31 Aralık 2010 Cuma
2010 Futbol Ödülleri
Yılın Futbolcusu
Bir sene içinde sadece ligde 40 küsür gol atan bir adamı seçmemek günah olurdu.
Yılın Takımı
Aslında Barcelona - Inter arasında kaldım ama Mourinho'nun da dediği gibi '' Son Şampiyonlar Ligi Şampiyonu en iyi takımdır. ''
Yılın Teknik Direktörü
Buna itiraz eden çıkmaz zaten. Bambaşka kafada bir insan...
Yılın Patlama Yapanı
Şans da yanındaydı ama gerçekten de müthiş bir yıl geçirdi. Ballack'ın sakatlanmasından sonra kupada Almanya'nın en değerli adamı konumuna geldi. Müthiş bir turnuva geçirdi ve sonra da Madrid'e geçti. Los Galacticos orası, alışamaz denildi ama hemen uyum sağladı ve ilk 11'in vazgeçilmezi oldu. Helal olsun!
Yılın Hayal Kırıklığı
Dünya Kupası'ndaki performansları tam bir rezaletti Fransa'nın. Olaylar, kavgalar.. Takım demeye şahit gerekirdi. Bu resimden bile anlaşılıyor ne demek istediğim..
Yılın Olayı
Bir ay boyunca ağzımıza sıçtı, aslında turnuvanın sonlarına doğru alışmıştık heheh.. Gerçekten de Kupa'ya damgasını vurdu Vuvuzela. Hala kafamın içinde canlanıyor o ses. ızzzzzzzzzz
Aslında daha değinecek çok şey var ama olayı çok uzatıp bokunu çıkarmak istemedim. Bursa'nın Şampiyonluğu, İspanya, Beşiktaş'ın transfer manyaklığı, Fabregas - Barça dedikoduları da alt başlık olarak kalsın.
Aklınıza gelen bir şey varsa yorumlarda değinebilirsiniz, saygılar..
Grown Ups
Grown Ups'ı uzun zamandır izlemek istiyordum.Çıkmasını bekledim çıktıktan sonra izleyemedim bir türlü.Adam Sandler'ın oynamasından dolayı zaten filmi bekliyordum ama dediğim gibi izleyemedim.Daha sonra indirdim filmi ama yine bir türlü fırsat bulamadım.Film üzerinde okuduğum güzel yorumlarda hevesimi arttırdı bu film hakkındaki ve sonunda izleme şansı buldum ufak ta bir değerlendirme yapayım dedim.
Öncelikle film çok çok hoşuma gitti.Son yıllarda izlediğim en güzel komedi filmlerinden biri.Belirli ve güzel bir konu etrafında oluşturulmuş.Yaşananlar da çok komik.5 adamın hayatlarında önemli rol oynayan koçlarının ölümü sonucu bir araya gelmeleri ve eğlenceli ruhlarını koruyarak günlerini göl evinde geçirmelerini anlatıyor.Çok güzel olmuş dediğim gibi.Aralarındaki şakalaşmaları,tatlı dille lafı gediğine oturtmaları,yaşadıkları olaylar ve bu olaylara verilen reaksiyonlar çok komik.Aralarındaki atışmalar dediğim gibi çok hoşuma gitti.Çok güzel alaya alıyorlar ve lafı yiyen dahil bu durumda eğleniyorlar.
Bu adamların bir araya gelince eskisi gibi eğlenmeleri ve yıllar önce yendikleri takımın onlara takık olması da rekabet sonucu komik olaylar doğuruyor.Çocuklarıyla birlikte eskiden yaptıklarını tekrarlamaları ve aileleriyle yakınlaşmaları çok hoşuma gitti.Herkesin ihtiyacı olan tarzdan.Aile içi olduğu kadar aileler arası da yakınlaşmalar oluyor.
Kısacası çok hoşuma gitti bu film.Güldüren cinsten çok başarılı bir film olmuş.Filmden spoiler vermeden anlatmaya çalıştım..Basit bir komedi filmi olarak ta düşünmeyin bu arada.Gayet başarılı olmuş.Konusu,oyunculuklar filan çok güzel.Kesinlikle tavsiye ediyorum
Ölürüm Bynum'ım
Lakers marşları cd'si yapılıyor forumda Faruk Çolak ve Eren Tolga Onur önderliğinde.Çok değişik ve merak uyandıran bir çalışma oluyor.Çeşitli besteler sözleri değiştirilerek Lakers'a uyduruluyor.Dün akşam itibariyle ilk eser paylaşıldı.Süper olmuş gerçekten çok güldüm.Klibi,sözü,müziği ve seslendirilişi olsun süper olmuş.Bayıldım.Hit olacak bir parça besbelli.Emeği geçenlerin yüreğine sağlık.Bende blogta paylaşmak istedim.İşte o olay yaratacak şarkı."Ölürüm Bynum'ım"
Ronaldinho'dan Milan'a Veda
Beni bilen bilir.Real Madrid'i tutarım İspanya'da ve Barcelona'dan da nefret ederim..Ama Ronaldinho'nun yeri ayrıdır benim için.Barcelona'da oynadığı dönemlerde bile en sevdiğim futbolcu olmuştur.Böyle bir başlangıcı niye yaptım bilmiyorum ama konu Ronaldinho'yla olduğu için böyle bir başlangıç yapasım geldi.
Son günlerde ayrılıp ayrılmayacağına dair çok dedikodu çıktı Milan'dan.Tabi bizim medyamız onu getirdi imzalattı bile Türkiye'ye.Her neyse sonuç olarak geçtiğimiz günlerde Ronaldinho'yla Milan yollarını ayırmaya karar verdi.Cassano'nun da gelişinden sonra Ronaldinho'nun forma bulma şansı iyice azaldı.Bir zamanlar paylaşılamayan,Dünya'nın en iyi futbolcusu olarak gösterilen,yetenekleri tartışılamayacak olan bir futbolcunun şimdi bu durumda olması bir hayran olarak beni çok üzüyor.
Barcelona'dan ayrıldıktan sonra Milan'da yeniden başlangıç yapması beklenen Ronaldinho ilk seneden sonra sakatlıkların da etkisiyle yine düşüşe geçti bir türlü istikrarı yakalayamadı.Geçtiğimiz sene yine bir kıpırdandı eski günlerini anımsatan performanslar sergiledi ama bu sene tekrar düşüşe geçti ve bu ayrılık ta kaçınılmaz oldu.En yüksek fiyatı kim verirse ona satılcakmış Ronaldinho.Eski kulübü Gremio'ya gideceği söyleniyordu Ronaldinho'nun..Bakalım merak ediyorum gerçekten.Hey gidi Ronaldinho hey..Eski günlerine dönmesi neredeyse imkansız ama bari yeni gideceği kulüpte biraz toparlansa da biz hayranlarını mutlu etse..
Williams'tan İnanılmaz Şut
Gerçekten inanılmaz bir şut.Yani tabiki şans faktörü çok çok etkili ama müthiş bir şut.Zaten meseafe uzak üstüne üstlük ikili sıkıştırmanın arasından attı.Ne diyelim helal olsun.
Hamilton'dan İtiraflar
Lewis Hamilton,çaylaklık sezonunda süper işler çıkartan pilot,2. senesinde dünya şampiyonluğuna ulaştı.Kariyerine çok hızlı başlayan pilot en genç şampiyon olan pilot unvanını ele geçirdi.İlk defa siyah tenli bi İngiliz pilot F1'de şampiyon oluyor ve tarih yazıcağı söylendi.Ama tarih yazmaya 2 seneliğine ara verdi Hamilton. Durağan geçen 2 sezondan sonra bi açıklama yapmak istemiş sanırım Hamilton.''Suç bende değil aklımı çelenlerde!'' Nicole gibi güzel bi bayanı taşıyamadı tabi bu bünye.Suçu bu güzel bayana atmak ne kadar doğru bir yaklaşım tartışılır.Hoş olmamış.
Hamilton gerçekten çok yetenekli bi pilot.Aksini iddaa eden varsa ağzına acı biber sürerim konuşamaz bidaha.Ama bu yaptığı açıklama biraz değibariz olmamış. Neden olmamış derseniz, milyon dolarlık işlerle uğraşan yöneticiler,takım sahipleri bu işe kızmazlar mı? İşin ile ilişkini neden ayrı ayrı halletmedin diye? Neden kafan karşık yarışlara geldin diye? Hani mekanik sorunlar var diye yarış kazanamıyordun.Meğersem ki aklın arabada değil kızlardaymış demezler mi? Açıkcası bunları gerçekten sordular mı bende bilmiyorum.Bilen varsa telle konuşmak isterim.eheh.
Tiger Woods'u örnek aldım bende düzelicem açıklaması daha da işi karmaşık bi hale getiriyor.Kendi durumuyla Tiger'ın durumu arasında dağlar kadar fark olduğunu düşünmesemde arada bi fark olduğu aşikar.Tiger daha psikolojik savaşlar içerisine girdi.Aldatma olayları,kavga olayları,mahkemeler... diye devam eder.Hamilton'un ki bi sevgili olma ve ayrılma kararı alma olayından ileriye gitmemiştir.Hamilton bu açıklamaları ile biraz günah çıkarma işlerine başvurmuş anlaşılan.Küçük çocuklar gibi suçlu ben değil o der gibi davranmış.Bu sezon en genç şampiyon olan pilot unvanını Vettel'e kaptıran Hamilton bu sezon kendisini umarım yarışlara verebilir.İlişkilerini de en iyi şekilde düzene sokarda bizde bol geçiş denemelerinde bulunan özlenen sevilen Hamilton'u izleriz.Her ne kadar Raikkonen'e yaptıklarından sonra pek sempatik olarak izlemesemde...
30 Aralık 2010 Perşembe
Chatman Kadro Dışı
Başlıktan anlaşılacağı üzere Beşiktaş Cola Turka'nın en iyi(!) oyuncusu Mire Chatman belirli sebepler yüzünden kadro dışı bırakıldı.Neydi bu sebepler,Chatman'ın 2 kere idmana çıkmaması.Tabii ki adam piskopat değil,illaki sebepleri var.Finansal durumdan ötürü bu olayların yaşanıldığı açık gibi.Sene başında Iverson'a 3 Milyon verene kadar şu adamı elde tutmak daha iyi olmaz mıydı acaba..
Beşiktaş kulübünün basketbol şubesinden kötü haber duymaktan artık gınalar geldi.Uzun zamandan sonra İverson ile yüzümüz gülmeye başladı derken alışagelmiş bi haberle daha karşı karşıya geldik bu sezonda.Gene oyuncu maaşlarının ödenmediği yüzünden oyuncular idmanları boykot etme kararı almışlar aralarında ve idmanlara çıkmıyorlarmış.%100 Futbol programına çıkan başkan Demirören maaşların ödeneceğini bildirdi.Ama bu idman meselesini biraz abartan Chatman'da süresiz kadro dışı bırakılmış.Zaten geçen seneden yaptıkları ortada olan bir oyuncu.Pek iyi bir 'profosyonel' basketbolcu olmadığını söyliyebiliriz.Her nekadar iyi bir oyuncuda olsa,bi yere kadar tahammül edilebiliyor..Bir parantezde Burak Bıyıktay'a açmak isterim hazır konusu geçiyorken, sende bi düş yakamızdan artık!Koçluk bilginden büyük şüphlerim var zaten.Pek bi yararının olduğunu sanmıyorum..Demirören basketbol takımından şampiyonluk bekliyor ama bunların hepsi bir hayal ürünüdür.Lütfen bu söylenenlere inanmayınız...
Konuyla ilgili Beşiktaş yönetiminin açıklamasından önemli kısımları alıntı yaparsak:
'Kulübümüzün maddi tüm vecibelerini yerine getirmesine karşın, iki kez antrenmana çıkmayan ve takım içinde disiplinsiz hareketlerde bulunan Mire Chatman, Coach Burak Bıyıktay tarafından süresiz olarak kadro dışı bırakılmıştır.
Chatman ile ilgili nihai karar Yönetim Kurulumuz tarafından verilecektir.
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.'
Son olarak Telekom hemen gözünü dikmiş Chatman'a.
Hido atıyor Van Gundy Kızıyor
Shaq Kırdı Geçirdi
Kendini yerlere atıp"Why?" diye bağırarak takım arkadaşlarını gülmekten kırdı geçirdi Shaq.Ayrıca Semih'e de "Selamun aleykum baba" dedi ve bizlere de bir süpriz yapıp güldürdü.Süper gerçekten.Alem adam bu Shaq..İşte o görüntüler.
Wade On Fire
Miami Heat sezona beklenin altında girse de sezon ilerledikçe üst seviyeye ulaştı ve dün geceki Houston deplasmanında da galip gelerek son 17 maçta 16.galibiyetini aldı.
Tabi bu galibiyet te en büyük pay büyük üçlüden en eski Miami'li Dwyane Wade oldu.Wade bu maçta kendi adına sezonun en yüksek rakamı olan 45 sayıya ulaştı.Wade bu süper skor performansının yanına 7 ribaunt ta ekledi ve Houston'un ipini çeken isim oldu.Bu büyük üçlüden Lebron ve Wade daha ön planda beklenildiği gibi.Her maç en az biri sahne alıp takımını sırtlamaya başladı.Bu maçta da Wade çıktı.Wade bu 45 sayıyı da harika bir şut performansıyla yakaladı ve kullandığı 24 şutun 17'sinde isabet buldu.Böylece de günün performansları bölümümüzde olmaya hak kazandı Wade.
Odom Şov
Tyreke Evans Orta Sahadan Kazandırdı!
29 Aralık 2010 Çarşamba
Beşiktaş'ın Transferleri
Geçenlerde Beşiktaş'ın transferlerinden ufakça bahsetmiştim ve detaylı değerlendirme yapacağım demiştim.Gün bugündür.Değerlendirmemize başlayalım.
Manuel Fernandes Valencia'dan kiralandı Beşiktaş'a.Oyunu çift yönlü oynayabilen,zamanında Avrupa'yı peşinden koşturup Valencia'ya transfer olurken tam 18 milyon euro ödenen,bileklerine hakim üstelik te genç bir oyuncu.Ama malesef ciddi sakatlık geçirdi ve bunun etkisinden de tam çıkamadı.Fernandes'in gelişi defansla hücum arasındaki bağlantının güçlenmesini,Guti ve Ernst'in üzerindeki yükün kalkmasını sağlayacak.Ancak genç Necip'in malesef forma giyme süresi kısalıcak bence.Ama yine de 3 kulvarda birden yolunda ilerleyen Beşiktaş'ın özellikle ilk yarıda aşırı yaşadığı sakatlık sorunu yüzünden kadrosunu biraz daha derinleştirmesi gerektiğini düşünüyordum Fink'in de yollanacağını düşünürsek bu pozisyona beklediğimden de iyi bir transfer yaptılar.
Gelelim asıl bombalara.Önce Simao'yla başlayalım.Simao'yu tanımayan pek fazla kişi yoktur heralde.Barcelona'da oynamış ve kaç senedir Athletico Madrid'in kaptanlığını yapan bu takımla UEFA da kazanmış bir oyuncu.Müthiş bir kanat oyuncusu ve tabiki Portekiz Milli Takımı'nında önemli parçlarından.Simao gibi bir oyuncunun kariyerinin verimli yıllarından birinde ülkemize gelmesi gelcekten çok güzel oldu.Onun gelişiyle Beşiktaş'ın kanatları çok çok tehlikeli bir hale büründü,ofansif açıdan Beşiktaş gerçekten çok gelişti.Çok süratli,ayaklarına hakim,duran toplarda başarılı bir oyuncu.Bu noktaya dikkat çekmek istiyorum.Son yıllarda Beşiktaş'ın beni en sinir eden özelliklerinden biri kornerleri neredeyse sürekli olarak ön direğe doğru kullanmasıydı.Bunun da baş mimarı 8.5 milyonluk yıldız(!) Rodrigo Tabata'ydı.Bu açıdan Simao buraya müthiş bir takviye oldu.Duran topları çok etkili kullanıyor.Simao'nun gelişi tabiki genel hatlarıyla büyük artı Beşiktaş adına ama bir kaç sorun var onlara da değinmem lazım.İlk olarak tabiki Avrupa Ligi'nde üst turları hedefleyen Beşiktaş için Simao'nun bu alanda oynayamayacak olması büyük dezavantaj.Simao gibi bir silahtan faydalanamamak kötü olucak ilerleyen turlar için tabiki Kiev eşleşmesi geçilirse.Ayrıca Simao'nun da gelişiyle Beşiktaş'ın kanatları çok tehlikeli olacak dedim ama defansif açıdan da beklerin üstüne çok iş düşücek çünkü Simao ve Quaresma pek te öyle geri gelip yardım eden oyuncular değil.Ondan dolayı da beklerin defansif açıdan sorumlulukları artıcak ve rakip beklerin bindirmeleri Beşiktaş'ın başını ağrıtabilir.Ama Simao da Simao hakikaten...Yani tüm futbolseverler açısından tanınmış bir ismin dediğim gibi verimli yıllarından birinde ülkemizde oynayacak olması büyük kazanç.Tabiki bu transfere de bir taraftar olarak müthiş olumlu bakıyorum.
2.bombaya gelirsek Hugo Almeida Beşiktaş'ın sorun yaşadığı forvet sıkıntısı için transfer edildi.Almeida'da özellikle Werder Bremen'de kendini çok geliştirdi ve etkili golcülerden biri oldu.Bitiriciliği iyi olan,hava toplarında etkili olan bir oyuncu.Tabiki etkili bir golcü olduğunu söylememe gerek yok heralde.Portekiz Milli Takımı'nın da en önemli forvetlerinden hatta en önemlisi bile olabilir.Almeida gayet te genç sayılabilecek bir yaşta ülkemize geliyor ve burada performansını devam ettirirse Beşiktaş ondan büyük kar elde edebilir ileride.Forvette özellikle Bobo'nun sakatlığından sonra Beşiktaş büyük sıkıntı yaşadı.Nihat'ın formsuzluğu,Nobre'nin bilindik gol sıkıntısını yaşamaya devam etmesi,Fatih Tekke'nin Schuster'le yaşadığı problemlerden sonra kadroya bile girememesi son olarak ta Holosko'nun tam eski günlerine dönmeye başladığı dönemde yaşadığı ve 2.yarının da başlarını kaçırmasına neden olacağı sakatlığı Beşiktaş'a bir forvet takviyesini şart hale getiriyordu.Bu açıdan Almeida transferi nokta atış oldu diyebiliriz.Almeida'nın gelişi Beşiktaş'ın ilk yarı başını çok ağrıtan gol sorununu çözüm açısından önemli bir hamle.Almeida eğer kendini burada futbol oynamaya verirse ki taraftardan gördüğü ilgi sonucu eminim verecektir Beşiktaş'a çok faydalı olacaktır.Yine bir taraftar olarak bu transfere de tam not veriyorum.
Tabi bu 3 Portekizli oyuncunun gelmesinde pay sahibi olan önemli isimlerden biri de Ricardo Quaresma tabiki.3 arkadaşını da arayarak Beşiktaş'a gelmelerinde çok faydalı oldu.Özellikle Simao ve Almeida'nın gelişinde payı çok büyükmüş.Zaten bu oyuncular geldikten sonra Quaresma çok mutlu olduğuna dair açıklamalarda bulundu.Bu açıdan bu oyuncuların gelişi Quaresma'nın da performansını arttırıcaktır kanımca.
Ancak yine bir taraftar olarak kafama takılan bir soru var ki o da yapılacak fauller.Guti ve Quaresma'ya atılan tekmeleri ve onlara göz yuman hakemleri ek olarak sakatlanan yıldızları gördük ilk yarıda.Ülkemizdeki yıldızlara çok acımasız davranıyor rakip takım oyuncuları.Yanlış anlaşılmasın sadece Beşiktaş adına konuşmuyorum bu serzenişim genel olarak bir serzeniş.Bu açıdan bu oyuncuların gelişiyle yiyecekleri tekme miktarları da artacaktır.Bu yüzden bu yıldızları izlememize olanak vermesini istiyorum herkesin.O yüzden bu fauller konusu beni çok endişelendiriyor.Umarım hakemler ilk yarıdaki tutumlarını sergilememelerini bekliyorum.Son olarak Beşiktaş'a hayırlı olsun bu transferler.Taraftar olarak çok memnun kaldım.
Taurasi Olayı
Gerek kişisel yoğunluktan gerek gündem yoğunluğundan unuttuk bunu.Yazıcaktık yoksa.Twitter'da ntvspor'a karşı yapılan eylemler bize yapılmasın yani =)
Neyse konuya gelirsek,Ümit Avcı'nın habercilik başarısı olmasaydı biz basketbolseverler bunu nasıl öğrenecektik,hala bilmiyorum.Federasyon oyuncunun gizlilik hakkını kullandığını söylüyor ancak diğer doping olaylarında izlenen olayların zıttı bir durum bir söz konusuydu bu olayda.Yani birileri Taurasi'nin onca maç oynamamasından şüphelenmeseydi,şuanda bile hiçbir şey ortaya çıkmamış olabilirdi.
Taurasi'nin A numunesi pozistif çıktığı için B numesi sonucu bekleniyor.B numunesi ise 2 veya 4 Ocak'ta açılacak.Muhtemelen o testte pozitif çıkacak ve Taurasi için Fenerbahçe kariyeri ufak çaplı bir bozgunla sonlanacak.
Son olarak şunları söylemeliyim,Taurasi'yi Phoenix Mercury'de defalarca izledim,onun yaptıkları,başardıkları ak ve kara kadar ortadadır.
Nereden Nereye...
Resimdeki futbolcuyu hatırladınız mı?Bir zamanlar Avrupa'da fırtınalar estiren,2kez Avrupa gol kralı olan,Süper Kupa kaldırma başarısı gösterdiği Galatasaray'ın tarihinin en pahalı transferi olan Mario Jardel..
Neden mi orda?Daha doğrusu neyin üstünde ve amaç ne.Jardel bir itfaiye arabasının üstünde çünkü Brezilya 3.Lig takımı Rio Negro yeni transferini böyle tanıtıyor yani Mario Jardel'i..Evet bir zamanlar Avrupa'nın tozunu attıran Jardel şimdi Brezilya 3.Lig'inde.Nereden nereye diye sormadan edemiyor insan.Gerçi yıllık 800 bin euro alcakmış Jardel.Rekor tabi bu.Yani ülkemizde 3.lig takımları 800 bin euroyu bırakın bir futbolcuya vermeyi tüm kadrolarına bile vermiyordur.Vay anasını sayın seyirciler...
28 Aralık 2010 Salı
O Nasıl Atış
Petrov Renault ile Anlaştı
Bir başka gün bir başka F1 yazısı ve haberiyle karşınızdayım efendim.Takımlar günler geçtikçe koltuğuna oturacak olan pilotlarını birbir seçiyorlar.Renault'ta durumunun belirsizliği süren Petrov Lotus Renault takımıyla sonunda anlaşmaya varmışlar.2 yıllık bi kontrata imza atmış iki taraf.Renault yöneticilerinin Petrov'dan beklentileri tabiki istikrar.Geçen sene zaman zaman iyi yarışlar çıkartan Petrov'dan bu sene daha istikrarlı bi şeklide puan toplamasını istemişler.Çaylaklık psikolojisini üzerinden atan Petrov'dan daha istikrarlı yarışlar izleyebiliriz.Atılması gereken bir imzaydı.Bol geçişler Petrov...
Kobe'den Mesaj Var
27 Aralık 2010 Pazartesi
26 Aralık 2010 Pazar
Durantula Coştu
Nba'de Christmas akşamında oynanan maçta Oklahoma City Thunder'la Denver Nuggets karşı karşıya geldi.Karşılaşmayı 114-106 Thunder kazanırken karşılaşmaya Nba'in sayı kralı Kevin Durant damgasını vurdu.Süper yıldız tam 44 sayı kaydederek sezonun kendi adına en yüksek rakamına ulaşırken 7 ribaunt ve 4 asist te ekledi.
Durant bu sezona istediği gib başlayamamıştı geçirdiği süper yazdan sonra.Gerçi yine de ligin sayı kralı.Giderek ritmini bulmaya başlıyor ki bu maçta da takımını sırtladı ve galibiyeti kazandırdı.Hem de Christmas akşamında canlı yayınlanan ve bir çok kişi tarafından izlenen maçta..Bu herkese bir mesaj olsa gerek.Durdurulması çok güç bir skorer zaten Nuggets'ta durduramadı.
24 Aralık 2010 Cuma
Wade'in Yeni Reklamı
Aşırı fantezik bir senaryosu olsa da,kaliteli olmuş fikrimce.
Kartaldan Bombalar
Transferin etkili takımı Beşiktaş Portekiz Milli Takımı'nı kadrosunda birleştirmeye devam ediyor.Sene başında Quaresma'yı alan Kartal daha sonra Fernandes'i de kadrosuna katmıştı.Asıl bombalar bundan sonra patladı ve Atletico Madrid'in kaptanı Simao Beşiktaş'la anlaştı.Son olarak ta dakikalar önce Hugo Almeida ile kesin olarak anlaşıldı ve 3.5 milyon dolarlık sözleşme imzaladı..Detaylı değerlerlendirmeyi yarın yaparım şimdilik bu kadar.
23 Aralık 2010 Perşembe
Yeni Nesilde LeBron Nefreti
Cleveland'daki gençler Lebron'a karşı ufak çaplı nefret besliyor olsa gerek..Fotoğraftaki arkadaşta açık ve net sözlerle tepkisini dile getiriyor.
Dansçı Michael Jordan
Charles Oakley isimleri dönmeye başlayınca aklıma geldi bu video.Müthiştir cidden-en azından bana göre-
Buyrun..
Siper Alın Uçuyorum
Elveda Larry Brown
NBA'in en dikkat çeken başkanlarından Michael Jordan'ın takımı Charlotte Bobcats'in son dönemdeki başarısız performansından sonra tecrübeli koç Larry Brown'la yollar ayrıldı.
Michael Jordan gerek karakteriyle gerek basketbolcu kimliğiyle saydığım sevdiğim adamlar arasındadır,bilenler bilir.Ancak bu onu eleştirmememiz anlamına gelmez tabii ki.Charlotte Bobcats'in başına geldiği 2006 Haziran'ından beri işlerin çok düzgün gitmediği açık.Geçen sezon kulup tarihindeki ilk play-off macerası yaşandı ancak bunda Doğu Konferansındaki seviyenin düşüklüğünün payı oldukça büyüktü.Jordan geçtiğimiz sezon takımın en büyük hissedarı olarak,direk her şeyde söz sahibi olmaya başladı.Jordan'ın şuana kadar yöneticilik anlamında,oyunculuğunun yanında çok çok başarısız olduğu açık.Draftları bir kenara koyarsak,yaptığı çoğu takasta çoğu insanın düşündüğü gibi yanlıştı.Radmanovic'i alıp,Shannon Brown'u yollamak gibi.
Bernie Bickerstaff'ın bir şekilde takımdan ayrılmasından sonra Brown'da ayrılmış oldu.
Jordan ise "Takımın değişikliğe ihtiyacı vardı,Brown'a tüm katkılarından ötürü teşekkür ediyoruz" açıklamasını yaptı.
Takımın başına kimin geleceği konusunda birtakım isimler mevcut.Patrick Ewing,Paul Silas,Charles Oakley,Dan Majerle,Ty Corbin,Mike Woodson.
Birkaç kaynağa göre ise Paul Silas ve Oakley'nin takıma getirileceği yönünde.
22 Aralık 2010 Çarşamba
Allahım Sana Geliyorum
Twitter'da Orkun Çolakoğlu'nun hesabında gördüm,o anda yıkıldım tabii i.Fazla konuşmak istemiyorum efendiler,yorum yapamadım ben.
2,1 Radmanovic!!!
3 sayıyla Sacramento öndeyken Warriors topu Kings pota altından çıkartıcaktı.Topla kimseyi buluşturamadılar ve Radman üç sayı çizgisinin bir kaç adım gerisinde boşa çıktı ve topu aldı.Radman olası bir faul tehlikesine karşı topu hemen elinden çıkardı ve Darnell Jackson'un elinin üstünden çok uzaklardan maçı uzatmaya taşıyan üçlüğü buldu Radman.
Invincible
2011'de biz seyircilerle buluşacak bir Michael Jordan filmi.
21 Aralık 2010 Salı
3,2,1 Dunleavy!!!
20 Aralık 2010 Pazartesi
Sinan Şamil Sam Yoğun Bakımda
Küçüklüğümde babam sayesinde Alman kanallarını izleme olanağı ile Sinan Şamil sam'ın çoğu maçlarını izleme fırsatına sahip oldum.Gecenin bi yarılarında elimizde kahveler ile ekran başındaydık.Ben bazı maçların sonlarını getiremesemde elimden geldiğince izlemeye çalıştım.Türkiye'de sadece kemer maçları canlı olarak yayınlandı.Sinan Alman Boks Ligi'nde dövüştüğü için Alman kanalları genelde Sinan'ın maçlarını verirlerdi.Çok maçta göğsümüzü kabartmıştır bu Boğazın Boğası lakaplı boksörümüz.Son zamanlarda büyük düşüşe girdi ve gitgide gözden ve formdan düştü.Artık maçları yayınlanmaz oldu.Maçlara çıkmaz oldu.Uzun zamandır boks maçıda takip edemiyorum açıkcası.Kimi ekşi sözlük yazarlarına göre Ankara gecelerinde zil zurna saroş görüldüğü söyleniyor da ne kadar doğrudur bilinmez.Derken bizim boksörümüzn adını haberlerde duydum.Ne yazık ki yoğun bakımda olduğu haberiydi.Karaciğer yetmezliğinden kan kusuyormuş.Bir süre önce başka hastahanede mide kanamasından tedavi görmüş Sinan.Spora dönmesi imkansızmış umarım tekrar hayatına döner.Çünkü hayatı tehlikesi üst üdzeydeymiş.Çok üzüldüm.Beni ve birçok Türk insanını az mutlu etmedi bu koca adam.Acil şifalar diliyorum...
Bırakıp Gitmeseydin
Sadakat
Herkesce büyük işler başarsa da kişi,en büyük başarısıdır kendi benliğini kaybetmemesi ve nerden geldiğini bilmesi..
19 Aralık 2010 Pazar
Bizimkilerin Şansı
Son günlerde en çok konuşulan isim Hidayet'ten başlıyacak olursak dün akşam gelişen büyük bir takasla Hido en başarılı olduğu takıma kendi deyimiyle yuvasına geri döndü ve artık tekrar Orlando Magic formasını giyecek.Tabiki bu Hido için süper bir şans oldu.Son dönemde gittiği takımlarda genelde ceza şutörü olarak toptan uzak bir sistemin parçası oldu.Dolayısıyla başarısı ciddi olarak düştü Hido'nun.E kaçınılmaz olarak ta "Kontratı aldı yattı." yorumları da yapıldı.Overrated diyenler bile oldu Hido için.Ama bu tip sistemde Hido'nun başarılı olmasını ben zaten beklemiyordum.Toronto günleri felaketti diyebiliriz.Takım zaten büyük bir kargaşa içindeydi.Hido'yu da bu sistemde köşede bekleyen şutör konumuna koyunca Hidayet te doğal olarak başarısız ve mutsuz bir yıl geçirdi.Ayrılmak istediğini söylediğinde de sert tepki gördü taraftardan.Bu yaz da istediği oldu ve Barbosa karşılığında Phoenix Suns'a takas oldu.Değişim olduğu için ilk başta sevinmiştik ama işi detaylı olarak incelemeye başladığımızda Hido'nun bu sistemde başarılı olması da çok zordu.Bir kere Suns;'ta komuta Nash'in elindeydi.Bu da topla oynama süresinin artmasıyla başarısı da artan Hidayet için olumsuzdu.Ayrıca kariyeri boyunca 3 numara oynayan Hidayet bir anda 4 numara oynamaya ve fiziksel açıdan kendisinden çok daha iyi bir çok oyuncuyla karşılaşmaya başladı.Zaten sene başından işlerin gitmediği anlaşıldı.Hidayet daha çok üçlük çizgisinin oralarda takılıyordu ve ribauntlarda da doğal olarak o kadar başarılı değildi.Önce süresi azaldı sonra ilk beşteki yerini Hakim Warrick'e kaybetti.Eleştriler yine artmıştı ancak Hidayet için olabilecek en iyi şeylerden biri oldu ve bir anda eski takımı Orlando'ya geri döndü Hido.
Gelelim Ersan'a.Sene başında Corey Maggette,Drew Gooden ve Chris Douglas Roberts takviyeleriyle zaten zengin olan Bucks forvet rotasyonu iyice kalabalıklaştı tabi bu da Ersan'ın oynama süresi açısından olumsuz bir durumdu.Nitekim sene başında da kısıtlı süreler aldı Ersan.Çok başarılı bir Dünya Şampiyonası'ndan sonra bu onun adına kötü oldu.Ancak Bucks'ta yapılan aşılar tutmadı ve Maggette'den beklediği verimi hiç alamadı Bucks.Tabi daha sonra aldığı sürelerin hakkını veren ve gerek savunmada gerek te hücumda doğru işleri yapan Ersan'ın dakikaları doğal olarak arttı.Bogut'un da sağlıklı bir sezon geçirmesi Ersan adına çok iyi bir gelişme bence.Çünkü takımda Ersan gibi genelde doğruları yapan ender oyunculardan biri Bogut.O olunca Ersan da daha kendine güvenli oynuyor.Nitekim son zamanda ilk beşe dahi yerleşti ve çok başarılı maçlar oynuyor.Ancak izlediğim maçlarda bazen çok zorluyor Ersan bu onun adına olumsuz bir gelişme ama dediğim gibi genelde doğruları yapıyor ve koç Scott Skiles'ın gözdelerinden biri haline geldi diyebiliriz Ersan için.Tabi yine belirttiğim gibi yapılan takviyelerin tutmaması hatta geçen senenin formda ismi Salmons'un da bir adım geriye gitmesi Ersan'a çok yaradı ve daha ön plana çıktı milli oyuncumuz.
Bir başka milli oyuncumuz Ömer Aşık bu sene Nba'e gittiğinde Chicago'da kısıtlı süreler alması bekleniyordu.Ancak senenin başında Boozer'ın elini kırmasıyla Ömer için dakika artışı şansı doğdu.Tabi çok ta iyi oldu bu Ömer için.20 li dakikalara çıktı zaman zaman.Bu aldığı sürelerde de ribauntlardaki başarısıyla dikkat çekti diyebiliriz.Tabi bir diğer dikkat çeken nokta da serbest atışlarda da daha yüksek bir yüzdeyle oynuyor Ömer.Tabiki hala çok düşük ama Dünya Şampiyonası'ndan dahai iyi atıyor.Ama Ömer'in tecrübesizliği ona savunma da hatalar ve fauller olarak geri dönüyordu.Çok çabuk faul problemine giriyordu Ömer.Bu da olumlu değildi onun için.Zaten sezonun ilerleyen bölümlerinde Boozer'ın dönüşüyle Ömer'in süreleri ciddi olarak düştü.Ancak bu dakikalarda bir başka sakatlık daha Ömer'in yardımına yetişti.Bu sefer de Bulls'un pivotu Noah sakatlandı ve o da 2 ay gibi bir süre oynayamayacak.Böylece Bulls'un kadrosunda pivot olarak sadece Ömer ve Kurt Thomas kaldı.Yaşı düşünüldüğünde Kurt Thomas'ın bu sakatlık Ömer için büyük bir şans.İlk maça ilk beş başlayamadı ama ben zamanla Ömer'in ilk beşe yerleşiceğini düşünüyorum.Çünkü Boozer ve Taj Gibson beraber oynadıklarında kısa kalıyor Bulls ve ribauntlarda sorun yaşıyorlar.Ömer oyuna girince savunma direnci de artıyor.Ama dediğim gib kolay faul alması büyük bir handikap şu an için.Bunu aşamazsa sorun olur.Noah'ın sakatlığında mutlaka kendini göstermesi lazım.Özellikle Thibodeu gibi savunmaya çok önem veren bir koç varken Ömer'in hücumdan ziyade savunmada yapacağı katkı çok önemli onun için.
Gelelim Semih'e..Onun da Ömer gibi lige girdiğinde pek süre alması beklenmiyordu.Hatta D-League'e bile gönderilebileceği düşünüyordu.Ancak Perkins'in var olan sakatlığının üstüne Jermaine O'Neal'da sakatlanınca Semih'in önü bir anda açılmış oldu.O da süre almaya başladı.Aldığı sürelerde çok gayretliydi ancak yine Ömer gibi o da tecrübesizliğinin dezavantajıyla çabuk faul problemine giriyordu.Son olarak Shaq ta sakatlanınca takımda tek pivot Semih kaldı.Bu da onun için ilk beş demekti.Semih ilk beşle çıkmakla kalmadı 40 lı dakikalara bile ulaştı.Bu da müthiş bir başarı.Aldığı sürelerde de doğruları yapmaya çalışan gayretli bir görüntü çizdi Semih.Ancak dediğim gibi faul problemi en büyük handikapı.Son dönemlerde biraz toparladı bu konuda.Zaten kendisine bu konuda da bir uyarı yaptı teknik ekip kendisine.Onun da bir faydası olmuş.Tabi Semih'in bir başka avantajı Shaq gibi Garnett gibi tecrübeli oyuncuların takımda olması ve Semih'le birebir ilgilenmeleri...Bu da Semih'in oyunu için inanılmaz olumlu bir durum.Semih'in tüm takım tarafından hızlıca kabul görmesi de çok faydalı oldu onun için.Bu aralar tıpkı Ömer gibi Semih içinde büyük bir şans ve kendini kanıtlayıp kadroda kendine yer kazanması gerekiyor sakatlar döndükten sonra da.
Son olarak Mehmet'e de değinecek olursak o da çok ciddi bir sakatlıktan beklenenden çok erken döndü.Henüz kısıtlı süreler alıyor doğal olarak.Bir şey söylemek için de erken.Ama onu yeniden sahalarda görmek güzel oldu.10-15 dk civarı bir süre alıyor Memo şut performansı henüz iyi değil ama normal.Çok ciddi bir sakatlık geçirdi ve dediğim gibi de beklenilenden çok erken döndü.Umarım erken döndü diye ilerde daha büyük bir sorun olmaz.İleride süresi arttığında Memo için daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabilir.
Sonuç olarak bizi temsil eden oyuncularımız için şu ara şanslı bir dönemdeler ve işler onlar adına yolunda.Umarım hiç bozulmaz ve daha da iyiye gider ve bizi başarıyla temsil etmeye devam ederler.
Nate Robinson Kaşınıyor-2
Nate vs Shaq-1
Nate vs Shaq-2
Kevin Love Coştu-2
Minnesota Timberwolves sezona başladığında genç oyuncusu Kevin Love'dan özellikle bu yazki Dünya Şampiyonası'ndaki başarılı performansı sonrası çok şey bekliyordu.Love da şu ana kadar bu beklentileri fazlasıyla karşıladı.Gerçekten çok iyi bir sezon geçiriyor ve Minnesota taraftarının geleceğe daha bir umutlu bakmasını sağlıyor.
Love açık ara ligin ribaunt kralı şu anda ve etkileyici performanslar sergiliyor.(bkz 31-31) Bu gece oynanan maçta da Denver Nuggets'a karşı 43 sayıyla kariyer rekorunu kırdı.Bu etkileyici sayı performansını 14-23 gibi etkileyici bir yüzdeyle sergiledi Love.Bu istatistiğinin yanına 17 ribaunt gibi etkileyici bir performans daha ekledi.Ama malesef takımının kaybetmesine engel olamadı.
18 Aralık 2010 Cumartesi
Takasa Gel
Orlando Magic'ten ayrıldıktan sonra düşey atış hareketi yaparmışcasına tepe taklak gelen Hido,tekrardan Florida takımının bünyesine katıldı.Bu kısım bizler,yani Türk Basketbol Severleri ilgilendirdiği için buradan gireyim dedim mevzuya.Öte yandan takas 3 takım arasında gerçekleşti.Phoenix Suns,Washington Wizards ve Orlando Magic'in gerçekleştirdiği takasta yer değiştirmeler şöyle;
Arenas+J-Rich+Hedo+E.Clark=Orlando Magic
Rashard Lewis=Washington Wizards
Vince Carter+Marcin Gortat+Mickael Pietrus+2011 birinci tur draft hakkı+3M.D=Phoenix Suns
Öncelikle Hidayet'in tekrardan Magic'te olması beni çok mutlu etti.Özellikle 2 yıldır sergilediği performans ve NBA otoritelerince overrated bir oyuncu olarak gözükmesi beni çok rahatsız ediyordu.Sonuçta zirveye ulaştığı takıma geri dönmesi her ne olursa olsun,onun için iyidir.Stan Van Gundy'le tekrardan buluşması cabası.
Gilbert Arenas'ın gelişinden söz edersek;onun Lewis'le takasına pek bir mana veremedim.Hedo'nun verimini de düşürüceğine inanıyorum,en azından Washington'daki misyonuna bürünürse.Hidayet'in nokta şutör yapılmaya çalışıldığında gösterdiği performansı hepimiz gördük.Van Gundy'nin bunu denemeyeceğini düşünsemde,Arenas'ın varlığı takım içinde bir huzursuzluk yaratabilir-dediğim gibi topu hep elinde isterse-
Bir başka durum ise Arenas'ı bir başka takasta kullanmaları olasılığı.Bu durum hakkında şuanda bir haber çıkmasa da,neden olmasın diyorum.
Arenas'ın takılma katılmasındaki amacın tam olarak ne olduğunu anlamış değilim aslında.Arenas'ın kontratı 2013'te bitiyor ve katlanarak artıyor.Yani verdikleri Lewis kontratından pek bir farkı yok.Arenas'tan farklı bir beklentileri olsa gerek.Yani bana sorsanız,takım verimliliği açısından Nelson+J-Rich+Hedo üçlüsü takım için en verimlisi olur,Arenas'ın kötülüğünden falan değil tabii ki.Bildiğiniz gibi saha içi olaylar.
J-Rich'in Magic'e gelmesi,özellikle Pietrus'un ayrılışıyla olması gereken bir hamleydi.
Phoenix'te ise Nash-Carter yanyana olacak,ordan çok verimli bi sentez çıkacağını düşünmüyorum,Gortat'ı kattılar kadroya,bir uzun katmaları şarttı.Böylece Gortat'ta çok istediği süreleri bulabileceği bir takıma gitmiş oldu.
Rashard Lewis'e de değinelim,Washington Wizards'a gitti kendisi,Allah kolaylık versin.Bir atıcı 3 numarayı daha kadrosuna kattı.Wizards'ın asıl amacı Wall'un önünü açmaktı bence.Lewis'in yüklü kontratı ama onların başına bela olabilir.Çünkü malum Arenas'ın kontratı bu sene bitiyordu ama Lewis'in daha 3 yılı var 15 milyon dolardan.O konuda bir sıkıntı yaşayabilirler.Bu da demektir ki yine Josh Howard'tan vazgeçtiler artık.
Karayip Korsanları 4 Geliyor
Filmin fragmanı yayınlandı biraz gecikmeli olsa da girelim onu da.Gerçekten insanı heycanlandıran bir fragman olmuş.Zaten heycanla bekliyorduk filmi bu fragmandan sonra 20 Mayıs'a kadar nasıl bekliyeceğiz bilmiyorum.
17 Aralık 2010 Cuma
Sakatlık Raporu..
Nba'de bu haftaiçi çok fazla sakatlık oldu. Önce Noah'ın elinden operasyon geçireceği açıklandı. 8 - 10 hafta arası forma giyemeyecek. Boozer daha yeni dönmüştü Chicago'da, tam takım oturuyor derken bu olay Bulls'u baya bi sarsacaktır.Ancak bizim açımızdan bakacak olursak Boozer'ın dönüşünden sonra dakikaları büyük oranda düşen Ömer Aşık'ta otomatikman takımdaki tek pivot oldu ve tıpkı Semih gibi ilk beş çıkacak büyük ihtimal.Ömer'in bu aldığı sürelerde takıma vereceği katkı çok önemli özellikle savunma konusunda.O yüzden Ömer için kritik bir dönem olacak bu.
Rondo'da bu sezon 3. kez sakatlık geçirdi, 2 hafta oynamayacak deniyor. Boston kadrosu onsuz da maç kazanır elbet ama yedeği Nate Robinson olunca insan acaba? diyor.
Vee tabi en önemli olay, Yao Ming'in sezonu yine kapatması.. Artık ümitler tükenmeye başladı, eski Yao'yu izleme meselesini geçtim Yao'yu bir daha hiç izleyemeyebiliriz. Gerçekten çok üzücü bir olay. İlk 3 sezonunda 2 maç kaçıran bir adamdan bahsediyoruz.Bu sakatlıktan sonra Yao ciddi bir karar aşamasına geldi ve emekli olması yüksek bir ihtimal olarak kulislerde konuşulmaya başladı.Yao'nun bir kez daha stres kırığı geçirmesi de büyük bir etken bunda.Kırılgan devin kariyeri şu an ciddi olarak bitme aşamasında..
Bir de sakatlıktan dönenler var tabii.. Lakers'de Bynum, Minnesota'da Flynn - Webster döndü bu haftaiçi. Mehmet'inde bugün 5-10 dakika ile başlaması bekleniyor.Tabi onun takım içinde rolü ne olucak merak ediyorum.Umarım sağlıklı bir şekilde döner Memo.Mike Miller'inde Noelden önce takıma katılabileceği söyleniyor.
Şimdilik bu kadar, gelişmeleri bizden takip edin! (fotomaç)
Europa Kuraları..
- Napoli - Villareal
- Glasgow Rangers - Sporting Lisbon
- Sparta Prag - Liverpool
- Anderlecht - Ajax
- Lech Poznan - Braga
- Beşiktaş - Dinamo Kiev
- Basel - Spartak Moskova
- Young Boys - Zenit
- Aris - Manchester City
- Paok - Cska Moskova
- Sevilla - Porto
- Rubin Kazan - Twente
- Lille - Psv Eindhoven
- Benfica - Stuttgart
- Bate Borisov - Paris Saint Germain
- Metalist Kharkiv - Bayer Leverkusen
Diğer eşleşmelerden dikkat çekenler, izlenmesi gerekenler Sevilla - Porto ve Lech Poznan - Braga gibi duruyor. Ben Villareal ya da Porto'nun kupayı alacağını düşünüyorum. Bakalım tutacak mı?
Bye Bye Hollywood..
Bu hafta içinde NBA'de küçük çaplı bir takas gerçekleşti Lakers - Houston - New Jersey arasında. Bu takasla T.Williams Houston'a, Vujacic Nets'e, Joe Smith Lakers'e gitti. Bazı draft hakları da değişti ama onlar önemli değil o kadar..
Lakers açısından bakacak olursak, Sasha'nın bu sene kontratı bitiyordu ve baya yüklüydü. Zaten hiç süre de alamıyordu, onu gönderip herhangi bir sakatlık ihtimaline karşı yedek uzun aldılar, hem de iyilerinden birini aldılar.
Açıkcası çok çapsız bir adamdı ama ben severdim Vujacic'i. Gitmesine üzüldüm mü hayır tabiki, takas çok mantıklı çünkü.
Böylece 2005 ve sonrasının muhteşem ikilisi Farmar - Vujacic Nets forması altında birleşmiş oldu. Şimdi onlar düşünsün hehe..
İşin magazin boyutuna gelirsek de, bildiğiniz gibi Vujacic tenisçi Sharapova Yengemizle çıkıyor uzun süredir. Bu takasla Hollywood'dan Brooklyn'e geçen Vujacic'in L.A.'i özleyeceği kesin. Bakalım orada da devam edecek mi vukuatları..
CL Kuraları..
- Roma v Shakhtar Donetsk
- AC Milan v Tottenham Hotspur
- Valencia v Schalke 04
- Internazionale v Bayern Munich
- Lyon v Real Madrid
- Arsenal v Barcelona
- Marseille v Manchester United
- Copenhagen v Chelsea
Şampiyonlar Ligi son 16 kuraları çekildi. Evet, yine Lyon - Madrid eşleşti. El clasico olma yolunda ilerliyor bu rekabet. Son üç eşleşmede 3 galibiyet, 3 beraberliği var Lyon'un. Mourinho'nun işi zor.
Bir diğer önemli eşleşmede tabiki Barcelona - Arsenal. Dünya'da futbolu en güzel oynayan 2 takım. Bunu Barça'nın daha iyi başardığı bir gerçek, geçen seneki eşleşmede ikisi de futbol oynamak için sahadaydı, sonuç 4-1. (Messi sağolsun) Arsenal'e 2 senedir yazık oluyor, başka eşleşmeyle daha iyi yerlere gelebilirlerdi.
Geçen senenin Finali'de tekrarlanıyor son 16'da Bayern - Inter. Mourinho gittikten sonra Inter büyük çöküş yaşadı kadroyu korumasına rağmen. Bayern favori gözüküyor şu anda.
Haa bir de Gareth Bale yine San Siro zeminine çıkacak, ayık olun hehe..
Benim tahminlerim Roma,Tottenham,Valencia,Bayern,Madrid,Arsenal,Manchester,Chelsea. Schalke sürpriz yapabilir Valencia karşısında, diğerlerinde yanılacağımı düşünmüyorum.
Uçtu Uçtu Jr Smith Uçtu
16 Aralık 2010 Perşembe
Nate Abi, N'apıyorsun?
Messi..
Anlamlı Destek
3,2,1 Ginobili!!!
Maçın son anlarına 90-90 eşitlikle girildi ve son top Spurs'teydi.Manu'yla buluşturdular topu o da solak bir oyuncu olarak kendi soluna gitti.Savunmacısı Mbah A Moute'de iyi kaldı karşısında topuna da müdahele etti.Tam topu kaybediyormuş gibi olduğunda bir adım geri çekilip zor pozisyonda el üstü buzzer ı gönderdi ve maçı kazandırdı takımına Ginobili.
Nate Robinson Kaşınıyor
Uzun zamandır ses çıkmıyordu o taraftan derken muzip Nate yine muzipliğini konuşturdu ve antremanda Shaq'ın arkası dönükken üstünden smaç bastı.Shaq biraz kovaladı ama Nate çoktan kaçmıştı.Böylece Nate 2-0 öne geçti bu düelloda.Shaq'tan yakıında sağlam bir şaka bekliyorum Nate.
Bu da o smacın görüntüleri işte.
Obradovic İzledi,Sizin Ne Eksiğiniz Var?
Açıkcası maç yazıları girmeyi pek sevmem,ki amacım maç yazısı girmekte değil.Kerem Tunçeri 3 ay önce Dünya Şampiyonası yarı finalinde Sırbistan'a attığı basketin aynısını,bu kez Obradovic'e yani Panathinaikos'a okutturdu.Maç sonu pozisyonu izlemeye doyamayan Obradovic'in hatıralarında epey bi yeri olacaktır Kerem Tunçeri'nin.
Biraz maçtan söz edecek olursak,maçın başında Efes Pilsen inanılmaz bir başlangıç yaptı.Daha sonra beklenildiği gibi Panathinaikos yaklaştı,yaklaştı ve son periyotta öne geçmeyi başardı.Oyunun son dakikaları gerçekten inanılmazdı.Öyle böyle değil yani,tribünde olmanın verdiği haz,emin olun anlatılamazdı.Efes Pilsen'in 15000 seyircisi olacağını pek düşünmezdim ve tabii ki böyle bir atmosferin olacağınıda.
Diamantidis'i dünya gözüyle gördüğüm için de ayrı bir mutluluk var içimde.Yine işini iyi bir şekilde yaptı Diamantidis,top kaybı sayısı dikkat çeksede.
Pana'nın eksik olduğunu,Batiste ve Maric'i getirmediğini belirtelim.Açıkcası maçın kaderi değişebilirdi ancak Efes'in galibiyetini gölgeleyemez bana kalırsa.Her ne olursa olsun büyük bir zafer kazanılmıştır.
Efes Pilsen bu galibiyetle birlikte Top 16'yı da garantilemiş oldu.
Üst tarafta verdiğim videoyu da izlemeden geçmeyin,ayıp olur ayıp.
Griffin bulvarı olarak bizde ordaydık,çıkışta kalabalık arasında kaybolan Patron Buğra Uzar'ın Şirinevler'den Zincirlikuyu'ya kadar Kerem Tunçeri'nin adını sayıkladığı haberini aldık.Bir an önce toparlanıp dükkanının başına dönmesini temenni eder,acil şifalar dileriz.
Buğra Uzar'ın Notu:Kazandık-Kerem Tunçeri-Kazandık-Kerem Tunçeri-Kazandık-Kerem Tunçeri x12
15 Aralık 2010 Çarşamba
Vecizeler-3
Magic Johnson'un MJ için yaptığı yorum şahane.
"Bazen Michael Jordan o kadar güzel oynardı ki onu savunmaya calışmak yerine potayı güzel gören bi yerden Jordan'ın yapacağı şeyi izlemeyi seçiyodum, çünkü ertesi gün herkes o hareketten bahsederken tam anlamıyla görememiş olmak beni çıldırtıyordu."
Iverson yoksa Chatman Var-2
Beşiktaş Cola Turka dün akşam Hemofarm Stada deplasmanına çıktı.Sakat süperstarı Allen Iverson'suz çıkılan deplasmanda sahneye birkez daha Kartalın diğer guardı Mire Chatman çıktı.Chatman uzatmaya giden maçta 40 dakika sahada kalan yıldız guard tam 43 sayı attı.Chatman bu süper sayı performansının yanına 7 ribaunt ve 3 asist ekledi ancak ne yazıkki galibiyete yeterli olmadı ve Beşiktaş uzatmaya giden maçta rakibine 101-100 yenildi.
Chatman gerçekten çok yetenekli ve çok yönlü bir oyuncu.Geçtiğimiz senelerde de bu tip etkileyici performansları vardı.Bu maçta da hakikaten süper oynamış.Ancak Beşiktaş Cola Turka'da bence ciddi bir koç eksikliği var.Burak Bıyıktay iyi niyetli ama yeterli olamıyor ve o yüzden bu potansiyelli kadro bu tip beklenmedik mağlubiyetler alabiliyor.Neyse konuyu fazla dağıtmayalım ona da ilerideki bir yazımızda değiniriz.Chatman'ın bu müthiş performansına şapka çıkartmamak elde değil.Euro Challange sayı rekoru da sanırım kırıldı dünkü maçta Chatman tarafından.Tebrikler keşke galibiyete de yeterli olsaydı.
Koş Fatma Koş
Ülkemizde büyük beğeni ile! izlenilen FatmaGülün Suçu ne? dizisine uyarlanmış bir oyun gördüm internette gezinirken.Herkesinde tahmin edebileceği gibi bu oyunda başrol Beren Saat'te.Beren Saat namıdiğer Bihter,bu oyunda bir kaçış içerisinde ve tabiki erkekler tarafından kovalanıyor.Ne yapmak için? önemli bir soru işareti.Neyse yakalanmamak için Bihterciğimiz eski dizi partneri Behlül'ün fotoğraflarını toplamak zorundaymış.Yoksa yakalanıyor oyun sona eriyor...Ey güzel Allah'ım şu güzel Türkiye'de daha ne saçmalıklar göstericeksin bize.Belirtmeden etmiyim oyunun katagorisi aksiyonmuş.Aksiyon oyun severlere tavsiye edilir!
14 Aralık 2010 Salı
Kobe'den Van Gundy'e
Lakers ve Kronikleşmiş Normal Sezon Umursamazlığı..
NBA'de sezon başlayalı 1,5 - 2 Ay oldu. 4'te 1'ini geride bıraktık sezonun. Son 2 yılın Şampiyonu L.A. Lakers'de sezona 8-0 ile mükemmel başlamıştı. Yeni transferler müthiş oynuyor, Gasol MVP seviyesine çıkıyor, Odom en verimli yılını geçiriyor, Kobe idare ediyor ve hatta sakat Bynum'ın adı bile geçmiyordu. Sonrası ise geçen senelerle aynı sahne, 9 Galibiyet - 7 Mağlubiyet..
Geçen senelerde de Lakers'in en büyük sorunuydu bu, kolay maçlarda zorlanması ve umursamazlık. Son 2-3 haftadır yine baş gösterdi bu durum. Özellikle de Gasol - Artest'de.
Bynum olmayınca sezonun devamında da Ratliff sakatlanınca her maç 40 dk. nın üzerinde almaya başladı Gasol, tabiki bunun getirdiği bir yorgunluk vardır ama bu kadar etkilemesi de olanaksız. Maçların daha ilk çeyreğinden anlaşılıyor maça gelmediği.. Artest zaten yorum getirilemeyecek bir tip. Onun yerinde oynayabilecek adam fazlalığı şu an için onu büyük bir sorun haline getirmiyor, playoffta da toparlıyacaktır zaten.
Neyse Bynum'da bu gece dönüyor, çoğu sorunu çözecektir bu önemli ölçüde. Bekleyip, göreceğiz..
13 Aralık 2010 Pazartesi
Koca Kafalar-2
Kobe Bryant NBA 2K11
12 Aralık 2010 Pazar
Rahat Bırakın
Bu sezon başında transferin en flaş takımı tartışmasız Beşiktaş'tı.Önce teknik direktörlüğü Alman çalıştırıcı Bernd Schuster getirildi sonra Portekiz'li süperstar Ricardo Quaresma ve son olarak ta yıllarca Real Madrid'te top koşturup klübün simge isimlerinden olmuş olan Guti Hernandez getirildi.Tabi bu da doğal olarak Beşiktaş'ı en çok konuşulan takım haline getirdi.Buraya kadar her şey normal ancak bundan sonra öyle eleştiriler,yorumlar yapılmaya başladı ki bir Beşiktaş taraftarı olarak artık canıma tak etti desem yeridir.Nitekim forumlarda okuduğum kadarıyla birçok Beşiktaş taraftarı da benimle aynı fikirde.Bu 3 isme yapılan eleştirileri ayrı ayrı değerlendireceğim sizlere.
Bernd Schuster Getafe'de çok başarılı bir dönem geçirip Real Madrid'i çalıştırmış bir isim.Schuster'in gelmesiyle birlikte kendi sistemini de getirdi ve bunu takıma yerleştirmeye başladı.Modern futbol diye tabir edilen önde basıp pas yapan ve göze hoş gelen ofansif futbolu oturtmaya çalıştı Beşiktaş'a.Bu da sezonun ilk bölümlerinde başarılı oldu ofansif açıdan ama defansif açıdan pek başarılı olmadı.Bunun sebebi de sistemin yanlışlığı değildi bence.Bu tip bir futbol için hızlı defanslar gerekirken çakılı defans oynamaya alışmış ağır Ferrari'nin ve pozisyon hatasına düşen Zapo'nun oynaması yüzünden oldu.Arkaya çok top kaçtı bu yüzden de pozisyon verdi Beşiktaş.Ama hücum anlamında gerçekten süperdi diyebiliriz.Ama medya öyle ağır eleştiriler getirdiki Schuster'e anlamak mümkün değil.Futbolu bilmiyor diyenler bile oldu.Yani nasıl bir mantık futbolu bilmeyen birini dünyanın en büyük klüplerinden birine yani Real Madrid'e teknik direktör yapar anlamak mümkün değil bu eleştiriyi yapanları.Sistemi topa tuttular ve onu sindirmeye çalıştılar.Zaten burada sorunun sistemde değil de defansta oynayan oyuncular da olduğu anlaşıldı.Çünkü İbrahim Toraman-Ersan ikilisi oynamaya başladığından beri Beşiktaş çok az pozisyon veren bir takım haline dönüştü ki bu 2 oyuncu da çok hızlı ve mücadeleci oyuncular.Zaten Schuster sene başında Ferrari ve Zapo'nun gönderilmesini istemişti ancak Sivok'un sakatlığı tüm dengeleri alt üst etti.
Eleştirilerin dozajı artınca Schuster de bir yerde patladı artık haliyle.Bu patlamadan sonra da asık suratlı,çirkef geçimi zor biri damgası yapıştırıldı Schuster'e.Antremanda futbolcularıyla şakalaşıp maçlarda atılan gollere çocuklar gibi sevinip mutlu olan adam başkası heralde.Tabiki kaybedilince üzülmesi somrtması normal zaten içinde kazanma hırsı olan biri de böyle yapar.Bu yazıyı yazmamı sağlayan nedenlerden önemli nedenlerinden birisi de şu haber oldu.Schuster'in yerli oyuncularla konuşmadığı ve bu yüzden de yerli oyuncuların Schuster'i başkana şikayet ettiği..Ne diyim bilmiyorum ama en güncel örnekten başlıyacağım.Geçen haftaki Bursaspor maçında golden sonra Schuster'in sırtına atlayan ve onunla şakalaşıp sevinen Ersan'ı da mı izlemediler ya da genç Necip,Ali Kuçik,Ersan gibi oyuncularla özel olarak ilgilenip onlara önemli maçlarda dahi forma şansı vermesini görmediler.Bu tip oyuncuları geliştirmek için elinden geleni yapması ve herkese hak ettiği süreyi almasını sağladığını da görmediler.
Gelelim bir başka yıldız Guti'ye...Guti Türkiye'ye gelmiş en kariyerli oyunculardan biri.Onun yeteneklerini tartışmak bile yersiz zaten geldiği günden itibaren nasıl büyük bir maestro olduğunu kanıtlarcasına oynadı.Takımın beyni görevini çok iyi üstlendi.Gerektiğinde defansa kadar gelip top aldı,oyunu açtı,pas attı,çalım attı.Daha gelmeden yapılan "Para için geldi" eleştirilerini boşa çıkardı.
Bu sene Beşiktaş'ın bir kaç maçı hariç ligde ve Avrupa'da tüm maçlarını izledim.Ligdeki maçlarda Guti'ye atılan tekmelerin haddi hesabı yok.Gerçekten rakip oyuncular çok acımasızca tekmeyi atıyolar Guti'ye ve sert müdahelelrde bulunmaktan hiç çekinmiyorlar.Ancak bu tekmelere bazen faul bile vermeyen hakemler Guti'nin itirazlarına acımasıca kart gösteriyorlar.İspanyol futbolcuya çok yükleniyorlar daha sonra bu konuda kolay kart görüyor diye.Yani hakemler düzgün olarak kart verseler Guti'de böyle sinirlenmeyecek.Ayrıca bu yazıyı yazmamı sağlayan bir başka olay da şu son Eskişehir maçında oldu.Lig Tv spikeri Melih Gümüşbıçak Guti 2.sarıyı görünce"Bilerek gördü tatile çıkacak" gibi bir yorumda bulundu..Yani bunu neye dayanarak yaptı anlamak mümkün değil.Guti gibi iş ahlakı üst seviyede olan,antremanlarda hep iyi çalışan ayrıca antremanlardan sonra da kendi çalışmasını yapıp ilerleyen yaşına rağmen bu seviyede bir performans verebilen bir oyuncuya işten kaçıyor demek bilerek yapıyor demek çok çok ayıp.Hele ki bunu maç esnasında demesi ayrı bir garip yapıyor olayı.Sözde spikerlerin tarafsız olması gerekiyor.Hiç yakıştıramadım ve çok ta kızdım bu olaya.
Son olarak Quaresma'ya gelirsek o da Beşiktaş'ta yeniden doğdu.Tekrar Milli Takım'a seçildi.Ancak o da Guti gibi tekmelerden çok dertli.Üst üste gelen sakatlıklarda zaten bu tekmelerin sonucu.O kadar sert müdaheleler alıyorki Q7 sakatlanmaması mümkün değil.Aynı yere üst üste gelen darbelerin sonucu oluşuyor zaten.Ama medya yine ona "Antremanlarda çalışmıyor." damgasını yapıştırdı.Adam geçip gol atıyor "bencil,takım oyuncusu değil" diyorlar bunu da anlamak mümkün değil.Sanki hiç pas vermeyen egoist bir oyuncu Quaresma.Birkaç ekstra iş yapmaya çalıştığı durumlar hariç gayet te bir takım oyuncusu Quaresma.Bu dediğim durumlar da fazla değil.
Sonuç olarak dediğim gibi taraftarlığımın ön plana çıktığı bir yazı oldu.Tabiki bu genel yapılan eleştrilerden yola çıkarak yazdığım bir yazı ve gerçekten çok ta bunaldım bu eleştrilerden ve böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissettim.Bir taraftar olarak düşüncelerim bunlar ve birçok Beşiktaş taraftarının da görüşlerinin bu yönde olduğunu düşünüyor ve okuyorum dediğim gibi..Yanlışım olduysa affola dediğim gibi tarafsız olamadım pek.