyor.Bunun gibi hain saldırıların ardı arkası kesilmezken devleti yönetsin diye yetki verdiklerimiz dalga geçer gibi açıklamalar yapıyor.Hepsine yazıklar olsun.Hele hala acımızı gömüp anayasa yapacağız diyen Cemil Çiçek gibilerini de Allah'a havale ediyorum.Çok üzücü bir gün gerçekten.Ne diyeceğimi ne yazacağımı bilmiyorum.Bıçak kemiğe dayandı lafını daha ne kadar duyacağız.Ateş gerçekten düştüğü yeri yakıyor.Biz üzülüp sinirlenip canımız yandığıyla kalıyoruz.Bir hareket görmek için daha kaç tane evladımızın böyle hain ve şerefsizce saldırılarda hayatını kaybetmesi lazım?Yetmedi mi bu kana susamış canilerin yaptıkları?Yok yere daha kaç tane ocak sönmeli?Boş dağları tepeleri bombalamakla olmuyor bu işler.Somut adım atmanın zamanı geçeli yıllar oldu.

Terörü lanetliyoruz.Bizlere bu acıları yaşatanların Allah belalarını versin.Şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum.Geride kalanlara da Allah sabırlar versin.

18 Ekim 2011 Salı

4.Ligde 60.000 Seyirci

Brezilya Ligi'nde Serie D yani 4.ligde mücadele eden Santa Cruz FC'nin Trece PB'yle karşılaştığı ve 1-1 berabere kalıp tekrar Serie C'ye yükseldiği maçta kırılması imkansıza yakın bir rekor kırıldı.Takımlarını desteklemeye gelen Santa Cruz taraftarları stadı hınca hınç doldururken 60binden fazla kişinin stada geldiği açıklandı.

İnanılmaz bir rakam...Stadın resimlerini filan görüyorum da gerçekten harika.Bizim liglerimizde Süper lig dışında maça giden taraftar sayısını toplasak yine 60.000 ediceğini sanmıyorum.Harika bir atmosfer oluşmuş.Şahsım adına özendiğim bir durum.Malesef Türkiye'de statta maç izleme sayısı alt liglerde çok düşük.Kafaya oynayan veya sabit bir taraftar grubu olan takımlar dışında diğer maçlar boş tribünlere oynanıyor.Tabi ki 60.000 rakamı bir daha nadir olur ama yine de bizim ülkemizde de biletli taraftar sayısı da çok az.Alt liglerdeki takımlar için çoğu iç saha maçı zarar bile oluyor.Bu yüzden mutlaka arttırılacak hamleler yapmaları lazım.

Böyle bir ortamı Kocaelispor'un Altay'ı yenip Süper Lige çıktığı bir maçta İzmir'de görmüştüm.Stadı doldurmuştuk neredeyse Kocaelisporlular olarak.Muhteşem bir atmosfer vardı orada da.Ancak Santa Cruz taraftarlarının yarattığı atmosfer bambaşka.Helal olsun demekten başka bir şey diyemeyiz.

İşte o maçtan görüntüler.



Hakan Arıkan Yine Yaptı

Hakan Arıkan Türkiye'nin en iyi kalecilerinden biri olabilecek fiziğe ve belki de kapasiteye sahip.Ama malesef temel kalecilik bilgilerinden haberi neredeyse hiç yok.Zamanlaması,duracağı yeri bilmemesi ve yan top zaafı gibi ciddi eksiklikleri var.Bu yüzden de bir türlü beklenilen seviyeye gelemedi.Bu sene de Mersin İY'nin başarısı için ter döküyor Hakan.Dün oynanan Fenerbahçe maçında da yine hatalı bir gol yedi.

Öncelikle Özer'in hakkını verelim muhteşem bir gol attı.Müthiş bir vuruşla Hakan'ı avladı.O mesafeden o kadar düzgün bir şut çıkarması gerçekten çok iyi.Ancak asıl konumuza gelirsek Hakan Arıkan golde gereksiz yere çok önde duruyor.Büyük bir hata ve Özer de affetmedi.Bunun gibi bir golü daha önce de yemişti Hakan Jaja'dan.2 golde de çok gereksiz bir şekilde önde duruyor.Üzücü gerçekten dediğim gibi çok iyi bir potansiyel var ama temel bilgilerdeki sorun işte böyle sıkıntılara yol açıyor.

Özer'in attığı müthiş gol:



Bu da Jaja'nın attığı gol:

15 Ekim 2011 Cumartesi

NBA'den Avrupa'ya Damlayanlar



1 Temmuz’da NBA’de resmi olarak ilan edilen lokavt sonrasında, NBA oyuncularının Amerika dışında çeşitli ülkelerde forma giyebilecekleri haberleri çok fazla gündeme gelmiş ve sonrasında bazı oyuncuların değişik ülkelerdeki takımlarla yaptıkları anlaşmalara tanık olmuştuk. Çin Ligi başta olmak üzere, Avrupa dışındaki liglerde oynamak üzere Amerika’dan ayrılan oyuncular olsada bu yazı da Avrupa’ya gelen NBA oyuncularından söz edeceğiz. NBA’de normal sezonun ilk iki haftası iptal edilse bile,lokavtın 1 sezon sürmeyeceği çoğu çevrelerin hem fikir oldukları bir nokta.Bu nedenle, çoğu takım NBA’den Avrupa’ya lokavt döneminde gelen oyunculardan bir iskelet kurmak yerine, kurulan iskelete bu oyuncularla destek vermeyi seçti. Tabii, NBA’den tam anlamıyla kopup Avrupa’ya gelen oyuncular için çok farklı bir durum söz konusu.

(*=Lokavt sonucunda NBA’e geri dönecekler)

İspanya Ligi

1-Rudy Fernandez*-Real Madrid
2-Kevin Seraphin-*Caja Laboral
3-Reggie Williams*-Caja Laboral
4-Kyle Singer*-Lucentum Alicante
5-Joey Dorsey-Caja Laboral
6-Pooh Jeter-Joventut Badalona

Listede en çok dikkat çeken isim şüphesiz liste başı Rudy Fernandez. Futbolda olduğu gibi basketbolda da ezeli rakibi Barcelona’nın gerisinde kalan Real Madrid’in kısa süreli bir çözüm bulduğunu söyleyebiliriz. Prigioni’nin ayrılmasıyla o bölgede kan kaybı yaşayan Madrid’in oynadığı bu kumarın ne denli başarılı olacağını zaman gösterecek.

Caja Laboral’in kadrosuna kattığı Joey Dorsey, Reggie Williams ve Kevin Seraphin’den, Williams ve Seraphin ikilisi tıpki Fernandez gibi lokavt sonuçlanınca NBA’e geri dönecek isimler. Bu üç isimde geçtiğimiz sezon lottery için oynayan takımlarda forma giymişlerdi. Guard rotasyonunda geniş bir kadro bulundurmasına rağmen, uzun rotasyonu çok da geniş olmayan Laboral’in Seraphin’ini ayrıldıktan sonra arayabilir.

Çaylak oyuncu Kyle Singer ise lokavt süresince Lucentum Alicante ile anlaştı. 33.sıradan Pistons tarafından draft edilen genç oyuncu NBA’de oynamadan İspanya Ligi’nin havasını tatmış oldu. Pooh Jeter ise Badalona ile anlaştı. Jeter geçtiğimiz sezonu Sacramento Kings ile geçirmişti.



Türkiye Ligi
1-Deron Williams*-Beşiktaş Milangaz
2-Semih Erden*-Beşiktaş Milangaz
3-Ersan İlyasova*-Efes Pilsen
4-Sasha Vujacic-Efes Pilsen
5-Thabo Sefolosha*-Fenerbahçe Ülker
6-Darius Songalia-Galatasaray
7-Zaza Pachulia*-Galatasaray
8-Mehmet Okur*-Türk Telekom

Ülkemizde NBA lokavtından nasibini almış durumda.Önemli isimler takımlarımızla anlaştı. Ancak en çok göze batan isim şüphesiz Beşiktaş’ın transferi Deron Williams. Dünya basketbolunun sayılı guardları arasında olan Williams, lokavt bitiminde takımı New Jersey Nets’e geri dönecek. Beşiktaş’ın bir diğer transferi Semih Erden’de Williams gibi lokavt sonucunda NBA’in yolun tutacak. Bu noktada büyük bir tartışma konusu olan ve benimde defalarca sorduğum soru “Bu adamlar gidince ne olacak?” sorusunun cevabı Beşiktaş taraftarı için hiç de iyi değil.Takımın en önemli iki oyuncusunun sezon ortasında ayrılma olasılığı kulağa çok kötü geliyor.

Efes Pilsen cephesinde ise Rakocevic’in boşluğu New Jersey Nets guardı Sasha Vujacic’le dolduruldu. Vujacic’in inanılmaz bir şut tehdidi olduğunu da belirtelim. Ancak Vujacic’in daha önce Efes’deki gibi bir role bürünmediğini hatırlatalım. Takım sisteminin baş rolünü oynamakta bir takım sıkıntılar yaşayabilir. Öte yandan, Ersan İlyasova’da lokavt bitince geri dönmek üzere Efes Pilsen’in kadrosuna dahil oldu. Ersan, Efes’in geniş kadrosunun önemli bir parçası olabilir.

Marko Tomas’ın uzun süreli sakatlığı yüzünden 2-3 numara rotasyonunda sıkıntı yaşayan Fenerbahçe Ülker, o bölgeye lokavt süresince ülkemizde bulunacak Thabo Sefolosha’yla doldurdu. Sefolosha’nın NBA’de kalburüstü bir savunmacı olduğunu ancak hücum yönünün o kadar olumlu olmadığını belirtelim.

Euroleague elemelerini geçerek gruplara kalan Galatasaray’da ise, Litvanyalı Songaila ve Zaza Pachulia kadroya katılan isimler. Kadrosunu çok önceden kuran Galatasaray’a çok sonradan dahil olmuştu Zaza. Uzun rotasyonuna bir derinlik kazandırmak amacıyla yapıldığını düşünüyorum. Songaila ise 1 yıl Galatasaray’la birlikte olacak. Özellikle Euroleague için bu tarz isimli oyuncular çok önemli. Tecrübesi ve oyun bilgisinin takım için çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Mehmet Okur’un yaşadığı ciddi sakatlıklardan sonra böyle bir anlaşma yapması beni çok şaşırttı. Eski formunu yakalaması için bundan daha iyi bir olay olamazdı diye düşünürken, Telekom’la anlaştı. Bu anlaşma kendisini hazır hissettiğini gösteriyor. Umarım, o ciddi sakatlıktan sonra eski formuna kavuşur. Okur lokavt bitince Utah Jazz’e geri dönecek ve 11 MD’lik kontratına devam edecek.

İtalya Ligi

1-David Andersen-Montepaschi Siena
2-Chris Douglas Roberts-Virtus Bologna
3-Danilo Gallinari*-Olimpia Milano
4-Dejuan Summers-Montepaschi Siena
5-Jeff Adrien*-Benetton Treviso
6-Keith Benson*-Dinamo Sassari
7-E’twaun Moore*-Benetton Treviso
8-Brian Scalabrine-Benetton Treviso
9-Garrett Temple-Casale
10-Von Wafer-Cremona
11-Mario West-Tezenis Verona

NBA patentli oyuncuların en çok İtalya Ligi’ne doluştuğunu söyleyebiliriz. Bunlar arasında en çok öne çıkan isim şüphesiz David Andersen. Daha önce Siena, Cska ve Barcelona forması giyen Andersen son iki sezonda NBA’de oynadı. Çok da verimli olmayan bir NBA macerasından sonra Avrupa’ya geri dönen Andersen, Siena pota altının en önemli ismi olacak. Siena’nın bir başka transferi Dejuan Summers ise 2009 yılında Pistons tarafından 35.sıradan draft edildi. Pistons’da iki sezonda çok da şans bulduğunu söyleyemeyiz. NBA kariyerinde 9 dakika ortalamayla 3 sayı ortalama tutturdu. Siena’nın iki ismi de bu sezonu takımla beraber geçirecek.

Yaptığı transferlerle Euroleague’de final-four için adı geçen Olimpia Milano, Danilo Gallinari’yle lokavt süresince anlaştı. Gallinari, NBA macerasından önce forma giydiği takım olan Milano’yla 2 sezon Euroleague macerası yaşamıştı.

NBA’deki lokavt sebebiyle 3 isimle anlaşan Benetton’da E’twaun Moore ve Jeff Adrien lokavt sonuçlanınca NBA’e dönecek. Ancak beyaz mamba lakaplı Brian Scalabrine 1 sezon boyunca takımla olacak. Genç guard E’twaun Moore, NCAA’de 4 sene Perdue forması giydikten sonra 2011 draftında Boston Celtics tarafından 55.sıradan seçildi. Hakları GS Warriors’da olan Jeff Adrien ise geçtiğimiz sezonu NBDL’de ve NBA’de geçirdi. Kısa boyuna rağmen çok iyi ribaundcu ve mücadeleci bir oyuncu olduğunu belirtelim. Benetton’ın bir diğer hamlesi Brian Scalabrine’yi ise saha dışındaki davranışlarıyla anlatmak daha uygun olur. 10 sezonluk NBA macerasında 7 kez play-off görmesi, iddaalı takımların onu kadrosunda barındırmasının büyük sebeplerinin başında karakteri geliyor.

Diğer transferlerde ise göze çarpan isimler Chris Douglas-Roberts ve Von Wafer. Geçtiğimiz sezonu Milwakee Bucks’da geçiren Roberts, benchden gelip önemli katkılar yapıyordu. Özellikle oyunun savunma kısmında oldukça etkili bir oyuncu. Roberts, bu sezon Virtus Bologna forması giyecek. Wafer ise geçtiğimiz sezonu Boston Celtics’de geçirmişti. Kariyerinde Olympiakos macerası da bulunan Wafer, bu sezonu Cremona formasıyla geçirecek.




Fransa Ligi

1-Tony Parker*-Asvel
2-Boris Diaw*-Bordeaux
3-Nicolas Batum*-Nancy
4-Hilton Armstrong-Asvel
5-LaVoy Allen*-Strasbourg
6-Justin Harper*-Strasbourg
7-Ian Mahinmi*-Le Havre
8-Chandler Parsons*-Cholet
9-Mustafa Shakur-Pau Orthez
10-Pape Sy*-Gravelines

Mustafa Shakur dışında listede bulunan her oyuncu lokavt bitiminde NBA’e geri dönecek.. Daha önce Prokom ve Caja Laboral’de forma giyen Amerikalı oyun kurucu Shakur, 1 sezon boyunca Pau Orthez forması giyecek.

Şüphesiz listenin en dikkat çeken isimleri ilk 3 isim. Asvel asbaşkanı ve ortağı Tony Parker ise bu üçlünün içinden sıyrılan isim. Lokavt boyunca Asvel forması giyecek Parker’ın, takıma seviye atlatacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Parker’ın kariyerinde 3 NBA şampiyonluğu ve 1 final mvpliğini bulunuyor. Parker’dan sonra Fransız Milli Takımı’nın en önemli iki ismi olan Batum ve Diaw’da lokavtla birlikte ülkelerine döndüler.

2011 Draftı’nda seçilen Chandler Parsons,LaVoy Allen ve Justin Harper’dan Allen-Harper ikilisi lokavt süresince Strasbourg için ter dökecekler. Allen 50.sıradan Philadelphia 76′ers tarafından, Harper ise 32.sıradan Cleveland Cavaliers tarafından seçildi. Erman Kunter’in takımı Cholet’e giden Chandler Parsons ise 38.sıradan Houston Rockets tarafından draft edilmişti.

2011′de Dallas Mavericks’le şampiyonluk yaşayan Ian Mahinmi ise lokavt boyunca Le Havre forması giyecek. Amerika’da bulunduğu 4 yılda NBDL oyuncusu olmanın ötesine geçemeyen Mahinmi, 2003-06 yılları arasında Le Havre forması giymişti.

Adriyatik Ligi

1-Acie Law*-Partizan
2-Nicola Pekovic*-Partizan
3-Jordan Farmar*-Maccabi Electra
4-Adam Morrison-Kızılyıldız
5-Danny Green*-Union Olimpija

Bu sene Adriyatik Ligi’ne katılan ve ligin ağır favorisi görünümündeki Maccabi Electra lokavt dönemi için Jordan Farmar’la anlaştı. Açıkçası Maccabi’nin çok da ihtiyacı olan bir transfer olduğunu düşünmüyorum. Farmar geçtiğimiz sezonu New Jersey Nets’de geçirmişti. Ayrıca, hem Euroleague’de hem de Adriyatik’de çok çok ilerileri görme olasılığı yüksek bir takımın kısa süreli olacak bir transferi pek de önemsememesi gerekir.

Geçtiğimiz sezon çeşitli sıkıntılar yaşayan Partizan, lokavt dönemi için Nicola Pekovic ve Acie Law ile anlaştı. İçinde bulunduğu takaslar sebebiyle son 2 sezonda 5 ayrı forma giyen Acie Law, geçtiğimiz sezon 5 sayı 2 asist ortalamasıyla oynadı. Daha önce Partizan ve Panathinaikos forması giyen Pekovic ise çaylak sezonunda beklenileni veremedi. Tabii bunda istediği şansı bulamamasının etkisi büyük. Pekovic geçtiğimiz sezon ortalama 14 dakika forma giyme şansı buldu, 5.5 sayı 3 ribaund ortalama tutturdu.

Diğer transferlerden Adam Morrison, müthiş bir NCAA kariyerinden sonra 2006 NBA Draftı’nda 3.sıradan seçilmiş, sonrasında hiçbir zaman beklenileni verememişti. Beklenilenlerin onun verebileceklerinin çok üstünde olduğu zaman geçtikçe anlaşıldı. Bobcats’de ilk sezonda bulduğu şansı Kızılyıldız’da bulabilir. Adam Morrison’ın, 2006′nın haziran ayında göreve getirilen Michael Jordan tarafından seçildiğini notunu da düşelim.




Rusya Ligi

1-Andrei Kirilenko-Cska Moskova
2-Nenad Krstic-Cska Moskova
3-Austin Daye*-Khimki
4-Chris Quinn-Khimki

Geçen sezon Euroleague’de gruplardan çıkamayan Cska, bu sene kadrosuna kattığı isimlerle birlikte Euroleague’in en güçlü adayları arasında yer alıyor. NBA’de çok dağınık bir performans gösterse dahi ne zaman Rusya için oynasa kendine çeki düzen veren Kirilenko’nun eski takımında ne gibi bir performans göstereceği onlar için çok önemli. Kirilenko’nun yanı sıra, Sırp uzun Nenad Krstic’in takıma katılması da pota altında Cska’nın elini çok güçlendiriyor.Bu oyuncuların NBA’e geri dönmeyeceklerini de belirtelim.

Euroleague elemelerinde elenen Khimki ise Detroit Pistons’dan Austin Daye ile lokavt süresince, San Antonio Spurs’den oyun kurucu Chris Quinn’le bir sezonluğuna anlaştı. Austin Daye geçtiğimiz sezon 7.5 sayı 4 ribaund ortalamalarıyla oynarken, Chris Quinn 7 dakika ortalamayla 2 sayı 1 asist istatistikleri tutturdu.

Litvanya Ligi

Ty Lawson*-Zalgiris Kaunas
Sonny Weems-Zalgiris Kaunas

Rytas’ın Euroleague elemelerini geçememesi sebebiyle, Litvanya’nın Euroleague’deki tek takımı olan Zalgiris Kaunas kısa rotasyonunu Lawson ve Weems’le güçlendirdi. Ty Lawson’ın lokavt bitiminde döneceğini, Sonny Weems’in ise bir sezon Litvanya’da kalacağını ekleyelim. Geniş guard rotasyonuna rağmen iki oyuncununda takımda oldukça önemli roller alabileceğini düşünüyorum. Weems geçtiğimiz sezonu Toronto Raptors’la birlikte geçirmiş, 9 sayı 3 ribaund ortalamalarıyla oynamıştı. Denver Nuggets oyuncusu Ty Lawson ise, 12 sayı 4 asist ortalamaları yakalamıştı.


Bu resmin ana fikri ise şöyle, iddaalı ve büyük kulupler mantıklı olarak lokavt sonucu gidecek oyuncularla bir takım kurma yolunu seçmediler. Ayrıeten, lokavtın uzaması kesinleştikçe atılan imzalara şahit olabiliriz. Her ne olursa olsun, umuyoruz en kısa zamanda gecenin köründe uykulu bir vaziyette maç izleme keyfine yeniden erişiriz.

Mert Aydın

Stern Resti Erken Çekti


NBA'de lokavt görüşmeleri saatler sürse de bir adım atılabilmiş değil.Bu yüzden sezonun ilk 2 haftasının iptal edildiğini daha önceki yazımda söylemiştim.Gelecek hafta tarafların federal arabulucular eşliğinde bir kez daha bir araya gelmesi planlandı.Bunun lokavt konusunda yapılacak en önemli görüşmelerden biri olacağını bekliyorum.

Bu konuda hiç beklenmedik bir açıklama Nba başkanı David Stern'den geldi.Stern oyunculara gözdağı vererek bence en önemli kozlarından birini çok erken kullandı.Stern eğer gelecek hafta yapılacak olan toplantıda bir anlaşma sağlanamazsa Aralık ayının sonuna kadar tüm maçların iptal edileceği uyarısında bulundu.Çok ciddi bir açıklama gerçekten.Bir sonraki toplantıyı daha da gergin bir duruma soktu Stern.

Restini erken kullandı bence de yanlış yaptı Stern.Son zamanlarda biraz daha oyuncuları suçluyordum ben ama şu açıklamadan sonra tekrar hedef tahtasına Stern geçti.Aradaki uçurum çok büyük,anlaşma henüz zor gibi açıklamalar gelirken bir sonraki toplantıda anlaşmayı beklemek biraz hayalcilik olur.Bakalım neler olacak?

12 Ekim 2011 Çarşamba

Ayağına Sağlık Mesut

Dün akşam daha önce bahsettiğim gibi Euro 2012'ye katılma yolunda çok kritik bir virajdaydık.Ama ipler bizden çok Almanya'nın elindeydi.Play-off'lara kalmamız için Almanya'nın Belçika'dan puan alması lazımdı.Nitekim 3-1 kazandılar.Başrolde ise çok kızılan hatta vatan haini ilan edilen Mesut Özil vardı.

Mesut harika top oynadı.1 gol 2 asist yaptı.Muhteşem oynadı Mesut ve Almanya'yı galibiyete dolayısıyla bizi de play-off'lara taşıdı.Özellikle attığı gol harikaydı.Topun gelişine muhteşem vurdu sol ayağıyla ve 90'a yolladı topu.Kalecinin uzanması imkansız olan noktaya yolladı topu.2 de asist yaptı çok güzel.İlk asistindeki pası şahaneydi.Daha ne olsun?Önceden Mesut'a verip veriştiren gazetelerin manşetlerinde bugün yine Mesut var.Bu sefer teşekkürler ediliyor övgüler yağdırılıyor.Ne diyelim ki?

Bu da Mesut'un başrolde olduğu Almanya-Belçika maçının özeti:

Euro 2012 Elemelerinde Müthiş Goller

Dün gece Euro  2012 elemelerinde son maçlar oynandı.Tabi ki bu elemelerde çok güzel goller atıldı.Özellikle benim dikkatimi 3 gol çekti.Bunlardan 2 tanesini yazacağım bu yazımda.Diğer gol Mesut'un attığı gol ki onu başka yazımda anlatacağım.

Gollere geçersek İsveç'in Hollanda karşısında 1-0 öne geçip 2-1 geriye düşüp 2 dakikada 2 golle 3-2 öne geçerek en iyi 2.olduğu maçta İsveç adına perdeyi bir dönem Galatasaray'ın da gündemine gelen Kim Kallström açtı.Frikikten topa muhteşem bir falso vererek kalecinin uzanamayacağı yere yolladı.Enfes bir gol gerçekten.Süper vurdu topa ve topun dönüşü harika.

Diğer golse Portekizli süper yıldız Cristiano Ronaldo'dan geldi.Portekiz'in Danimarka'ya 2-1 yenilip 2.olarak play-off'lara kaldığı maçta Portekiz'in tek sayısı Ronaldo'dan geldi.Maçta uzatma anları oynanırken Portekiz çok uzaktan frikik kazandı.Topun başına Ronaldo geçti ve o kendine has vuruşuyla topu ters taraftan Danimarka ağlarına gönderdi.Yani topun gidişi filan harika.Kalecinin yapabileceği hiçbir şey yok.Dönerek gidiyor ve 90'dan giriyor.Ronaldo zaten bunları kovalıyordu hep.Sonunda amacına ulaşmış.


İşte Kallström'ün golü:



Bu da Ronaldo'nun golü:

Sefolosha Fenerbahçe Ülker'de



Nba'de lokavt konusunda ciddi anlaşmazlık sürerken oyuncuların Avrupa'ya hatta ligimize geçişleri devam ediyor.Son olarak son şampiyon Fenerbahçe Ülker Oklohoma City Thunder'dan İsviçreli guard Thabo Sefolosha'yı lokavt süresince kadrosuna kattı.

Sefolosha'nın menajeri anlaşmayı doğrularken bugün kesin olarak açıklanacağını söyledi.Önemli bir transfer.Kinsey'in gidişi ve Tomas'ın da sakatlığıyla Fenerbahçe'nin dış oyuncu savunması ciddi bir darbe yemişti.Sefolosha bu konuda Nba'de iyi kabul edilebilen bir üne sahip.Belirli seviyede dış şutu da var.Özellikle diplerden çok rahat şut atıyor.Bir nevi Bruce Bowen tarzı bir oyun stili var.Çok atletik te bir oyuncu.Fenerbahçe'ye çok önemli katkı yapacaktır bence.Lokavt sonrasında oyuncu aramalarına da gerek yok çünkü zaten Tomas dönecek.Güzel bir hamle diyebiliriz.Dış savunma konusunda yapılabilecek en güzel hamlelerden biriydi.

Tabiki bana kalırsa Türk statüsünde oynama opsiyonu bulunan Tarance Kinsey'in gönderilmesi büyük bir hata.Şimdi onun sonuçlarını yaşıyor Fenerbahçe.

11 Ekim 2011 Salı

Kocaelispor Gerçekleri

Haftalardır Kocaelispor yazılıp çiziliyor.Son tarihi yenilgiyle de Kocaelispor adı sıkça geçiyor yazılarda.Ama işin aslını astarını bilen kişi sayısı çok az.Bir Kocaelili ve Kocaelispor'lu olarak ben de birşeyler karalamaya karar verdim.

Öncelikle geçmişten başlamak istiyorum.Kocaelispor çok yanlış yöneticilerin eline düştü malesef.Bank Asya 1.lig'inde gelen şampiyonluk sonrası kent halkı iyice bütünleşmişti.Şampiyonluk kutlamalarını hatırlıyorum da bütün bir şehir yeşil-siyaha boyanmıştı.Ne kadar insan varsa atkısını bayrağını almış sokağa çıkmıştı.Hele ki gittiğim şampiyonluk maçını unutamıyorum.Sanki İzmir bir günlüğüne Kocaeli olmuştu.Her neyse bu şampiyonluktan sonra kupayı kaldıranlar daha sonra ne yazık ki kulübe en çok zarar veren insanlar oldu.Başkan Serhan Gürkan yanlış yatırımlar yapıp çok falza transfer yaptı.Üstüne bu oyunculara da çok yüksek ücretler verdi.Yarım devre bile oynamayan 3 Sırp oyuncuya olan milyonlarca euro'luk borç bir türlü kapanmıyor ve bugün Kocaelispor'un transfer yasağının olmasının başlıca nedeni bu.Bunun üstüne kulüp adına da hiçbir yatırım yapılmadı gelir kaynağı yaratılmadı.Kurulan kadro her ne kadar tecrübeli ve ismi olan oyunculardan kurulu olsa da hem yaş ortalaması çok yüksekti hem bu oyuncuların çoğu ağır sakatlıklar yaşamıştı hem de uyum sağlayamayacağı aşikardı.Nitekim öyle oldu.İlk devre ligin dibine demir attı Kocaelispor.2.yarı kulüp şampiyon kadroya doğru takviyeler yapıp fazlalıklarla yolları ayırınca takım yeniden doğdu.Kimsenin unutmadığı o maçta deplasmanda Galatasaray'a 5 attı Kocaelispor ama tabiki iş işten geçmişti ve aradaki puan farkı çoktu.Küme düştü Kocaelispor ve işte çöküntü o zaman başladı.

                            

Kadro dağıldı.Çok az isim kaldı ama o gidenlerin bıraktığı maddi yük Kocaelispor'un belini öyle bir büktü ki bir daha doğrulamadık.O gün kupayı kaldıranlar da Kocaelispor yokmuş gibi davranmayı seçtiler.Yönetimi bıraktılar daha sonra da sahip çıkan olmadı.Maddi yük taşınmaz hale gelmişti.Kurulan kadro tutunabilecek güçte değildi ve Bank Asya'dan da düştü Kocaelispor.Geçtiğimiz sene eldeki imkanlar dahilinde iyi bir kadro kuruldu.Kadro arasında iyi bir uyum ve arkadaşlık vardı.Genel olarak altyapıda yetişen oyuncular vardı kadroda.Genç bir kadroydu.Ancak mali sıkıntılar yüzünden ceza aldı Kocaelispor ve lige Sırp futbolcuların ödemesini yapmadığı için -6 puanla başladı.Yine de takım iyi bir performans sergiledi üst üste uzun süre maç kaybetmedi hatta bir ara play-off potasına bile girdi.Ancak sahipsizdi takım.Türlü oyunlar dönüyordu ve koskoca Kocaelispor dolandırılmaya çalışıldı.İş adamı süsüyle kulübe ortak olmaya gelen kişi az kalsın getirdiği sahte paralarla Kocaelispor'u satın alıyordu.Daha sonra başkan ve adamları tarafından dövülerek tesislerden atıldı.Yetmedi başkan Muammer Çelik zimmete para geçirmekten tutuklandı.Yetmedi ezeli rakip Sakarya deplasmanında skor 4-1'ken taraftarın dalga geçmesine kızan Gökhan Bozkaya şaşkın bakışlar arasında topu kendi ağlarına yolladı bilerek.Tabi bütün ülke yine bizi konuştu.Bu arada 2 senedir her türlü çağrıya kupa törenlerinde kutlama otobüsünde en önde kupayı kaldıran belediye başkanı İbrahim Karaosmanoğlu kulak bile asmıyordu.Sonuç olarak ligi play-off potasının altında bitirdik.


Yaz dönemi ise bir hayli hareketli geçti.Kulübe kimse sahip çıkmadı.Taraftarlar başkanlığı devraldı.Daha sonra da belediyenin istediği proje devreye sokuldu.Chp'li efsane başkan Sefa Sirmen'in izlerini kentten tamamen silmek isteyen Akp'li İbrahim Karaosmanoğlu Kocaelispor'u da silmeye kararlıydı.Mali yükün altından kalkaması imkansıza yakındı Kocaelispor'un destek olmadan.Nitekim en sonunda Kocaelispor'u kentin diğer takımı Körfez Bld'yle birleştirip komple kapatmaya karar verdiler.Lige katılma başvurusu yapmadılar,tüm futbolcular hatta altyapı bile Körfez'e geçti,gelirler de Sefa Sirmen Tesisleri de Körfez'e yani yeni adıyla Kocaelispor FK'ya geçti.Tabi son olarak Kocaelispor'a gelen paralar da Körfez'in kasasına girdi.Artık bir devir resmen sona ermişti.Benim gibi birçok Kocaelisporlunun içine sinmemişti bu iş.Bir çıkar yolu aranıyor ama bulunamıyor gibiydi.Ancak eski futbolculardan oluşan yönetim eski yöneticilerden oluşan kentin sevilen iş adamlarının da desteğiyle Kocaelispor'a sahip çıktı.Türkiye'yi sarsan şike skandalı ve liglerin ertelenmesiyle lige katılım yapabildi Kocaelispor.Ancak elde hiçbir futbolcu yoktu.Altyapıdaki futbolcular bile A2 takım kurulucak bahanesiyle Körfez'e geçmişti.Eee ne de olsa kentin "büyükleri" o tarafı destekliyordu.

                           

Apar topar en büyüğü 18 yaşında olan futbolcular profesyonel yapıldı.Ancak ne tesislerini geri alabildi Kocaelispor ne de parasını.Yıllarca herkesin desteğini aldığı kentte silinmek isteniyordu Kocaelispor.Yılmadılar çalıştılar.16-17 yaşındaki gençlerden kurulu kadrosuyla lige girecekti Kocaelispor.Ancak bu anda bir umut ışığı doğdu.Körfez Fk'da şans bulamayacağını düşünen ve istemeye istemeye oraya giden birçok oyuncu Kocaelispor kapanmayınca geri dönmek istiyordu.Ancak Körfez Fk'dan izin çıkmadı onlara.A2 takımında oynatılcaklardı.Zar zor 7 futbolcu için izin alındı.Bu da çok önemliydi.Belki de ligde kalıcaktı Kocaelispor.Olmadı..Geç kalınmıştı ve federasyon lisans başvurusunu reddetti.Böylece dünya tarihinin en genç kadrosuyla lige girdi belki de Kocaelispor.

Ancak yine de öz taraftarlar bu işten memnundu.Kocaelispor'un kapanmamasına sevinmişlerdi.Zaten küme düşmesi kesin olan bir 2.lig takımının 700den fazla kombine satması başka türlü açıklanamazdı.Ancak bu sırada hep Kocaelispor'un arkasında olduğunu iddia eden "Hodri Meydan" grubu devreye girdi.Çorum'a kadar gidip futbolculara teknik heyete yönetime küfürler yağdırdılar.Yetmedi antrenmanı basıp tehditlere devam ettiler.İç sahada şampiyonluk adaylarından İskenderun'a karşı aslanlar gibi mücadele verdi gençler.Ama yine devreye Hodri Meydan girdi.Protestolardan genç futbolcularımız çok etkilendi ve İskenderun maçı kazandı.Daha sonra yine şampiyonluk adaylarından Altay'a konuk olduk.25 dakikada 5 gol yedik.Altay taraftarı devreye girdi takımlarını durdurdu bizim futbolcularımıza destek verdi.Daha sonra sadece 1 gol yedik.İç sahada rakip Yeni Malatyaspor'du.Ben de stattaki yerimi aldım bu maçta babamla.Maraton tribününde 50kişi vardı yoktu.Kale arkasında ise hatırı sayılır bir yoğunluk vardı.Sahaya çıkan gençlere baktım da bir tanesi bile hazır değildi fiziksel olarak.Çok inceydiler.Taraftar olarak onları tribünlere çağırdık alkışladık.Ancak tabi ki maç başlayınca fark belli oldu.Malatyasporlu futbolcular her pozisyonda fiziksel olarak avantajlıydı.Bizim gençler ise yerleşim hataları yaptılar heyecanlı davrandılar Malatya da golleri attı.2.yarıya da hızlı girip 5 gol daha attılar 20 dakikada.

Ancak bu dakikadan sonra taraftar devreye girdi.Gençleri yine alkışladılar."Her zaman her yerde en büyük Kocaeli" sesleriyle inlettik stadı.Malatya da bu destek karşısında şaşırdı.Pas yapmaya başladı.Gençler presin dozunu arttırdı,kaybedecek birşey yoktu sonuçta kimse onlardan galibiyet beklemiyordu.Taraftar da desteğini arttırdı.Pozisyonlara girdik ama atamadık.Çıkan her oyuncuyu ayakta alkışladı taraftar.Pres yapanlara müthiş alkış geldi.Tezahuratlar yapıldı.Maç bittiğnde gençleri tribünlere çağırdı herkes.Alkışladık ayakta.Yine "Her zaman her yerde en büyük Kocaeli" dedik.Ama belki de en anlamlısı Kocaeli'yi satanlara müthiş bir tepki vardı.Tribüne gelen herkes her şeyin farkındaydı.Kocaelispor siyasi oyunların,beceriksiz yöneticilerin kurbanı oluyordu ve buna izin vermek istemiyordu kimse.Gerekirse 0'dan başlanırdı bu gençlerle.Çünkü gerçekten çok yetenekliler.Fiziksel açıdan geliştikleri anda müthiş bir kadroya sahip olur Kocaelispor.Kendi özüne dönmeden dibe vurmadan çıkamayız bu bataktan.Nitekim öyle de oldu.Ama yine iş başında herkes.Çoğu kişi rezil oluyoruz diyor kapatılsın diyor.Borçlardan,sahipsizlikten,dolandırıcılık kurbanı olmaktan ve kendi kalemize bilerek gol atmaktan zaten rezil olduk.Bu zor günlerin ardında aydınlığı görebiliyorum gerçekten.

                            

Çok büyük bir mali yükün altında Kocaelispor.Şu an için geliri yok.Faturalar ödenmiyor yöneticiler kendi cebinden veriyorlar.Yanlız gelirlerin haczi konusunda ciddi bir karşı davaya hazırlanıyor Kocaelispor ve birçok avukattan da onay almış durumdalar.Tıpkı lisans konusunda açılmaya hazırlanan karşı dava gibi.Ancak asıl mali yük Sırplara olan o bitmek bilmeyen borçlarda.Gerçekten o paralar nasıl verildi vaat edildi anlamak mümkün değil.Transfer yasağının kalkması için mutlaka onların ödenmesi lazım.Ama asıl olarak kulübe gelir kaynağı yaratılması lazım.Şu mali yükler varken hala belediye başkanından yardım gelmiyor.Vali de iç karışıklıktan çok rahatsız.Geçen sene kaptan Serdar'ın ve birkaç tecrübeli oyuncunun genç ve yetenekli oyuncuları başka takımlara gitmeleri için ikna ettiği bilgisini almış ve soğumuş.Ancak yine de valimizin yardım edeceğini düşünüyorum.Eski yöneticilerin de desteği var ciddi olarak.Şu an için gideri yok denecek kadar az sonuçta Kocaelisporu'un.Ama dediğim gibi mutlaka gelir kaynağı yaratması lazım.

Kent halkı da bölünmüş durumda.Kocaelispor'a küskün olan çok sayıda kişi var.Ancak şunu kesin olarak söyleyebilirimki Körfez Fk benimsenmedi.Zaten maçlarını 500-1000 kişiye oynamasının başka bir açıklaması olamaz şampiyonluk hedefleyen bir takımın.Ayrıca çoğu kişi de Kocaelispor'un "Ah" ını aldığı için başarılı olmasını istemiyor.Ne yalan söyleyeyim ben de hiç benimsemedim Körfez Fk'yı.Şu olaylar olmadan önce başarılı olmasını istiyordum ama bu yapılanlar iyice soğuttu.Özellikle A2 takımı kurucaz diyerek oyuncuların geri yollanmasını geciktirip birçoğuna izin bile vermemesi benim için bardağı taşıran son damla oldu.A2 Ligi'ne de giremediler ve onca futbolcu ortada kaldı.

Sonuç olarak Türkiye'ye bakan sanayinin başkenti olan yüzlerce büyük fabrikanın bulunduğu Kocaeli kendi takımına bakamadı.Hem de 2 kupa kaldırmış büyüklere kök söktürmüş Arsenal'e en iyi zamanında 4 atmış takımına.Ama bu zor günlerden Kocaelispor temizlenmiş ve borçlarından arınmış bir şekilde tekrar çıkacağına inanıyorum dediğim gibi.Yeter ki öz taraftarları desteğini kesmesin ve yönetim dirençli olsun.Çünkü bu takım gol yemeye devam edecektir ama oynadıkça gelişecek dövüldükçe dövmeyi öğrenecektir.Son olarak şu yönetimin ve gencecik futbolcularımızın başı dik olsun.Bu takımı bu hale düşürenler utansın.

İlk 2 hafta İptal



Dün gece lokavt adına bir önemli toplantı daha yapıldı.Oyuncular birliğiyle Nba yetkilileri arasındaki 7 saatlik toplantıdan hiç olumlu bir gelişme yaşanmadı ve NBA'de sezonun ilk 2 haftası resmen iptal edildi.

2 tarafta toplantıdan sonra benzer açıklamalar yaptı.David Stern "Aradaki fark o kadar büyük ki geçici olarak bir köprü kurmamız bile imkansız.Böyle olsun istemedik hazırlık maçlarını bile kurtarmak istedik olmadı."dedi.Oyuncular birliği başkanı Fisher'da "Oyuncular olarak bu duruma gelmeyi istemezdik ama ne yazık ki 2 tarafında istekleri arasında uçurum var.Şu an için bir çözüm üretilebilecek noktada değiliz." dedi.

Ortada büyük bir anlaşmazlık var.Çok ciddi bir gelir kaybı bekliyor Nba'i.Ayrıca geçen sezon en yüksek reytinglere ulaşmıştı ve bu yüzden oyuncular birliği avukatı Billy Hunter'ın dediği gibi aylık yaklaşık 350 milyon dolar gibi bir kayıp bekleniyor.Her 2 taraf için de çok zor bir durum.Ancak yine de uzlaşamıyorlar saatlerce süren toplantılara rağmen bir adım bile atılamadı.İnsan o kadar saat o toplantılarda ne yapıyorlar diye merak ediyor.

2 tarafta prestij kaybına uğradı.İlk başta herkes David Stern'e cephe almaya başlarken başarılı bir manevrayla oyunculara çevirdi tepkinin yönünü.Bugüne kadar hep oyuncular oynamak istiyormuş ta Stern izin vermiyormuş gibiydi.Ancak son olarak oyuncuların %50-50 teklifi reddetmesiyle ibre oyunculara kaydı.

Sonuç olarak 2 hafta iptal edildi bile Nba'de ve olan biz basketbolseverlere oluyor.Bu keyiften mahrum kalıyoruz.Bir an önce anlaşmaları lazım çünkü gelir kaybı 2 taraf için de çok ağır olur.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Asvel'li Parker

Tony Parker'ın Fransız takımı Asvel'le anlaştığını söylemiştik.Parker Asvel'le bugün resmi sözleşme imzaladı.Parker ayda sadece 2.000 dolar alacak Asvel'den.Ayrıca 3 aylık sigorta ücreti olan 250.000 dolar da Tony Parker tarafından karşılanacak.Parker imza töreninin ardından yapılan basın toplantısıyla medyaya ve taraftara tanıtıldı.

İşte Asvel formalı Tony Parker


Yine Başkalarına Kaldık. 1-3

Milli takımımız kader maçlarının yaşanacağı viraja girdi.Grubu 2.bitirmek için evimizde oynayacağımız 2 maçta 4 puan almamız gerekiyordu.İlk maçımız da grup lideri Almanya'ya karşıydı.Malesef olmadı ve Almanya baştan sona üstün oynadığı maçı 3-1 kazanarak bizi ateşe attı.

Açıkçası önce maç öncesinden bahsetmek istiyorum.Mesut Özil konusu tabiki.Mesut'a karşı tepki hazırlığı olduğuna dair çok dedikodu çıktı.Nedenini anlayamıyorum.Adam Almanya'yı seçene kadar neredeyse bu eleştirileri yapan çoğu kişi adını bile bilmiyordu.Tabi bizim federasyonumuz da hiç ilgilenmemişti.Buna rağmen önce davransak belki de bizi seçerdi Mesut.Bizden bir hamle gelmeyince Almanya'yı seçti.Elimizden kaçınca da kıymete bindi vatan haini seçildi.Real Madrid'e transfer olmasına başarılı olmasına üzülenler bile vardı.Ayıptır.Mesut her fırsatta Türk kimliğini belirtiyor zaten.Milli takımı seçmemesi de bence çok doğru.Kıymete binince fark edersek iş işten geçer.Mesut'u da sonuna kadar destekliyorum umarım başarıları artarak devam eder.

Maça gelecek olursak mutlaka puan çıkarmamız gereken bir maçtı.İplerin bizim elimizde olması gerekliydi.Almanya belki de şu anda dünyanın en iyi 2 takımından biri milli takım düzeyinde.İşimiz zordu ama en azından mücadele vermeyi bekliyorduk.Olmadı ve kendi sahamızda mahkum bir futbol oynayarak maçı kaybettik.Maçın kısa bir değerlendirmesini yapacak olursak maça Almanya çok yüksek pas yüzdesiyle başlayıp oyunu bizim yarı alanımıza yıktı.Ancak yine de ilk ciddi pozisyonu biz bulduk.Selçuk'un süper pasında Hamit kaleciyle karşı karşıya kaldı.Vuruşunda Neuer muhteşem bir refleksle topu çıkarttı.Bu pozisyondan sonra da Almanya topun hakimiyetini sürdürdü ancak yine pozisyonu biz bulduk.Arda'nın pasında Selçuk'un vuruşunda top üstten auta gitti.

Daha sonra Hamit'in şutunda Neuer rahat kontrol etti.Hemen oyunu kurdu eliyle.Muller de tek pasla Gomez'i buluşturdu o da Servet'ten çok kolay sıyrılıp çok klas bir vuruşla golü buldu.İnanılmaz organize bir gol yedik.Özellikle Neuer'in oyunu başlatışı derslikti.Servet'in de yediği çalım çok üzücü.Milli takım stoperimizin bu kadar kolay bir hareketle pazara gitmesi şahsen beni üzdü.İlk yarının kalan dakikalarında ise top yine Almanya'nın ayağındaydı ve ilk yarı 1-0 bitti.


2.yarıya Selçuk-Gökhan Töre değişikliğiyle başladık.Gökhan Töre oyuna hareket getirdi tamam ama yani orada Sabri dururken Selçuk'u çıkartmak hiç doğru bir hamle değildi bence.2.yarıda da Almanya oynuyordu oyunu.Gomez'in 2 şutu belki de gelen golün sinyaliydi.Daha sonra hücumda yakalandığımız bir anda Neuer'in ayağının dışıyla kendi ceza sahasından bizim ceza sahamıza kadar Götze'ye attığı muhteşem pasla başlayan atakta Götze'nin pasında Müller çok düzgün vurdu ve topu köşeye bıraktı ceza sahası dışından.Yine 2 pasta çok organize bir gol yedik.Tabi 2 golde de atakları başlatan Almanya kalecisi Neuer'i tebrik etmek lazım.İlk golde topu oyuna çok hızlı ve çok doğru sokarken bu golde de müthiş bir pas attı.

2.golden sonra bizim de direncimiz düştü.Ancak Gökhan Gönül'ün güzel ortasında Hakan Balta'nın golü bir anda yine maça heyecan getirdi.Hakan çok güzel bir vuruş yaptı ve bize tekrar umut getirdi.Ancak ne yazıkki anlık bir umuttan başka bir şey değildi bu çünkü sahada futbol oynayan sadece Alman Milli takımı vardı.Nitekim 86.dakikada Gökhan Gönül'ün yaptırdığı penaltıyla Schweinsteiger durumu 3-1'e getirdi.Maçın son anlarında Almanya çok rahat geldi ceza sahamıza hatta bir ara orda pas bile yaptılar.Ama biraz gevşek davranınca bu noktada başka gol olmadı ve 3-1 kaybettik maçı dolayısıyla avantajımızı.


Maçla ilgili söylenecek çok şey var.Öncelikle bizim için çok üzücü bir maç oldu.Son birkaç yıldır Milli takımımızın olumlu bir futbol oynayarak kazandığı maç sayısı çok çok az.Olumlu bir futbol oynamıyoruz.Bunu ben çok zamandır söylüyorum.Bugün bir kez daha gördük.Tabiki rakibimiz de çok iyi bir takım hakkını verelim ama bu kadar teslim olmuş gözükmek heleki bu kadar önemli bir maçta çok kötü sinyal.

Hiddink ve de özellikle Oğuz Çetin'in bu takıma herhangi bir şey kattığını düşünmüyorum.Kadro seçimleri,değişiklikler,ilk 11'ler hatalarla dolu.Yani bunlar çok bariz olaylar.Sabri'nin kanatta veya orta sahada hatta milli takımda oynayamayacağını düşünüyorum.Selçuk gibi bir oyuncuyu çıkartmakta yukarıda dediğim gibi yanlış bir karar.Bir başka konu da Hamit ve Gökhan Gönül gibi sakatlıktan yeni çıkmış oyuncuların neden ilk 11 olduğunu da anlamadım.İkisi de hazır olmadıklarını gösterdiler zaten maçta.Hamit orta sahada çok aksadı.Gökhan Gönül de Schürrle'den fotokopi gibi çalım yedi,kademe hatasında bulundu en son da penaltıyı yaptırdı.Tabiki bu 2 oyuncu da çok önemli ve ikisi de sağlıklı oldukları zaman banko oynamalı ama şu kondisyonla kadroda olmaları en azından şu maça başlamaları bence hata.Arda'nın da çıkarken Hiddink'e tepki göstermesi belki de kopma noktasına getirdi olayları.Hiddink'in bu takıma çok daha fazla şey katmasını beklerdim.

Yazımı bitirmeden günün tek iyi olayı bence 2.yarıda giren genç oyuncu Gökhan Töre'nin umut verici performansıydı.Çok iyi oynadı Gökhan.Topla buluştuğu her an etkili olmaya çalıştı.Destek gelmediği için çok etkili olmadı ama çok umut verici oynadı.Umarım kariyerinin şu dönemlerinde Türkiye'ye gelmez de gelişimini sürdürür.Çünkü çok yetenekli bir oyuncu.

Çok mahkum oynadık iyi bir oyun çıkarmadık.Sıkıntı büyük Milli Takımda.Yine klasik olarak işleri başkasına bıraktık.Azerbaycan'ı yenmek yetmeyecek artık.Almanya'nın da Belçika'yı yenmesi lazım.Ama bir şekilde çıksak bile buradan artık ben iyi oynayan ve adaletli kadro seçimlerinin olduğu bir Milli takım görmek istiyorum.Umarım olur çünkü bu potansiyele sahibiz kadromuz da var.

7 Ekim 2011 Cuma

Asi Morrison

Adam Morrison Nba'e geldikten sonra beklentilerin çok çok altında kaldı.İlginç saç stili ve bıyığıyla daha çok dikkat çekmişti.Morrison son olarak Lakers kadrosunda yer alarak 2 yüzük kazandı.Genelde benchte takım elbisesiyle takım arkadaşlarını desteklemişti ama olsun.

Morrison son olarak Kızılyıldız kadrosuna dahil oldu.Takımına iyi uyum sağladı Morrison.Sezon açılışı maçında karşılaştıkları Bayern Münih maçında ise sinirler gerildi.Hücuma çıkarken Radosavljevic ile takışan Morrison dirsek yiyince iyice sinirlendi ve 2 oyuncu birbirine girdi.İtiş kakıştan sonra hemen hakemler ve oyuncular araya girip kavgayı büyümeden önledi.

Morrison çok hırslıydı durdurmak zaman aldı.Atıldıktan sonra sahadan çıkarken de zaten coşkulu olan Kızılyıldız taraftarının da desteğiyle daha da gaza gelip taraftarları da coşturdu.Bakalım yeni bir başlangıç yapabilicek mi kariyerine.Ne olursa olsun hırslı olması güzel.

İşte o görüntüler.

Zaza Galatasaray'da

Euroleague'e kalarak çok önemli ve güzel bir iş başaran Galatasaray'da kadroyu güçlendirme çalışmalarına da başlandı.Bu kapsamda çok önemli bir transfer olarak Zaza Pachulia'nın lokavt bitene kadar Galatasaray forması giyeceği açıklandı.

Çok önemli bir transfer Zaza.Eleme maçlarında Galatasaray'ın en zayıf karnı olarak pota altındaki sertliği görmüştüm.Nitekim yorumlarda bu yöndeydi.Andric-Furkan ikilisi yetenekli ama yeterince sert  değillerdi.Savunmada ortayı kapatacak bir oyuncu eksikliğini zaman zaman yaşadı Galatasaray.Bu açıdan buraya Zaza takviyesi olabilecek en iyi takviyelerden biriydi.

Zaza çok sert bir oyuncu gerçekten.Nba'de de bunu kanıtladı ve ligin en sert oyuncularından biri haline geldi.Çok iyi bir savunmacı hücumda da tabiri caizse ekmeğini taştan çıkartan yani çok iyi hücum ribauntu kovalayan bir oyuncu.Ortayı kapatma konusunda Galatasaray'ın bütün istediğini fazlasıyla verecektir Zaza.Üstüne üstlük Zaza'nın Türk pasaportu olması da işin cabası.
Çok önemli bir transfer yaptı Galatasaray.Son zamanlarda basketbol şubesi olarak ta çok doğru işler yapıyorlar.Hayırlı olsun bu transferde.

6 Ekim 2011 Perşembe

Naptın Blake?

Nba'in yeni uçan adamı Blake Griffin bu sezon hepimizi şaşırtan smaçlar yapmıştı.Ancak bu sefer daha ilginç bir işe imza attı ve Espn'in "Body" dergisi için soyundu.Baya soyundu hemde.İşte Blake'in o pozu.Fotoğraf için tek söyleyeceğim şey ise:"Yapma Blake yapma bunu bize." :(

Inigo'dan Harika Gol

Bu aralar yoğunluktan dolayı pek yazamıyorum.Şu golü de bir türlü giremedim.Fırsat bugüneymiş.

Hafta sonu Real Sociedad kendi evinde Athletic Bilbao'yu ağırladı.Bilbao 1-0 öndeyken Sociedad'lı Inigo futbol sahalarında ender görülen harika bir gole imza attı.

Maçın 60.dakikasında kendi yarı sahasının gerisinden kalecinin önde olduğunu gördü ve muhteşem bir vuruşla kaleciyi avladı.Harika bir vuruş gerçekten.Kaleci hatası da var tabiki de.Yani o anda durması gereken yer orası değil ama Inigo topun yönünü ve hızını süper ayarlıyor ve kaleciyi avlıyor.

İşte buyrun o gol.