Derek Fisher malum Thunder'a gitti.Bununla ilgili bir yazı zaten yazmıştım.Bu sabaha karşı oynanan maçta Oklahoma City Thunder formasıyla eski takımı Lakers'a konuk oldu Derek Fisher Staples Center'da.Tabi ki doğal olarak kendisine büyük bir sevgi gösterisi vardı hem maç öncesi hem de maç içerisinde.Mola dönüşü oyuna girdiği için bir an taraftarlar anlayamadı ama sonrasında büyük bir alkış koptu.Jack Nicholson dahil tüm Staples Center ayakta alkışladı tecrübeli oyuncuyu.Tabi işler bu kadar keyifli gitmedi ve ilk çeyrekten itibaren kötü oynayan Lakers Westbrook'u da durduramayınca maçı kaybetti.
İşte Fisher'ın Staples Center'a dönüşü...
30 Mart 2012 Cuma
27 Mart 2012 Salı
Yine Belediye Yine Hüsran
Play-off'a az bir süre kaldı malum.Beşiktaş ta puan farkı olarak rakiplerinin gerisinde ve şampiyonluk zor gibi gözüküyor.Bu yolda Galatasaray ve Trabzonspor'un puan kaybettiği haftada önemli bir şans geldi Beşiktaş'ın eline.Yeni başkanla yeni bir hava yakalayıp Olimpiyat'ta belalımız Belediye'yi yenmek istiyorduk olmadı ve yine çelmeyi taktı Belediye bize.
Belediye'nin oyun tarzı yıllardır belli büyük takımlara karşı ve3 bu taktiği en iyi uyguluyan takımlardan birisi zaten bu yüzden de büyük takımların belalısı denildiğinde akla ilk gelen takım.Olimpiyat Stadı'nda neredeyse boş tribünler önünde rüzgarı ve golü yiyerek başladı Beşiktaş.Quaresma'dan ziyade Almeida'nın olmayışının hücumda bizi zorlayacağını düşünüyordum nitekim öyle oldu üstüne bir de gol gelince hepten Belediye'nin istediği ortam oluştu.Çok şık bir gol attı Efe gerçekten.Cenk'in yapacağı bir şey yoktu.Golden sonra da Belediye atakları vardı ancak yararlanamadılar pozisyonlardan.Daha sonra da Beşiktaş daha doğrusu Fernandes yavaş yavaş oyuna ağırlığını koymaya başladı.
Kalecinin başlattığı topu orta sahada alan Fernandes ceza sahasına sokuldu Mustafa'yla verkaç yaptı ceza sahasına girdi topu çok klas önüne aldı zor pozisyonda bitirdi ve eşitliği sağladı.Bireysel yeteneğin ön plana çıktığı bir goldü.Fernandes yine klasını konuşturdu ve maça eşitliği getirdi.Golden sonra Beşiktaş baskısını iyiden iyiye arttırdı.Yine Fernandes'in şahane pası Hilbert'in ortasında Mustafa uygun durumda golü kaçırdı ardından da kornerden gelen topta yine Mustafa'nın kafa vuruşunu Oğuzhan çok güzel kurtardı.İlk yarı da böylece 1-1 eşitlikle sona ermiş oldu.
2.yarıya da hızlı başlayan Beşiktaş oldu.Fernandes'in süper pasında Simao ortaya güzel kesti ve Mustafa da topu ağlara yollayıp uzun süren suskunluğuna son verdi.Fernandes yine inanılmaz bir pas attı gerçekten golde katkısı çok büyük ama Simao'nun ortası da bence çok güzeldi.Golden sonra biraz geriye çekilince Beşiktaş Belediye art arda pozisyonlar buldu ancak Cenk çok güzel kurtarışlar yapıp gole izin vermedi.Cenk'e çok kızıyorum çünkü çok yetenekli bir kaleci ama ciddiye almıyor gibi maçları.Bu maçta da ilk yarı kolay bir pozisyonda sektirdi ve az daha gol oluyordu ama 2.yarı kendini gösterdi ve net pozisyonlarda gole izin vermedi.
Beşiktaş ta kontra ataklarla gol aradı.Son bölgede biraz daha isabetli paslaşmalar yapılsa belki de farkı arttırabilecektik olmadı.Özellikle Veli'nin çok uygun mesafede ve uygun pozisyonda kaçırdığı gol çok şaşırttı beni.Veli'nin gerçekten şut konusunda önünde gitmesi gereken çok yol var.Fernandes'in insanüstü deparını da ayakta alkışlamamak elde değil.İnanılmaz bir depar attı Fernandes ve topu takımına kazandırdı.Veli'nin kaçırdığı golden sonra gelişen Belediye atağında arka alanda boş kalan Visca topu ağlara yolladı.Kalan bölümde 2 takım da pozisyonlardan yararlanamadı ve Beşiktaş bir kez daha Olimpiyat Stadı'nda Belediye'ye puan kaybetti.
Maçın yıldızı tartışmasız Fernandes'ti.Portekizli tabiri caizse döktürdü ne yazık ki çabaları yetmedi 3 puan için.Verdiği paslar attığı gol gerçekten klasına yakışır cinstendi.Onun gibi bir oyuncuya sahip olduğumuz için gerçekten şanslıyız.Onun dışında beklerimizin oyuna pek katılamaması sıkıntı oldu.İsmail'in olmayışı ve Hilbert'in de savunmayı düşünerek ileriye çıkmaması hücumda zorlanmamıza sebep oldu.Zaten Hilbert'in her hücuma çıkışında tehlike yarattık.Almeida'nın yokluğunu çok aradık.Onun gibi fizikli ve formda bir golcü olsaydı maçın sonucunun farklı olacağını düşünüyorum.İlk defa ilk 11'de forma giyen Burak Kaplan'ı da tam hazır görmedim ama normal çünkü ilk defa oynuyor.Bence mutlaka forma şansı bulması lazımdı geçtiğimiz dönemlerde.İlk kez Beşiktaş forması giyen Bebe de uzun süren sakatlığın etkisiyle doğal olarak tam hazır değil gibi.
Beşiktaş yine kritik bir virajı alamadı ve az da olsa puan farkını azaltmayı başaramadı.Çok keyifli bir maç oldu futbolsever olarak bakarsak yüksek tempolu ve bol pozisyonlu ama sonu güzel bitmedi bizim adımıza.Haftaya Trabzon-Fenerbahçe maçı olacak ve Beşiktaş ligden düşmek üzere olan Samsun'la oynayacak.Bu maçta mutlaka 3 puan almak lazım.Son olarak Carvalhal'in de bu takım için yeterli olmadığı görüşüm günden güne daha da güçleniyor.
26 Mart 2012 Pazartesi
İlginç Sebep
San Antonio Spurs yıllardır aynı çekirdekle oynuyor ama her sene de şampiyonluk adaylarından birisi.Bu sene de gayet iyi gidiyorlar ve oynadıkları oyunla bana göre olmasa da birçoklarına göre finalin en büyük adayı.
Spurs'ün tecrübeli koçu Greg Popovich normal sezonu pek takmayan koçlardan birisi.Yani asıl işin play-off olduğunu biliyor ve takımını buna göre hazırlıyor.Müthiş bir rotasyon uyguluyor takıma Popovich ve art arda maçlarda takımın bazı önemli isimlerini dinlendiriyor.Dün oynanan Sixers maçında da buna benzer bir olay yaşandı ve tecrübeli yıldız Tim Duncan'ı dinlendirdi Popovich kadroya almadı.Maçtan sonra Nba.com'da ise Duncan'ın oynamama sebebi çok enteresandı.
Yukarıda gördüğünüz resim dünkü maçın boxscore'u.Duncan'ın yanında "DND" yani "giyinmedi." yazıyor.Bu gibi açıklamalardan sonra genelde varsa oyuncunun sakatlığı yoksa da koç kararı yazılır ama Duncan'a "Old" yani yaşlı yazılmış.Çok enteresan gerçekten.Duncan'ın yaşı ilerlemiş olabilir ama yine de Popovich şans verse bu tip maçlarda oynayabileceğini düşünüyorum Tim Duncan'ın çünkü gerçek bir profesyonel o.Yani yaşlı diye yazmaları biraz garip olmuş.Tam olarak bunları kim hazırlıyor bilemiyorum bazı yerlerde koçtan gelen açıklamalar neticesinde yazıldığı söyleniyor.Tecrübeli koç Popovich oyuncusuna da takılmış olabilir aralarındaki ilişki baya iyi çünkü ama yine de kafalarına göre doldurdularsa ayıp etmişler Duncan'a.
Etiketler:
Greg Popovich,
NBA,
San Antonio Spurs,
Tim Duncan
23 Mart 2012 Cuma
Jason Smith Blake Griffin'i Yere Serdi
Dün akşam Nba'de ilginç bir maç vardı.New Orleans Hornets-Los Angeles Clippers maçı.Neden ilginç derseniz bu yaz takas olan Chris Paul ilk kez New Orleans Arena'ya geliyordu.Maç başa baş giderken hızlı hücuma çıkan Blake Griffin'i Jason Smith çok sert bir faulle durdurdu.
Kaybettiği topun ardından geriye koşan Smith bu sırada topla potaya doğru giden Blake Griffin'i sertçe iterek yere serdi ve ardından da ortam gerildi.Koşmasının verdiği ivmeyle tribünlere kadar gitti Smith tabi ardından da Clipperslılar.Ancak araya girenler sayesinde ciddi bir tartışma önlendi.Malum Palace meydan savaşı hepimizin akıllarında.Smith'in faulü gerçekten sert.Griffin ucuz yırtmış diyebilirim.Smith flagrant 2 alıp atılmış oyundan.
Clippers'ı sene başından beri merakla inceliyorum.Hala istenilen seviyede değiller ve koç kontrolü kaybetmeye başlamış gibi.Ayrıca Nba'in en antipatik takımlarından biri olmaya başladılar özellikle Chris Paul tam "Tutmayın Küçük Enişteyi" moduna girmiş durumda.Bu tartışmada da eski takım arkadaşını tehdit eder gibi bir tavır içerisinde.Bu pozisyon için mazur görebiliriz kendisini çünkü gerçekten ciddi sıkıntıya yol açabilecek şekilde ittirmiş Griffin'i Smith ama genel tavrı bu halde CP3'nin.Yalnız "Oh iyi olmuş Griffin'e" diyenler de az değil.
İşte Smith'in sert faulü ve olanlar.
Kaybettiği topun ardından geriye koşan Smith bu sırada topla potaya doğru giden Blake Griffin'i sertçe iterek yere serdi ve ardından da ortam gerildi.Koşmasının verdiği ivmeyle tribünlere kadar gitti Smith tabi ardından da Clipperslılar.Ancak araya girenler sayesinde ciddi bir tartışma önlendi.Malum Palace meydan savaşı hepimizin akıllarında.Smith'in faulü gerçekten sert.Griffin ucuz yırtmış diyebilirim.Smith flagrant 2 alıp atılmış oyundan.
Clippers'ı sene başından beri merakla inceliyorum.Hala istenilen seviyede değiller ve koç kontrolü kaybetmeye başlamış gibi.Ayrıca Nba'in en antipatik takımlarından biri olmaya başladılar özellikle Chris Paul tam "Tutmayın Küçük Enişteyi" moduna girmiş durumda.Bu tartışmada da eski takım arkadaşını tehdit eder gibi bir tavır içerisinde.Bu pozisyon için mazur görebiliriz kendisini çünkü gerçekten ciddi sıkıntıya yol açabilecek şekilde ittirmiş Griffin'i Smith ama genel tavrı bu halde CP3'nin.Yalnız "Oh iyi olmuş Griffin'e" diyenler de az değil.
İşte Smith'in sert faulü ve olanlar.
22 Mart 2012 Perşembe
"Ayıp Oluyor Beyler"
Beşiktaş bugün Türkiye Kupasına'da veda etti Bank Asya 1.lig ekibi Boluspor karşısında ve artık bana göre tutunacak bir dal kalmadı.Mağlubiyetle birlikte maç üzerinden genel bir eleştiri yapmak istiyorum bu yazımda Beşiktaş ile ilgili.
Her şeyden önce yazıya Boluspor'u tebrik etmekle başlıyorum.Bazı bölümlerde şans yanlarında olsa da maç boyunca turu geçmeyi daha çok hak eden taraf oldular.Bir çok müsait pozisyondan yararlanamayan Ferhat Kiraz çok zor pozisyonda çok klas bir vuruşla son şampiyonu kupa dışına itti.Boluspor'u tebrik ediyorum.Ayrıca maç sonrasında olay çıkartan her iki taraftan holiganlara diyecek bir söz bulamıyorum.Yazıklar olsun.Keşke cezasız kalmasalar.
Gelelim Beşiktaş'a.Beşiktaş diyince de aklıma direk Carvalhal geliyor.Portekizli çok iyi niyetli çok güler yüzlü müthiş pozitif bir insan tamam eyvallah gerçekten öyle ama sene başından beri futbol anlamında çok büyük yanlışlar içerisinde bana göre ve hepten zirve yaptı son dönemde yanlışları.Öncelikle sıkışık fikstürden şikayet ediyor sene başından beri Carvalhal ama buna önlem almıyor.Hafta içi maç yapan kadro bir bakıyoruz hiç bozulmadan hafta sonu oynuyor ve üstüne aynı kadro bir kez daha hafta içi oynuyor.Ondan sonra hem sakatlıklar üst üste geliyor hem de temposu düşük tatsız tuzsuz bir Beşiktaş izliyoruz.Ama her maçtan sonra şikayet ediyor 3 günde bir maç oynuyoruz diye.Üstüne üstlük geniş te bir kadromuz var yani rotasyon yapmak istese çok rahat yapabilir.
Rotasyon yapmaya yapmaya bir yere kadar geldik ama en sonunda takımda çöküş başladı ve felaket bir dönem geçirdik.Ligde üst üste puan kayıplarıyla çok gerilere düştük üstüne bir de Atletico yenilgileri geldi.Yenilgiden öte aciz,kazanma isteği ve azminden uzak ve teslim olmuş Beşiktaş görüntüsü beni çok üzdü.Ama oyunculara da biraz hak vermiyor değilim üst üste bu kadar üst düzey maç oynamak çok zor.Son oynanan Manisaspor maçıyla bir umut ışığı doğdu gibi.Takım çok güzel top oynadı Fernandes önderliğinde ve temiz bir galibiyet aldık.Bu maçın ardından kupada Boluspor maçına çıkan kadro beni şaşkına çevirdi.Manisa maçında oynayan kadronun bir kaç ufak rötuş dışında aynısı bir kadro çıktı sahaya.Sayın Carvalhal bu maçta da genç oyuncular şöyle bir yana dursun yedek oyunculara bile şans vermedi.Sahada ise konsantre olamayan bir Beşiktaş vardı ve Boluspor da cezayı kesti.Kadro beni gerçekten çok üzdü.Atınç gibi Muhammed gibi gençlerin yanında şans bulamayan ve benim çok merak ettiğim Burak Kaplan oynamıyordu.Keza yine fazla şans bulamayan Alves ve Mehmet Akyüz'ün de ben ilk 11'de olmalarını bekliyordum.
Tercihleri de yanlış bana göre Portekizli hocanın.Gerek diziliş gerekse oynayan oyuncular beni rahatsız ediyor.Quaresma gibi bir adam var elinde.Bu adama kimse savunma yaptıramamış sen hem sürekli geri gelmesini bekliyorsun hem de kısır hücumunu canlandırmasını.Keza Simao da Fernandes te geri gidip gelmekten enerjilerini hücuma saklayamıyor.Ben demiyorum ki bu isimler hiç geri gelmesin geriye yardım etmesin.Geriye hiç gelmedikleri zaman ne kadar aciz durumlara düştüğümüzü gördük.Ama madem bu isimleri oynatıyorsun oyunu bu kadar geniş bölgelere yaymamak lazım.Schuster'in oyun mantalitesi bir nevi.Ama Carvalhal bu zaafları gidermek üzerine değil tam tersine daha çok gözükmesine yol açan bir taktik oynattı.
Tercihlerde ise orta sahada önde Veli'yi oynatırken gerisinde Fernandes'i oynattı.Bu takımın beyni Fernandes şu anda ve Portekizli sürekli geriye gelip top alıp ileri çıkmaktan bir türlü ileride etkili olamıyor bir türlü Fernandes.Keza Ersan Gülüm'ü sürekli sol bekte denemesi de bana garip geliyor.Hele uzun süreli bir sakatlıktan çıkan bir stoperi Kadıköy deplasmanında denemek çok ilginç bir tercihti bence.Ben Mustafa Pektemek'i tek forvet oynatmasını da ciddi anlamda eleştiriyorum.Pektemek yetenekli bir adam ama tek forvet oynayabilecek özelliklere sahip değil.Önünde başka bir forvetle oynadığında verimli olabilir.Benim aklımda hep Almeida-Pektemek ikilisini birlikte oynatmak vardı nitekim Manisa maçında bu ikilinin ne kadar etkili olduklarını gördük.Ayrıca sene başından beri söylemekten yoruldum ama bizim de diğer takımlar gibi 3 oyuncu değiştirme hakkımız olduğunu Carvalhal anlayamadı.Dökülen oyunculara bile 90 dakika sabretti ve biz birçok maçı 1-2 oyuncu değişikliğiyle geçtik.
Suçu sadece teknik direktöre yüklemek istemiyorum ama aslan payı bence Carvalhal'in.Oyuncuların suçlarına gelirsek benim dikkatimi çeken isimler var.Önce Holosko'dan başlayalım.İstikrarlı bir şekilde düşüyor performansı.Giderek daha savruk bir oyuncu olmaya başladı.Çok garip ve dengesiz hareketleri var saha içerisinde ve ayağına gelen neredeyse hiçbir topu olumlu kullanmıyor Holosko.Şans bulamamaktan şikayetçiydi ama şu form grafiğiyle Beşiktaş'ın futbolcusu olması imkansız gerçekten.Hazır konu Beşiktaş'ın futbolcusu olması imkansız demişken Ekrem Dağ'ın da hala nasıl bu formayı giydiğine inanamıyorum.Ne hücumda ne savunmada bir olumlu etkisi var.Eskiden mücadele eden savaşan bir görüntüsü vardı en azından ama şimdi o da yok.Sakatlığı sebebiyle Hilbert oynayamazken az çektirmedi bize ve şu Manisa maçında uzun süreli sakatlıktan çıkan ama buna rağmen muhteşem bir oyun ortaya koyan Hilbert'in gelişiyle resmen büyülendim diyebilirim.Mehmet Aurelio'nun da bitmiş olduğunu bugünkü maçta net olarak gördük nitekim Carvalhal de ona 45 dakika dayanabildi.
Sene başındaki formlarından uzak olan oyuncular da yok değil.Mesela Veli Kavlak çok iyi mücadele ediyordu ama şimdilerde onun da oyununu hiç beğenmiyorum.Ayağına gelen topları eziyor resmen ve şutu da hiç yok.Mustafa Pektemek te düşüş içerisinde uzun süredir.Oynatıldığı yer yanlış anlayabiliyorum ama o da ayağına her top gelişinde ayakları birbirine dolaşan bir görüntü de ve kafasını hiç kaldırmıyor.Pas vermesi gereken yerlerde çalıma giriyor ve arkadaşlarıyla yardımlaşmaktan uzak.Quaresma konusuna da ufakça bir değinmek istiyorum o bu formayı hak ettiğini göstermediği sürece attığı gollerin bir anlamı yok benim için.Müthiş bir yetenek ama futbolcu olmak sadece yetenek işi değil son yıllarda.Mutlaka gayret etmesi ve Beşiktaş forması giydiğinin farkına varması lazım.
Beşiktaş'ın durumu son yıllarda olmadığı kadar karanlık.Taraftarın da dediği gibi artık "Ayıp oluyor beyler."Ama önümüzde bir seçim süreci ve her ne kadar büyük bir dezavantaj içerse de play-off dönemi var.Tabi bunun için ligdeki son viraj çok önemli.Rakiplere göre nispeten kolay bir fikstür var ama Beşiktaş bu tip avantajları her zaman aleyhine çevirebilecek bir takım.Umarım bu süreç Beşiktaş için hayırlı geçer.
Gözlerim Kör Olaydı da..
Yılların tecrübesi Derek Fisher bu takas döneminde yıllardır formasını giydiği çok kritik işlere imza attığı,şampiyonluklar kazandığı Lakers'tan ayrıldı ve Houston'a takas edildi.Ancak Fish Rockets formasını hiç giymedi ve buy out edilip şampiyonluk adaylarından Oklahoma City Thunder ile anlaştı.Fisher dün Clippers'la oynanan maçta ilk kez Thunder forması giydi.
Fisher son yıllarda hepten yaşlılığının dezavantajlarını yaşamaya başlamıştı.Savunmada çok aksıyordu ve gerçek bir oyun kurucu ihtiyacı çeken Lakers'ta Mike Brown'la birlikte gelen yeni sistemde hepten sırıtmaya başlamıştı.Lakers'ta takas bekleniyordu ve kaçnılmazdı hatta takas döneminde Lakers'tan birçok ismin adı geçti ama bir tek Kobe ve Fisher'ın adları geçmemişti.Önce Ramon Sessions'ı kadroya kattı Lakers.İhtiyaç üzerine güzel bir hamleydi Sessions.Lakers için tam takaslar kapandı derken bir anda şok bir şekilde Derek Fisher'ı yollayıp Jordan Hill'i aldılar.
Taraftar gözüyle değerlendirmek istiyorum biraz da.Fisher'ın hali hazırda bu takımın ilk beş guardı olamayacağının ve takviye gerektiğinin farkındaydım ben de.Ama Fisher bu takım içinde benim için özel adamlardan biriydi nitekim okuduğumuz gördüğümüz kadarıyla takım arkadaşları için de çok özeldi.Lideriydi takımın Fisher bir nevi.Birkaç yıldır hepten sırıtıyordu Fish ama play-off'lar gelince hatta şöyle düzelteyim yürek koymak gerektiğinde öne çıkan 1 numaralı adamlardandı Fish.Duygusal olarak değerlendirdim olayı ve çok üzüldüm gerçekten gitmesine.Öylece kaldım bir süre ve aklıma bir sürü anısı geldi Fish'in.Ama teknik açıdan bakınca hem kontratını yolladı Lakers hem de Sessions'ın gelişiyle büyük ihtimal neredeyse hiç süre alamayacaktı Fisher.Lakers için her şeye rağmen teknik açıdan değerlendirdiğimizde de mali açıdan değerlendirdiğimizde de çok verimli bir takas dönemi geçti.
Yazımın başında dediğim gibi dün Fisher ilk kez Thunder forması giydi.Onu başka formayla görmeye pek alışık değilim baya bir garipsedim ve hüzünlendim.Seyirci de güzel bir hoşgeldin dedi.Yolu açık olsun "Ayarcı"nın..Ne olursa olsun play-off'ta karşımızda olsun istemem ne yapacağı belli olmaz hançeri saplar daha önce birçok takıma yaptığı gibi.
İşte Fisher'a Thunder seyircisinin hoşgeldin deyişi.
21 Mart 2012 Çarşamba
Koç Cousins
Bloga tam başlamıştım bu sefer laptopum arızalandı ve yine yazamadım.Tekrar özür diliyorum sizlerden tekrar bir sıkıntı olmazsa yine istikrarlı bir şekilde yazılara devam edeceğim.
Gelelim bu yazımızın konusuna.DeMarcus Cousins Nba'in en yetenekli ama bir o kadar da sorunlu oyuncularından birisi.Henüz daha kariyerinin başlarında olmasına rağmen birçok kez adı sorunlarla anıldı.Sene başında koçla tartıştı ayrılacaktı ama koç gidince kalmaya karar verdi.Yeni gelen koç Keith Smart'la arası daha iyi gibi Cousins'in.Son oynanan Memphis maçının son anlarında farklı galibiyetin mutluluğunu koçun ceketini alıp koç gibi davranarak yaşamış Cousins.
Koçla arasının iyi olması iyi ama koçun ona bu kadar yüz vermesi ileride başına büyük dertler açabilir.Sonuçta Cousins bu ne yapacağı belli olmaz.Yarın öbür gün bunun gibi ufak istekleri olmaz kendisinin tahmin edebildiğim kadarıyla.Keith Smart bakalım ona ne gibi töleranslar tanıyacak ilerleyen günlerde ve aralarındaki ilişki nasıl olacak. İşte sabahki Memphis maçından Koç Cousins.
Gelelim bu yazımızın konusuna.DeMarcus Cousins Nba'in en yetenekli ama bir o kadar da sorunlu oyuncularından birisi.Henüz daha kariyerinin başlarında olmasına rağmen birçok kez adı sorunlarla anıldı.Sene başında koçla tartıştı ayrılacaktı ama koç gidince kalmaya karar verdi.Yeni gelen koç Keith Smart'la arası daha iyi gibi Cousins'in.Son oynanan Memphis maçının son anlarında farklı galibiyetin mutluluğunu koçun ceketini alıp koç gibi davranarak yaşamış Cousins.
Koçla arasının iyi olması iyi ama koçun ona bu kadar yüz vermesi ileride başına büyük dertler açabilir.Sonuçta Cousins bu ne yapacağı belli olmaz.Yarın öbür gün bunun gibi ufak istekleri olmaz kendisinin tahmin edebildiğim kadarıyla.Keith Smart bakalım ona ne gibi töleranslar tanıyacak ilerleyen günlerde ve aralarındaki ilişki nasıl olacak. İşte sabahki Memphis maçından Koç Cousins.
14 Mart 2012 Çarşamba
Nba'de İlk Takas Gerçekleşti
Nba'de son yılların belki de en hareketli takas dönemi başlamak üzere.Ortada çok fazla sayıda dedikodu var ve çok önemli oyuncuların isimleri geçiyor.Perşembe gecesi sona erecek olan takas döneminin ilk takası gerçekleşti ve belki de kapı açıldı.Milwakuee ve Golden State arasında gerçekleşen takasta 5 oyuncu yer değiştirdi.
Takasa göre Bucks Golden State'ten Monta Ellis,Ekpe Udoh ve Kwame Brown'ı alırken karşılığında Andrew Bogut ve Stephen Jackson'ı Golden State'e gönderdi.2 takımın da takasın ana parçalarını elden çıkartmaya çalıştıklarını biliyoruz.Üstüne Bucks Stephen Jackson'dan da kurtulmaya çalışıyordu.Golden State'in adı önce Magic'in yer aldığı bir takasta yer aldı ancak gerçekleşmedi.Dün gece itibariyle de bu takasın gerçekleştiği doğrulandı.Ellis ve Udoh ta dün gece Golden State-Sacramento maçında yer almadılar.
Golden State açısından bakarsak kağıt üzerinde Stephen Curry-David Lee-Andrew Bogut üçlüsüne sahip oldular ki çok güzel ve dengeli bir üçlü oldu ancak hem Bogut hem de Curry tüm lig genelinde en kolay sakatlanabilecek oyuncular.Ne yazık ki ikisinin de sağlıklı kalacağını düşünmüyorum ve bu yüzden Warriors'un bu ikiliden bekledikleri verimi alamayacağını düşünüyorum.Ama sağlıklı kaldıkları dönemde çok dirençli bir takım olacaklardır.Takasın bir diğer parçası S-Jax'inse Warriors'la destansı bir geçmişi var diyebiliriz.Dallas'ı eledikleri efsane play-off serisinde Kaptan Jack liderlik etmişti takıma ve Warriors seyircisi gönlünde bambaşka bir yeri var.Ama Bucks'la rezalet bir dönem yaşadı ve sakatlığı nedeniyle kenarda oturuyor.Bana göre ciddi bir sakatlığı yok ama neyse.Yine de onun kendini bulacağını düşünüyorum en azından Bucks'taki kadar kötü oynayamayacaktır.
Takasın bir diğer cephesi Bucks ise ligin en bencil guard ikilisini kurdu diyebiliriz.Takastan sonra bir çok kişi bir Jennings takası bekledi ancak Bucks cephesi Jennings'i tutacaklarını açıkladı.Geçmişlerinde de bir Payton-Cassell guard combosu var.Çok enteresan bir ikili oldu.Takımın kontrolü yavaştan bilinçli oyunculara geçmeye başlamıştı ve daha mücadeleci ayrıca kazanan bir Bucks vardı son maçlarda.Ayrıca Ersan'ın da müthiş bir performansı vardı ancak Ellis'in de gelişiyle bu düzenin değişeceğini düşünüyorum.Takasın diğer parçaları Kwame Brown'ın biten kontratı ve Ekpe Udoh.Udoh bence potansiyelli bir oyuncu.Burada gerektiği süreleri alabilirse takasın en kritik parçası olabilir.Kwame ise kimsenin anlam veremediği o büyük kontratı aldı ancak sonrasında sezonu kapattı sakatlığı nedeniyle.Onun da biten kontratı yine Bucks adına olumlu bir hamle olarak gösterilebilir.
Bana göre takastan Bucks daha karlı çıktı.Yarım dönem daha Jennings-Ellis ikilisini denerler olmadığı zaman da değiştirirler üstüne Udoh gibi bir potansiyelli oyuncuyu ve biten kontrat aldılar.Warriors adına bol riskli ama kağıt üstünde çok olumlu bir ikili kurdular.Sağlıklı kalabilirlerse onlar için de işler düzelebilir.
10 Mart 2012 Cumartesi
Eline Sağlık Ercan Taner
Ercan Taner ülkemizde bulunan en önemli spor adamlarından birisi.Futbol bilgisi üst seviyede ama en önemlisi adam gibi adam diyebileceğimiz bir insan.Kendisinin yazılarını da çok beğenerek takip ediyorum.Son yazısı da enfes olmuş.Yazmak istediğim ama nasıl anlatacağımı bulamadığım şeyleri çok güzel yazmış benim ve eminim ki bir çok Beşiktaşlının hislerine tercüman olmuş.Aynen yayınlıyorum yazıyı eline yüreğine sağlık Ercan Taner.
Beşiktaşlı olmak Süleyman Seba'dır...
Beşiktaşlı olmak Baba Hakkı olmaktır...
Beşiktaşlı olmak Yusuf olmaktır...
Beşiktaşlı olmak Sanlı'dır, Vedat'tır...
Beşiktaşlı olmak METİN, ALİ, FEYYAZ, RIZA'dır...
BESİKTAŞLI Olmak KÖYİÇİ'dir...
Beşiktaşlı olmak ÇARŞI'dır...
SENET, SEPET, EURO, BORÇ, HARÇ DEĞİL!
Beşiktaşlı olmak GÜNEŞ'TİR...
İşte Güneş Beşiktaştır!
Çünkü Beşiktaş balçıkla sıvanmaz...
BEŞİKTAŞLILAR SİZCE ?
9 Mart 2012 Cuma
Üçgen Geri mi Geliyor?
Bu sene yola Mike Brown'la çıkan Lakers sezonun yarısını geçtiğimiz şu günlerde bir türlü istediğini yapamayan bir takım görüntüsünde.Staples Center'daki oyunla deplasmanlardaki oyun arasında büyük bir fark var ve özellikle hücumda bir problem yaşanıyor.
Son çıkan haberlere göre Lakerslı oyuncular da durumdan memnun değil.Takım içi bir toplantı yapıp tekrar üçgen hücum oynamak istediklerini söylemişler.Mike Brown'ın hücum düzeninden memnun değil yani Lakers oyuncuları.Topun daha çok paylaşıldığı ve herkesin oyunun içinde olduğu bir sistem üçgen hücum ve bu hücumun ustası da geçen sene Lakers'tan ayrılıp emekli olan efsane koç Phil Jackson...
Jackson gibi bir koçun yerini tabi ki kimse dolduramaz ancak onun sistemini de arıyor Lakers.Hücum özellikle deplasmanlarda fazlasıyla Kobe-Bynum-Gasol üçlüsüne kalmış durumda.Hele ki Kobe biraz fazla şut kullanınca mağlubiyet kaçınılmaz oluyor.Son kaybedilen Detroit ve Washington maçları bunun canlı kanıtları.Ligin en zayıf ekiplerine yenildi Lakers.Üstüne Wizards'a 21 sayıdan verilen maç beni çok şaşırttı.3 oyuncunun 70+ sayı attığı maçları bile kazanamıyor Lakers çünkü diğer oyunculardan destek gelmiyor.
Üçgen hücumu çok iyi bilen oyuncular var takımda üstüne bu sistem için çok çok ideal oyuncular var.Takas dedikodularında sıkça adı geçen Pau Gasol üçgen hücumla Nba'in en iyi uzunu olmuştu geçtiğimiz senelerde.Ayrıca yan parçalar da Fisher gibi Metta gibi Blake gibi oyuncuların da veriminin artmasını bekliyorum ben.En çok ta Gasol'a yarayacaktır dediğim gibi.Ayrıca Kobe'nin de bu kadar çok şut kullanmayacağını düşünüyorum sistem içinde.Hele ki oyuncuların ortak karar alarak bu isteği yaptığını düşünürsek Kobe'nin de bunu istediğini düşünüyorum.
Takımın hücum stilinden ben de pek memnun değilim ve ufak üçgenler kurduğumuz zaman ne kadar kusursuz hücum ettiğimizi görmek te bu sistemi daha çok aramamı sağlıyor.Ayrıca guard konusunda -takviye gelmezse- büyük bir delik var ve bu deliği minimuma üçgen hücumla indirebiliriz.Ancak Brown buna ne diyecek,ne kadar uygulanabilecek,ya da bu haberler gerçek mi onu önümüzdeki günler ve maçlar gösterecek.
Başkanlığa 2 Aday
Dün akşam deplasmanda Atletico Madrid'le çok önemli bir karşılaşmaya çıkan(maç yazısını akşam saatlerinde gireceğim yeri gelmişken) Beşiktaş'ta dünden itibaren başkan adaylığı için de hareketli saatler yaşanıyor.Dün Serdal Adalı başkan adaylığını açıklarken bugün de sürpriz bir isim sanatçı Zafer Algöz başkan adaylığını açıkladı.
Önce Serdal Adalı'dan başlayalım.Adalı yöneticilik döneminden itibaren camiada,taraftarlar arasında ve futbolcular arasında sevilen bir isim.Beşiktaş camiasına çok büyük katkıları oldu ve verilen görevleri başarıyla yerine getirdi transfer çalışmalarında da.Ancak bir takım talihsizlikler oldu bildiğimiz gibi ve kendisi camiadan uzaklaştı.Metris'te bulunduğu süre içerisinde beklediği desteği görememesi onu son yönetimden soğuttu.Kendisinin masum olduğunu düşünüyordum nitekim iddanamede de görüldü.
Gelelim başkan adaylığı konusuna...Kendisine büyük bir destek vardı camia içerisinden ben de Adalı'nın başkan olmasını isteyenlerdenim.Dün itibariyle adaylığını açıkladı ancak önemli bir açıklaması daha vardı.O da tek aday olması.Bu açıklamasından benim anladığım camiadaki kopuklukları giderip tekrar bütünlüğü sağlamak ve şu an kulübün bulunduğu ekonomik sorunlardan el birliğiyle düzlüğe çıkmayı hedefliyor Serdal Adalı.
Gerekli çalışmaları ve incelemeleri yaptığı söyleniyor kendisinin ve Hüsnü Güreli gibi tecrübeli bir ismin yönetimde yer alacağı konuşuluyor.Ayrıca bir diğer başkan adayı Levent Erdoğan'ın da listeye girebileceği söylentiler arasında.Bunlar tabi ki söylenti ama herkesin ortak bir çatı altında toplanması lazım çünkü ortada mali açıdan bir sıkıntı var.
Zafer Algöz İngiliz modeli 4 yıllık bir kalkınma planıyla Beşiktaş'ın ekonomik sorunlarını çözüp Avrupa takımı haline getireceğini açıkladı.Kısa değil uzun vadeli planlar içerisinde olduğunu açıkladı.Camianın ve taraftarın o kadar sabrı olur mu bilemem ama doğru bir çalışma içerisine girilirse sonunda çok güzel günler göreceğimizi düşünüyorum böyle bir projede.
Bir de Serdar İnan'ın Tuncay Özilhan ve Mübariz Mansimov'un da desteğiyle 500milyon dolarlık bir bütçeyle Beşiktaş başkanlığına talibim dedikoduları kendisinin kulüp üyesi bile olmadığı haberiyle son buldu.Bu tip haberler çıkıyor çıkacaktır da inanmamak lazım.
Evet mali açıdan bir sorun var büyük bir sorun ama Beşiktaş'ın aşamayacağı bir sorun olduğunu düşünmüyorum.Koskoca Beşiktaş camiası sahipsiz değildir bunu da belirtmek istiyorum.Beşiktaş camiasının baba isimlerini biliyoruz.Bu isimlerin söz konusu Beşiktaş olduğunda ortak bir hedefte bir araya getirilmesi çok zor değil.Yeter ki dürüst birinin başlığı altında toplansın.Kişisel isteğim efsane başkan Süleyman Seba'nın,Tuncay Özilhan'ın,Rahmi Koç'un ve diğer önemli isimlerin bir araya gelmesi ve bir adayı tamamen desteklemesi ya da bir isim önermeleridir.Bu aday altında da dürüst ve işinin ehli kişilerin bulunmalı.Kulüpten geçinenlerin temizleneceği ve her branşta Beşiktaş forması giydiğinin farkında olan ve sırf bunun getirdiği gururun bilincinde olan bir takım istiyorum.Bu seneki erkek basket takımımız gibi.Bunu kuracak her türlü yönetime de gerek lisanslı ürün olsun gerekse maça gitmek olsun bir taraftar olarak her türlü görevimi yerine getirerek destek olacağım.
7 Mart 2012 Çarşamba
"Özel Olan Lazım"
Chelsea Abramovich geldiğinden bu yana belki de klübün en başarısız dönemini yaşıyor.Başarısızlıktan ziyade oyuncuların oynama isteği ve kazanma azmi gitmiş gibi.
Başarısız sonuçların ardından Portekizli menajer Andres Villas-Boas'la yollar ayrıldı.Boas'ın koltuğuna birçok aday gösterilmeye başlandı.En ciddi olarak gündeme gelen isimse İspanyol menajer Rafael Benitez...Ancak Chelsea taraftarı Benitez'i pek istemiyor gibi.Son oynanan FA Cup mücadelesinde tribünde Mourinho lehine pankartlar açıldı ve Mourinho için tezahüratlar yapıldı.Yukarıda gördüğünüz pankartta da "Rafa'yı istemiyoruz.Bize özel olan lazım." diyerek hem Portekizli teknik adama sevgilerini hem de onu takımın başında görme isteklerini belirttiler.
Chelsea'de sorun izlediğim kadarıyla büyük gibi.Dediğim gibi futbolcular oynamaktan zevk almıyorlar gibi.Kadroda istikrar da bir türlü sağlanamadı.Başarısız sonuçlar da eklenince Boas yollandı.Gelelim Mourinho ihtimaline...Mourinho benim şahsen dünyada en sevdiğim teknik adam.Kendine özgü tarzı ve özgüveniyle birlikte kusursuz bir futbol bilgisi var ve onu istemeyecek bir takım düşünemiyorum.Mourinho geçtiğimiz günlerde Londra'dan ev aldı ve en başından beri Chelsea'nin onda özel bir yeri olduğunu biliyoruz.Madrid basınında da bir takım dedikodular hep vardı ancak ben onun Madrid'i bırakacağını düşünmüyorum.
Sistemini iyiden iyiye oturtmaya başladı Madrid'te ve sonuçları da ortada.Gol rekoruna koşan Real Madrid önüne geleni perişan ediyor ve 10 puan gibi önemli bir farkla da lider durumda ligde.Bu başarıların devam edeceğini ve artacağını da düşünüyorum çünkü istediği sistemi kurdu ve gerekli oyuncular da transfer edildi.Zor ama buradan şampiyonluk verilirse o zaman daha gerçekçi bir hal alabilir ya da Şampiyonlar Ligi'nde erken bir vedadan sonra da yollar ayrılabilir Mourinho'yla.
Bir Madrid taraftarı olarak Mourinho'nun gitmesini hiç istemem ancak söz konusu Chelsea olunca ve onun İngiliz takımına zaafını düşündüğümüzde de imkansız olmayan bir ihtimal söz konusu.Bakalım neler olacak ilerleyen günlerde.
Masked Mamba>Dark Mamba
Los Angeles Lakers'ın süperyıldızı Kobe Bryant son günlerde All-Star maçında kırılan burnundan sıkıntı yaşıyor.Kobe burnunu korumak için son 3 karşılaşmada özel bir maskeyle sahada yer aldı.Bu 3 karşılaşmada da harika oynayan Kobe deplasmanda oynanan maçta Detroit'e karşı değişikliğe gitti ve siyah maske taktı. Ancak bu maskeye alışamamış olmasından gerek Kobe maça çok kötü başladı ve art arda şutlarda isabet bulamadı.Daha sonra maske değişikliğine giden Kobe eski maskesine geri döndü ve kendini toparladı üstüne de maçı uzatmaya götüren basketi son saniyede Tayshaun Prince'in uzun kolları arasından Detroit potasına yolladı.Ancak bu şut bile Lakers'ın kazanmasını sağlayamadı.Kobe-Gasol-Bynum'ın toplam 72 sayı attığı maçta diğer oyunculardan sadece 13 sayılık katkı gelince Lakers maçı kaybetti..
İşte Kobe'nin son saniyede Detroit potasına attığı basket.
6 Mart 2012 Salı
Beşiktaş Milangaz İncelemesi
Lakers değerlendirmesinden sonra basketboldan devam edeyim dedim ve Beşiktaş Milangaz'a elimden geldiğince bir değerlendirme yazısı yazayım dedim.
Beşiktaş malum sezona tüm dünyayı şaşırtan Deron Williams transferiyle başladı.Daha sonra da Milli oyuncumuz Semih Erden katıldı takıma.Bu oyuncuların yanına yabancı olarak David Hawkins ve Zoran Erceg gibi kaliteli oyuncularla birlikte yerli olarak ta Can Akın,Ersin Dağlı gibi ligimizin önemli oyuncular eklendi.Böylece çok heyecan verici bir kadro kuruldu.Geçen seneden takımda kalan Marcelus Kemp'in de Deron Williams'la iyi anlaşması sonucu yüksek tempo basketbolla rakiplerine sayı yağdırdı Beşiktaş.Geçen senenin şampiyonu Fenerbahçe Ülker'i de Sinan Erdem'de taraftarıyla birlikte kolay bir şekilde yendi.
Ancak Avrupa'da sürpriz bir mağlubiyetle Eurochallange'a gitti Beşiktaş.Burada da Deron Williams şov vardı.Yıldız oyuncu Göttingen potalarına tam 50 sayı attı.Her şey iyi giderken Semih Erden'in sakatlık haberi geldi.Yıldız oyuncunun 2 ay oynayamayacağı açıklandı.Bu da pota altına takviye gerektiği demekti.Beşiktaş'ın gündemine yine çok önemli isimler geldi ve Beşiktaş'ta bu doğrultuda tercihini Nba'den Lamar Odom'la anlaştı.Odom transferiyle dünya tekrar Beşiktaş adını duydu ve siyah beyazlı ekip ligin en önemli şampiyonluk ekibi haline geldi.
Fakat bu çok uzun sürmedi.Odom'un Türkiye'ye gelişinden 1 gün önce tüm dünya şok bir haber aldı.Nba'de lokavt konusunda anlaşmaktan uzak olan 2 taraf bir gün yapılan toplantıyla anlaşmaya vardı ve lokavt sona erdi.Yani Beşiktaş Lamar Odom'a kavuşamadan elindeki Deron Williams ve Semih Erden'i de kaybetmişti.Herkesin merak ettiği o soru gelmişti işte."Lokavt bitti Beşikttaş bitti." yorumları yapıldı.Geldiği zaman çok büyük katkı vermesi beklenen Lamar Odom'dan önce takımın lideri en önemli oyuncusuyla birlikte yine takım içinde kritik bir role sahip olan oyuncuyu da kaybetmişti Beşiktaş.Bu ani gelişme sonrası Beşiktaş'ın B planını herkes gibi ben de merak ediyordum.
Önce uzun oyuncu arayışına yöneldi Beşiktaş.Gündeme birkaç farklı isim geldi.Menajerlerinde katkısıyla bir çok oyuncu Beşiktaş'a gelmiş gibi haber çıktı ancak Beşiktaş tercihini NBA tecrübesi de olan Pops Mensah Bonsu'dan yana kullandı.Bana göre çok iyi bir transferdi gelmesini istediğim bir oyuncuydu.Hem atletik yetenekleri,hem mücadeleci kişiliği hem de oyunuyla bir taraftar olarak gelmesine sevindim.Kemp'in de sakatlığıyla hepten daralan bir kadro vardı Beşiktaş'ın elinde.Yine de bu oyuncular yürek koydular ve Euroleague'de süper bir sezon geçiren ligin güçlü ekiplerinden Galatasaray Medical Park'ı güzel bir oyunla mağlup ettiler.Can Akın,Hawkins gibi oyuncular yaklaşık 40 dakika sahada kalıyorlardı.
Daha sonra Beşiktaş gözünü oyun kurucu transferine çevirdi.Yine bir bilgi karmaşası oldu bir çok isim gündeme geldi.Beşiktaş tercihini yine Nba patentli bir oyuncu olan Carlos Arroyo'dan yana kullandı.Arroyo oyun tarzı olarak Deron Williams gibi hızlı tempoyu seven bir oyuncu.Üstüne üstlük çok delici ve ribauntlara katkı veren bir kısa.Oyun kurucu bir takımın en önemli noktasıdır diyebiliriz.Bu açıdan Carlos Arroyo çok yetenekli bir oyuncu.Üstüne bir de tecrübesi eklenince yine çok önemli bir transfer diyebiliriz buna.Bu transferden sonra Efes Pilsen'i de deviren Beşiktaş Euroleague'te oynayan 3 temsilcimizi de mağlup etmeyi başardı.Avrupa'da ve ligde başarılı oyununu devam ettirdi Beşiktaş.
Bu süre içerisinde ise Kemp'in sakatlığının iyiden iyiye uzamasıyla bir skorer oyuncu arayışı çıktı ortaya.Böylece Beşiktaş yine Nba tecrübesi bulunan 2 şampiyonluk yüzüğü sahibi Adam Morrison'la sözleşme imzaladı.Morrison transferi çok ani oldu gerçekten.Morrison Nba'e çok büyük beklentilerle girmiş ancak bunların çok çok altında kalmış bir oyuncu.Lakers'la benchte takım elbisesiyle 2 yüzük kazandıktan sonra Avrupa'ya geldi ve Kızılyıldız'la oynadı.Kızılyıldız'da kendine geldi diyebiliriz Morrison için.Baskıdan uzak olunca çok güzel performans sergiledi.Savunma zaafları olsa da saf bir skorer Morrison.Beşiktaş'ın hücumuna çok şey katmasını bekliyordum kendisinin.
Bu transferlerle tekrar çok iddialı bir konuma geldi Beşiktaş.Oyun olarak ta yerli rotasyonu konusunda biraz sıkıntı yaşasa da göze hoş gelen bir basketbol oynanıyordu.En önemli artı bana göre Beşiktaş takım olmayı başarmış bir görüntü çiziyordu gerek sahadaki gerekse saha dışındaki oyuncularıyla.Deron zamanındaki savunma zaafı liderliğin Hawkins ve Bonsu gibi sert oyunculara geçmesiyle kaybolmuştu.Ancak yine şanssızlıklar peşini bırakmadı Beşiktaş'ın.Tam Türkiye kupası öncesinde zaten dar olan yerli rotasyonunun ve takımın en önemli oyuncusu Can Akın ağır bir sakatlık geçirdi ve sezona nokta koydu.
Türkiye Kupası'na bu kötü haberle giden Beşiktaş'a bir kötü haber de Erceg'ten geldi.Benim tertemiz bir bileği var dediğim ve takıma önemli katkı veren Erceg hastalığı nedeniyle oynayamayacağı açıklandı.Böylece Beşiktaş Türkiye Kupası'na iyice daralan bir rotasyonla gitti.Kimsenin fazla şans vermediği Beşiktaş önce Aliağa'yı zorlansa da geçti.Pota altında Bonsu gerçekten çok büyük oynuyordu ve tabiri caizse önüne geleni postere sokuyordu.Hawkins ve Arroyo da işin liderlik kısmını çok iyi yapıyorlardı.Daha sonra ise rakip Galatasaray'dı.Euroleague'te Cska Moskova bir devi dize getiren Galatasaray dar rotasyonlu Beşiktaş karşısında favoriydi.Ancak teknik açıdan oyunun analizini iyi yapan Ergin Ataman ve ekibi çok iyi bir mücadele gösterdi.Yine de Galatasaray farkı çift hanelere kadar çıkardı son bölümde.Ancak komutayı ele alan Arroyo sayı ve asistleriyle farkın kapanmasını sağladı.Son hücumda da Galatasaray faul yapmayınca köşeden yazın klüpten göndermek için bir nevi işkence gibi günde 3 idman yapan Serhat Çetin cezayı kesti ve maçı uzatmaya taşıdı Beşiktaş.Uzatmada ise Arroyo komutasında Ersin Dağlı'nın da sayılarıyla Beşiktaş maçı aldı ve finale yükseldi.
Finalde ise doğru yapılanmanın en güzel örneklerinden Banvit rakibimizdi.Yine dar rotasyon ve yorgunluk gibi faktörler nedeniyle favori Banvit olarak gösteriliyordu.Baştan sonra büyük çekişme içerisinde geçen maçta son dönemde yorgunluğa aldırış etmeden müthiş bir enerji sergileyen ve doğruları yapan Beşiktaş Milangaz Banvit'i yenip tarihinde ilk kez Türkiye Kupası'nı müzesine götürdü.Beşiktaş'ın yerli katkısına en çok ihtiyaç duyduğu dönemde muhteşem bir performans gösteren Serhat Çetin Mvp ödülünü aldı.Keza Barış Hersek te çok kritik bir katkı yaptı takıma.Umarım Serhat Çetin'in ödül alışı bazılarının başlarını öne eğmesini sağlamıştır.Ona ve diğer 2 oyuncumuza yapılan ayıbı unutmak zor.Turnuva boyunca şeker problemiyle uğraşan Morrison dışında süre alan her oyuncu çok iyi oynadı dersem yanılmış olmam.Kupa törenindeki sevinç te görülmeye geldi.Yabancıların takımı bu kadar benimsemesi,gerçek bir takım görüntüsü çizilmesi,Pops'un kupayı Can Akın'a armağan etmesi gibi çok çok olumlu sinyaller vardı.
Çok olumlu bir kupa oldu Beşiktaş adına dediğim gibi.Yerli katkısına en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemde Serhat ve Barış'tan çok önemli katkı geldi ve onlar kazanıldı.Arroyo,Bonsu,Hawkins gibi kaliteli yabancı isimlerin takımı nasıl benimsediği net olarak görüldü.Keza tecrübeli Ersin Dağlı da maçların kırılma anlarında çok kritik katkı verdi.Moral olarak ta büyük katkısı oldu bu kupanın Beşiktaş'a.Bazı şimdiki eski yöneticilerimizin dediğinin aksine takımımızın kupasıydı bu.
Hakemlerin bana göre katlettiği Fenerbahçe maçındaki mağlubiyete rağmen ligde maç fazlasıyla da olsa lider konumda şu an Beşiktaş ve bununla birlikte Avrupa'da da bir üst tura geçti.Sakatlığı geçen Kemp te geri döndü ancak yabancı oyunculardan biri tribünde oturmak zorunda şimdilik.Güzel bir oyun var sahada en önemlisi takım birbiriyle oynamaktan çok zevk alıyor.Son yıllarda kurulan en güzel kadrolardan birisi.
Zaman zaman oyundan kopma gibi bir sıkıntı var yalnız Beşiktaş'ta.Son Fuenlabrada maçında da bunu gördük.Buna bir çare bulmalı Ergin Ataman.Bir anda doğru bildiklerini yapmayı unutuyor Beşiktaş.Bir de pick&roll savunmasında sıkıntılar yaşanabiliyor.Hele ki rakibin şutör bir uzunu varsa sıkıntı büyüyor.Ancak son dönemde bu sorun biraz olsun düzelmiş gibi.Ama yine de buna eğilmesi lazım Ergin hocanın.
Bireysel olarak ufak bir oyuncu değerlendirmesi yaparsak Hawkins ve Pops Mensah Bonsu'yu Mvp olarak söyleyebilirim.İkisi de çok kaliteli oyuncular ve takıma büyük katkı yapıyorlar.Kaptan Hawkins takım sıkıştığında sorumluluk alıyor ayrıca savunmanın da en önemli ismi.Bonsu da geldikten sonra müthiş katkı veriyor.Hücumda ve savunmada pota altında üstünlük kuramadığı bir rakip hatırlamıyorum.Üstüne yaptığı spektaküler hareketlerle taraftarı da coşturuyor.Morrison ilk geldiği zaman çok iyi katkı veriyordu ancak şeker sorunundan etkilenmiş gibi.Saçlarını topladıktan sonra tekrar düzelme gösterdi.Arroyo son Avrupa maçında ufak sıkıntı yaşasa da -koçla mı belinden mi hala bilinmiyor- kritik anlarda sorumluluğu çok iyi alıyor.Takım yönlendirmede de etkili.Erceg ise dışarıdan çok etkili bir oyuncu.Savunmada yumuşak kalsa da şutör uzun olmasının verdiği avantajları çok iyi kullanıyor ve çok ta iyi bir bileğe sahip.Kemp ise sezona iyi girdikten sonra Deron'un gidişinden çok etkilendi.Daha sonra da sakatlandı.Yeni yeni rotasyona giriyor ama son Mersin maçında sene başındaki oyununa yaklaşan bir performans sergiledi.
Yerlilerin katkısına geçersek en iyi katkıyı Ersin Dağlı verdi şu ana kadar.Pota altında önemli katkı verdiği gibi orta mesafeden de cezayı kesiyor.Serhat Çetin de Türkiye Kupası'ndan sonra kendini buldu.Savunmada iyi katkı veriyor ve 3 sayılık atış yüzdesi de arttı.Barış Hersek te süre aldığı dönemde kupadan sonra çok iyi katkı veriyor.Mehmet Yağmur ise kendinden istenilen katkıyı veremiyor.Süre aldığı dönemde savunma sertliği veremediği gibi sürekli de faul alıyor.Hücumda da hiç yok.Can Akın ise sakatlanana kadar bu takımın en önemli oyuncularından biriydi.Çok şanssız bir sakatlık yaşadı çok üzüldüm gerçekten duyunca.
Sonuç olarak desteklenmeyi sonuna kadar hak eden gerçek bir takım bu sene bence Beşiktaş.Ancak ne yazık ki son maçlara kadar yeterli taraftar sayısı yoktu salonda.Yönetim bahanesi,bilet bahanesi,başarısızlık bahanesi...Artık bunların hiç biri yok ve taş gibi bir takım var umarım bundan sonraki maçlarda full bir Akatlar görürüz.Oradaki atmosfer gerçekten bambaşka oluyor.
Ben de birçok maçı gerek salondan gerekse televizyondan takip ederek bu değerlendirmelerde bulundum.İlerisi için de gereken desteği yapmaya devam edeceğim.
5 Mart 2012 Pazartesi
Lakers İncelemesi
Aradan sonra ilk yazım da Lakers hakkında olsun dedim ve sezon başından itibaren ele aldığım bir Lakers değerlendirmesi yapayım dedim.
Sezon öncesi takas dedikodularından darbe alarak çıktı Lakers.Hem takımın önemli isimlerinden Lamar Odom gitti hem de en önemli 2.oyuncumuz Pau Gasol dedikodulardan çok etkilendi.Yeni koçla birlikte gelen yeni bir sistem ve bu sistemle birlikte iyiden iyiye açığa çıkan guard sorunu,Gasol'un kendini verememesi ve üstüne omzunu sakatlaması,Bynum'un cezası ve Metta World Peace'in lokavtın bittiğinden haberi olmaması...Bütün bu sebepler bir araya geldiğinde Lakers sezona hiç te istediği gibi başlayamadı.Hem oyun olarak hem de sonuç olarak beklenen gelmedi.Kobe Bryant'ın omzuna kaldı bütün yükler ve o da sakat el bileğine rağmen çok çok iyi bir oyun çıkardı.Ancak Lakers'ta iyi bir guardın olmayışıyla birlikte sorunlar hem hücumda hem de savunmada devam etti.
Bynum'ın cezadan dönmesiyle birlikte yine ligin en korkutucu pota altı ikilisine sahip oldu Lakers.Gasol-Bynum ikilisi gerçekten çok korkutucu bir ikiliydi ancak bahsettiğim guard sorunu bu 2 oyuncunun yeterince top alamamasını sağlıyordu.Kobe'nin insafına kalmış bir hücum vardı Lakers'ta.O da biraz eski günleri hatırladı ve böylece bir kazanıp bir kaybeden Lakers oldu.Bu 3 oyuncunun arasındaki top paylaşımı dengeyi bulduğunda ise bu sefer de yan parçalardan gelen katkı azaldı.Özellikle Blake'in sakatlığı Lakers'a ağır bir darbe vurdu çünkü o sahadayken Lakers daha iyi bir takım oluyordu.Metta World Peace ise ligin en kötü oyuncusu eleştirilerini alacak derecede kötü oynuyordu.Derek Fisher'sa yaşının getirdiği dezavantajları sonuna kadar yaşıyordu.Benchten gelen etkili isimlerden olan Matt Barnes ta kalçasındaki sakatlıkla uğraşıyordu.
Yeni koç Mike Brown da bu süreçte oldukça eleştiri aldı ki bana göre de bir çoğu haklı eleştirilerdi.Rotasyonu bir türlü oturtamayan Mike Brown savunmaya iyi bir direnç getirmiş olsa da hücumda etliye sütlüye karışmadan topu Kobe'ye teslim ediyormuş gibiydi.Matt Barnes'ın ilk beşe yerleşmesiyle yeni bir soluk yakaladı Lakers.Metta benchten gelerek biraz daha aktif oluyordu ancak bu da fazla uzun sürmedi çünkü yan oyuncuların katkısı iyiden iyiye düştü Lakers'ta.Öyleki Kobe-Bynum-Gasol üçlüsünün 60-80 sayı attığı maçlar da bile galip gelemiyordu Lakers.Bu kısırlık Lakers'ın üst üste maçlarda 100 sayıya ulaşamamasını ve hatta play-off resminin de dışında kalma tehlikesini yaşamasını sağladı.
Nba tarihinin en başarılı takımının bu hale gelmesiyle birlikte çokça dedikodu da ortaya çıktı.Bu dedikoduların merkezinde İspanyol yıldız Pau Gasol vardı.Gasol'un adının geçtiği bir çok dedikodu ortaya atıldı.Zaten duygusal bir oyuncu olan Gasol hem sahadaki fiziksel mücadelesinin yanında saha dışında da psikolojik olarak ciddi bir mücadele vermeye başladı.Zaten hücum opsiyonları son yıllara göre daralan Lakers'ta bir de Gasol gibi bir oyuncunun kendini vermekte zorlanması durumu hepten kötü bir hale getirdi.
Staples Center'da ki oyununu yine belli bir seviyeye getiren Lakers bu performansını deplasmanlara taşıyamadı.Atletik takımlara karşı zorlanan bir Lakers gördük.Blake'in sakatlığında önce bu bölgede çaylak Morris'i deneyen Lakers bunda başarılı olamadı.Daha sonra ise bu bölgeye montelenen bir başka çaylak Andrew Goudelock'sa beklenmedik derecede iyi bir katkı verdi.Özellikle dış atışlarda çok etkili olan çaylak oyuncu Lakers'a güzel bir hava getirdi.Ancak deplasman turnesine gelinmesiyle bu hava kayboldu.
Deplasman turnesiyle birlikte ekstra parçalardan gelen katkı hepten düştü.Ayrıca rakip guardların Lakers guardlarına sağladığı ezici üstünlükle birlikte sahada Lakers'ın değil rakiplerinin istediği basketbol oynandı.Özellikle Melo ve Amare'siz Knicks maçı çok üzücü oldu benim açımdan.Şöyle ki fiziksel olarak bu kadar üstün olan bir takımın bunu kullanmak yerine Knicks'e ayak uydurup koşması ve bunun sonucunda saçma bir mağlubiyet alması eksiğin ne olduğunu bir kez daha gözümüze soktu.Bununla birlikte Kobe-Gasol-Bynum üçlüsüne uygulanan baskı iyice arttı.Bynum'un gelen ikili sıkıştırmalar karşısında bocalaması da Lakers hücumunun Kobe'ye kalmasına neden oldu.O da bazı maçlarda çok kötü oynayınca Lakers'ın galibiyet yüzdesi düştü.Yine de Gasol'un muhteşem oynadığı ve deplasmanda kazanılan Celtics maçı gibi olumlu sinyaller de yok değildi.
Bu dönemde dedikodular hepten arttı.Biraz da bunlara değinelim.Lakers'ın Gasol'u yollayacağı haberleri birçok yerde çıktı.Gasol'un Boston'a Rajon Rondo karşılığında yollanacağı haberleri de vardı.Böyle bir takası kişisel olarak istemezdim ben.Bunun en önemli sebebi Bynum-Gasol'la birlikte pota altında çok çok etkili bir ikiliye sahip olmamız.Rondo iyi bir oyuncu olabilir ama bence bizim ihtiyacımız olan oyuncu o değil.Ayrıc benim Gasol'u çok sevmem de var bu takası istememe sebep.Sonuç olarak bu takas gerçekleşmedi en azından şimdiye kadar.Bir diğer dedikodu Gasol'un Derrick Williams ve draft hakları karşılığında Minnesota'ya gideceğiydi ki bunu Lakers yönetimi düşündüyse bile şaşırırım gerçekten.Ayrıca Gasol'un Rockets'a gittiği birkaç takımı içeren bir takas dedikodusu da çıktı.Buna göre Lakers Lowry ve Scola'yı kadrosuna katacaktı.Bunun gerçekleşeceğini düşünmüyorum nitekim gerçekleşmedi.
Tabi ki dedikodular Gasol'la sınırlı değildi.Sene başından beri Lakers'ın gündeminde olan Dwight Howard'la ilgili de çokça dedikodu çıktı.Kobe'nin Howard'a 3.opsiyon olacağını söylediği ve Howard'ın bu yüzden Lakers'a gelmek istemediği söylendi.Daha sonra birkaç takımlı farklı farklı senaryolar üretildi.En sonunda da Magic yönetiminin Howard'a karşılık Bynum teklifini reddettiği söylendi.Şimdilik bu dedikodular son bulmuş gibi ancak takas süresinin son günlerinde tekrar bu tip haberler çıkacaktır.Bynum-Howard takasının bizim aradığımız takas olduğunu düşünmüyorum.Bynum bu sene iyiden iyiye seviye atladı.Howard daha iyi bir oyuncu olsa da bizim takım içerisinde öncelikli sorunumuz bu değil.
Bu dedikoduların yanında Lakers'ın ciddi değişime gitmeden ufak değişikliklerle tekrar sonuca gitmeyi istediğine dair dedikodular çıktı.Önce Lakers'ın draft hakları karşılığında Sessions'ı alacağı haberi çıktı.Daha sonra Lamar Odom takasından gelen trade exception karşılığında Timberwolves'tan Beasley'i alacağı haberleri çıktı.Ancak Lakers'ın salary almak istemediği yüzünden bu takası istemediği haberleri çıktı.Son dönemde de Lakers'ın bu exception karşılığında Hinrich veya Felton'ı alabileceği haberleri var.Bana kalırsa büyük bir takastansa bu tip bir takas daha faydalı olur.Özellikle Hinrich yıllardır Lakers gündemine gelen benim de çok beğendiğim bir oyuncu.Bu açıdan eğer gelirse Hinrich veya Felton Lakers'ta olumlu yönde ciddi bir değişim olacağını düşünüyorum.
Bir de serbest oyuncu piyasasındaki oyuncular geldi gündeme.Geçen sene facia bir sezon geçiren Arenas'ın Lakers'la workoutlara katıldığını söylendi.Çin'den dönen Jr Smith'in takıma katılacağına dair dedikodular çıktı.En son da emekli olan ancak geri döneceği söylenen Rasheed Wallace yazıldı.Hatta bir ara Allen Iverson bile gündeme geldi.Jr Smith Knicks'e gitti ve şu ana kadar diğer oyuncular hala serbest.Özellikle Arenas'la Lakers ciddi olarak ilgilendi.Arenas'ın dizi için bir takım operasyonlar geçirdiği ve formda olduğu söylendi.Hatta Caracter waive edilince Lakers'ın Arenas'ı aldığına dair haberler çıktı.Şu an için takasla bir takviye gelmezse guard pozisyonuna Arenas'ın alınması gerektiğini düşünüyorum.Basketboldan 2senedir uzak olan ve üstüne üstlük pek te ihtiyacımız olmayan Rasheed Wallace gibi bir kumar oynayacağımıza Arenas'la kumar oynamak daha mantıklı.Tabi kumar oynayacaksak...
Bu arada All-Star arası da geldi.All-Star arasına 20-14'lük dereceyle girdi Lakers.Ancak oyun olarak biraz daha toparlanmış bir Lakers vardı diyebilirim.Blake'in de dönüşü tabi ki bunda olumlu bir etken oldu.Ayrıca Metta da ligin en kötü oyuncularından biri olmaktan sıkılmış olacak ki biraz toparladı kendini ve fiziksel olarak forma girdi.Ayrıca koç Brown'ın rotasyonu oturtması da önemli bir etken.Bynum+4şutörlü bir 2nd unit oluşturdu Brown ve bunda da şu an için başarılı bence.All-Star ilk beşineyse uzun bir aradan sonra 2 isim verdi Lakers.Kobe Bryant'ın yanında Andrew Bynum da kariyerinde ilk kez All-Star oldu üstelik ilk beşte başlayarak.Pau Gasol ise açıklanan yedek kadroda yer bulamadı kendine.All-Star maçı ise başka bir hikayeyi yanında getirdi.
Son yıllarda giderek gevşek bir maç haline gelen Doğu-Batı maçı bu sene de öyle geçiyordu.Ancak Miami'li Wade çok çok gereksiz sert bir faul yaparak Kobe'nin burnunu kırdı.Gerçekten son yıllarda bir oyuncuya bu kadar gıcık olduğumu hatırlamıyorum.Bu kadar gereksiz bir sertlik hele böyle bir gösteri maçında olmamalıydı.Ancak Wade ne yaptığının farkında değildi.Böylece tüm dünyayla birlikte biz de "Maskeli Mamba" ile tanışmış olduk.
Kobe Bryant gerçekten çok özel bir oyuncu.Kendini sürekli geliştirmeye çalışan ve müthiş bir kazanma hırsına sahip bir oyuncu.Giderek kusursuza doğru gidiyor oyunu.Üstüne üstlük geçirdiği birçok sakatlığa rağmen.Bu sene de tam dizlerindeki sakatlığın etkilerini atlatmışken bu sefer de el bileğinden sakatlandı.Bu sakatlık bile sıradan bir oyuncuyu kenarda oturtmaya yeterken Kobe tabi ki oynamaya devam etti.Hem de çok daha tehlikeli bir silah olarak.Bu sene de oyununa post hareketinden sonra fade away şutu kattı.Ancak bu sefer de yukarıda belirttiğim gibi burnu kırıldı.
Kobe bu sefer de maskesiyle sahada yer aldı.Hem de daha da tehlikeli olarak.Maskeli Mamba All-Star'dan sonra oynanan 3 maçta rakiplerinin canına okudu.Minnesota'ya 31 sayı atan Kobe daha sonra Sacramento'ya 38 attı.Son olarak ta dün gece oynanan maçta Miami'ye 33 sayı attı.Üstüne üstlük bunları çok yüzdeli ve çok etkileyici bir şekilde attı.Bambaşka oynuyor Kobe bu sakatlıktan sonra.Kendisi de bunun farkında."Şu an ligde bana rakip olacak bir oyuncu yok." diyerek meydan da okudu.Bana göre de kusursuza çok çok yakın bir basketbolcu olan Kobe Bryant için şu an ligde oynayan herhangi bir oyuncuyu rakip görmüyorum.Kariyerleri sona erdiğinde bile Kobe Bryant'tan daha büyük bir oyuncu olacaklarını düşünmüyorum.
All-Star'la birlikte Lakers'ta performansı yükselen tek isim Kobe Bryant değildi.Metta World Peace te çıkışını sürdürdü ve sonunda bizim bildiğimiz "Ron Artest" oyununu sergilemeye başladı.Son Miami maçında ise zirve yaptı diyebiliriz.O böyle oynadığı sürece Lakers çok çok daha tehlikeli bir takım.Benchten de başta Blake ve Barnes olmak üzere güzel katkı alıyor Lakers son bölümde.İlerisi için umut veriyorlar dersem yanılmış olmam.
Bu sezon için oyuncu olarak bir değerlendirme yaptığımda sezonun en büyük sürprizleri bana göre çaylak Goudelock ve veteran Troy Murphy.İkisinin de bu kadar etkili bir rol alacağını sene başında düşünmüyordum.Goudelock çok iyi katkı veriyor ve iyi bir hücumcu olduğunu gösteriyor.Murphy ise tecrübesini konuşturuyor diyebilirim.Hem dış atışlarla hem de ribauntlarıyla ciddi katkı veriyor takıma.Sezonun hayal kırıklığı diyeceğim isimse her ne kadar son haftalarda biraz toparlansa da MWP.Gerçekten sene başındaki o halini unutmak zaman alacak.
İlerisi için bir değerlendirme yapmak gerekirse de yapılacak küçük ama önemli bir takviyenin Lakers'ta çok şey değiştireceğini düşünüyorum.Bir guard gerektiğini söylemeye gerek yok ama bunun için de Gasol'un verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Elimizde Odom'dan gelen exception gibi önemli bir parça var.Ayrıca şaşırtıcı şekilde draft picklerimiz bazı takımların ilgisini çekiyor.Bunları kullanarak önemli bir hamle yapılabilir.Yukarıda değindiğim gibi Hinrich,Felton gibi hamleler Lakers'ı tekrar olması gerektiği seviyeye çıkartır.
Evet bir çok maçı izleyerek kalanların da özetlerini izleyerek bu değerlendirmelerde bulundum ve kişisel fikirlerimi de belirttim.Sezon ilerledikçe ne kadar yanılıp ne kadar yanılmadığımı göreceğiz.
Geri Dönüş
Evet..Finallerdi tatildi biraz da dinlenmeydi derken uzun bir ara vermiştim bloga.Her şeyin düzenini yeni yeni sağladığıma göre artık buralara da geri dönmenin zamanı geldi.
Buraya yazmayı çok özlemişim.Çok yoğun da bir gündem vardı malum.Nereden nasıl başlayacağım bilemiyorum ama yine bir şekilde bir yerlerinden tutup elimden geldiğince konulara değinmeye fikrimi belirtmeye çalışacağım.Güzel bir Kobe Bryant fotoğrafıyla geri dönüyorum tabi ki.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)