31 Ocak 2011 Pazartesi

Tombalacı Smith



Konyalı Portlandlılar'da gördüm yukarıdaki resmi koyayım dedim.Yani geçen çıkan kavganın nedeni bile bu olabilir.Josh Smith baya bir avuç... ehem ehem..

Tabi Nba yönetimi cezasız bırakmamış bu harketi ve 25.000 dolarlık ceza aldı Smith.Yani şu harekete göre baya bir az almış gibi.Baya hırslı bir şekilde tahrik edici bu hareketi yapmış.Şort sıkıştırmış filan desem o da değil hani.Uzatmıyım burasını hoş yerlere gitmiyor. heheheh

Ayıp etmiş yanlız yani hısını bu hareket yerine herkes gibi göğsünü yumruklasa ne biliyim bu tarz bir şey yapsa iyi olurmuş.Allah'tan Pascal Nouma gibi içerden yapmamış o zaman 7 ay filan alırdı yani ceza.Neyse bakalım akıllanır inşallah ta bir daha yapmaz.

Sonunda Ayrıldı.


Tuncay Türk futbolunun en önemli oyuncularından biri. En azından eskiden öyleydi. Stoke City'e transferinden sonra bir türlü iyi bir çizgi yakalayamadı. Bunda onun kadar sistemini bahane ederek onu oynatmayan teknik direktörünün de payı vardı tabi.

Neyse, Wolfsburg ile anlaştı bugün Tuncay 3,5 yıllığına. Hayırlı olsun! Eski Tuncay'ı Bundesliga'da görmek dileğiyle...

Adam Olacak Çocuk





Blake Griffin'in 2 yaşındayken çekilmiş bir fotoğrafı.Abisi Taylor'un kucağında,o günlerden bu günlere ufak bir mesaj yollamış..

Karate Kid Ümit Özat

Son günlerde baya kavga haberi girdim ama bunu girmezsem olmaz çünkü bu haber bizden.Bizim ülkeden yani...

Ankaragücü teknik direktörü Ümit Özat'la taraftarın arası uzun zamandır kötü.Karşılıklı atışmalar oldu.Taraftarlar Ümit Özat'ı yetersiz bulurken Ümit Özat ta onları takımı desteklememekle suçladı.Ancak şu son Manisaspor maçında ipler koptu.

Ankaragücü'nün attığı golden sonra sevinen Ümit Özat bir taraftarın saldırısına uğradı.Kendisine gelen taraftarı farkeden Ümit Özat bir yumruk denemesiyle taraftarı savuşturdu.Daha sonra görevliler araya girdi taraftar yere düştü ancak Ümit Özat hırsını alamamış olacak ki yerdeki taraftarı tekmeledi.Hiç hoş bir olay olmadı gerçekten.

Tabiki ilk suç taraftarda.Yani o saldırı çok ayıp olmuş.Ümit Özat ilk müdahelede suçsuz sonuçta kendine gelen saldırıyı önlüyor ama yere düşen taraftarı tekmelemesi de bir o kadar kötü olmuş ben yakıştıramadım.Sonuç olarak tabi Ümit Özat istifasını vermiş ama hiç güzel bir haber olmadı.

Bu da Ümit Özat'la taraftarın kavgası.

Torres Chelsea'ye Carroll Liverpool'a


Liverpool'da taşlar yerinden oynamaya başladı.Geçtiğimiz günlerde teknik direktör değişikliğine gitti Liverpool ve Chelsea'nin Torres için yaptığı 30 milyon sterlinlik teklifi reddettiler.Daha sonra Ajax'tan Luis Suarez'i kadrosuna kattı Kırmızılar.Ancak değişim bununla sonlanmadı...

İspanyol golcüsünün gitmek istediğini açıklaması üzerine devreye tekrar Chelsea girdi ve tam 50 milyon sterlinlik bir teklifle Liverpool'un kapısına geldi.Liverpool yönetimi de Torres'in de gitmek istemesi üzerine bu teklifi kabul ettiğini ve Torres'in Chelsea'ye transferi için sağlık kontrolünden geçmesine izin verdi.Yani artık bir nevi bu transfer bitti.Son yıllarda gidicek mi kalıcak mı dedikodusu hep yapıldı Torres için.Sonunda Torres Ada'nın bir başka devi Chelsea'ye gitmeye karar verdi...

Peki Torres Chelsea'de ne yapar?Bir kere Chelsea müthiş bir hücum hattına sahip oldu.Anelka-Drogba ve Torres..Kim oynarsa oynasın süper bir forvet hattı.Kaldıki arkalarında oynayan oyuncular da çok sağlam.Torres Drogba ve Anelka'ya göre daha süratli bir forvet oyuncusu.Yani araya atılacak toplarda çok etkili olur kesinlikle.Sakat olan Lampard olsa bir de tadından yenmezdi.Her neyse Torres'in gelişiyle çok zenginleşti dediğim gibi Chelsea hücumu.Torres Chelsea'nin düzenine ayak uydurabilirse büyük fayda sağlar.Ama yok uyamazsa da sıkıntı büyük olur Sergen Yalçın deyimiyle.Ayrıca bu sene istediği konumda değil Chelsea.Toparlanmak için de Torres'in getireceği rüzgar büyük katkı yapabilir.Drogba ve Anelka'da kendilerine bir çeki düzen verir tabiki.Sonuçta forma savaşı verecekleri isimler birbirlerinden kaliteli dünya yıldızları.Şu dönemde biraz rahatlamış gibi oynuyorlardı.Yani ne olursa olsun nasıl olsa oynarız gibisinden umursamazlık sezmiştim.Ama Torres'in gelişi bunu kökten kaldırır.Torres dikiş tutturursa çok büyük güç katar Chelsea'ye.


Liverpool'daki değişim bununla da sonlanmadı.Torres'in gidişi üzerine forvet arayışlarına giren Liverpool Newcastle United'ın genç forveti Andy Carroll'u listeye aldı.Carroll için 30 milyon sterlin önerdi Liverpool önce ancak ret cevabı aldılar.Ama vazgeçmediler ve 35 milyon sterlinlik teklifle bir kez daha kapısını çaldılar Newcastle'ın ve bu sefer olumlu cevap aldılar.

Carroll çok iyi bir oyuncu çok ta iyi bir golcü.Birçok kulübün de listesindeydi Carroll.Totenham da çok istiyordu genç golcüyü ama Liverpool onların teklifinin çok daha üzerinde bir teklif yaptı.Yaşı da çok genç Carroll'un sadece 22 yaşında.Fiziği de çok uygun ve çok yetenekli bir oyuncu.Uyum sağladıkça daha da verimli olacaktır.Suarez'le birlikte çok önemli bir forvet hattı oluşturmuş olabilir Liverpool ve bu 2 forvetin de hem yetenekleri çok fazla hem de yaşları çok genç.Yani uyum sağlarlarsa uzun bir süre forvet sıkıntısı çekmez Liverpool.Ama 35 milyon sterlinlik bonservis bedeli konuşuluyor Ada'da.Çok diyenler çoğunlukta ben de bu gruba dahilim.Carroll kendini geliştirmeye devam ederse de değerini katlar.

Hava toplarında da çok etkili Carroll 1.91'lik boyuyla.Daha şimdiden İngiltere Milli Takımı'nın formasını giydi bile.Ayrıca ayaklarına da hakim.İbrahimovic'i andırıyor bazı hareketleri bana.Abartıyor olabilirim kişisel görüşüm bu.Beğendiğim tarzda bir oyuncu Carroll.Liverpool'un bu sezon çoktan havlu attığını düşünürsek uyum sağlamak için çok rahat bir ortam.Yani uyum sürecinde üstüne gelinmeyecek bu da onun güvenini sarsmaz.Bence güzel bir hamle geldi Liverpool'dan Torres yerine.Carroll geleceğe de bir yatırım olarak gözüküyor.Madem Sergen'i andık Ömer Üründül'ü de anarak bitireyim yazımı."Carroll faydalı olur Liverpool'a futbolu biliyor.."

Kobe Atsın Celtics Kazansın



NBA'de normal sezon boyunca olabilecek en sağlam bir iki eşleşmeden biri olan bu maçı izlemesi de hayli zordu,yayın hakları dolayısıyla.

Özeti koyayım dedim,maça değinmek gerekirse:

Kobe muazzam şut sokmuş,takımını sürüklemiş.Lakers'ın asist sayısının Rondo'dan 6 eksik olması da özet geçmiş maçı.Dediğim gibi maçı izleyemedim,o sıralarda meşgul olmamdan ötürü.Ondan istatistiklere bakarak bol keseden atmak istemiyorum.Ancak bu tür maçlar özgüven açısından çok önemli,Lakers'ı Staples Center'da yenmek bu sene çok zor gözükmüyor,fakat Celtics'in yenmesi iki taraf içinde bir anlam ifade ediyor.

30 Ocak 2011 Pazar

Robben'den Müller'e Sağ Kroşe


Bayern Münih'in hafta sonu Werder Bremen'le oynadığı maçta Bayern belki 3 puanı aldı ama saha içinde herşey istenildiği gibi olmadı.Münih'in 2 önemli oyuncusu Müller ve Robben maç sırasında birbirlerine girdiler.
Robben saha içinde birden Müller'e yumruk atıp saldırmaya çalıştı.2 oyuncunun kavgası takım arkadaşları dahil herkesi şaşkına çevirdi.Bir anda oyuncuların araya girmesiyle ayrıldı by kavga ama sağlam sorunlar olduğu da yüz üstüne çıktı Bayern'de.

Takımın önemli 2 oyuncusu Müller ve Robben.Birbirlerini bu kadar sinirlendirecek ne yaptılar merak ediyorum.Zaten gelen açıklamalar da bu konunun buzdağının görünen kısmı olduğu ve bu sorunların mutlaka çözülmesi gerektiği yönündeydi.Bu olaya çok şaşırdım gerçekten.Saha içinde birbirlerine dalacak kadar sinirlendiren şeyi merak ettim.Robben Müller'i bencillik ve saygısızlıkla suçlamış.Bu kadar sert bir tartışma yaşadıklarına göre demek olayın öncesi de var.

Her neyse sonuç olarak galibiyete pek sevinemediler bu olay yüzünden.Ama Bayern'de taşlar yerinden oynayabilir bu olaydan sonra.

Iverson Hiç Bir Yere Gitmiyor


Beşiktaş Cola Turka Allen Iverson'u aldığında yer yerinden oynadı,tüm dünyanın gözü ülkemize çevrildi.Iverson müthiş karşılandı ve burayı çok sevdi.Yavaş yavaş forma da girmeye başladığında şanssız bir sakatlık yaşadı ve ciddi bir rahatsılzık olabileceği ortaya çıktı bunun.Bu yüzden tedavi için Amerika'ya gitti.

Ancak bizim basınımız boş durmadı.Iverson'un gelişinden çok tedavi için ülkesine gidişi yankı uyandırdı ve henüz daha birkaç hafta olmadan Iverson ayrıldı,geri dönmeyecek haberleri çıktı.Valla ne yalan söyliyim o zamandan tahmin ettmiştim şu haberlerin çıkçağını.Hemen de yorumlar yapıldı zaten gideceği belliydi diye.Ya insaf...Adam geldi,ailesini İstanbul'a getirdi,her fırsatta burada mutlu olduğunu söylüyor.Sorarım şimdi bu adam niye gitsin?Bu haberlerin asılsız olduğunu daha çıktığı gün anlamıştım.

Nitekim sevdiğim ve takip ettiğim Haber1903 sitesinde de bu haberin yalan olduğu Hasan Bozkurter'le yapılan konuşma sonrası doğrulandı.Yani işin özü şu.Bizim medyamız klasik haberlerini yaptı ama Iverson hiç bir yere gitmiyor...

Zaten bugün itibariyle Iverson da bunalmış olacak menajeri aracılığıyla Beşiktaş'tan ayrılmak gibi bir düşüncesi olmadığını kariyerini burada devam ettirmek istediğini açıklamış.Zaten şu anda sağlığıyla ilgileniyormuş.

Beklediğim bir açıklamaydı zaten.Iverson'un bırakıp gideceğini düşünmüyordum.Umarım iyileşir bir an önce ciddi bir şeyi yoktur.Bizim medyamızda geleni yollamaya o kada konsantreki..Bu ne ilk ne de sondur...Bırakın keyfini çıkın gidince daha iyi olacak sanki..

Kavgacıların Cezaları Belli Oldu


Dün gece gerilimli bir akşam olduğundan bahsetmiştim.Garnett olayı ve Williamsların kavgası yaşanmıştı dün gece.Nba yönetimi de cezalar hakkında toplandı.Çok iyi günlerine denk gelmiş heralde çünkü benim beklediğimden çok az ceza geldi 3 oyuncuya.

Önce Garnett'e değinelim.Malum bu gece Lakers-Boston maçı var ve Garnett bir önceki maç atıldı.Yani olası bir maç cezası takımı için de ciddi sorun olabilirdi.Ayrıca hazırlattığı ayakkabılar da boşa gidicekti.Her neyse Garnett'in yaptığı ayıba Nba yönetimi maç cezası vermeme kararı aldı.En azından 1-2 maç bekliyordum.Ama belki de sırf bu maçın reytingleri düşmesin diye ufak bir pazarlama oyunu da olabilir.Sonuç olarak Garnett ceza almadı ve bu gece Lakers'a karşı oynayacak.

Gelelim 2 Williams'a.Onlar da bir anda ciddi bir kavga yaşadılar.Yumruklar filan uçuştu.Diğer oyuncular,hakemler filan araya girdi.Bu kavgaya da ciddi bir ceza bekliyordum en azından 5 maç filan ama dediğim gibi Nba yönetimi iyi tarafından kalkmış çünkü Shawne'ye 1 Marvin'eyse 2 maç ceza verildi sadece.Şaşırdım hakikaten.Savrulan yumrukların tam isabet etmemesi belki biraz ceza da hafifletici bir unsur olsa da verilen ceza bence çok az.

29 Ocak 2011 Cumartesi

Allah'ından Bul Garnett

Dün gece gerilimi yüksek maçlar vardı Nba'de dediğim gibi.Bunlardan biri de Boston-Phoenix maçıydı.Sonucuna en çok şaşırdığı maç buydu çünkü savunması baya kötü olan Suns Celtics'i sadece 71 sayıda tutarak müthiş bir iş başardı galibiyeti de aldı.Baştan sona üstün bir oyun sergiledi Suns.Ancak yazımın konusu bu değil.

Yazımın konusu başlıktan da anlayabileceğiniz gibi Garnett.Kevin Garnett tüm Nba'in en çirkef oyuncularından biri.Açıkçası benim de baya nefret ettiğim bir oyuncu kendisi.Garnett'in kazanma hırsına diyecek yok.Ama bu yolda yaptığı bazı şeyler baya bir ayıp sınırını geçiyor.Örneklerinden biri bu sabah yaşandı.

Channing Frye üç sayı çizgisinin gerisinden kalktığında Garnett geldi ve Frye havadayken ayağını düşeceği yere kasten koydu.Yani bu direk sakatlamaya yönelik bir hareket.Frye'ın bileği ciddi anlamda sakatlanabilirdi.Bu art niyetten,terbiyesizlikten ve rezillikten başka birşey değil.Herkesin antipatisini kazandı Garnett.Kasten geliyor oraya ve bilerek uzatıyor ayağını.Frye da sonuna kadar haklı olarak tepki gösteriyor ayağa kalkıp.Garnett'te üste çıkmaya çalışarak hala ortamı geriyor.Daha osnra oyuncular filan giriyor araya ve tartışma bitiyor.Garnett te atılıyor.

Yani çok sinirlendim izleyince.Nasıl bir nefrettir,çekememedir anlamadım.Mağlubiyet sert oldu biraz evet ama yani bunu yapma hakkı vermez Garnett'e.Yaptığı büyük terbiyesizlik.Ben ceza almasını da bekliyorum.Çünkü direkt olarak sakatlamaya yönelik iyi niyetten fazlasıyla uzak kasti bir müdahele.Ayıp gerçekten.Frye'ı sakatlasa eline ne geçecek.Ne mantıkla yaptı merak ediyorum.

Ne diyelim.Allah'ından bul Garnett.

Atlanta-New York Maçında Kavga

Dün gece Nba'de gerilimi yüksek bir maç vardı.Atlanta-Knicks maçı..Doğu Konfersansı'nın 2 iyi takımının karşı karşıya geldiği maçta Atlanta ev sahibi olarak iyi bir oyun oynadı ve galibiyeti aldı.

Ancak maçın bitimine az bir süre kala Nba'de uzun zamandır olmadığı şiddette bir kavga yaşandı.Marvin Williams'la Shawne Williams bir anda birbirlerine girdi.Yaklaşık 40 saniye kala Marvin Williams Shawne Williams'ı arkadan itti.O da dönüp Marvin'e giderken Marvin yumruğu savurdu tam oturtamadı ve sonra kapıştılar.Araya oyuncular ve hakemler filan girdi hemen ama baya bir kapıştılar bu sırada.Zor ayırdı o kadar kişi.Sonra karşılıklı laf atışmaları devam etti.Marvin Williams sağlam bir küfür uçurdu belli görüntülerden ağzını mozaiklemişler.

Bu kadar sinirlendiren olay ne anlamadım açıkçası.Baya sert bir tartışma oldu.Yumruklar filan..Tabi ikisi de atıldı direk.Sağlam da bir ceza alacaklardır büyük ihtimal.Ama dediğim gibi olayların sebebini merak ediyorum.Dediğim gibi sağlam bir kavga oldu.

Suarez Liverpool'da



Liverpool belki de bu sezon tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiriyor.Teknik direktör değişikliği de pek istenilen sonucu vermedi.Bu yüzden kadroyu güçlendirmeye çalışıyor Liverpool yönetimi ve bu yönde de ilk ciddi transferlerini Uruguay'lı süper golcü Luis Suarez'le yaptılar.

Suarez'le zaten uzun süredir ilgileniyordu Liverpool yönetimi ama Ajax pek yanaşmıyordu Suarez'i satmaya.Suarez de Premier Lig için yeterli olmadığını düşündüğü için Liverpool'a sıcak bakmıyordu.Ancak Suarez daha sonra Tevez'in de bu lig için uygun olmadığını düşündüğünü ancak onun performansını gördükten sonra Liverpool'a gitmek istediğin açıkladı ve kulübüne de bu isteğini bildirdi.Bonservis konusunda görüşmeler başladı.Bu arada devreye bir başka oyuncuyu alarak City girdi.Evet yanlış yazmadım dediğim gibi City'nin Dzeko'yu yüksek bir bonservis bedeliyle alması Ajax'ın beklentilerini yükseltti ve bu konuda Liverpool'un önüne taş koydu.

Bu arada Liverpool cephesinde Ryan Babel'in Hoffenheim'a satılması sonucu forvet ihtiyacı daha da arttı.Daha sonra Suarez'in de gitmek istemesiyle Ajax yönetimi daha fazla direnememiş olacak ki golcüsünü Liverpool'a satmayı kabul etti.Bonservis bedeli olarak ta Liverpool tam 26 milyon euro önermeyi kabul etti.

Suarez Liverpool'a çare olur mu?Bence zor.Başarılı bir performans gösterebilir bireysel olarak ama Liverpool'un eksiği çok fazla ve öyle tek bir transferle kapanacak gibi değil.Suarez kendisine yakın gördüğü Tevez gibi oynayabilir.Müthiş bir golcü zaten.Bunu Hollanda Ligi'nde yakaladığı üstün gol performansıyla biliyoruz.Premier Lig tabiki benzemez Hollanda Ligi'ne.Çok serttir çok daha mücadelecidir.Ama Suarez de öyle kolay kolay pes edecek bir oyuncu değil.Gerrard'ın arkadan atacağı toplara hareketlenecek hızlı bir oyuncu.Alıp gidebilir yani bu topları.Böylece hücum performansına zenginlik katacaktır kuşkusuz Liverpool'un.Olası bir Torres ayrılığının etkilerini de nispeten azaltacaktır bu transfer.Ama tabiki önemli olan Hollanda Ligi gibi daha yumuşak bir ligden gelen Suarez'in bu sert futbola geçişi nasıl yapacağı.Yani uyum sağlayamazsa çok büyük bir fiyasko olur Liverpool yönetimi adına ve sonları olur yani.

Fakat ben faydalı bir transfer olarak görüyorum bu transferi.Suarez beğendiğim oyunculardan birisi ama dediğim gibi Liverpool'da eksik çok.Bakalım neler yapacak açıkçası merak ediyorum.

Kobe Bryant'ın Tırmanışı Devam Ediyor

Los Angeles Lakers'ın süperyıldızı Kobe Bryant kuşkusuz Nba tarihinin en iyi skorerlerinden birisi.Müthiş bir skorer olarak ta tüm zamanlar listesinde yükselişine de devam ediyor.

Nba efsanelerini bir bir geride bırakıyor Kobe ve büyük ihtimal bu
tırmanışı da devam edecek.Kişisel tahminimce 4.sıraya kadar filan gelebilir.Daha şimdiden efsaneler arasına adını yazırdı Kobe.

Son olarak ta bu sabah Lakers'ın Sacramento'yla karşılaştığı maçta Kobe Bryant skor listesinde bir efsaneyi daha geride bıraktı.Kobe Bryant attığı sayıyla Hakeem Olajuwon'u geride bıraktı ve 8.sıraya yükseldi.Kobe Bryant'ı tebrik ediyoruz.Onun oyununa tanıklık etmek gerçekten büyük bir zevk...

İşte Kobe'nin Hakeem'i geride bıraktığı o basket.

Wade Bosh Yoksa Lebron Var


Miami Heat'in büyük üçlüsü sakatlıklardan çekmeye başladı.Wade ve Bosh'un sakatlıkları can sıkıyor Heat'te.Ayrıca sadece onlar değil diğer oyuncular da çok problem yaşadılar.Ama Lebron James henüz bu tip bir sakatlık yaşamadı ve takımını sırtlıyor.

Dün gece de Detroit'le karşılaştı Miami kendi evinde.Bu maçta da Bosh ve Wade yer alamadı sakatlıkları yüzünden.Ama dediğim gibi Lebron sahadaydı ve takımının Detroit karşısında zorlanmasına rağmen 88-87 galip gelmesinde açık ara en büyük pay sahibi oldu.

Lebron 25 şut kullandı ve 15 isabet bularak bu şutlarda iyi bir yüzde yakaladı.Tam 38 sayı attı Detroit potalarına.Performansı bununla sınırlı değildi tabiki.Bu performansına 8 ribaunt ve 9asistte ekleyerek çok yönlü müthiş bir performans sergiledi.Cleveland günlerinden alışık olduğumuz bir performans.Ama takımın diğer yıldızları olmadığından galibiyet için bu tip performansına ihtiyaç duyuyorlar Lebron'un.

Dwight Yetmedi



Orlando Magic bu sezon çok iniş çıkışlı bir performans sergiliyor.O büyük takastan sonra bir toparlandılar o gazla sağlam galibiyetler aldılar ama şu günlerde yine teklemeye başladılar.

Dün gece de Chicago Bulls deplasmanındaydı Magic.Doğu Konferansı'nın 2 iddalı takımını karşı karşıya getiren bu maçta kazanan ev sahibi Bulls oldu 99-90'lık skorla.Bulls'un üstünlüğüyle geçen maçta Magic'te ayakta kalan tek isimse Dwight Howard'tı.

Howard bu sezonun kendi adına en iyi performansını sergiledi ama takımının galibiyetine yetmedi.20 şut kullandı Howard bunlarda da 14 isabet bularak süper bir yüzdeyle oynadı.Tam 40 sayı attı böylece Howard.Etkileyici olan bir başka yönse pek te iyi bir serbest atışçı olmayan Howard'ın 16 kez gittiği faul çizgisinde tam 12 isabet bularak kişisel standartlarının kat kat üstüne çıktı.Ayrıca 15 ribaunt alıp 3 te blok yaparak pota altını tamamen domine etti.Ek olarak ta 4 top çaldı ve 2 de asist yaptı Howard.

Takımının 90 sayı atabildiği düşünülürse ne kadar müthiş bir performans sergilediği görülüyor Howard'ın neredeyse yarısını atmış sayıların.Onun dışında sadece Arenas'ın 11 sayıyla çift hanelere çıkabilmesi de Magic adına eksi bir puan.

Durant Westbrook A.Ş.


Kevin Durant ve Russell Westbrook kuşkusuz yeni neslin en dikkat çeken oyuncularından.İkisi de çok gençler ve çok hızlı gelişiyorlar.Thunder da ikisine sahip olduğu için çok mutludur eminim.2 oyuncu da bu sezon çok formda ve takımlarını sırtlıyorlar.Bazen Durant bazen Westbrook bazen de bu sabah olduğu gibi ikisi de takımlarını sırtlıyorlar.

Oklahoma City Thunder bu sabah Washington Wizards'ı ağırladı.Çok çekişmeli bir maç oldu gerçekten.Zaten 2 uzatmaya gitti maç.Ama sonunda 124-117'yle Thunder galip geldi.Tabi bu da dediğim gibi Durant ve Westbrook sayesinde.Kevin Durant 28 şutunda 15 isabet bularak tam 40 sayı yolladı Wizards potasına.7 de ribaunt aldı Durant.Ama bence daha büyük katkı Westbrook'taydı.24 şutta 12 isabet buldu Westbrook 35 sayı attı.Ama üstüne 13 ribaunt ve 13 asist ekledi ve harika bir performans sergiledi.İkisi de harika oynadı gerçekten.Takımlarını sürüklediler.Zaten 2 uzatmaya giden bir maçta onlar hariç sadece Jeff Green çift hanelere çıkabildi.

Dediğim gibi ikisi de çok iyi oyuncular.Ben de performanslarını çok beğeniyorum.Bu gelişimle ileride çok daha büyük oyuncu olacakları aşikar.

28 Ocak 2011 Cuma

3,2,1 El Amin!!!

Khalid El Amin...Ülkemize gelen en yetenekli basketbolculardan biri.Beşiktaş'a geldiğinde tanıdık onu.Daha sonra Türk Telekom'da oynadı.Kişisel olarak en sevdiğim oyunculardan biriydi bu ton ton guard.Çok yetenekliydi müthiş bir oyuncuydu.

Şimdilerde Lietuvos Rytas forması giyiyor Abd'li oyun kurucu.Caja Laboral'la yaptığı maçta takımının müthiş bir son saniye basketi attı ve takımına galibiyeti kazandırdı El Amin.Harika bir basketti ve son saniyede olması tabiki ayrı bir önem kattı.Neredeyse orta sahadan ve de el üstü yolladı.Gerçi biz Türk basketbolseverler alışığız onun bu tip basketlerine.Zamanında Ülkerspor'u da yıkan basketi yollamıştı orta sahadan.




Buyrun efendim.Bu ilk video Ülkerspor'a attığı basket.Biraz nostalji yapalım.Altındaki de bahsettiğim o müthiş buzzer..

Garnett'ten Ayakkabılı Meydan Okuma



Pazar günü Nba'de 2 ezeli rakip Los Angeles Lakers ve Boston Celtics karşı karşıya gelecek.Bu 2 takımın geçen sene Nba finallerinde de karşılaştığı düşünülecek olursa bu maçın bir normal sezon maçından çok daha çekişmeli geçmesi beklenebilir.

Keza Boston'lu Kevin Garnett'in bu maça ekstra hazırlandığı aşikar.Garnett bu maç için özel ayakkabı hazırlatmış.Ayakkabı da yazanlarsa Lakerslıları kızdıracak cinsten.Ayakkabıda bugüne kadar oynanan 272  Boston-Lakers maçında Boston'un 152-120 üstünlüğünü gösteren rakamlar var.Ayrıca Beat LA yazısı da yer alacakmış.Baya kışkırtıcı bir ayakkabı olacağı besbelli.

İlginç bir yöntem tabi Garnett'in yaptığı.Takımını ve kendini motive etmeye çalışıyor sanırım.Ama karşısında da bu tip işler yaptığınızda size misli bir performansla cevap verebilen Kobe Bryant olunca işler değişiyor.Ek olarak normal sezon maçlarını pek sallamayan Lakers'ın da bu maça konsantre olmasını sağlayabilir bu ayakkabılar bir nevi uyuyan devi uyandırabilir.

Bakalım bu maçta neler olacak.Son olarak maçın Pazar günü erken saatte oynanması ve canlı yayın olmaması bizler için kötü oldu zira o saatte olan linkler hiç çalışmıyor.Büyük ihtimal maçı izleyemeyeceğiz.

All-Star İlk Beşleri Açıklandı


Nba'de All Star için geri sayım devam ederken organizasyonlara katılacak isimler bir bir belli olmaya devam ediyor.Halk oylamasına sunulan All-Star beşleri de dün gece itibariyle açklandı.

Son oylamada olan ilk beşlerde bir değişiklik yok.Doğu Karması'nda Chicago'dan Derrick Rose ve Miami'den Dwayne Wade guard pozisyonunda oynayacak.Forvette ise yine Miami'den Lebron James ve New York'tan Amar'e Stoudamire görev alacak.Pivot olaraksa Orlando'nun dev pivotu Dwight Howard oynayacak.İlk beşte seçilmesine şaşıracağımız bir isim yok.Hepsi sonuna kadar haketti.Hatta Amar'e ve Rose Garnett'le Rondo'yu geçince çok daha adil bir seçim oldu.Amar'e de 1997'de ilk beş çıkan Patrick Ewing'ten beri ilk beş çıkacak olan ilk Knicks oyuncusu oldu.Doğu Karması'nda en çok oyu ise 2 milyon 99 bin 204 oyla Dwight Howard aldı.

Batı karması'nda ise guard pozisyonunda Hornets'in guardı Chris Paul ve Los Angeles Lakers'ın süperyıldızı Kobe Bryant görev alacak.Forvet olarak yeni nesilin en heyecan verici oyuncusu Thunder'dan Kevin Durant ve Denver'dan Carmelo Anthony yer alacak.Pivot olaraksa sezonu kapatan Yao Ming yer alacak Houston'dan.Yao'nun yerine ilk beş çıkacak ismi David Stern belirleyecek.Bu isimin kim olması gerektiği hakkında bir yazı da yazacağım kısa süre içinde.Batı'da en çok oyu 2 milyon 380 bin 16 oyla Kobe Bryant aldı.Bryant tüm Nba'de de en çok oy alan oyuncu oldu.Batı'da da Yao hariç diğer oyuncular çok iyi bir yıl geçirdi ve All Star olmayı hakettiler.Belki adı çokça takas dedikodularına karışan ve bu yüzden bazı maçlara konsantre olamayan Melo'nun yerine başka bir isim olsa daha mı iyi olurdu diye düşünülebilir.Ama yine de o da herşeye rağmen iyi bir yıl geçirdi.

Yedekler için de büyük bir çekişme var.Onu da Nba koçları arasında yapıalcak oylamayla belirleyecek Nba ve 3 Şubat'ta açıklanacak.İnşallah güzel bir maç olur ve seçilen isimler sakatlık geçirmezler.

Oj Mayo Dopingli Çıktı


Memphis Grizzlies guardı Oj Mayo için iyi bir sezon geçtiği söylenemez.Geçtiğimiz yıllarda koyduğu başarılı performansın çok altında Mayo.Şutu çok kötü ve çok istikrarsız oynuyor.Hatta Memphis'in onu göndermeye çalışıtığı bile konuşuldu.Son olarak Mayo'nun doping testleri pozitif çıktı ve Nba'den 10 maçlık bir ceza aldı.

Ayrıca Mayo'nun cezalı süreçte maaş almasını da yasakladı Nba.Bu da yaklaşık 544 bin dolarlık bir kayıp olacak Mayo için.Mayo da bunu kabul edip  "Hata yaptım. Tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Sevenlerimden, takım arkadaşlarımdan ve Grizzlies kulübünden özür diliyorum. Gerekli araştırmayı yapmadan ilaç kullandığım için pişmanım" demiş.Tabi Avrupa'da olsa 1-2 yıla kadar men cezası alırdı yine ucuz yırtmış 10 maçla.

Ama tabiki bu onun için baya kötü oldu.Memphis yönetiminin gözündeki değerini düşürdü.Zaten dediğim gibi hafif hafif vazgeçmeye başlamışlardı Mayo'dan.Bu olay sonrası takas dedikodularının daha da artması beklenebilir.

27 Ocak 2011 Perşembe

Realli Adebayor

Real Madrid'in forvet sorununu çözmek için Adebayor'la anlaştığından bahsetmiştim.Togolu futbolcu imzayı attı Santiago Bernabeu'dan.İşte Realli Adebayor.Güzel olmuş valla Real forması.Adebayor da çok mutluydu imza töreninde.



Yıldız Haritası

Los Angeles Lakers'ın maçlarında birçok Hollywood yıldızı görmek mümkün.Bu yıldızlar değişkenlik gösterebiliyor.Ara sıra gözükenler ve çoğu zaman tribünlerdeki yerlerini alan ünlüler var tabiki.Bu haritada da maça gelen ünlülerin genelde oturdukları yerleri görebiliriz.Yani olur da gidecek filan olursak aklımızda bulunsun ona göre bilet alırız.

Kobe The Black Mamba

Nike sponsor olduğu Kobe Bryant hakkında ufak bir film hazırlığı içerisinde.Bruce Willis ve Danny Trejo'nun da oynadığı bu ufak porjenin ilk trailer'ı çıkmış.Çok fantastik bir şey gibi duruyor.Ama Kobe varsa izlenir tabiki.

Yetenek Yarışması Oylaması Başladı



All-Star'a günler kaldı artık malum.Smaç yarışması katılımcıları belli oldu.Cumartesi akşamı yapılacak bir başka yarışma içisne adaylar belli oldu ve oylamaya sunuldu.

Chris Paul karşısına çıkıcak isimler oylamaya sunuldu.CP3'nin karşısına Tyreke Evans,Stephen Curry,Baron Davis,Tony Parker,Derrick Rose,John Wall,Russell Westbrook ve Derek Fisher arasından seçilecek 4 kişi çıkacak.Listeye baktığımızda tabiki kuşkusuz ilk dikkat çeken isim Derek Fisher oluyordur.Fisher'ın seçilmesi halinde bu kadar hızlı adaylar karşısında çabukluk gerektiren bu yarışmada ne yapacağını merak ediyorum.Neden aday gösterildiğini de anlamadım açıkçası.

Fisher dışında diğer isimlere bakacak olursak çok hızlı ve yetenekli isimler gerçekten.Hepsi de katılmaları halinde yarışmanın galibi olmaya aday.Özellikle bu isimler arasında Derrick Rose ve Russell Westbrook ödüle yakın bence.Tabiki Cp3 dışında.Ama gerek Parker gerek Davis gerek Evans gerek Wall gerekse Curry de kazanırsa kimse şaşırmaz sanırım.Baya çekişmeli bir yarışma olacak gibi.Tabi Fisher turnikeyi atarsa işler değişebilir. :D

Oylama için burdan buyrun buradan oy kullanın...

http://www.nba.com/chooseyoursquad/

Efsaneden Veda



Manchester United'ın tecrübeli kalecisi Edwin Van Der Sar yıllar süren futbol kariyerini bu sezon sonunda noktalayacağını açıkladı.

Futbol tarihinin en iyi kalecilerinden biriydi Van Der Sar.40 yaşına geldi artık tabiki zorluk çekiyordu bazı konularda.Ama yine de bırakması üzdü beni.En çok sevdiğim oyunculardan biriydi.Yıllarca başarılı performanslar getirdi."Ne zaman bu kararı verdiğimi hatırlamıyorum. Ama şöyle diyelim uzun süredir bu konuyu düşünüyorum. Karımın hastalığından sonra daha çok düşünmeye başladım. Şu an kendisi iyi ve artık zamanımı ailemle geçirmek istiyorum." diye konuştu Van Der Sar.

Uzun boyuyla rakip forvetlere geçit imkanı tanımayan bir kaleci olarak ün yapmıştı ve oynadığı takımlarda kazandığı başarılarda hep ön plana çıkmıştı.Birebir de çok başarılıydı gerçekten.

Sonuç olarak onu kalede görmeye o kadar alışmışız ki bırakacak olması üzdü.Manchester United'ta bu haber sonrası yeni kaleci arayışlarına başlamış.Milli takımı bırakmıştı zaten.

Durantula Şov


Oklahoma City Thunder dün gece Minnesota Timberwolves'la deplasmanda karşılaştı.Beklenildiğinden çok daha çekişmeli bir maç oldu gerçekten.Uzatmaya giden maçı zor da olsa 118-117 kazandı Thunder.Tabi bu galibiyette en büyük pay sahibi kariyer rekorunu kıran Thunder'ın süperyıldızı Kevin Durant'ti.

Durant biraz tutuk başlasa da sonradan müthiş toparlandı.28 şut kullandı ve bu şutlarda 15 isabet bulup iyi bir yüzde yakaladı genç yıldız ve tam 47 sayı atarak kariyer rekorunu kırdı.Durant'in oyuna katkısı tek sayı olarak değildi.Nam-ı diyar Durantula 18 ribaunt aldı ve bu alanda da müthiş bir performans sergiledi.Ayrıca 2'şer blok,asist ve top çalmayla da diğer alanlarda da takımına katkı verdi ve günün performansı bölümüne girmeyi fazlasıyla haketti.Takımını müthiş sırtladı ve dediğim gibi galip gelmesindeki en büyük etken Durant'ti.

Lig tarihinin en genç sayı kralı bu sezon da ligin bu konuda lideri ve böyle etkileyici performanslar göstererek bu ligin elit oyuncuları arasına adını yazdırdı hakkıyla.

Batı'nın Koçu Popovich


All-Star haftasına artık çok az vakit kaldı.Yavaş yavaş kadrolar,koçlar şekillenmeye başlıyor.İlk olarak Batı Karması'nın koçu belli oldu.

Lige fırtına gibi girip lig liderliğini elinde tutan San Antonio Spurs'un deneyimli hocası Greg Popovich bu sene Batı Karması'na koçluk edecek.Popovich şu ligde başarılı diyebileceğimiz 4-5 koçtan birisi.Zaten yılalrdır üst seviyede takımı.O da parçaları çok iyi birleştiriyor ve takımını çok iyi oynatıyor.Takım içindeki kimyanın bu kadar iyi olmasında da en büyük pay ona ait..Spurs'ün bu sezonki çıkışı sayesinde bu seçim pek te şarşıtmamıştır kimseyi.Popovich te haketti zaten.Ben de katılıyorum doğru bir seçim olmuş.

Ancak yine de son sezonunda olan Phil Jackson'a Los Angeles'ta yapılacak olan bu organizasyonda koçluk vererek bir nebze de olsa teşekkür etmek çok güzel bir jest olurdu diye düşündüm kendi çapımda.Ama tabiki daha çok hakeden Greg Popovich'ti nitekim ödülünü de almış oldu böylece.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Yok Artık Lamar Odom

Dün gece Los Angeles Lakers evinde Utah Jazz'ı ağırladı.Baştan sona kadar Lakers'ın domine ettiği bir maç oldu ve Lakers farklı bir şekilde kazandı.Skoru da 4 oyuncu arasında paylaştırdılar.(Odom-Gasol-Bynum-Bryant)Maç boyu çok iyi bir oyun sergiledi son şampiyon.Şans ta biraz yanındaydı tabiki.

Keza Lamar Odom 4.çeyrekte sağdan içeriye doğru yüklenirken Elson'un darbesiyle dengesi bozuldu ve saha dışına doğru uçtu.Uçarkende elindeki topu potaya doğru çok yüksekten fırlattı ve top ta çemberin tam içine düştü.Şans faktörünün öne çıktığı bir şuttu ama zorluk derecesi son derece yüksek olan bir şuttu.Dengesi yoktu bir kere Odom'un ve çok kötü bir yere sürüklendi.Top elinden çıkarken panyanın arkasına doğru geçmişti bile.Bunlara rağmen Odom basketi buldu.Buyrun efendim...

25 Ocak 2011 Salı

Emanuel Adebayor Real Madrid'te



Real Madrid'te Gonzalo Higuain'in uzun sürecek bir sakatlık geçirmesinden sonra Madrid ekibi forvet hattında sıkıntıya düşmüştü.Üstüne üstlük tek forvet olan Karim Benzema'nın formsuzluğu üzerine bu sıkıntı daha da artmıştı.Dolayısıyla Jose Mourinho'da bu bölgeye takviye istedi.

Önce Mourinho'nun vatandaşı Hugo Almeida gündeme geldi.Ancak bu arada geç kalındı ve Beşiktaş yönetimi devreye girerek Portekizli yıldızı kadrosuna kattı.Bundan sonra geç kalındığı için Mourinho ve sportif direktör Jorge Valdano'nun arasının açıldığı ve hatta Mourinho'nun sene sonu takımdan ayrılabileceği bile konuşuldu.Sonra Real'in eski göz ağrısı Ruud Van Nistelrooy gündeme geldi.Hollandalının takıma katılmak için can attığı söylendi.Ancak Hamburg yönetimi buna izin vermedi.En son olarak ta Manchester City'de istediğini bulamayan Emanuel Adebayor gündeme geldi.Bu sefer Real yönetimi işi bitirdi ve Adebayor sezon  sonuna kadar Real Madrid'e kiralandı.Ayrıca Adebayor'un satın alma opsiyonu da Madrid ekibine geçti.

Adebayor dediğim gibi City'de istediğini bulamadı.Zaten kalabalık City forvet hattına bir de Dzeko eklendiğinde Adebayor'un şansı iyice azalmıştı.O da mutsuz olduğunu ve ayrılmayı düşündüğünü söylemişti.Madrid'te bu açığı doldurmak için Togolu golcüyü aldı.Adebayor Real'in tek forvetli sistemine uyabilecek bir oyuncu.Hem fiziği hem de yeteneği sayesinde Real'in aradığı transfer olabilir.Arsenal'deyken de takımını sırtlamıştı tek forvet olarak.Burada da takımı sırtlamasını beklemiyor kimse çünkü Ronaldo var ama yine de önemli bir golcü olarak en büyük yardımcılarından olabilir Ronaldo'nun.Takıma ne kadar çabuk uyum sağlarsa Real için o kadar iyi olacaktır.

Sonuç olarak bence Real iyi iş yaptı.Adebayor kendini biraz toparlarsa Real'e büyük güç katar.

Peja Dallas'ta


Dallas Mavericks Caron Butler'ın sakatlanıp sezonu kapatmasından sonra 3 numara bölgesi için oyuncu arayışına başlamıştı.Dallas'ın takasta sakat Butler'ın biten kontratını kullanmayı planlıyordu.Ancak Butler'dan gelen play-off'lara yakın dönebilir haberlerinden sonra buraya geçici takviyeler düşünmeye başladılar.

Önce Sasha Pavlovic'e 10 günlük kontrat verdiler.Daha sonra da Toronto Raptors'a takas olduktan sonra takımının kontratını satın alıp serbest bıraktığı Peja'ya yöneldiler.Bu transferin olmasına yer açmak için de Alex Ajinca'yı Raptors'a yolladılar.

Peja bir döneme damga vurmuş kusursuz bir şutördü.All-Star olmuştu.Ama ondan sonra sakatlıkların da etkisiyle serbest düşüşe geçti.Nba'in en sağlam overrated'larından biri oldu aldığı dev kontratla.Büyük umutlarla gittiği Hornets'ta tutunamadı Raptors'ta hiç yapamadı zaten.En son da buy out la serbest kaldı.Dallas dediğim gibi forvet pozisyonuna takviye arıyordu.Bu açıda şu anki piyasaya göre takassız yapabilecekleri en iyi hamleyi yaptılar diyebiliriz.

Bu konuda biten ve düşüşteki kariyerleri yeniden canlandırma uzmanı Jason Kidd'in olması büyük bir şans.Stojakovic her ne kadar 2 aydır oynamasa da keskin bir şutör.Dallas'ın oyun sisteminde de şutu olan oyuncuların başarılı olması,kendilerine yer bulması kolay.Peja da ilk beş çıkıcaktır bence.Eski günlerine tabiki dönemez ama yine de iyi bir performans verecektir.Dediğim gibi Kidd'in olması büyük şans.Kesin bir değerlendirme yapmamız şu an için zor.İzledikçe ne kadar doğru olup olmadığını bu hamlenin anlayacağız.

NBA Takımlarının Türk Forum Sayfaları


Açıkcası bu işi başaran kişilere ve sayfalarına hayranıyım.NBA Takım Forumlarının en büyük Türk oluşumu şüphesiz Lakers taraftarlarının kurduğu Lakerstr.Gerek buluşmalar olsun gerek üye sayısı gerek atılan post...Her şeyde bu alanda şüphesiz liderler,ki takımlarının payı da bana kalırsa hayli büyük.Lakerstr'ye ulaşmak için buradan.

Bi aralar açılan Celticstr sitesi çok uzun ömürlü olmayıp,kısa süre içinde kapanmıştı.Duydum ki yeniden açılmış,bu foruma ulaşmak için buradan

Houston Rockets'ın taraftar grubu olan Roxturk'de epeydir yayın hayatını sürdürmekte.Tabii dediğimiz gibi takım başarısı oldukça önemli bu işte,bu da Roxturk için biraz olsun dezavantaj.Roxturk sayfasına ulaşmak için buradan..

Tek bir takımın forumu olmak işi cidden zor ve zahmetli.Şöyle diyim,Boston Celtics'te Big Three'nin kurulduğu sezon açılan celticstr bile kapanmıştı-sebeplerin ne olduğunu tam bilmesemde-.

Nuggetstr'ye de değinelim,şu an sitede notlar cirit atıp,in cin top oynasa bile onlarda bir aralar takımlarının sayfasını açıp,en azından bu uğurda ellerini taşın altına soktular.Görmek için buradan.

Son olarak,Heat'in yazın yaptığı işlerden sonra Heat Fan açılmasını bekliyorum.Ayrıca ülkemizde 1970-85 arasında doğmuş birçok Bulls taraftarı abi ve ablamızın olduğunu biliyorum,Bulls'un çıkışı sonrasında bu oluşum beklenebilir,bir Bulls taraftarı olarak her türlü güç dayanışmasının içinde olabileceğimi de buradan belirteyim..

23 Ocak 2011 Pazar

MVP Yarışı

Her zaman olduğu gibi ligin ikinci yarısına geçtiğimiz şu günlerde sezon ödülleri için herkesin kendi adayları oluşmaya başladı.Sezon ödüllerinin ise kuşkusuz en önemlisi olan MVP yani en değerli oyuncu ödülü için adı geçen isimlere,yaptıklarına ve ödülü alma olasılıklarına değinelim.

MVP ödülünün herkes tarafından saygı gördüğüne şüphe yok.Ancak bu ödülü kazanmak kişisel bir başarının yanında takım başarısı sayesinde gerçekleşip,takımın bir başarı kazandığının -çoğu zaman- bir göstergesi değil.Anlatmak istediğim şu:

Son 10 yılda şampiyon olan takımlardan sadece iki tanesinin oyuncusu o yıl Sezon MVP'si olmayı başardı.00'de Shaq,03'de Duncan.

Kişisel saygınlık bakımından ise elbette çok büyük ödül.Elde etmekse bir o kadar zor.Örnek vermek gerekirse 86-87 sezonunda Michael Jordan 37.1 sayı 5 ribaund 5 asist 3 top çalma istatistikleriyle MVP ödülünü kazanamamıştı.Bulls playoff'a da kalmıştı o sezon.

Bu sezon ise MVP ödülü için adı geçen isimler geçtiğimiz sezonlara nazaran biraz farklı ve fazla.Tabii ki aynı isimler mevcut ama Derrick Rose,Amare Stoudemire,Manu Ginobili gibi isimlere biraz yabancıyız bu ödülün sahibi olma açısından.

Dediğimiz gibi bu sene oldukça fazla aday var.Aday fazlalığı sezonun sonlarına doğru azalacaktır elbet,ancak sezonun ortasını bitirdiğimiz şu günlere kadar istikrarlı bir şekilde iyi performans sergilemekte hayli zor.

Sıralama yapmaksızın MVP adaylarına şöyle bir göz atalım.



Amare Stoudemire:Phoenix'den ayrıldığını öğrendiğim gün aklımdan ilk geçen şey,artık Nash'e sahip olmamasıydı.Açık açık söylüyorum ki,beni ve benim gibi düşünen birçok insanı yanılttı.Orta mesafe şutunun belli bir çizginin üzerinde olması sebebiyle New York sisteminde tıkır tıkır işliyor,atletizmi ve gücünden söz etmiyorum bile.D'Antoni gibi tanıdık bir yüzle çalışmak ise onun için büyük şans.Bu sezon 26 sayı 9 ribaund 2.3 asist 2.5 blok 3.6 top kaybıyla oynuyor.Her şey iyi hoşta,top kaybı sayısı cidden dikkat çekici.Hele sezonun başında ilk 3 maçta tutturduğu 7 top kaybı ortalamasından sonra bu alanda da biraz toparlandığını söyleyebiliriz,ancak yine de çok.Ödülü kazanmak için takım başarısının önemli olduğundan söz ettim.Bu noktada hanesine eksi yazılıyor Amare'nin.22-21 lik bir oranı var New York'un,ayrıca son 6 maçı kaybediyorlar.Takım içi sıkıntılar oldu ancak sezon sonunda hangi sıkıntıların yaşandığı değil,galibiyet oranı konuşulur.Epeydir New York semaalarından bir MVP adayı çıkmadığını ve takımın formasını giyerken MVP olan tek oyuncunun 1970 yılında efsane Willis Reed olduğunu hatırlatalım.



Kobe Bryant:Bu ödülü yalnızca bir kez kazanmış olması şaşırtıcı,35 sayı ortalaması yakaladığı 05-06 sezonunda takımının 45-37'lik galibiyet yüzdesi yeterli olmamıştı.Son yıllarda Bryant'ın ismi adaylar arasında hep var,ki normal.Bu sezon ilk iki sezonu dışında ilk kez maç başına bu kadar az süre alıyor,ancak ortalamaları 25 sayı 5.1 ribaund 4.7 asist 1.3 top çalma 2.9 top kaybı.Maç başına 33 dakika süre aldığını hatırlatalım,yaşınında 32,5 olduğunu.Nedendir bilmiyorum ama bu sezon adı pek geçmiyor bu ödül için.Daha doğrusu eskisi kadar.Dinlenircesine oynadığı ve oynatıldığından kaynaklanabilir bu.Takım başarısına bakarsak,Lakers 32-13'lük oranla Batı Konferansında Spurs'ün ardından 2. sırada.Aralık ayında aldıkları şok mağlubiyetlerden sonra,Ocak ayında ciddi anlamda toparlandı takım.2 yıl üste üste şampiyon olmuş bir organizasyonun tekrar motive olması oldukça zor.İstatistikleri önceki sezonlara göre azalmış olsa bile,takımınında payıyla Kobe Bryant ismini rahatça yazıyorum.



Derrick Rose:Michael Jordan'dan gittiğinden beri bu topraklar-bu topraklar Illinois,bu topraklar Chicago-kimseye MVP demedi,böyle bağrına basmadı.Derrick Rose şüphesiz ligin en heyecan verici üç beş oyuncusundan biri.Şutunu da belli bir seviyeye getirerek tam teçhizatlı saldırı makinesi konumuna geldi.Derrick Rose'un oyun anlamında çeşitli sorunlarının mevcut olduğunu düşünüyorum,asist ortalaması biraz yanıltıcı gibi.Bulls maçını izlediğinizde "Diğer kırmızı formalılar fasulye mi" dedirtiyor insana.Ancak kim ne derse desin,Bulls Doğu Konferansında 3.sıradaysa bunun tek sebebi Derrick Rose'dur.İstatistiklerine bakarsak,24.7 sayı 4.7 ribaund 8 asist 3.5 top kaybı.3.5 top kaybı topu ne kadar elinde tuttuğunun bir göstergesi aslında,genel anlamda bakınca,takımın bir numaralı skor opsiyonuna -topu çok fazla elinde tutuyor- demek biraz absürt kaçıyor olabilir.Sonuç olarak MVP ödülü için en kuvvetli adaylardan biri.



Dwight Howard::Orlando'nun süpermeni Howard sayı ortalamasını geçen sezona nazaran 4 sayı arttırdı.Hidayet'in takıma gelişinin etkisi midir bilinmez ancak Ocay ayında istatistikleri iyice tavan yaptı,25 sayı 14 ribaund.Yaklaşık 3 sezondur onunda adı çok kuvvetli olmasa bile adaylar arasında hep geçiyor.Ancak şu zamana kadar eli bu kadar kuvvetli olmamıştı Howard'ın.Fakat bu seferde oldukça fazla aday var.22 sayı 13.3 ribaund 2.2 blok 3.3 top kaybı istatistikleriyle oynuyor.Ancak pivot pozisyonundaki oyuncuların bu ödülü kazanması-çok özel oyuncu olmadıkça-daha zor gibi.2000 yılında Shaq'ın kazandığı günden beri Center pozisyonundaki hiçbir oyuncu bu ödülü kazanamadı.Takımı Orlando Magic 29-15'lik oranla Doğu Konferansında 4.sırada yer alıyor.Chicago'nun sadece 1 maç gerisindeler.Dwight Howard'ın dezavantajı ise,sayı ortalamasını yükseltti desek bile,bu performansa yakın performansları 3-4 yıldır gerçekleştirdiği için insanların gözünde farklı durmuyor.



LeBron James:Bu ödülü son iki yılda kazanan ve bu senede gayet normal bir şekilde en güçlü adaylardan olan kişi.Yazın olaylı bir şekilde ayrıldığı takımdan ve şehirden sonra Florida Sahillerine oldukça uyum sağladı.İstatistiklerinin düşeceği yadsınamaz bir gerçekti,öyle de oldu.Ancak herkes bu düşüşün sezon başında yakalanan ortalamalardaki gibi olacağını umuyordu.Sezonun ilk dört maçında yakaladığı gibi,20 sayı 5.8 asist 5.8 ribaund şeklinde.Ancak LeBron tam anlamıyla yeni alınan arabanın motoru misali ,performansını her geçen gün arttırdı.Ocak ayında yakaladığı performansla "Yine MVP olmak için kasıyor" dedirtti.Ocak ayında 32 sayı 7.8 ribaund 9.2 asist.LeBron'un üstün bir çaba ortaya koyduğu ve karşılığını aldığı açık.Bu ödülü kazanmak içinde gerekiyor bunlar.Bu sezon yakaladığı istatistik ise 25.9 sayı 6.3 ribaund 7.2 asist 3.7 top kaybı.Son iki sezonun MVP'si olması,onun bu ödülü tekrar alması için dezavantaj..Takım başarısına bakacak olursak,31-13'le Doğu Konferansında 2.sırada Heat.LeBron eli yine çok kuvvetli,dediğimiz gibi tek dezavantajı şu:

3.kez verilir mi?




Kevin Durant:Geçen sezon sayı kralı olurken bu ödül için yine adı geçmişti,ki normal.Durant bu sezon sayı krallığında açık ara lider,kendisine en yakın oyuncu 2.5 sayı geride.Ülkemizde yapılan Dünya Şampiyonasının yorgunluğundan mıdır bilinmez,sezona kendi standartlarına göre tutuk başlamış,Russell Westbrook'un gölgesinde kalmış gibiydi.Fakat sezon ilerledikçe,maçlar oynandıkça lider görüntüsünü herkese gösterdi.Durant'in maç başına 40 dakika süre aldığını düşünürsek,2.9 asist ortalamasıyla oynuyor olması dikkat çekici.Sezon istatistikleri ise 28.3 sayı 6.2 ribaund 2.9 asist 3.2 top kaybı.Takımı ise hiç olmadığı kadar başarılı,28-15'lik dereceyle Batı Konferansında 3.sırada.Durant ve takımı bu performansla devam ederse,bu ödül için eli en kuvvetli adaylar arasında yer alacaktır.





Manu Ginobili:34'üne gelen,57.sırada draft edilen bir oyuncudan söz ediyoruz.Öyle bir oyuncu ki,şarap misali yıllandıkça değerleniyor.Açıkcası seçileceğini düşünmüyorum,keşke seçilse.Ne olursa olsun ismi burada geçmeli diye düşündüm.Spurs'ün etkileyici performansının bir numaralı sebebi.18.4 sayı 3.8 ribaund 4.8 asist 1.8 top çalma 2.5 top kaybı istatistikleriyle oynuyor,31 dakikalık ortalamasıyla.Spurs'ün 37-7'lik bir oran yakalaması Manu'nun bu ödül için adının geçmesinin bir numaralı sebebi.Chicago Bulls'un rekoruna erişebilecekleri konuşulsa da,bunu çok uzak ihtimal olarak görüyorum.67 galibiyetin üstüne çıkacaklarını pek düşünmüyorum,Popovich'in de bunu sıkıntı yapmayacağı açık.Eğer 70 galibiyet ve üzeri bir şey yakalanırsa,işte o zaman tango.




Dirk Nowitzki:Galiba adını buraya yazmakta en zorlandığım kişi.2007'de MVP olurken Dallas Mavericks ligi zirvede bitirmiş,o da sakatlıklardan uzak bir sezon geçirip yüksek sayı ortalamalarıyla oynamıştı.Aslında istatistik bakımından gayet iyi durumda.23.4 sayı 7.1 ribaund 2.5 asist 2.1 top kaybı.Dallas Mavericks'de 28-15'le Batı Konferansında 4.sırada.Geliyorum Nowitzki'yi buraya yazmamın bir numaralı ve gayet önemi sebebine:

Nowitzki yokken Mavericks'in NBDL takımlarından hiçbir farkı yok.
Ancak gerek sakatlıklar gerekse daha kuvvetli adayların olması sebebiyle pek şansı olmadığını düşünüyorum.

Belki sizin adayınıza değinemedim,fakat benim bu ödül için aday gördüğüm isimler bunlar.Yukarıdaki sekiz isimden son 4 çıkaralım:

1-LeBron James(25.9 sayı 6.3 ribaund 7.2 asist 3.7 top kaybı/31-13)
2-Derrick Rose(24.7 sayı 4.7 ribaund 8 asist 3.5 top kaybı/30-14)
3-Kobe Bryant(25 sayı 5.1 ribaund 4.7 asist 2.9 top kaybı/32-13)
4-Kevin Durant(28.3 sayı 6.2 ribaund 2.9 asist 3.2 top kaybı/28-15)

Spartacus Geldi



Spartacus dizisine olan hayranlığımı az çok biliyosunuzdur nitekim daha önce de bahsettim.İlk sezonu 1 hafta da bitirdikten sonra yeni sezonu da heyecanla beklemeye başladım.Dün itibariyle de Spartacus Gods Of The Arena başladı ve yayımlandı.

İzledim tabiki bende çıkar çıkmaz.Sizlere de dizinin 2.sezonunun ilk bölümü hakkında ufak bir değerlendirme yapayım dedim.Altyazı bulamadım başta.Sonra altyazısız izliyim dedim onu da pek beceremedim en sonunda altyazısı da çıktı ben de izledim.Çok sağlam olmuş.Yeni bir hikaye var.Spartacus gelmeden önce Ludus'ta neler olduğu anlatılıyor.


Hikayenin baş elemanı olmasını beklediğim  Garnicus hafiften Spartacus'u andırıyor.Omzuna taktığı şey ve 2 kılıçla dövüşmesi falan.Ama eleman doğuştan yetenekli.Doctore'yi başkasının oynamasına baştan çok şaşırdım da sonradan anladımki Oenemaus olarak dizide varmış bizim Peter Mensah.Yani daha Ludus'ta Doctore olamamış Thekoles dövüşünden sonra formunu yeni kazanan bir gladyatör.Ayrıca karısı da var Oenemaus'un Ludus'ta.

Blood and Sand'te düşman olan Solonius ve Batiatus'un burada aralarından su sızmaması da beni şaşırtan başka bir özellik oldu.Crixus ta saçlar uzun,sakallı filan daha değişik ve iyi olmuş.Tecrübesiz bir köle olarak Ludus'a katıldı o da.Onun da eğitilip gladyatör oluşunu izleyeceğiz.

İlk bölüm çok güzel olmuş.İlerleyen bölümlerde sağlam olaylar olacak besbelli.Gözler tabiki Spartacus'ü arıyor arada ama bu hikaye de güzel ve sürükleyici olacağa benziyor.En azından ilk bölümden bu kadarını anladım.Ben çok beğendim ilk bölümü.+18 sahneler var tabi.Artık Spartacus izleyenler alışmıştır izlemeyenleri uyarayım şimdiden ona göre izlesinler.



Spoiler vermeden değerlendirmeye çalıştım ilk bölümü.Spartacus hayranları beklemeye değmiş diyebilirim.Eminim Spartacus severler çoktan izlemiş ya da en yakın zamanda izleyeceklerdir.Benden tam not.


3,2,1 Durant!!!

Dün gece çekişmeli geçmesini beklediğim bir maç vardı.New York Knicks-Oklahoma City Thunder maçı...Nitekim gerçekten de çok çekişmeli geçti maç.Thunder 101-98 kazandı.Ama nasıl kazandığı işte bu yazımın konusu.

Oklahoma'nın süperyıldızı Kevin Durant son saniyelerine 98-98 eşitlikle girilen maçta son hücum için topu eline aldı.Gallinari karşısındaydı.Sağ çapraza doğru hareketlendi.Ufak bir ayak oyunuyla Gallinari'nin dengesini bozdu ve maçın son düdüğü çaldığında Durant takımına maçı kazandıran üçlüğü yollamıştı.İşte o buzzer..

Blake Griffin Şov Devam Ediyor


Blake Griffin hakkında ne yazacağım artık bilmiyorum zaten yeterince yazdım.Süper oyuyor hiç te  bir çaylak gibi oynamıyor ve Clippers'ın bu seneki süpriz başarısında en büyük etken.Müthiş bir atlet ve harika oynuyor.

Dün gece Clippers'ın Warriors önünde galip gelmesinde de tabiki en büyük etken Griffin'di.Kullandığı 16 şutta 10 isabet bulan genç oyuncu 30 sayı attı.Griffin ayrıca 18 ribaunt alarak double double serisini devam ettirdi.Buna da ek olarak tam 8 asist yaptı Griffin ve triple double'ın kapısından döndü.Süper bir performans gerçekten.Dominant bir oyun sergiledi Warriors'a karşı ve takımını sırtladı.Dolayısıyla haklı olarak günün performansı onun oldu.

Tabi Griffin varsa o maçta müthiş hareket görme olasılığımız çok fazla.Keza bu sabahta şu inanılmaz aley-oop'u yaptı Griffin.Nasıl bir zıplamaysa artık..Süper bir hareket..


22 Ocak 2011 Cumartesi

Göt Kurtarma Transferleri..


Galatasaray bildiğiniz gibi tarihinin en kötü yıllarından birini geçiriyor. Yeni staddaki olaylar falan onlara girmiyorum bile, rezillik. Neyse, yönetim beklenen hamleyi yaptı ve paraları dağıta dağıta bir sürü adam aldı. Culio, Yekta, Zapata, Stancu.. Hiç öyle adamları falan tanıtma işine girmeyi düşünmüyorum. Yekta parası çok olsa da müthiş transfer, diğerleri Hagi'nin Romanya manyaklığından geldi. Sezon sonu Hagi gidince onlar da gider büyük ihtimal. Anlayacağınız Galatasaray'da değişen bir şey yok.

Kobe'den Bir İlk Daha



Hollywood'ta ünlülerin el ve ayaklarının kalıplarının olduğu yeri duymuşsunuzdur.Grauman's Chinese Theater'ın önünde burası.Bunun konumuzla ne alaksı var diyebilirsiniz o yüzden fazla uzatmadan durumu açıklayayım.

Nba'de Los Angeles Lakers'ın süperyıldızı Kobe Bryant'ın bu sene Los Angeles'ta düzenlenecek olan All-Star haftasonunda buraya imzasını bırakacağı açıklandı.Bu da bir ilk çünkü buraya daha önce herhangi bir sporcunun imzası bırakılmadı.Böyle bir onur da Nba'de kime yakışır derseniz tabiki de Kobe Bryant'tır.Birçoklarına -ki buna ben de dahil- Kobe Nba'deki en iyi oyuncu.Bunu da hakeden bir isim varsa şüphesiz Kobe'dir.

Kobe Bryant böylece Samuel Jackson,Kevin Costner,Brad Pitt,Morgan Freeman,Michael Douglas,Al Pacino,Mel Gibson,Jack Nicholson ve bunun gibi hepsi birinden ünlü birçok aktör ve aktristin yanında yer alıcak.Hep te basketbol sahasında ilkleri yapacak hali yok Kobe'nin tebrikler Mamba..

Anime Lebron



Miami'nin süperstarı Lebron James'in çocuklar için yapılacak olan bir animasyon serisinde yer alıcakmış.Spring Hill Productions'la yaptığı anlaşma çerçevesinde bu animasyon serisinde yer alacak ve çekimleri ilkbahara doğru başlayacak.

10 bölümlük bu seri internette yayınlanaca büyük ihtimalde Youtue'ta yayınlanacakmış.Dediğim gibi çocuklar için yapılacakmış bu animasyonlar ve Lebron'da böyle bir işte yer alacağı için çok mutlu ve heyecanlıymış.Ne diyelim hayırlısı olsun.Merak ettim valla nasıl bir iş çıkacak.

Se Se Semih Erden



Temsilcilerimiz bu sene sakatlıklardan çok kazanıyor.Evet evet kazanıyor.Hem Ömer hem de Semih ilk yıllarında kimsenin beklemediği süreler alıyorlar.Dün akşam da Semih açısından olumlu Boston açısından olumsuz bir gelişme oldu ve takımın tek pivotu Shaquille O'Neal sakatlandı.

Semih'e de böylece şans doğdu.Perkins ve Jermaine zaten sakattı Shaq ta sakatlanınca pivot olarak tek alternatif Semih oldu.Dün geceki Utah maçında Shaq sakatlanınca oyuna girdi Semih ve kısa kariyerinin en iyi maçını sergiledi.

Faul problemine girse de tam 30 dakika sahada kaldı Semih.5'te 5 isabetle oynadı saha içinden ve 14 sayı atarak kariyer rekorunu kırdı.Semih ayrıca 7 ribaunt çekti 3 top çaldı ve 1 de blok yaptı.5 faul de yaptı.Çok iyi bir performans.Bu şansı çok iyi kullandı Semih ve önümüzdeki birkaç maçta da Shaq'ın olmayacağını düşünürsek Semih'e büyük bir şans doğdu.Aynen bu maçtaki gibi oynarsa ve Rivers'ın gözüne girerse süper olur kariyeri adına.Savunmada vereceği katkı çok önemli Semih'in.Bu maç hücumsal olarak ta çok iyiydi.Biraz torpille Duncan'dan sonra günün performansı bölümüne onu da koyuyorum.Tebrikler Semih aynen devam.

Eski Günlerdeki Gibi


Tim Duncan şüphesiz Nba tarihinin en iyi uzunlarından biri.Artık kariyerinin son dönemlerini yaşıyor diyebiliriz onun için.Ama üstün basketbol bilgisi yaşlanmasına rağmen etkileyici performanslar vermesini sağlıyor Duncan'ın.Kişisel olarak ta en sevdiğim basketbolculardan biridir Duncan.

Spurs bu sezona bomba gibi girdi ve lig liderliğini elinde tutuyorlar.Duncan da bu takımın lideri.Dün gece Spurs ligin formda ekiplerinden New York Knicks'i 101-92 yenerken Tim Duncan 15 te 8 isabetle 21 sayı 16 ribaunt ve 8 asistle neredeyse triple double yaptı.Gerçekten saygı duyulası bir performans Duncan'dan.Ligin en formda uzunlarından Amar'e Stoudamire karşısında pota altını domine etti ve takımının galibiyetinde baş rol oynadı.Çok yönlü bir oyun sergiledi Duncan.Ayrıca bu müthiş istatistiklerine de tam 5 blok ekleyerek savunmada da takımını ayakta tuttu.Tebrikler Duncan.Onu izlemek hala büyük bir keyif.

Türküz,Hayvanız(+18)



Bu videoyu öğlen gördüm,şimdi paylaşacak kıvama geldim.Yorumumu youtube sayfasında magicmert nicki altında okuyabilirsiniz,aynı şeyleri buraya yazmak istemiyorum.Adam sanki müthiş bir şey yaptı,gidip upload etmiş.Neyse anasını saygıyla andım bugun bayağı,üç beş kere değil.Burada konu Deloris'se gerisi teferruattır beyler,Deloris Jordan,Michael'ın değil tüm basketbolseverlerin anasıdır.Haha neyse işin şakası Jordan hayranı olmamdan falan değil,cidden uyuz oldum.Bu kadar ahmak duruma düşülür mü bilemem.Stada gidersin,Şenol senin anneni bilmem neresinden bilmem ne yapabilirsin ama tek kişi değilsindir orda,bu herifin yaptığı ise büyük hıyarlık kanımca.

21 Ocak 2011 Cuma

Renault Yeni Sezona İddalı Giriyor



Singapur'da yarışa hile katarak elde ettikleri birincilik ortaya çıktıktan sonra ciddi sponsorluk kaybı yaşıyan ve kan kaybeden Renault o sıkıntılı günleri yavaş yavaş geride bırakıp tekrar 1.Alonso dönemlerinde ki gibi üst sıraları hedefliyor.Ciddi sponsor kayıpları yaşadıktan sonra Rusya'dan sponsor bulabilen Renault bunun karşılığında ilk Rus pilot Petrov'uda bünyesine katma mecburiyeti hissetti.Aslında yetenekli bir pilot hakkını da yememek lazım.O sıkıntılı günleri biraz daha geride bırakan Fransız devi Renault bu sezon Lotus'unda isim sponsorluğunu da almış bulunmakta.Bu sezon geçen sezona göre daha rekabetçi olacaklarını söyleyen Renault Teknik Direktör'ü James Allison,bu sezon 3. sırayı hedeflediklerini basın mensublarına iletti.


Pilot konusunda geçen seneki pilotlarına koltukları emanet eden takım Petrov konusunda oldukça düşünceli davrandı.Bu konuda Rusya'dan aldığı sponsorlukların olaya katkısı nekadardır bilinmez ama doğru bir iş yapmış olduklarını düşünüyorum.Petrov'da çaylaklık sezonunun ardından iddaalı açıklamalarda bulundu.Formula1'de çaylaklığın nekadar zor olduğunun altını çizen Petrov 2011 sezonundan çok umutlu olduğunu ve iyi bir araçla başarılı olacağından bahsetti.Umuyoruz bu genç pilotun umutları yerine gelirde başarılı olur.Bizde her nekadar şike işlerine karışsalarda F1 devlerinden Renault'u bu arenadan kaybetmeyiz.

20 Ocak 2011 Perşembe

Serkan Erdoğan Beşiktaş'la Anlaştı


Ergin Ataman'ın gelişiyle transferde hareketlenen Beşiktaş Cola Turka Iverson'un sakatlığı nedeniyle sıkıntı çektiği şutör guard pozisyonuna tecrübeli oyuncu Serkan Erdoğan'ı getiriyor.

Serkan Erdoğan twitter'dan yaptığı açıklamada Beşiktaş'la anlaştığı ve kulübüyle pürüzler giderilirse Türk Telekom maçında Beşiktaş forması giymeye başlayacağını söyledi.

Beşiktaş'ın bu bölgede bir eksiği oluştu Iverson'un gidişiyle.Lofton düşünülmüş hatta imza aşamasına gelinmişti ancak Iverson'un 1 ay kadar uzak kalacak olmasıyla transferde yabancı değil yerli oyuncuya yöneldi Beşiktaş.

Serkan Erdoğan çok tecrübeli ve iyi bir oyuncu.Beşiktaş'ın ihtiyacı olan skorer guard pozisyonunda yerli olarak daha iyisi şu an için bulunamazdı.Böylece Beşiktaş'ın kısa rotasyonu da güçlenmiş oldu.Serkan Erdoğan'ın nasıl bir oyuncu olduğunu anlatmaya gerek yok zaten yıllardır formasını giydiği her takımda başarılı performanslar sergiledi.Kuşkusuz Beşiktaş'a da çok şey katacaktır.Iverson gelene kadar da gayet iyi idare edicektir.Iverson'un da dönüşüyle yine takımda önemli bir parça olacaktır mutlaka.Bekir ve Mustafa Abi yerli kısa olarak tecrübeli oyuncular ama yeterli değillerdi bu açıdan da Serkan Erdoğan'ın transferi önemli.

Hido vs Allen


MLK günündeki maçtan bir kare.Cem Pekdoğru'nun twitter'ından aldım.Ray Allen somurtkan kız çocuğu taklidiyle Hido'yu güldürüyor sanırım.Pek bir anlam veremedim neden böyle olduğuna.Sanırım dediğim gibidir.Aralarındaki muhabbet üzerine.Ama komik ya.Heheheh.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Penny Taylor Olayı



Sene başı Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı'na 2 çok önemli Wnba oyuncusu transfer etmişti.Wnba'in en iyi oyuncusu olarak gösterilen Taurasi ve onun en yakın arkadaşlarından yine çok önemli bir yıldız Penny Taylor transfer edilmişti.Fenerbahçe bu 2 süperyıldızı getirdiğinde hedefler ve beklentiler çok yüksekti.Ancak ne yazıkki 2 oyuncu da daha yarım sezonu dolduramadan takımdan ayrıldılar.

Bilindiği gibi Diana Taurasi'den alınan örneklerin hem A hem de B numunesi pozitif çıkmış böylece süperyıldızın doping yaptığı kesinleşmişti.Taurasi'nin aldığı ceza sonrası yönetim yolları ayırmıştı.Bundan sonra Beşiktaş maçında kendisinden doping testi için numune alınması gereken Taylor sorun çıkartmış,hatta Taurasi'ye haksızlık yapıldığını düşündüğü için numunesinin Türkiye'de değil Köln'de incelenmesi koşuluyla bunu kabul etmişti.

Sorunlar bununla kalmadı.Taurasi'nin gidişinden sonra Taylor'un huzursuzluğu iyice arttı.Kadroya girmek istemedi ve yönetimi çok uğraştırdı.En son olarak ta hafta başı habersiz olarak ülkesine gitmiş.Kötü oldu tabiki.2 süperyıldızın böyle ayrılması.Fenerbahçe'de ciddi kan kaybetti bu 2 oyuncunun gidişiyle mutlaka bir veya birkaç takviye gelecektir.

Kulüpten de Taylor'un gidişine dair açıklama geldi bugün.Taylor'un doping testi sorununu anlatmışlar.Devamında da "Bu durum Türkiye Basketbol Federasyonu ile paylaşılmış, oyuncunun kendi isteğiyle alınan numuneler, Köln'deki laboratuvara gönderilmiştir. WNBA'de Phoneix Mercury forması altında uzun yıllar takım arkadaşı olan Diana Taurasi'nin haksızlığa uğradığı inancını taşıyan, kendisinin de bu tür bir haksızlıkla karşılaşacağını düşünen Taylor, basketbol kariyerine Türkiye'de devam etmeme kararı alarak deplasmandaki BOTAŞ maçı kafilesine katılmak istememiştir. Yöneticilerimizin ve idarecilerimizin yoğun ikna çalışmaları sonucunda BOTAŞ kafilesine maç günü dahil olan Avustralyalı oyuncu, 13 Ocak 2011 Perşembe günü Lotos Gdynia maçında forma giymiş, buna karşın 17 Ocak 2011 Pazartesi günkü antrenmana hiçbir gerekçe göstermeksizin katılmayarak Amerika'ya gitmiştir." açıklaması gelmiş.Bu açıklamalara göre Taylor'a ceza da gelicektir.

Ama zaten en yakın arkadaşı ve kendisinin buraya gelmesini sağlayan Taurasi'nin gidişiyle Taylor'un da bu sorunları yaşayıp gitmesi pek süpriz olmadı.Dediğim gibi Fenerbahçe adına kötü oldu.Wnba'den transfer(ler) görebiliriz.

Al Eve Git?

Dün geceki Bulls-Bobcats maçında Bobcats guardı Stephen Jackson topu çaldı 2. çeyrekte bir pozisyonda.Hemen önündeki diğer guard Dj Agustin'e attı.O da bomboş turnikeyi 4 adımda attı.Her şey normal gözükebilir ama tek sorun Dj Agustin bu 4 adımı top elindeyken ve hiç sektirmeden atınca işler bozuluyor işte.Hakemin de görüş açısı çok müsait.Yani tamam ufak stepsler gözden kaçabilir de bu kadar barizi nasıl ıskaladılar çok enteresan yani.Sokakta oynarken "E al eve götür" derler resmen.Agustin de alıp götürmüş gerçekten.

New Jersey'den Aliağa'ya


Allen Iverson'un gelişiyle kuşkusuz Amerika'da ligimiz daha çok konuşulmaya ve göz önüne gelmeye başladı.Ligimizdeki takımlar da Nba'den isimleri duyulmuş oyuncuları transfer etmeye başladılar.Sean May Fenerbahçe'ye,Flip Murray Efes'e ve Mardy Collins Mersin'e geldi.Ama Aliağa bu 3 isimden daha önemli bir oyuncuyu kadrosuna kattı.Jarvis Hayes'le anlaştı İzmir ekibi.

Hayes Nba'de rahatlıkla yer bulabilecek bir oyuncu.Çok iyi bir görev adamı Hayes çok iyi bir savunmacı ve hücumda da orta seviyede bir oyuncu pek yaratıcı değil ama ceza şutlarını iyi kesiyor.Sert bir oyuncu o yüzden de savunmasını çok güçlendirecektir Aliağa'nın.Direnç katıcaktır.

Son olarak New Jersey de oynuyordu Hayes ve Cuma günü İzmir'e gelip sözleşme imzalayacakmış.Aliağa'da son transferlerle iyice güçlendi gerçekten.Hayes transferi dediğim gibi bu 3 isimden daha iyi bence.Gelmesine de şaşırdım açıkçası Aliağa'ya.Çok faydalı bir transfer oldu gerçekten.Yararlı olacaktır Aliağa'ya dolayısıyla da çok iyi not veriyorum tabiki bu transfere.

18 Ocak 2011 Salı

Ruhunu Arayan Takım



Phil Jackson'a ve felsefesine büyük saygı duyuyorum.Elimden geldiğince de araştırıyorum.İlk kitabı "Kutsal Çemberler"'i de okudum.Bunun da çıkmasını bir Lakers'lı olarak ta ekstra heyecanla bekliyordum.Kitap çıkalı baya oldu ben çıktığı gün almıştım.Ama çeviri berbattı.Kobe'nin Kob diye okunmadığını,free agent'ın serbest ajan demek olmadığını ve bunun gibi inanılmaz hatalarla okumaktan soğuttu kitap ve play-off'ların anlatıldığı kısımdan sonrasını oku(ya)madım berbat çeviri yüzünden.

Bunu neden anlattı şimdi bu diye sorabilirsiniz haklı olarak.Geçtiğimiz haftalarda bir kitapçı da düzeltilmiş versiyon diye gördüm bunu ve aldım tekrar başladım okumaya.En azından birkaç hatayı düzeltmişler.Kitabın başında hala Kob diyolar ama ilerleyen kısımda doğru telafuzunu yapmışlar.Diğer oyuncuların da tabi.Düzeltilmiş versiyonuyla sonuna kadar okuyabileceğimi düşünüyorum bir aksilik olmazsa.

Yanlız Phil Jackson'un olaylara karşı sakinliğini koruyup onun düşünce yollarını görmek dediğim gibi ona olan saygımı iyice arttırdı.Kutsal Çemberler daha çok ruhani değişimlerini anlatıyor ki bu da beni etkiledi.Bazı olaylara bu şekilde yaklaşmayı deniyorum elimden geldiğince.Phil Jackson'a bu kitapları okudukça saygım daha da artıyor.

2 kitabı da tüm basketbolseverlere tavsiye ederim mutlaka okusunlar.Ama Ruhunu Arayan Takım'ı kesinlikle gözden geçirilmiş versiyonda okusunlar.Yoksa bitmiyor kitap hakikaten.Dediğim gibi berbat bir çeviri var.

Son olarak Ruhunu Arayan Takım'ı okurken de şu kadronun heyecanını tekrar yaşadım yani biraz olsun.İnsan sormadan edemiyor,Kobe-Shaq kavgası olmasaydı, Malone sakatlanmasaydı bu takım neler yapardı.En azından ben çok merak ediyorum.Şu resmi görünce bile bir burukluk kaplıyor içimi yine de çok koyasım geldi ondan yazdım bu yazıyı da.Başınızı şişirdiysem affola...