30 Kasım 2010 Salı

Reklam:Converse All-Star



Dr.J'in de inanılmaz tapılacak bir insan olduğunu düşünürüm hep.ABA yılları daha sonra NBA'e geçiş.NBA'deki ilk yılında NBA Finaline taşıması falan.Smaç denen kavramın onunla can bulması v.s

Reklamda da Dr.J tapılacak bir varlık gibi gösterilmiş,hak etmiyor mu?

Elbette hak ediyor.

Güzel Reklam..

Lloyd Banks Türkiye'de




Geçenlerde The Game'in Türkiye'ye gelişinden bahsetmiştim.Bu sefer gözlerimizi batu yakası müzisyenine değil doğu yakasının önemli rap yıldızlarından Lloyd Banks'e çeviriyoruz.G-Unit grubu kurucularından olan Lloyd Türkiye'de 2 Aralık 2010 günü İstanbul Dicorium'da konser vermeye hazırlanıyor.50 Cent ile rap dünyasında yükselişini gösteren Lloyd farklı ses tonuyla birçok hayran toplamıştır.Son çıkardığı albüm 'ON FIRE' ilk haftada büyük beğeni topladı ve 430.000 adet sattı.Günümüzde bu rakamların 2 milyon adeti geçtiği söyleniyor.Billboard listesine zirveden giriş yapan Lloyd bu başarılı performansını Türkiye'de de tek başına sergilemek için geliyor.Bundan önce çoğu konserini G-Unit topluluğu ile veren Lloyd çıkardığı solo albümü ile kendi turnesine başlamış.Biletler 56 TL'den satışa sunuluyor.Konser hafta sonu olsa daha çok gelen olurdu düşüncesindeyim.Türkiye'de bulunan rap dinleyenlerin kaçırmaması gereken bir konser daha önümüze sunuluyor.Beni sorarsanız bendeniz tekrar vizelerden dolayı bir güzel konseri daha kaçırıcam.

Barça 5 - 0 Madrid


Şimdilik bu kadar. Yarın değerlendiririz maçı. Gözümde Xavi'nin pasları falan canlanıyor, saygılar..

29 Kasım 2010 Pazartesi

Yükselen Yıldız:Blake Griffin


B.Griffin'in yavaş yavaş lige damgasını vurduğu haftalara giriyoruz. Herkes geçen sene başındaki talihsiz sakatlığından sonra; önümüzde Oden gibi çok acıklı bir hikâyenin sancılarını henüz atlatmaya çalışırken, dönüp dönemeyeceği sorgulanmaya başlamıştı. Sene başındaki lige alışma dönemini atlattıktan hemen sonra 20 ile 15’li skorlar arasında oynamaya başladı. Kasım ayının sonlarına doğru önlenemez yükselişin son basamaklarına geldiğini düşünüyorum. NewYork’a karşı attığı yüksek yüzdeli 44 sayı ile NBA’i takip eden taraflı tarafsız herkezin beğenisini kazandığı gibi, uzunların üstünden vurduğu inanılmaz smaçlar video sitelerinde dolaşır duruma geldi. Gelen bu 44 sayıdan sonra ki 4 maçta da 20 sayı 10 reb barajını geçmeyi başarıyor. Son 5 maç dikkate alındığında 30 sayı, 14 reb ve 5 ast’lik performansları inanılmaz. Garnett’in en iyi olduğu dönemlerinde, Minnesota’da tek başına bir yerlere getirmeye çalışırken yaptığı performanslara çok benziyor. Durum böyle olunca bu oyuncuyu biraz mercek altına alıp incelemek gerektiğini düşündüm, incelenmesi gereken noktaları şöyle sıralamak isterim.
Griffin, beyazlar zıplayamaz geyiğine tamamen ters bir oyuncu, bunu kendisi de kanıtladı. İncelediğimiz oyuncu bu kadar atletik olunca; insan smaçların dışında bir şey daha bekler. Mesela ne olabilir? Blok? Sezon ortalaması 0.53, son 5 maç ortalaması 1 blok olan; inanılmaz derecede atletik bir PF’den bahsediyoruz. Bu tarz oyuncuların, mesela tam olarak bir 4 numara sayılmamasına rağmen, J.Smith gibi bir örnek varken, zamanında E.Brand gibi bir örnek varken Griffin’in bu blok rakamına şaşırmamak elde değil. Clippers’ı tam olarak izlemedim (bütün bir maç, çünkü böyle bir işkenceye daha hazır değilim!) ama özetler ve NBA TV’nin maç tekrarlarında bölüm bölüm izleme şansı bulduğum zaman; Griffin’in savunmaya o kadar da sert olarak takılmadığına şahit oldum.
Havada kalan bir ‘’savunmaya takılmıyor’’ tespitinden sonra bunu biraz daha desteklemek istiyorum. Maç başına 40 dakikaya yakın süre alan bir 4 numaranın, maç başına 2.90 faul yapması imkansız bir rakam. Elbette 4,5, 5 gibi bir rakam beklemiyorum ama bu yeteri kadar saldırgan olmamasına bir neden olarak ortaya atılabilir mi? Kesinlikle maçın tamamını izlemeden bir yorum yapmak yersiz olur ama şu andaki tespitlerde bile yeteri kadar veri var elimizde sanırım.
Buradan nereye gidilir? Tim Duncan; nasıl bir oyuncu olduğunu anlatmama gerek yok, bırakın NBA tarihi açıklasın. Kendisi, sert savunması, gerektiği zaman yüksek top çalma rakamları, asist’leriyle birlikte NBA tarihindeki en iyi 3-4 PF’den biri olduğuna inanıyorum. Duncan’ı eğer bir süperstar olarak nitelersek, savunma yoksunu Amare, gelişmekte olan Griffin, zamanında inanılmaz işler yapan E.Brand tarzı oyuncuların hepsi sadece yıldız seviyesinde oynayabilecek birer rol oyuncusu olarak nitelendirebiliyoruz. Savunma yapmadan, daha doğrusu oyunun her alanını yeteri kadar oynama yetisine sahip olmadan bir takımı iyi yerlere getirecek yeteneklerinin olduğunu söylemek hata olur.
Elbette zamanla gelişir mi? Bence çok ileriye gidemez. Lebron’un ligdeki 7. Sezonu. Saha içinde %50 gibi bir yüzdeyle hucum ettiği söylenebilir ama orta mesafe şutlarının yüzdesi sadece %38. Yeteneğin olması başka, potansiyalin olmasının başka bir iş olduğunu düşündüğümüz zaman, blok ve dolayısıyla savunma yönünü çalışması gerektiği sonucuna varıyoruz rahatlıkla. Duncan geldiği zaman savunma yapabiliyordu, halen yapabiliyor.
Umarım bu genç yeteneğin daha birçok güzel hareketini izler, daha birçok zevkli maçına izleme zevkine erişiriz.

Not:Katkılarından dolayı Fırat Çimenli'ye teşekkürü bir borç biliriz.

Derbinin Ardından


Dün akşam itibariyle ligdeki konumları göze alındığında ve Ali Sami Yen Stadı'ndaki son derbi olması nedeniyle Galatasaray-Beşiktaş derbisini ayrı bir konuma getiriyordu.Kaybeden takım bir nevi lige artık havlu atıcaktı.2 takımda istediği konumda değildi bu yüzden de mutlaka kazanılması gereken bir maçtı.

Galatasaray'da Arda dışında ciddi bir eksik yokken Beşiktaş cephesinde Quaresma,Bobo ve Nihat gibi ilk 11'in önemli oyuncuları sakattı.Ayrıca Schuster yıldızının bir türlü barışmadığı Fatih Tekke'yi yine kadroya almamıştı.İlk 11'lere bakıldığında Beşiktaş oyunu daha ofansif oynamak isteyen ama kendi yarı alanında da Aurelio-Ernst ikilisiyle kontolü elinde bulundurmak isteyen taraf gibi gözüküyordu.Galatasaray ise Pino'nun hızına güvenip hücumu bunun üstüne şekillendiren ve yine Beşiktaş gibi orta sahayı elinde bulundurmak isteyen taraf gibiydi.


Maç başladıktan sonra henüz net bir pozisyon yokken son haftalarda formsuz olan Holosko Ali Turan'ın kademe hatasını iyi değerlendirdi ve yine Ali Turan'ın kontrolsüz müdahelesiyle net penaltıyı kazandırdı takımına.Guti de klas bir vuruşla ağlara yolladı topu.Burda bir parantez açmak istiyorum.Bu penaltı sırasında Guti'ye lazer tutan ve bundan büyük keyif alan,yediği gole bile üzülmeyip pişkin pişkin sırıtan Galatasaray taraftarının psikolojisini çok merak ediyorum.Gerçekten anlamak mümkün değil.


Golden sonra Beşiktaş kendi yarı sahasında kabullenmeye başladı oyunu.Bu bölümde Galatasaray Pino'yla net pozisyonlar buldu.Pino hızını çok iyi kullanarak birkaç kez Cenk'le karşı karşıya geldi ama genç kaleci bu pozisyonlarda gole izin vermedi ve çok iyi kurtarışlar yaparak kalesinde güven verdi.Beşiktaş hücuma çıkarken basit pas hataları yapınca Galatasaray daha çok gelmeye başladı ancak bir süre sonra maç orta saha mücadelesi haline dönüştü.Ernst ve Aurelio yerinde müdahelelerle kaleye top gelmesini engellerken Galatasaray cephesinde Ali Turan Holosko karşısında çok zorlanıyordu bu da hücumları da etkiliyordu.İlk yarı bu sonuçla sona erdi.

2.yarı başlarken Ali Turan yerine Mehmet Batdal girdi Galatasaray'da.Bu değişiklikle Galatasaray'ın daha çok yükleneceği düşünülse de tam tersine Beşiktaş Guti önderliğinde oyunun kontrolünü eline aldı.Orta sahayı ele geçiren Beşiktaş pozisyonlara da girmeye başladı.2.yarı da yine özellikle belirtmek istediğim konu bir hava topu mücadelesinde Nobre'nin kolü Neill'e geldi.Hakem Cüneyt Çakır Nobre'ye kart gösterecekken Neill isteyerek yapmadı diyerek hakeme durumu anlatmaya çalıştı.Gerçekten böyleseine bir maçta böyle bir centilmenliği kutlamak lazım.

2.yarıda Hilbert'in de bindirmeleriyle hücumda çoğalan Beşiktaş Holosko'nun direkten dönen topuyla gole yaklaştı.Nobre'nin golünü ise hakem vermedi.Nobre'nin burda kafaya çıkarken Sabri'ye ufak bir müdahelesi vardı ama Sabri'de bunu iyi gösterdi.Bu bölümden sonra Kewell ve Pino'yla Galatasaray hareketlendi biraz olsun.Pino yine pozisyon yakaladı ancak yine Cenk'e takıldı.Daha sonra Galatasaray'ın haftalardır beklediği golcüsü Baros oyuna girdi Galatasaray'da.Yanlız neden Elano çıktı onu anlayamadım ben.Sonuçta Elano her ne kadar istendiği gibi oynayamasa da Baros girdikten sonra ileride hücumu organize etmesi beklenen 1 numaralı isimdi ancak onu çıkartmayı tercih etti Hagi.Schuster'se akıllıca rakibinin hamlelerini bekledi ve Tabata yerine Necip'i oyuna aldı.Bu sayede Beşiktaş ta orta sahada kontrolü aldı.

Orta sahada tekrar kontolü ele geçiren Beşiktaş bu sefer golü de buldu.Guti'nin şık ortasında Galatasaray'a gol atmaya alışık olan Nobre güzel bir kafa vuruşuyla topu ağlara gönderdi.


Galatasaray taraftarının da sabrı bu golden sonra taştı açıkçası.Yönetimi ciddi anlamda istifaya çağırdı taraftar.Koltukları sökerek te tepksini gösterdi.Son bölümde Cenk'in büyük hatası sayesinde golü bulsa da Galatasaray bu ne maçın sonucunu değiştirdi ne de tribünleri yatıştırdı.Böylece Ali Sami Yen'deki son derbi de sona ererken Galatasaray lige iyice havlu attı.Beşiktaş ise mücadelesine devam etti.

Tabi bundan sonra Galatasaray'da işler iyice karışacak.Takımda değişikler olacağı aşikar.Ancak bu değişiklikler Hagi'ye göre mi yapılacak yoksa yeni bir teknik direktör mü gelicek,bu yönetimle mi devam edilecek gerçekten büyük bir soru işareti ancak bu sezon hiç te işler yolunda gitmiyor ve düzelecek gibi de gözükmüyor.Beşiktaş ise bu galibiyetle biraz olsun kendine geldi.Maçın yıldızı bence kesinlikle Guti'ydi.Müthiş bir performans gösterdi ve takımını çok iyi yönetti.Böylece Beşiktaş'a büyük bir avantaj kazandırdı.

Uçtu Uçtu Westbrook Uçtu

Oklohoma City Thunder'da bu sene en formda oyuncu Kevin Durant yerine genç guard Russell Westbrook oldu.Westbrook birçok maçta takımını sırtladı.Oyun tarzıyla da çok hoşuma gidiyor Westbrook.Ayrıca fantasy takımımda olunca kendisine daha yakın bir ilgi göstermiyor değilim.Her neyse konuyu fazla dağıtmadan Westbrook inanılmazs bir patlayıcılığa sahip onu da bizlere gösteriyor yaptığı işlerle.

Son Houston maçında da çok güzel bir smaç bastı genç oyuncu.Üçlük çizgisinin dışında topla buluşan Westbrook topu dengesiz olarak alsa da içeriye daldı ve Rockets'li oyuncuların arasından Shane Battier'i poster yaptı.

Sabri Reyiz Sen Çok Yaşa


Bildiğiniz üzere Ali Sami Yen'deki son derbide Beşiktaş Galatasaray'ı 2-1 mağlup etti.Maçtaki güzel pankartlardan biri inanılmaz ön plana çıktı benim gözümde.İnternette fotoğrafı görünce hemen paylaşıyım dedim.Beşiktaş taraftarının çok anlamlı ve bir o kadar da güzel pankartı.

28 Kasım 2010 Pazar

Asi Lebron

Miami Heat 3 süper yıldızı aynı takımda birleştirince tabiki şampiyonluk sesleri de kaçınılmaz olmuştu.Ancak evdeki hesap şu ana kadar çarşıya hiç uymadı.Miami bir türlü istenlen basketbolu ortaya koyamadı beklentilerin çok uzağında sezon başı itibariyle.Şu an 9-8'lik bir dereceye sahip Miami ve son 5 maçın 4'ünü kaybetti.

Tabi bu da yavaş yavaş çatlakların olmasına yol açtı takımda.Son Dallas maçında Lebron James koç Erick Spoelstra'ya omuz attı molaya giderken.Bu da Spoelstra'dan memnun olunmadığını ve genç koçun takım üzerinde kontrolü yavaş yavaş kaybetmeye başladığının göstergesi.Bu da Pat Riley'in koçluğa dönüşünü hızlandırıyor bence.Zaten sene başından beri Pat Riley'in tıpkı geçen senelerde Stan Van Gundy'e yaptığı gibi koçluğa ineceği ve kontrolü tamamen ele alacağı konuşuluyordu.Bence bu süreç şu olaydan sonra ve kötü başlangıçtan sonra iyice kısaldı.Bakalım sezonun en çok konuşulan takımı Miami'de neler olacak bundan sonra?

Bu da dediğim omuz atma olayı.

Yok Artık Berbatov



Manchester United Premier Lig'te bu hafta Blackburn'le karşı karşıya geldi.United ekibi maçı sansasyonel bir skorla 7-1 kazanırken maçın kahramanı son dönemde gönderilmesi konuşulan Dmitar Berbatov oldu.

Berbatov her zaman iyi bir golcü olmuştur ama bu maçta tam 5 gol atarak iyice aştı yani.O yüzden de hayvani performans kısmında hep basketbolculara yer vermiştik ilk defa bir futbolcuya Berbatov'a yer veriyoruz.

Tamam maçta 7 gol atmak ta abartı da yani bir maçta 5 gol hemde Premier Lig'te...Hakikaten saygı duyulası bir performans göstermiş Bulgar golcü.Gönderilecek iddaları da uzun bir süreliğine rafa kalkmıştır heralde bu performanstan sonra.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Rafa - Fedex! Özlemiştik..


ATP World Tour Finali'nde beklenen eşleşme gerçekleşti. Murray'i geçen Nadal ile Djokovic'i geçen Federer yarın 19:30'da karşılaşacak. Ezeli rekabet, edebi dostluk!

El Clasico! Bir Derbiden Çok Daha Fazlası..

Evet, Beklenen gün geldi çattı. Dünya'nın en büyük futbol rekabeti, bu Pazartesi 22:00'da. Yavaş yavaş zulayı oluşturmak gerek kola, cips ile..

2008'den beri Barcelona'nın net favori geldiği derbiye, bu sefer Madrid favori gelecek. Sene başından beri mağlubiyet almamaları, farklı alınan galibiyetler ve Jose Mourinho bunun nedenleri.. Maçın sonucunu tahmin etmek imkansız tabi, bu daha da çekici yapıyor.

Derbide 28 kamera olacakmış, 8'i 3D olmak üzere. Dünya Kupası finalini, FİFA'nın açıkladığı rakama göre 700 milyon insan izlemişti. El Clasico için tahmin edilen rakam 400 milyon. Oha!

Böyle büyük derbilerin maç öncesi ve sonrası atışmaları da büyük oluyor haliyle. Bu hafta içinde de 2 taraftanda açıklamalar geldi.

Xavi: "Real Madrid'i yenmek orgazm gibi!"
Iker Casillas: "Barcelona moda. Moda da geçicidir."
Jose Mourinho: "Camp Nou'da benden nefret ediyorlar. Onların geçen sezon Santiago Bernabeu'da Şampiyonlar Ligi hayalini bitirdim."

Xavi'nin sözü olayın büyüklüğün açıklıyor aslında hehe..

Bu derbinin geçmiş yıllardan daha fazla öne çıkmasını sağlayan tabi ki bu adam. Bugün tv'de biri bir istatistikten bahsetti. Mou yönettiği takımlarla çıktığı 32 derbiden sadece 4'ünü kaybetmiş. Gerçekten muazzam. Şahsen kişiliğini hiç sevmem ama saygı duymamak günah olur. Barcelona ile geçmişi de baya bi kabarık Chelsea ve Inter'den. Bakalım nasıl karşılanacak Camp Nou'da.

Ve tabiki bu iki adam maçın kaderini çizecek.Geçen hafta Ronaldo 3 gol, Messi 3 gol 2 asist yaptı. Ligde Ronaldo'nun 15, Messi'nin 13 golü var. Ayrıca Messi 10 maçtır boş geçmiyor, 16 golü var resmi maçlarda.

Olumsuz tarafından bakarsak da Ronaldo'nun Barça'ya, Messi'nin de Mourinho'ya karşı golü yok. İkisi de bunu yıkmak isteyeceklerdir. Bakalım hangisi kazanacak.

Bernie Ecclestone Saldırıya Uğradı



Dünyanın en gözde sporu olan Formula 1'in tecrübeli patronu saldırıya uğradı.Ofisinden çıktıktan sonra kız arkadaşıyla beraber 4 kişinin saldırısına uğrayan Bernie ufak yaralarla olayı atlatmış.200 bin sterlinlik bi hırsızlığa maruz kalan Bernie canından olmadığına dua etmeli bu devirde.Zira kendileri milyonluk adamlardan birtanesi.Polis saldırganları arama yollarına düşmüş bile.Neyse patronumuz yaşasında Formula 1 yarışlarımız aksamasın.Zira kedileri görevi tabutunda devredicek sanırsam.

26 Kasım 2010 Cuma

Türk Malı'nda Beklenen Ayrılık


Daha önceki bir yazımızda Türk Malı dizisinde başrol oyuncuları Şafak Sezer ve Binnur Kaya arasında yaşanan tartışmayı söylemiştik.Bu olay üstünden pek te uzun bir zaman geçmeden Binnur Kaya'nın diziden ayrılacağı açıklandı.

Açıkçası ben bekliyordum bunu.Şafak Sezer'in değil Binnur Kaya'nın bu yaşananlara kayıtsız kalamayacağını ve dizide bir ayrılığın yakın olduğunu...Sonuçta birkaç bölüm sonra Abiye karakterini canlandıran Binnur Kaya diziden ayrılacakmış.Onun yerine düşünülen isimler arasında da Zuhal Topal'la Hande Ataizi varmış.Öncelikle diziden herhangi bir oyuncunun ayrılması ve yerine o karakteri canlandıracak başka bir oyuncu gelmesi açıkçası benim açımdan dizinin keyfini kaçırıyıor.Bir kere yadırgıyor insan ilk başlarda.Abiye karakteri de önemli bir karakter dizi için ve Binnur Kaya da bu rolü iyi yapıyordu açıkçası.Seyirci de iyice özdeşleştirmişti bu karakteri onla.Onun ayrılması tabiki kötü olucak yani.En azından dediğim gibi bir yadırgama süreci olucak.

Yerine gelecek isimlere bakıcak olursak ta Hande Ataizi ne alaka anlamadım.Yani karakterle ben pek uyuşturamadım.Zuhal Topla daha mantıklı gibi geldi ama o da İzdivaç programında malum sırf bu yüzden Geniş Aile'yi bırakmıştı zamanında.Neyse dediğim gibi Binnur Kaya'nın ayrılması kötü olmuş Türk Malı adına.Şafak Sezer de bu tip kavgalarda sıkça yer alıyor malum başka anlaşmazlıklar çıkıp ta dizi biterse pek şaşırmam açıkçası.

The Game Türkiye'de




Asıl adı Jayceon Terrell Taylor olan bu adam Kalifornia Compton doğumlu.Çoğu L.A. genci gibi The Game'de kötü yollar ile yoluna ilerleme yolunda meğilliydi.Boyundan ve geninden dr anlaşılacağı gibi The Game lise yıllarında kendini baketbola vermiş bi adammış.Baron Davis ile zamanında yanyana basket oynadıklarını okumuştuk.Ama kendini bir yandan uyuşturucuya da veren The Game basketboldan gitgide uzaklaşarak kendini rap dünyasına verdi ve kendi albümlerini kendi açtığı şirkette yayımlamaya başladı.2003 yılına kadar kendi şirketinde devam eden müzik çalışmalarını Dr.Dre tarafından beğenilince kendi himayesine aldı.Dr.Dre'de bu ilerde en üst kademedir yani.Biraz yeteneğiniz varsa bu adamın elinde parlamamak elde değil ki The Game'de başarı merdivenlerini hızla çıkmaya başladı.Ardından G-Unit ile ortaklık ile 50 Cent grubuyla yapılan şarkılar zirvelere oturdu.Dre ve 50 Cent'in yapımcılığını üstlendiği The Documentary albümü 2005 yılının en çok satılan albümü oldu ve How We Do şarkısıyla Gramy ödülüne layık oldu.Gün geçtikçe nedeni pek bilinmez 50 Cent ve The Game arasına kara bulutlar girdi ve yollarını ayırma kararı aldılar.Yalnız yolunu ayrıma kararları pek durgun geçmedi.Birbirlerine atılan diss'ler dinlenmeye değer özellikle The Game'in G-unit'i Ghost Unit derlemesi dinlenmesi gerekiyor rap severler tarafından.The Game bu günden sonra batı cephesini bi çatı altında toplama kararları aldı ve batı-doğu savaşını alevlendirdiler.




2008'de LAX albümüyle gene olması gerektiği gibi üst sıralarda kendine yer edinen The Game Keyshia Cole vokalli "Game's Pain", Lil Wayne vokalli "My Life", Travis Barker vokalli "Dope Boys" ve Ne-Yo vokalli "Camera Phone" parçalarıyla üst sıralara çıktı.The Game bu albümünün son olucağını oğluyla daha çok vakit geçirmek istediğini basına bildirdi.Yalnız gene müzik piyasasından elini çekmeyen The Game The R.E.D. Albüm'ü çalışmalarına girişti.

Böyle sağlam kariyeri olan bir adam dün gece ülkemize geldi.Tüm rapseverlerin kaçırmaması gereken bi partiydi.60 Tl'den biletler satılmış ve yaklaşık 8 saat süren bi partiye göre iyi bir fiyat verilmiş.Ben gerek vizelerim gerek maddi durumum nedeniyle kaçırdığım bu partiyi birdaha elime fırsat geçermi bilemiyorum.Gene youtube'dan izlemeye devam edicez heralde.Yazık oldu.Gidenler eminim çok güzel bir gece geçirmişlerdir.Türkiye'ye geldikten sonra Allen İverson'a twitter yoluyla ulaşmaya çalışmış.Sanırım partisine davet etmiştir.Fakat gidip gitmediği hakkında bi bilgiye ulaşamadım.Beşiktaş yönetiminin böyle bir geceye izin vericeğini sanmıyorum.

25 Kasım 2010 Perşembe

Haslem'in Sakatlığı ve Dampier Takviyesi



Sezon öncesi flaş transferlerle dikkat çekmişti bildiğiniz gibi Miami.Biz de yazımızda değerlendirirken bununla birlikte rol adamların gerekliliğine dikkat çekmiştik.Bu yüzden Haslem'in kalmasını çok faydalı bulmuştuk.Ancak Udonis Haslem şanssız bir şekilde ayağından sakatlandı ve büyük ihtimalle sezonu kapattı.Miami de bunun üstüne sezon başında almaktan son anda vazgeçtikleri tecrübeli pivot Erick Dampier'e yöneldi ve onu kadrosuna kattı.

Önce Haslem'in sakatlığına bakacak olursak sene başından itibaren Miami'nin pota altında eksikliği olduğu göze çarparken bu sakatlığın gelmesi çok kötü oldu Heat adına.Haslem'i anlatmaya pek gerek var mı bilmiyorum ama mücadelesi enerjisiyle bu takıma çok şey katan tam bir görev adamı desek hiç yanılmayız.Sezona hiç te iyi giremeyen ve neredeyse %50 galibiyet seviyesine gelen Miami için hiç hayırlı olmadı.Bosh'un tam uyum sağlayamaması,Ilgauskas'ın Howard'ın ve Magloire'ın yaşı,Joel Anthony'nin kısıtlı yetenekleri ve tecrübesizliği göz önüne alındığında Heat'in buraya bir takviye yapması gerektiği apaçıktı.Dolaysıyla da Dampier kadroya katıldı.

Dampier sert bir pivot.Savunma direncini yukarı çekecektir takımın mutlaka.Ayrıca Dwight karşısında savunmada önemli işler yapabilir muhtemel bir play-off eşleşmesinde.Dampier hem fiziği hem blok kabiliyeti hem de ribaunt yeteneğiyle Miami savunmasında ortayı kapatabilecek bir oyuncu.Ancak Dampier'le birlikte zaten yaşlı olan rotasyon iyice yaşlandı.Bu isimlerin ne kadar sağlıklı kalcakları meçhul.Ayrıca Haslem sakatlanınca ciddi bir 4 numara krizi doğdu ortaya.Bosh dediğimiz gibi daha tam rolünü kavrayamamış bir şekilde oynuyor.Ayrıca normal halde de sertlik açısından bence yetersiz kalıyorken şimdi tek adam olarak kalmış durumda.Ne Ilga ne Dampier oraya uygun.Üstüne üstlük şampiyonluğun en büyük adaylarından Lakers'ta bu mevkide oynayan Pau Gasol sezona süper girmişken bu ciddi bir sorun Miami adına.Fizik olarak Lebron'un orayı doldurabileceği söyleniyor.Nitekim bir çok takıma karşı da uyar çünkü Lebron'un fiziği çoğu pivottan bile daha iyi.Ancak yine dediğim gibi başta Gasol olmak üzere bazı 4 numaralar da bunu çok fena cezalandırabilir Miami aleyhine.

Dampier hamlesi belki sene başında yapılmış olsa çok daha olumlu tepki verebilirdik.Ancak Haslem'in sakatlığı sonucu gelince tam da istenilen isim o değildi bence.4 numara alsalar daha iyi olabilirdi.Ancak yine de tabiki özellikle savunma alanında birşeyler katacaktı Miami'ye.Ama şu an Miami'nin en zayıf karnı pota altı ve Haslem'in yokluğu burayı dahada yumuşattı.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Çakal Mourinho



Geçtiğimiz akşam Şampiyonlar Ligi'nde grup maçlarına kalınan yerden devam edildi.Real Madrid'in Ajax'ı deplasmanda 4-0 yenerek grup liderliğini garantilediği maçta yaşananlar sonrası ortalığı ilginç bir idda atıldı.

Madrid ekibinde skor 3-0 ken önce Xabi Alonso daha sonra da Sergio Ramos 2.sarı kartı görerek atıldı.Bunun üstüne de İspanyol basını bunun Portekizli hocanın talimatı üzerine bilerek yapıldığını söyledi.Teknik direktör Mourinho sarı kart problemi olan Sergio Ramos ve Xabi Alonso'ya "kendinizi oyundan attırın" talimatı vererek, bu futbolcularının durumunu riske atmak istemedi.Ramos ve Xabi Alonso, Auxerre'ye karşı Santiago Bernabeu Stadı'nda oynanacak son grup maçında kırmızı kart cezalısı olduklarından forma giyemeyecek olurken, üst turda kendilerini tamamen temizlemiş olacaklar.

Adam boşu boşuna Mourinho değil.Her ihtimali düşünüp hesaplayıp böyle birşey yapmış.Bence zekice bir hareket nasıl olsa grup 1.'liği de garanti olduğu için son maçta bu 2 oyuncuya ihtiyacı yok.Hem onları dinlendirmiş olur hem de bir sonraki tur için işini riske atmamış olur.Çok kurt hoca ya Mourinho.Basit gibi görünen ama aslında çok önemli olan şeyler konusunda uzman.Küçük detaylara kadar her şeye önem verip kazanmayı çok isteyen biri.Bu da onu kanıtlar nitelikte.
İspanyol basını "taktiksel oyundan atılma", "Madrid, oyundan atılmalara kadar maçı kontrolü altında tuttu" ifadelerini kullanırken, Mourinho'nun oyundan atılmaları için futbolcularına mesaj göndermesi polemik yaratacak bir tavır olarak gösterildi. Konuyla ilgili UEFA'nın bir soruşturma başlatıp, Real Madridli futbolculara ve teknik direktör Mourinho'ya ceza verebileceği iddia edildi.

Hop Aile Var!



Tevez'le Ferdinand ikili mücadelenin dozunu kaçırıp yaptıkları sporunda futbol olduğunu unutunca ortaya böyle bir kare çıkmış.Burda birbirlerine napıyorlar daha doğrusu Tevez napıyor ne arıyor diye sormak bile istemiyorum.

23 Kasım 2010 Salı

Biz Ayrılıyoruz




Eva Longoria ve Tony Parker evliliğini bilmeyen yoktur heralde.

Griffinbulvarında daha önce söz edildi bu konudan.Yayınlanan iki postu şöyle verelim.

1.yazı

2.yazı


Üstdeki resimde de resmi boşanma davasını görüyoruz.Neyse hayırlısı diyelim.

Psikopat Suarez

Ajax'ın yıldız forveti Luis Suarez Ajax-PSV maçında çıkan tartışmada rakip oyuncu Otman Bakkal'ı ısırdı.Evet evet bildiğiniz ısırdı.Bir anda vampir gibi atılmış valla Otman'ın üstüne.Baya da kızartmış yani.Neyse psikopat Suarez sonra gönlünü almış ta yani yaptığı çok enteresan.

Spartacus Geliyor..

Spartacus dediğim gibi çok severek izlediğim bir diziydi.İlk sezondan sonra dizinin baş karakteri Spartacus'ü canlandıran Andy Whitfield'in kanser olması nedeniyle neler olcağı ve dizinin akıbeti bilinmiyordu.Ama 2.sezon Spartacus Gods Of the Arena adıyla geliyor ve Spartacus'ten önce Batiatus'un evinin hikayesi anlatılcakmış.Böylece Andy Whitfield ta tedavi sürecini aksatmayacak ve iyileşirse 3.sezonla dizi kaldığı yerden devam edicek.

Bu da Spartacus Gods Of The Arena'nın yayınlanan ilk teaser'ı.


22 Kasım 2010 Pazartesi

Jose Mourinho ve El-Classico



Öyle tipte adamlar vardır ki ya çok seversiniz ya da acayip nefret edersiniz.Yaptığı hareketler size ya çok sempatik gelir ya da antipatik.Jose Mourinho bu yaptığım tanıma inanılmaz uyan bir adam.Yaptığı hareketler ve safettiği sözler ile futbol dünyasının gözbebeklerinden birtanesi.Teknik direktörlük kısmındaki başarıları tartışılmaz derecede.İnter başkanı Massimo Moratti,Mourinho gittikten sonra o sadece bir teknik direktör diyerek nasıl saçmaladığını hepimizi şahit oluyoruz.(bakınız İnter'in ligteki durumuna)

Mourinho'nun Real Madrid'teki en önemli karşılaşmalarından birtanesine çıkıcak bu hafta.El-Classico.Bu maç adına sayfalarca yazı yazılması gerekilsede Mourinho öyle düşünmüyor.Onun için 38 maçtan sadece bir tanesi olduğu görüşünde.Herhangi farklı bir değer katmadığını sarfetti.Hoş artık Mourinho'nun böyle görüşleri artık pek kimseyi şaşırtmıyor.Bunu geçtiğimiz sezonda İnter'de de yaşamıştık.İnter Şampiyonlar Ligi'ne uzanmaya çalışırken ''Ben yakın geçmişte bu kupayı kazandım ama İnter 45 yıldır kazanamıyor sanırım İnter taraftarları heyecanlılar.'' Cümlesi tartışma yaratmıştı.Neyse gelelim bu hafta ki maça.Real Madrid-Barcelona.Küçüklüğümden beri hep Barca taraftarlığım olsada Real Madrid'e sempatim Ronaldo ile artmaya başladı bu 2 sezondur.Maçı tarafsız gözle izlicem.Kimsenin kaçırmaması tavsiye edilir.Mourinho için ne kadar herhangi bir maç gibi görünsede.

Gasol'un Kusursuz Gecesi


Los Angeles Lakers'ın forveti Pau Gasol sezonun en formda oyuncularından biri.Sezona süper girdi Gasol ve şu ana kadar bir çok maçta takımının en etkili oyuncusu oldu.

Bu sabahta kusursuz bir maç oynadı Gasol.Sadece 30 dakika sahada kaldı Gasol ama 28 sayı 9 ribaunt ve 5 asistl ve 4blokluk harika bir performans sergiledi.Asıl etkileyici olansa saha içinden 10-10 'la oynadı.Hiç şut kaçırmadan oynadı ve maçı domine etti İspanyol.Golden State'e hiç şans tanımadı onun önderliğinde Lakers ve maçı da kolayca kazandı.

Birçoklarına göre şu an Nba'in en iyi pota altı oyuncusu Pau Gasol ve bu sezonda ona bu değerlendirmeyi yapanları haklı çıkartır derecede bir performans sergiliyor.Etkileyici bir performans sergiledi ve Lakers'ın bir galibiyet daha almasında en önemli rolü oynadı.

Formula 1 2010 Sezonu Tamamlandı




2010 sezonun son yarışı kaçırılmaması gerekilen yarışlardan bir tanesi.Güzel bir sezonu daha geride bıraktık böylece.Alonso'nun büyük avantajlarla girdiği fakat hayal kırıklığı ile biten yarışın detaylarını kısaca anlatacağım.Geriden gelen Vettel'in umudu son tura kadar koruduğu ve gayet profosyonelce yarıştığı için tebrik etmek istiyorum.Zira kendisi damalı bayrağı geçtikten sonra şampiyon olduğu haberini alıyor.

Alonso bu kadar avantajlıyken neden kaybetti sorusunun cevabı takım patronu Domanicalli'de yatıyor.Ne yazikki Ferrari gene bi stratejinin kurbanı oldu son yarışta.Ross Brawn ve Todt'dan sonra ciddi bir kenar yönetimi sıkıntısı yaşamakta İtalyan ekip.Webber'in erken pit-stop yapması Alonso'yu erken pit-stop alma gereği hissettirdi İtalyan ekibe çünkü Webber'in önünde dönmek istiyorlardı.Fakat bu sırada hesaba katılmayan bi durum vardı.Geri gelişlerinde erken pit-stop yapan Petrov,Kubica ve Rosberg üçlüsünün gerisi düşücekti.Bu pilotlar olağandışı bi durum olmadığı sürece bi daha pit yapmayacaklarından Alonso şampiyonluk için üst sıralara tırmanması gerekmekteydi.Bu pilotları yarış içerisinde geçmesi gerekiyordu.İlk rakip Rus çaylak Petrov.Birkaç tur içinde geçmesini beklediğim Alonso bu süreyi iyiden iyiye aşıyor.Gitgide Rosberg ile arasını açıyordu.Alonso arkada kaldığı sürece heyecan artıyor hata oranı da doğal olarak yukarılara çıkmakta idi.Alonso'nun bütün çabalarına rağmen Petrov çok iyi bir pilotaj örneği ile Alonso'yu arkasında tuttu.Alonso'ya eski takımından bi kıyak gelmedi.Red-Bull'un motor sağlıcısıda olan Renault Red-Bull'un yararına bi yarış çıkarttı.Ben bu ikili mücadelesinden birşeyler çıkartmak istemeyenlerdenim.Petrov yapması gerekeni yaptı.Yarış sonunda Alonso'nun Petrov'a el kol hareketleri yapması hoş olmadı.Beni arkanda tuttunda ne oldu der gibi.Olmamış.

Alonso'nun durumu içler acısı içersindeyken peki şampiyon ne durumda bu arada.Tabiki havalarda.Kendileri yeni dünya şampiyonu ve ayrıca bu ünvanı alan en genç pilot.Çok eleştirildi sezon içerisinde.İstanbul'da yaşanan olaylar ve Webber'in ona karşı tutumu karşısında gerçekten çok tecrübeliymişçesine ayakta kalma becersini gösterdi.Son tura kadar en üst düzeyde pilotajlık gösteren Vettel Bu şampiyonayı sonuna kadar hakedenlerden birtanesi.Almanya'nın yeni varisi çok geçmeden ortaya çıkması Almanya için bi gurur kaynağı olsa gerek.Hoş adamlar üst sıralarda olmaktan bıktı artık.

Sadece bir reklam amaçlı F1 e giren Red-Bull'un başarısıda göz ardı edilemez.Daha yeni yeni buralarda yarışmaya başlayan takım çok mükemmel bi araç dizaynı ile liderlik koltuğuna kuruldu ve kalkmayada pek niyeti yok gibi.Seneye aynı pilotlarla yola devam edecekleri kesin gibi olan takımdan seneyede sıkı bir rekabet izleyeceğimiz kesin.

Sene başında çok sıkıcı yarışlara şahit olduğumuz F1 sezonu ilerleyen yarışlarla birlikte gerçekten üst düzey yarışlar izlettirdiler ve en çok izlenen spor olmayı hakkettiklerini söylemek isterim.Seneye daha sıkı bi rekabet olacağı muhtemel.Şimdiden en az 6 şampiyonluk adayının olması bizleri çok eğlenceleri yarışlar ve şampiyona izleteceğinin habercisi.Hamilton ve Button yeni araçları ile üst sıraları zorlayacaklardır.Ferrari en son Raikkonen ile kazandığı şampiyonluktan sonra 3 sezon geçirdi.Bu sezon artık şampiyon çıkartmak isteyecektir.Bunun için maddi ve manevi bütün çabalarını ortaya koyacaklardır.Hepsi merak uyandıran konular.

Birde Vettel var tabiki.Genç Alman zafer sarhoşluğu içerisinde yeni sezona başlayacak.Bakalım kendisi bu ünvanı gerçekten korumak mı isticek yoksa bu zafer sarhoşluğu Vettel'i yolundan edicek mi bekleyip görücez.Sezonun başlamasını sabırsızlıkla bekliyoruz.Esen kalın efendim...

21 Kasım 2010 Pazar

Sean May Fenerbahçe'de


Geçen yazımızda da belirtmiştik Vidmar'ın sakatlığını Fenerbahçe'de ve uzun rotasyonuna ekleme yapılması gerektiğini.Sarı Lacivertli klüp Nba patentli uzun Sean May'le anlaşmaya vardı.

May 2005'te Bobcats tarafından 1.tur 13.sıradan seçilmişti.North Carolina'da başarılı bir dönem geçirmişti ve o geldiğinde herkesin beklentisi çoktu ondan..Gerçi ben yine öyle sürükleyici bir lider olmasını beklemiyordum ama Okafor tarzı bir oyuncu olabilirdi bence.Ama istediği gibi geçmedi hiç Nba yılları.Sakatlıklardan çok çekti May ve bir türlü beklenilen patlamayı yapamadı.Daha sonra gittiği Kings'te de dikiş tutturamadı.Sakatlıklardan dolayı yine yapamadı istediğini.Daha sonra da artık Avrupa'ya gelmeyi tercih etmiş olucak ki Fenerbahçe'ye geldi.

May iyi bir potansiyele sahipti belki ama dediğim gibi sakatlıklardan çok çekti.Fenerbahçe Vidmar'dan boşalan yere de onu getirdi.May sert bir oyuncudur.Fiziği sayesinde de iyi kapatır ortayı.Ama boy dezavantajı var,sakatlığa çok yatkın bir oyuncu ve mikro cerrahi operasyonundan sonra bir türlü toparlıyamadı kendini.Kondisyon konusunda da ciddi sıkıntılar yaşamış ve yaşayan bir oyuncu.performanslar ortaya koydu. Ancak, bu ameliyattan sonra tükendi diyebiliriz.Boy konusunda da kısa kalıyor pozisyonuna göre. Şu yazıda gördüğüme göre Charlotte Bobcats'te koçu Larry Brown, onun kondisyon, yorgunluk ve tendinit problemleri yaşadığını söyledi. Tendiniti açıklayacak olursak; kaslar zorlandığı anda direkt sakatlık riski artıyor. Sürekli ağrı yapar ve otururken bile rahat edemezsiniz.May'den daha iyisi bulunabilir miydi peki?Özellikle Eurolegue'te süper başlayan Fenerbahçe bu kozunu kullanıp çok daha iyi transfer yapabilirdi bence.Yanılıp yanılmayacağımızı göreceğiz.

Bu arada May 23 Kasım Salı Türkiye'ye gelip 24 Kasım Çarşamba günü sağlık kontrolünden geçerek imzayı atıcak FB Ülker'e.

Los Angeles'ta Bir Azgın

Ee tabii Los Angeles ve basketbol kelimelierini yanyana koyunca akıllara her zaman Lakers gelir ancak dün geceki azgın Lakers'ta değil,şehrin iki numaralı basketbol takımı Clippers'ın oyuncusu.Evet çoğunuz belki izlediniz veya bi yerlerden gördünüz onun yaptıklarını.Buraya koymakta farz oldu doğal olarak.44 sayı 15 ribaund 7 asist 2 top çalma 1 blok..Müthiş istatistikler..Ancak Griffin'in istatistiklerinden daha fazla konuşulan şeyler vurduğu smaçlar.Hele ki Timofey Mozgov ve Danilo Gallinari'nin üzerinden vurduğu smaçlar gerçekten inanılmaz.

Mozgov'un üzerinden vurduğu smacı tekrar tekrar izleyin farkına varıyorsunuz.Sanki görünmeyen bir merdiven kullanıyor adam.Diğer smaçta da o crossoverdan sonra o kadar zıplayabilmek ve ayakta kalmak.. Gerçekten inanılmaz.Charles Barkley'i anımsatıyor gerçekten.

Kanal D'nin Arka Bahçesi?



Kanal D'nin dizisi Küçük Sırlar Star'a transfer olmuş.Bundan böyle Star'da yayınlanıcakmış.İyi güzel hoş tamam da bu kaçıncı dizi Kanal D'den geçen Star'a.Aralarında bir ortaklık mmı var acaba.Kanal D'nin reuytingi düşen yada programda yer bulamadığı diziler Star'a geçiyormuş gibi düşünüyorum ben.Özellikle bu sezon geçen 2. dizi oldu bu.

Bundan önce Sihirli Annem,Acemi Cadı,Küçük Kadınlar ve Geniş Aile geçmişti Star'a benim bildiğim yine böyle.Bu dizilerde başlarda yakaladıkları reytingi daha sonra kaybetmişlerdi.Bu da oluşturduğum teoriyi destekliyor.Kanal D'yle Star arasında kardeş kanal(!) anlaşması olabilir.Böylece de dizilerin transferi kolaylaşıyor olabilir.Özellikle Kanal D'de çok ve sevilen dizilerin olması buna yol açıyor.Neyse dediğim gibi Küçük Sırlar 29 Kasım'dan iyibaren saat 8'de Star'da yayın hayatına devam edicek.

3,2,1 Rudy!!!

Sezonun ilk maç kazandıran buzzer'ı Miami Heat karşısında Memphis Grizzlies'ten Rudy Gay'den geldi.Rudy Gay topu alıp sağ dip çizginin oralardan dengeli bir fade away'le maçı kazandırdı.Lebron'un bu toptaki kötü savunması vardı diyebiliriz.Özellikle ilk pozisyonda da Ilgauskas'ın oralara kadar çıkıp rakibi karşılaması ve pota altının boş kalması çok ilginç.Neyse Miami böylece 8-5 olurken Memphis'te kaybetme serisini durdurmuş oldu.İşte o game winner buzzer beater.

20 Kasım 2010 Cumartesi

Duncan Tarihe Geçti



Tim Duncan...Nba'in en karakterli,en düzgün,basketbol bilgisi en yüksek oyuncularından biri hatta belki de 1.'si.İstikrar abidesi bir oyuncu.Karl Malone'la birlikte Nba tarihinin en iyi power forveti olarak gösteriliyor.Ben de kendisini çok severim.Çoğu kişi onu antipatik bulsa da onu Kevin Garnett'in arkasına koysa da bunun nedeni onun süper smaçlarla filan değil zor şeyleri çok kolay gibi gösterdiği üstün basketbol bilgisiyle buralara gelmesi.

Tabi doğal olarak Tim Duncan Spurs organizasyonuna da damga vurmuş durumda.Kazanılan 4 şampiyonlukta da en önemli pay ona ait ve Spurs'ün yıllardır belli bir çizginin altına düşmemesinin baş nedeni o.Müthiş bir liderlikle bugünlere gelmesini sağladı Spurs'ün ve tabiki rekorlarını da kırdı kırmaya da devam ediyor.

San Antonio'nun bu sabah Utah Jazz'la yaptığı maçta 19 sayı kaydeden Tim Duncan Spurs tarihinin en skorer oyuncusu oldu.Spurs'ün bir başka efsanesi Amiral lakaplı David Robinson'u geride bıraktı Duncan.
Kaydettiği 2 serbest atışın ardından takım arkadaşlarından gelen tebrikleri kabul eden Duncan, o sırada tam olarak ne olduğunu anlayamadığını itiraf ederken, esprili bir şekilde Spurs'ün en skorer ismi olduğunu anlamasının biraz zaman aldığını ifade etti. Maçı 19 sayıyla tamamlayan Duncan, 20 bin 791 sayıyla Spurs'ün en skorer ismi olma rekorunu kırarken maçı 20 bin 797 sayıya ulaşarak tamamladı. Duncan, eski takım arkadaşı David Robinson'ı geride bıraktı. Duncan aynı zamanda Spurs'ün en çok formasını giyen isim olarak da (988 maç) Robinson'ı geçti.

Duncan'a duyduğum saygı bir kat daha arttı.Gerçekten süper bir oyuncu.Dediğim gibi birçok kişi onu antipatik bulsa da bunda hafif bir kıskançlık var içten içe.Ondan dolayı da Duncan sevilmiyor ama tabiki bu onun başarılarının göz ardı edilmesi gerektiği anlamına gelmez..Her neyse Duncan damgasını vurduğu Spurs organizasyonunun resmi olarak ta en iyi oyuncusu oldu.Kesinlikle hiç unutulmıycak bir oyuncu.



Darko Bizi Diskoya Götür


Adı Darko Milicic.2003 Draft'ında 2.sıradan seçildi.Lebron'un arkasında.Kimileri Kwame Brown'u veya Sam Bowie'nin seçilişlerini en kötü seçim olarak görsede,bana kalırsa NBA Draft Tarihinin en kötü seçimi kendisinin seçilmesidir-Yalnız bu yanlış anlaşılmasın,sadece o yeri fazlasıyla hak etmiyordu-.Arkasında kalan oyuncular Wade,Melo,Bosh falan filandı.Hatta aynı draftta 47.sıradan alıcısını bulan bir Mo Williams vardı.

Neyse bunları bir kenara bırakalım.Darko Milicic bu sezonki macerasını geçen sezon katıldığı Minnesota Timberwolves formasıyla yaşıyor.Ben bu adamın ciddi anlamda odun olmadığını düşünsemde yıllardır 1 gram bekleneni verememesi artık ona kayıp gözüyle bakılmasına neden oluyor.Bu seneki ortalamaları 7.5 sayı ve 6 ribaund.Ancak son üç maçta gözle görülür bi çıkışta Darko.Özellikle dün geceki Lakers maçında tutturduğu istatistiklerle "Yoksa...Yoksa..Kıya.." repliklerini dudaklarda raks ettirmeyi başardı Darko.23 sayı 16 ribaund 5 asist 6 blok 2 top çalma.Daha ne olsun dimi.

Umuyoruz ki bu çıkışını sürdürür,daha 25 yaşında.Ancak bir sonraki maçta 0 sayı 1 ribaund 6 faulle maçı tamamlarsa da şaşırmam.

19 Kasım 2010 Cuma

Gel de Dövme

Bu hafta içi oynanan hazırlık maçında Portekiz'le İspanya karşı karşıya geldi.Maçı canlı izleme şansı da buldum.Portekiz maça çok iyi başladı.Üst üste ataklar geliştirirlerken öyle bir pozisyon olduki çok konuşuldu.

Portekiz'in süperstarı Cristiano Ronaldo soldan ceza sahasına girdi.Rakibini süper geçirdi ve reklam panolarına yolladı.Müthiş zekice bir vuruşla zor pozisyonda topu Casillas'ın üstünden aşırttı.Top kaleye doğru filelerle buluşmaya yöneldi.Buraya kadar herşey çok iyi Portekiz adına.Ama burda beklenmedik bir isim gole engel oluyor.Nani...Kaleye yönelen topa kale ağzında dokunma ihtiyacı hisseden Nani ofsayt pozisyonunda olduğunu unutuyor ve bu güzel gole engel oluyor.

Ronaldo haklı olarak inanılmaz sinirleniyor tabi.Bu süper gole takım arkadaşının engel olması çok kızdırıyor doğal olarak.İşte o pozisyon..

2011 Nba All Star Oylaması Başladı



Nba'de 2011 sezonunda Los Angeles'ta düzenlenicek olan All-Star haftası içinde yapılacak olan Batı Karması Doğu Karması maçı için seçmeler Nba.com'da bugün itibariyle başladı.

Türkiye adına oylamada Phoenix Suns'tan forvet pozisyonunda Hidayet Türkoğlu ve Utah Jazz'dan pivot pozisyonunda Mehmet Okur bulunuyor bulunuyor.Hidayet için hem şu ana kadarki gösterdiği performans hem de Batı Karması' ndaki zengin forvet havuzu nedeniyle All-Star maçında yer bulması şu an için zor gözüküyor.Mehmet Okur için bakıcak olursak aslında bu sakatlığı çok kötü oldu zira Batı'da pivot pozisyonu için ciddi bir aday yok.Bu yüzden Mehmet güzel bir performans sergilerse rahatlıkla yer alabilirdi ama bu sakatlık yüzünden onun da burda yer alması zor gözükyor.Çünkü sakatlıktan muhtemel dönüş tarihiyle All-Star arasında çok kısa bir süre var.Sonuç olarak bu senede All-Star'da Türk oyuncu izlemek zor gibi gözüküyor.
Geçtiğimiz senelerde sakatlıklar yüzünden birçok yıldızı görememiştik.Onlar olmayınca tadı tuzuda olmuyor All-Star'ın inşallah bu sene olmaz.Son olarak kendi seçimlerimi de yazıyım.Lakers'lı olarak biraz torpil geçmiş olabilirim mazur görün.

Batı:Russell Westbrook-Kobe Bryant-Lamar Odom-Pau Gasol-Andrew Bynum
Doğu:Derrick Rose-Vince Carter-Josh Smith-Amar'e Stoudamire-Dwight Howard

18 Kasım 2010 Perşembe

Hagi'den İlk Neşter


Tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren Galatasaray'da teknik direktörlük değişikliği de pek işe yaramamış gibi duruyor.Rijkard'ın gitmeden önce dediğini Hagi de dedi ve bazı oyuncuların kasten oynamadığını ima etti 2 teknik adamda.Bu doğrultuda ilk kesik beklenmedik bir isim Zvjezdan Misimovic'e geldi.

Sene başında yanlış bir transfer politikası izlemişti Galatasaray yönetimi kişisel kanaatimce ve transferin son günlerinde de pek te sisteme uymayan Misimovic büyük umutlarla kadroya katılmıştı Insua'yla birlikte.Taraftarın gözünü boyamak içindi bence bu transferler.Ancak o da beklentilerin çok çok altında kaldı.
Geldiğinden beri hiç katkı veremedi neredeyse büyük bir hayalkırıklığı yarattı ve sonunda kesiği ilk o yedi ve kadro dışı kaldı.Aslında bu kadar büyük umutlarla ve yüksek bedelle transfer edilmiş Misimovic'in ilk kesiği yemesi çok ilginç çünkü ondan önce kesiği yemeyi hakeden çok oyuncu vardı takımda.Özellikle Galatasaray tribünleriyle arası iyice açılan ve sık sık hata yapıp her 2 teknik adamın da bilerek oynamıyor diyerek işaret ettiği oyuncuların başında gelen Servet Çetin'in kadro dışı kalması kimseyi şaşırtmazdı sanırım.

Misimovic geldiğinde zaten Rijkaard'ın sistemine hiç uymuyordu.Bir de üstüne uyum sorunu yaşıyor sanırım.Almanya'daki ailesini buraya getiremediği için ciddi anlamda sıkıntılıymış.Sonuçta insan yeni geldiği bir şehirde ailesi olmadan zorlanır.Bu duyguyu iyi bilirim.O yüzden Misimovic'e bu konuda hak veriyorum.Hagi geldikten sonra biraz kıpırdanır gibi oldu ama yine de beklenen verimin çok altında kaldı.Bu yüzden de Hagi'nin isteği doğrultusuyla kadro dışı kalmış ve bundan böyle A2 takımıyla çalışmalarına devam edicekmiş.

Belki Baros'un bu kadar çok sakatlanması Misimovic için kötü oldu.Onun atacağı toplara hareketlenebilecek bir santrafordu Baros bu yüzden veriminin düşmesi normal.Ayrıca dediğim gibi taktiğe pek uymuyordu özellikle Rijkaard'ın kine.Ayrıca yine takımda sürekli sakatlanmaların olması ve teknik direktör değişikliği belirli bir düzen oluşmasını engelledi.Bunlar yeni geldiği bir ülkede uyum sorunu yaşayan Misimovic için hep olumsuz şeylerdi.O da pek kendine bakmamış gibiydi.Yani kondisyonu yetersizdi özellikle bazı maçlar ayakta duracak hali yok gibiydi.

Tabiki bu ne ilk ne de son olur Galatasaray adına.Kapı açılmış oldu.İlerleyen günlerde zaten fokurdayan suların iyice kaynayacağını söyeyebiliriz Galatasaray adına.Heleki işler böyle kötü gitmeye devam ederse sadece futbolcuları kadro dışı bırakmak yetmeyecektir.

Greg Oden Bir Sezon Daha Yok




Portland Trail Blazers'ın 2008 Draftı 1 numara seçimi Greg Oden lige geldiğinde herkes onun bu senelerde All-Star olmuş olacağını ve ligin elit uzunları arasına gireceğini düşünüyordu.Ancak Oden'ın yakasını sakatlıklar bırakmadı.Önce çaylak sezonunun tamamını kaçırdı sonra geri döndüğünde yine sakatlandı ve şimdi tekrar sol dizinden microfracture ameliyatı olacak ve hiç süre alamadığı bu sezonun geri kalan kısmını da kaçırıcak.

Ne büyük hayal kırıklığı Blazers adına.Oden'ı hep ve büyük bir umutla beklediler ama sakatlıklardan başını kaldıramadı.Zaten oynadığı dönemlerde de hiç te o beklenilen seviyeye gelebileceğini gösteren performanslar sergilemedi.Daha çok iyi bir savunma oyuncusu olabileceğini gösterdi.Ancak yine de başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.Çok ciddi bir sakatlık geçirdi ve hala belini doğrultamadı.

Blazers'ın bundan sonraki tutumu nolucak merak ediyorum.Artık ondan ümidi kesmişlerdir.Ama onu nasıl pazarlıycaklar önemli bir sorun.Durant'i seçmedikleri için başlarını taşlara vurmayı bıraktıktan sonra bu konuyu düşüneceklerdir.

ŞOK!


Bir önceki yazıda değinmiştik Parker - Eva olayından. Yeni haberler dolaşıyor ortalıkta. Parker'ın Eva'yı 2 kadınla aldattığı (ki oha!) söyleniyor. Daha önemlisi bu kadınlardan biri eski takım arkadaşı Brent Barry'nin eşi olması. Ahanda yukarıda da 4'lünün pozu var olayın özeti.

Bu da Bayan Berry'nin bir başka pozu. Sağlam bir insanmış hehe..

17 Kasım 2010 Çarşamba

Eva Longoria-Tony Parker Boşanıyor


San Antonio Spurs'un yıldız guardı Tony Parker ve ünlü oyncu Eva Longoria'nın evliliğinde sona gelinmiş Associated Press'te çıkan haberlere göre.Çiftten de henüz yalanlama gelmedi bu habere.Demekki doğru haber bu ayrılma olayı.

Habere göre Longoria şiddetli geçimsizlikten dolayı açmış davayı.Hiç te öyle gözükmüyorlardı yani.Dışarıya çok mutlu bir çift görüntüsü veriyorlardı çıkan haberlerde ama demekki içtenmiş sorunlar.Şiddetli geçimsizlik te fix zaten boşanmalarda.Her neyse bu habere Spurs yönetimi de çok üzülmüştür.Çünkü sezona formda girmişti Parker ve bu olayın onu etkilemesini,performansının düşmesini istemeyeceklerdir.Ama sanki Parker biraz etkilenecekmiş gibi geliyor bana.

Kötü olmuş ya oldum olası boşanmaları sevmem.Ortada çocuk olmaması bir nebze olsun iyi.Erkekler yine sevinecektir bu habere zira Eva Longoria da yine erkeklerin gözdelerinden.


Not:Ben yazımı yazdıktan sonra Tony Parker da twitter'dan boşanacaklarını duyurdu.

Shaq'tan Türkiye'ye Mesaj Var



Boston Celtics'in tecrübeli bir o kadar da renkli pivotu Shaquille O'Neal "O benim kardeşim" dediği Milli oyuncumuz Semih Erden'le kameralara Türk bayrağı tutarak ülkemize ve Semih'e güzel bir jest yaptı.Gittiği günden beri de Semih'e sahip çıkıyor Shaq.Semih için büyük şans onun orda olması ve sahip çıkması.Shaq'a da bu özel jestinden dolayı teşekkür ediyoruz Shaq'a.İlerleyen günlerde,senelerde ülkemizde görürüz Shaq'ı.

Yurdum İnsanından Pratik Çözümler-4



Ne yani eski araba kapılarını illa atmak,hurdaya vemek mi lazım.İşte süper bir çözüm.Hem pencere masrafını ortadan kaldırılmış hem de arabadan faydalanılmış böylece hurdaya gitmesi önlenerek geri dönüşüme destek verilmiş.Gerçekten çok pratik bir çözüm.

Çaylaktan Beklenmedik Katkı



New York Knicks'in bu sezon draftında 2.tur 39.sıradan seçtiği Landry Fields hiç beklenmedik katkı veriyor Knicks'e.İlk beşe de yerleşen Fields mücadeleci oyunuyla takdir kazanıyor.Bu sanahki Denver maçında çaylak guard 21 sayı ve tam 17 ribauntluk süper bir performans sergiledi.Ama galibiyete yeterli olmadı.

Nba Tv veriyordu maçı o yüzden izleme imkanı buldum tekrarını.Gerçekten takdir ettim.Tüm o Knicks'in düzensizliğinde bir mücadele gösteren,bir düzene sadık kalmaya çalışan tek oyuncuydu.Bir kısa olarak çok iyi bir ribauntçuydu zaten ama bu maç iyice abarttı.Mücadelesiyle de son çeyrek takımı ateşledi ama dediğim gibi yeterli olmadı.Diğer Knciks oyuncularının Fields'tan birazcık mücadele gücü almaları heralde tüm Knciks taraftarlarının en büyük isteklerindendir keza üst üste 6.mağlubiyetlerini aldılar ve kazanma istekleri çok düşük.Fields'ı tekrar tebrik etmek lazım.Bundan sonra heralde birçok kişi dikkatle takip edicektir kendisini.

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun



1 gün geç te olsa Kurban Bayramı'nızı kutluyoruz blogumuzun tüm yazarları olarak.Herkese iyi bayramlar olsun efendim.Hayvanlara eziyet eden(bkz.dün haberlerde gördüğüm kurbanlık hayvana pompalı tüfekle ateş eden adam,kurbanlığı arabanın arkasında sürükleyen adam vb.) kişilerin hariç tabiki.

Yarım Saatte Servet



Birçoklarına göre dünyanın en seksi hatunu Adriana Lima.Gerçi benim için öyle değil ama neyse.Ama yine de Marko Jaric gibi bir adamla neden evlenir mantıklı bir açıklama bulamıyorum.Allessandro Ambrossio da yine taş gibi hatun kategorisinde.Her neyse Victoria's Secret'ın ve dünyanın en çok kazanan mankenleri olan bu ikili Adriana Lima ve Allessandro Ambrossio yarım saatlik bir defileden sonra tam 1milyon dolar almışlar.Evet yarım saat defile için 1milyon dolar.

Hakkaten inanılmaz bir rakam bu.Yani yarım saatte 1 milyon dolar.Tamam dünyanın en tanınmış mankenleri de yani bu parada baya astronomik.Cem Yılmaz'ın da dediği gibi hemen bir Türk mantığı yürütsek basitten haftada 2 defileye çıksalar ve toplam 2 saat podyumda kalsalar ayda 16 milyon eder.Yılda ohooo...Vay anasını yav.Mankenlik te dünyanın en karlı mesleği olma yolunda ilerliyor şu haberlere göre.Basketbolda Nba varsa mankenlikte de Victoria's Secret var resmen.Oraya kapak attın mı sırtın yere gelmez.Valla bana baya bir ilginç geldi bu haber ondan koyayım dedim.Şu haberden sonra dünyada Marko Jaric olmak isteyen erkeklerin sayısı iyice artmıştır.Gerçi çoğu yine paraya bakmadan bunu diyor ama olsun yine de artmıştır.

15 Kasım 2010 Pazartesi

Vidmar'dan Kötü Haber



Beko Basketbol Ligi'nin son şampiyonu Fenerbahçe Ülker'in genç pivotu Gasper Vidmar Medical Park Trabzon maçında ön çapraz bağlarını kopardı ve yapılan kontroller sonrası sezonu kapattığı açıklandı.

Fenerbahçe için çok kötü oldu bu tabiki.Vidmar pota altında gelecek vaat ediyordu.Geçen sene özellikle final serisinde iyi bir performans çizmişti.Ayrıca bu çok uzun bir süreli sakatlık.Yani sezonu daha şimdiden kapattı ve yani ciddi de bir sakatlık geçirdiği için de bunun fiziksel açıdan yaratacağı sıkıntılar bir yana psikkolojik olarak ta Vidmar'ı çok yıpratabilecek bir sakatlık bu.Vidmar'a bu açıdan da ciddi anlamda destek olunması gerekiyor.Sonuçta dediğim gibi genç ve gelişme kaydeden bir oyuncuydu bu yüzden sakatlık onu çok olumsuz etkileyecek.Bunun yaratacağı etkileri en aza indirmede hem Vidmar'a hemde Fenerbahçe Ülker'e önemli görev düşüyor.Böyle sakatlıklardan geri dönüş te çok önemli.Yani Vidmar'ın sakatlıktan dönmesi belki 6 ayı bulur belki geçer ama psikolojik olarak darbe alırsa bunun toparlanması çok uzun sürer.

Bu sakatlık takım açısından kötü oldu tabiki.Sonuçta hiç hesapta olmayan uzun süreli bir sakatlıktı.Bu eksikliği nasıl doldurucaklar ya da doldurmayı tercih edicekler mi bilmyirum ama benim aklıma hemen Enes geldi.Geçen gün yazdığım bir yazıda Enes'in durumundan bahsetmiştim.Belki de Fenerbahçe Vidmar yerine onu oynatmaya başlar.Böyle olursa her 2 taraf için de çok kazançlı bir durum olur.Bakalım Fenerbahçe yönetimi nasıl bir yol izleyecek.Tekrar geçmiş olsun Gasper Vidmar.

Teknik Faul Sorunu

Nba yönetiminin bu sene koyduğu kurala göre teknik faul çalımı artık iyice kolaylaştı.Hakeme en ufak el kolu affetmiyorlar.Çok eleştirilen bir kural bu bende açıkçası daha sezon yeni başlamış olsa da nefret ettim kuraldan daha şimdiden.

Oyuncuları robotlaştıran bir kural olmuş resmen.En ufak bir tepkiye affetmeden teknik çalıyorlar.Böyle olunca tabiki teknik fauller havada uçuşmaya başladı.Ufacık bir serzeniş hakeme laf söylemede el kol hareketinde bile hemen teknik faul çalınıyor.Tabi bu da saçma sapan teknik faullere yol açıyor doğal olarak.Oyuncuyla hakem diyaloğunu sınırlandırıp dediğim gibi oyuncuları robotlaştıran bir kural oldu bu ve acilen değişmesi gerekli.

Sonuç olarak bu kural baştan beri var bu sezonun ama bu sabahki Lakers-Suns maçında bir olay yaşandı ondan bende yazmak istedim.Maçın son 1 dakikasına girilirken Suns 4 sayı önde.Lakers hücumunda Odom basketi buluyor.Pozisyonda Hido'nun net faulü var Odom'a.Basketten sonrada Odom "And one" diye bağırıp ellerini sallıyor.Ve çat teknik faul.Tabi bundan sonra Suns'ta bunu sayıya çevirip bunun da avantajıyla maçı kazanıyor.Yanlış anlaşılmasın yanlız Lakers'ın maç boyu savunmada düşük performansı vardı ve Suns'ta baya iyi şut atarak kazandı yani maçın kaybını tek bu düdüğe yıkmamak gerek.Fakat bunun bu maçla kalmayacağı çok net.Yani yarın öbür gün yine böyle kafa kafaya giden maçlarda çalınırsa bu düdükler Nba yönetiminin baya başı ağrır.

Nasıl ki hakemler yanlış düdük çalabiliyorlarsa oyuncularda buna itiraz edebilir.Ama yine de yani bunlar maçın atmosferi arasında olan şeyler.Oyuncuları duygularından arındırmaya çalışmanın hiç bir anlamı yok.İnşallah bu kural bir an önce iptal olur.Aşağda bu kuralın en saçma örneği var şu ana kadarki.Glen Davis sadece ellerini açtı diye evet evet sadece ellerini açtı diye teknik faul alıyor.Bir de bahsettiğim Odom olayı var.



13 Kasım 2010 Cumartesi

Robin Niyeti Bozdu




How I Met Your Mother çok severek izlediğim bir dizi.Konusu filan çok güzel.Spartacus'le birlikte en sevdiğim dizi diyebilirim.Neyse konuyu fazla dağıtmadan dizide Robin karakterini canlandıran Cobie Smulders çarpıcı açıklamalarda bulunmuş.

Robin'in dizideki nerdeyse bütün erkek karakterlerle ilişki yaşadığını söylemiş Cobie.Buraya kadar herşey doğru ama bundan sonra ise "Alyson Hannigan'ın canlandırdığı Lily'le lezbiyen ilişki yaşamayı istiyorum.Alyson çok seksi çünkü." demiş.Vay anasını sevgili seyirciler.

Niyeti fena bozmuş Robin.Bildiğin Lily'e sulanmış yönetmenlere de mesajı yollamış.Valla Robin'in dizide biraz erkek canlısı(!) olduğunu biliyorduk ta gerçek hayatta da benziyormuş yani dizideki karakterine.Baya çarpıcı bir açıklama olmuş baya şaşırdım görünce.Neyse Marshall duymasın diyelim de yazıyı bitirelim.

Kevin Love Coştu



Minnesota Timberwolves için son yıllar özellikle de Garnett gitmeden hemen önceden itibaren başlıyan seneler hep hayal kırıklıklığıyla dolu geçti.Bu dönemde takımı etrafında kurmayı planladıkları Al Jefferson'dan da vazgeçtiler ve son zamanlarda bir başka oyuncudan çok önemli katkılar gelmeye başladı.

Kevin Love'dan bahsediyorum tabiki.Love Jefferson sonrası dönemde Timberwolves'un en güvendiği isim açık ara.Üstün ribaunt sezgisi ve gücüne belirli mesafe şut ta ekledi Love ve iyi bir uzuna dönüştü.Yazın da Türkiye'de Amerika formasıyla kısıtlı sürelerde çok önemli katkılar verdi ve ben dahil bir çok kişi hak ettiği süreyi alamadığını düşündü Love'ın.

Love sezona belki de bu yoğun tempodan dolayı biraz tutuk başladı ama yeni rolüne giderek hızlı bir şekilde alışıyor.Ribaunt konusunda hiç bir sıkıntı yok.Çünkü dediğim gibi üstün bir ribaunt sezgisi var.Ligin en iyi 5 ribauntçusu arasında rahatlıkla yer alır keza liginde ribaunt kralı şu ana kadar.Ama Love asıl patlamayı bu sabah Knicks'e karşı yaptı.Love çok etkili bir maç geçirerek maçı 31 sayı 31 ribauntla tamamladı.

Evet yanlış duymadınız 31 sayı 31 ribaunt.İnanılmaz bir performans.Üstün bir ribauntçu olduğunu kanıtlarcasına oynadı ve hücum repertuarını da genişlettiğini kanıtladı Love.En son 1982'de 30-30 yapıldığını düşünürsek Love'un yaptığı büyük başarı.Gerçekten tebrik etmek gerek.Love belki bir lider olup etrafında takım kurulabilcek bir oyuncu olmaz ama 20-10 seviyesinde bir oyuncu olacağı kesin gibi.Mücadeleci oyunu da onun bir başka artısı.Tabi T-Wolves içinde süper haber bu zira Beasley'le bu işin gitmeyeceği apaçık ortada.Beasley iyi bir oyuncu olabilir ama kişisel olarak güvenilmez olduğunu çoktan kanıtladı.O yüzden Love'un bu performansı T-Wolves yöneticilerini inanılmaz mutlu etmiştir.

Karikatür -1



Sevdiğimiz,beğendiğimiz,güldüğümüz karikatürleri de paylaşıcaz bundan sonra blogumuzda.

Penguen'de gördüğüm bu karikatür çok güldürdü beni.Çok zekice ve süper olmuş valla eline sağlık diyelim çizenin.

Ünlü Şaka Türkiye'de Uygulanırsa

Star'da programa başladı biliyorsunuz Hayrettin.Gerçekten komik işler yapıyorlar.İnternette ün yapmış videolardaki kahramanlarla görüşüyor filan.

Güzel de videolar buluyor.Hafif bir Beyaz havası var kendisinde zaten.Yani tavırsal olarak.Birkaç kere denk geldim komiğime giden şeyler gördüm programda.Ama şu şaka çok güzel olmuş ya hakkaten baya güldüm.

Iverson yoksa Chatman Var



Blogta bireysel performanslara pek yer vermiyoruz genelde.Ama tabiki böyle etkileyici performanslar çıkınca yazıyoruz bizde.(bkz.Milsap)

Beşiktaş Cola Turka Bursa deplasmanında Oyak Renault'la karşılaşırken tabiki herkesin aklında Iverson oynayacak mı sorusu vardı.AI bu maçta oynamadı ama maçı izleyenler Beşiktaş'ın guardı Mire Dejuan Chatman'ın müthiş şovuna tanıklık etti.Beşiktaş'a geldiğinden beri çok iyi katkı veren hatta geçen sene ceza alana kadar lig Mvp'si için en büyük aday olan Chatman bu maçta harika bir performans ortaya koydu ve uzatmaya giden maçta 34 sayı 10 ribaunt 8 asist ve 6 top çalmayla oynadı.

Chatman'ı hep sevmişimdir zaten Beşiktaş taraftarı da sever.El-Amin'den sonra en uzun süre takımda kalan oyuncu yanlış hatırlamıyorsam.Bu sene de iyi oynuyor Iverson'un gelişiyle çok tehlikeli bir ikili oluşturucaklar.Ama şu performansa şapka çıkartmamak elde değil.Bir guard olarak her türlü işi yapıyor ve o oyundayken Beşiktaş bambaşka bir takım oluyor.Tebrikler Chatman.

12 Kasım 2010 Cuma

Enes'e Kötü Haber



Genç Türk yeteneğimiz Enes Kanter bilindiği gibi Fenerbahçe altyapısından yetişmişti ve daha sonra Amerika'da Kentucky Üniversitesi'nden burs almıştı.Ancak NCAA yönetimi Enes'in daha önce profesyonel olduğunu bu sayade 33 bin dolar gelir elde ettiğini ve sadece amatör basketbolcuların forma giyebileceği NCAA'de oynayamayacağı açıklandı.

Bu tabiki Enes için çok kötü oldu.Yani Nba scout'ları genel olarak Ncaa'i takip ediyorlar ve Enes'in de daha şimdiden dikkat çektiğini biliyoruz.1 sene daha Ncaa'de oynadıktan sonra muhtemelen ilk 5'ten seçilicekti Enes hatta bazı değerlendirmelerde ilk sıra için en büyük aday olarak gözüküyor ama işte bu haber hesapları değiştirdi.

Şimdi Enes'in bu sene mutlaka basketbol oynaması lazım.Bu da D-League'te olabilir.Ama orda alınan başarılar pek te belirleyici olmuyor.O yüzden Enes'in göstereceği iyi performanslar bazı scout'lara boş gelebilir.Bu da sıralamasını değiştirir.Ayrıca nispeten daha kolay rakiplere karşı oynadığı için de kendini geliştirme şansı azalır.Bu da onun gibi genç bir basketbolcu için kötü olur tabiki.

Enes'in bir başka şansı ise kulübü Fenerbahçe'de oynaması.Ancak bu da yine kötü olur çünkü Fenerbahçe kadrosunu kurdu ve sağlam bir uzun rotasyonları var burada kadro da oturmuş olduğundan Enes gibi genç bir oyuncuya yer açılmayabilir.Böylece az süre alır ve yine kendini geliştirmesi zorlaşır.

Son şansı ise kulübü Fenerbahçe'nin de kabul etmesiyle başka bir lulüpte oynayabilir Enes.Bu onun için en güzeli olur bence.Sonuçta gideceği kulübü süre almasına göre kendi belirler.Ayrıca daha dişli rakiplerle oynar.Heleki Eurolegue'te oynayan bir takıma giderse onun için çok iyi olur.Bu sayede de kendini geliştirebilir.Onun için en mantıklı olan bu seçenek duruyor bana göre.

Tabi bunun olması Enes için kötü oldu.Bakalım bu seneyi nasıl geçirip kendini nasıl geliştirecek ve kendine nasıl bir rol çizecek Enes Kanter.Daha şimdiden umutlar çok ondan inşallah bu başına gelen son problem olur da Nba'de ülkemizi temsil eden Türkler arasına girer ve Milli Takım'la da başarılar kazanrı Enes.

Bu Nasıl Hava?



Kasım ayındayız.Ortasına geldik nerdeyse.Normalde havanın böyle soğuk olması arada yağmur yağması gerekir ama nerdee?Güneş tepede sıcaklık 20 derece civarı hep.Kısa kolluyla çok rahat gezilir sadece sabah ve akşam serin oluyor o kadar.O da ince bir polarla rahatça geçiştirebilinir.

Bir ara soğuklar oldu.Yurda kışlıkları getirdim kısa şeyleri götürdüm ama bı sıcaklarda ters köşeye yattım çok fena.Havada maşallah aynen devam hiç bir serinleme bile yok.Nasıl bir Kasım ayıdır anlamadım.Ne zaman hava soğuyacak merak ediyorum mayıs ayında filan mı acaba.İyice dengesi şaştı dünyanın.Ehehehe

11 Kasım 2010 Perşembe

Dişlik Takın Arkadaşım !



Gerçekten çok ilginç sahne,dişliklerin önemi birkez daha ortaya çıkıyor.Videonun sonuna kadar izleyin.Diş tükürme sahnesi..

Lebron James'ten Ameliyat



Miami Heat'in süperstarı Lebron James benchte sıkılınca zaman geçirmek için kendince bir yol bulmuş gibi.Hem kendini de rahatlatmış.Zaten o burun delikleri normal yollarla oluşmuş olamaz.Ne diyelim iğrençsin Lebron.