30 Eylül 2010 Perşembe

"Tekmelerimi Kullanmaktan Çekinmem"

"Bunu kullanmaktan çekinmem."... Klasik bir polisiye dizi veya film konuşmasıdır.Suçlunun köşeye sıkıştığında,esir aldığında vs kullandığı klişe laftır.Ancak bu sefer durum farklı.Başlıktaki sözü söyleyen isim ise Mallorca'lı Kevin Garcia ve bunu açık bir tehdit olarak söylemiş rakiplerine.Peki diyebilirsiniz bu adam manyak mı durup dururken böyle açıklamalar yapıyor.Hemen açıklıyalım.

Garcia'nın takımı bu hafta sonu Barcelona ile karşılacak ve dünyanın birçoklarına göre en iyi futbolcusu Messi'yi savunma görevi de Garcia'ya düşmüş.Garcia'da bu açıklamayı yapmış.Tabi bu açıklamanın asıl nedeni bundan 2 hafta önce Ujfalusi'nin Messi'ye yaptığı sert faul.Birçoklarına göre acımaszca bir fauldü ve yıldızların korunması olayı tekrar yüz üstüne çıktı dillendirilmeye başladı.O olayda kasıt yoktu bence ki ceza da buna göre oldu zaten ama sert bir fauldü kabul.

Peki asıl sorun yıldızlar korunmalı mı?Hem evet hem hayır bence.Neden evet dersek yıldız futbolcular futbolun seyir zevkini arttıran göz zevkine hitap eden oyunculardır.Yani şık çalımlar güzel gollerde genelde bu tip futbolcuların imzası vardır.Ayrıca bu oyuncular genelde çok faul alan oyunculardır.Bu yüzdende sakatlık riskleri fazladır.Eğer bu oyuncular olmazsa da dediğim gibi futbolun seyir zevki azalır.Bu yüzden de yıldız oyuncuların korunması lazım diyebiliriz sonuçta çok ağır darbelerle ciddi bir sakatlık geçirmesini istemeyiz herhangi bir futbolcu için.Bu yüzdende çok faul alan yıldız oyuncuların korunması güzel bir teklif gibi.Ayrıca bu futbolculara büyük paralar ödeyen klüplerde bu oyuncularını kaybedince başarısızlıklar yaşıyorlar.Klüpsel açıdan bakarsak bu yüzden de korunmalı diye düşünebiliriz.

Korunmamalı dersek te futbol sonuçta 11 kişi oynanan bir oyun ve bu mücadele içinde herhangi bir kişiye ayrıcalık tanınması gerçekten büyük haksızlık olur.Ayrıca kazanmak için bazı oyuncuları bir şekilde durdurmanız gerekir.Bu futbol kuralları dışına taşsa da kazanma hırsı önemlidir.

Sonuç olarak yıldızlara ayrıcalık gelmesini beklemiyorum ama yapılan faullerinde bu kadar sert olması da güzel değil.Bileğe basmak,tekme atmak vb...O yüzden asıl baş kahramanımıza dönecek olursak Garcia baya bir sert konuşmuş ve gözdağıını vermiş ama Messi'nin veya herhangi bir futbolcunun da bundan çekinip çalım filan atmıycağını düşünmek te biraz hayalcilik olur.Bakalım maçta gerçekten bahsedilen tekmeleri görecek miyiz?

Yurdum İnsanından Pratik Çözümler-1

Eh Türk milleti olarak hep sivrizekalı olmuşuzdur.Olmadık durumlardan olmadık şeyler elde etmişizdir.Bu bölümdede bunlardan bahsedip bunlarla ilgili paylaşımlarda bulunacağız.

İlk olarak cep telefonunun çekmemesinden şikayetçi olan bu amcamız işe müdahele etmiş ve kendince bir çözüm üretmiş.İşe yaramış mıdır bende çok merak ediyorum.


Teoman'ın Özgeçmişi Bulunmuş

Teoman müziği kadar müzik dışı konularıylada magazin basınını meşgul etmiş başarılı bir rock'çı.Asi kişiliği hep ön plandadır.Şahsım adına birçok kişiden farklı olarak sevemem ama bazı şarkılarını da dinlemiyor değilim.Ama davranışlarıyla filan benim gözümde bir antipati oluşturmuştu hala da silebilmiş değilim bunu.

Son günlerde birçok yerde Teomanın Cv'si bulundu diye haberler çıkınca bakmadan,bakınca da yazmadan geçemedim konuyu.Teoman çok ilginç bir özgeçmiş hazırlamış gerçekten kendine.İddalı,isyankar ve asi bir özgeçmiş...Kişiliğini yansıtan cinsten olmuş tam.Yaptıklarından filan çok bahsetmemiş.Farklı bir cv olmuş.Daha çok amaçlarından ve kişiliğnden bahsetmiş Teoman.Bunu yazan birçok kişi belki de şu an iş bulamayabilir kişisel olark buna benzer bişey yazmayı düşünmüyorum özgeçmişime.Ama zamanında yazmış ve gerçekten çok ilginç yani.Dediğim gibi sevmem kendisini ama haber ve cv çok ilgimi çekti.Merak edenler için cv'yi koyuyorum.Aşağıda koyduğum birebir bu haberi öğrendiğim ve haber çıkan her sitedekiyle aynı cv.


1967 yılında İstanbul’da doğdu. Karakterini şövalyelik değerleri üzerine oturttu. Kendini Boğaziçi Sosyoloji’de sabitledi. Hayatını şarkıcılıktan kazanıyor. Gay-şarkıcı modasından sonra, sosyolog- şarkıcı modasının çıkacağına inancı tam. Bu sayede yırtma hayalleri kuruyor. Zorda kalınca gitar ve armonika da çalıyor. Televizyona bile çıktı.
Amerika’da yaptığı röportaj ve araştırmalardan hazırladığı “Sado Mazoşizm” konulu çalışma, en çok yalvaran dergide yer alacak. Bir reklam şirketinde, adına staj demeye utandığı bir süre geçirdi. İşi sevdi. Yapacağına da inanıyor. Üç dakikalık şarkıların her birinin kendisine okuldan çok şey verdiğini söylüyor. Soap operalardan “Twin Peaks”i seviyor. Laura Palmer için ise “ölecek kız değildi” diyor. Biseksüel, katil, kadın yazarlardan Catherine Tremell’i seven, iyilerin dostu, fenaların düşmanı kahramanımızın, tüm reklam şirketlerine ortak mesajı var:
“BENİ ŞİMDİ ALMAZSANIZ SONRA ÇOK YANARSINIZ. EYLEMLERİM SÜRECEKTİR.”




Hee bu arada Teoman demişken şunu koymadan geçmek yazık olur. :)

Ronaldo Gol Bunalımında




Dünyanın en pahalı futbolcusu olarak Real Madrid'e gelen Cristiano Ronaldo son dönemde gol atamamanın sıkıntısını ciddi olarak yaşamaya başlamış.Ronaldo yetenekleri tartışılmayacak bir futbolcu ama saha dışındada baya aktif.(!)Geçen sezon kişisel olarak başarılı bir peformansa imza attı ancak bu sene istediklerini yapamıyor gibi.

Sezonun şu bölümüne kadar sadece 2 gol atabilen Ronaldo Auxerre'le oynanan ve Madrid'in 1-0 kazandığı maçtan sonra kendisiyle röportaj yapmak isteyen muhabirleri bunaldım diyerek tersledikten sonra asık suratla orayı terk etmiş.

İleri uçta oynayan oyuncular her zaman gol baskısını üzerlerinde hissederler.Gol atamadıkları zamanda eleştiriler alırlar.Ronaldo'da gol atmayı seven başarı isteyen bir oyuncu.Bu başarı konusunda kişisel başarısını da çok isteyen bir oyuncu olduğunu biliyoruz Ronaldo'nun.Sonuçta Real Madrid bu sene bir gol sıkıntısı yaşıyor görüldüğü üzere.Pozisyona giriyorlar ama işi biteremiyorlar.Ronaldo'da bunalmış belliki sıkkın canı bu işe.Ama dünyanın en pahalı futbolcusu olunca da insanların sizden çok şey beklemesi çok normal.Yani her maç gol bile bazen yetmeyebilir.O yüzden Ronaldo'ya eleştiri gelmesi de bence normal.Neyse La Liga'da Real Madrid'i destekleyen biri olarak bu sorunun giderilmesini gerçekten bende isityorum.Sisteme alışınca ve bitiricilik oranı artınca da bu problemler yaşanmayacaktır bence.

Cüneyt Çakır'a Tam Not

Türkiye'de hakemler hep bir sorundur.Neredeyse her maçtan sonra bir veya iki taraf hakemden mutsuzdur puan kaybını hakeme yükler.Tabiki hakemlerde insan onlarda hata yapabilir ufak tefek hatalar olucaktır ama herşeyi de onların suçuymuş gibi göstermek olmaz.Bazen kötü yönetim gösterip sonuca etki ettikleri de vardır.O tip maçlarda insan nasıl hisseder kendimden biliyorum.Her neyse konu dağılmadan asıl amacım Rubin Kazan-Barcelona maçını yöneten Cüneyt Çakır'la ilgili birkaç bişey söylemek.

Dün gece maçı beklememin en önemli nedeni Cüneyt Çakır'ın performansını merak etmemdi.Maçın başından itibaren kontrolü elinde tutmaya çalıştı.2penaltı 5'te sarı kart verdi Çakır.Böyle yazınca tabiki penaltı kararlarını merak ediyor insan.Ama ikiside bana ve herkese göre penaltıydı.Kartlarını da doğru kullandı Çakır ve sonuç oalrak tüm futbol otoritesinin beğenisini kazandı.

Kariyeri adına büyük bir adım attı bence Cüneyt Çakır.Şampiyonlar Ligi'nde baskısı fazla olan bir maçta korkusuzca gördüğünü çaldı.Yardımcılarıyla iyi anlaştı.Bundan sonra da üst seviyede görev almaya devam edicektir.Umarım Türkiye'deki diğer hakemler de bu peformanstan sonra kendilerini geliştirip bu seviyeye çıkarlar.Cüneyt Çakır da bu performanısnı sürdürür inşallah ve artık liglerimizde hakemlerin 1.sırada konuşulmadığı maçlar izleriz.

İstanbul'dan Devam

Birkaç gündür blogla ilgilenemedim.Bunun nedeni de üniversitenin başlamış olması yurda yerleşme safhası derslere gidip gelme falan filan.Yani sonuç olarak bundan sonra günlerimin büyük bir kısmını İstanbul'da geçireceğim...

Başka şehirde okumanın avantajları da var dezavantajlarıda.Şu an için alışma safhasındayım diyebilirim ve zorluklar tabiki var.Yurt hayatına üniversite yaşamına alışmaya çalışıyorum.Ayrıca kampüsün ikiye bölünmüş olması sonucu(Davutpaşa-Beşiktaş) günlerimin 2-3 saati de yollarda geçiyor.Tabiki çok yorucu bu da.Tramvaydı metroydu otobüstü derken insan yoruluyor.Heleki ayakta gidilirse yolculuk bitmiyor gibi.

İstanbul'da olmak güzel olduğu kadar zorlu da.Özellikle trafik sorunu gerçekten baş ağrıtıcak cinsten.Yurdun Beşiktaş'ta olması meşhur Beşiktaş Çarşı'sında olması benim gibi koyu bir Beşiktaşlı için avantaj gerçekten ama dışarda her an bir hayat var bu güzel olduğu kadar gece yatmaya karar verdiğimde dışardan gürültü olarak bana geri dönüyor.

Sonuç olarak yeni bir şehirde yeni bir yerde yaşamaya çalışıyorum.Ama yazılarımı yazmaya devam edeceğim.Ufak bir bilgi veriyim dedim sizlere bir kaç gün yazamama nedeni olarak..Ama tekrar yazılara başlıyorum..

25 Eylül 2010 Cumartesi

Chuck Me!

Dün Jay Leno'ya Wade ve Chuck'u canlandıran Zachary Levi konukmuş. Jay Leno Zachary'i çağırdıktan sonra gelişi ve hareketleri efsane. İkisi oturduktan sonra Wade'nin yüz ifadesi ayrı bir efsane.

Chuck bu hareketle ayrıca fethetti gönlümüzü. Büyüksün..

Kingodisco


Valla geceleri Okan'ın yokluğunda geceleri Telegol, Bay Tahmin gibi Spor - Komedi tarzı programlarla idare ediyorduk. Bu gece dönüyor kral, çalsın davullar..

Lady Gaga ve Et Kıyafeti

Lady Gaga müzik dünyasına adım attığından beri müziği kadar sıra dışı tarzı,giysileri,saç stilleri ile gündeme geldi.Zaten çoğu kişinin de aklında bu sıra dışı kişiliğiyle yer etti.Ancak Lady Gaga bu sefer daha önce hiç görülmemiş bir kıyafet tarzıyla gündeme geldi.

Mtv Müzik Ödüllerinde tam 8 ödül alan Lady Gaga geceye hem bu açıdan hemde giydiği kıyafetle damga vurdu.Gece boyunca 3 kostüm giyen Gaga'nın giydiği bir kostüm ise daha önce görülmemiş cinstendi hakkaten.Lady Gaga o gece çiğ etten yapılmış bir kıyafet giydi.Evet evet çiğ etten bir kıyafet.Çok yaratıcı gibi duruyor.Ama yine de kendi içinde bir iticiliği var kıyafetin bence.Uzaktan bakıldığında(tabi canlı filan görmedim tv den filan) normal bir elbise gibi duruyor.Tasarımı filan gayet güzel ama et işte...Gaga ise bunu:"Eğer inandıklarımızın arkasında durmaz ve haklarımız için savaşmazsak, yakında sadece bir et yığını kadar hakka sahip olacağız!”diyerek açıkladı.


Şahsen ben Lady Gaga'yı sevmem ancak bu ilginç protestosu karşısında karışık bi durum oluştu bende.Bir tarafım protestoyu haklı bulurken bir tarafımda kıyafetin iticiliğine takmış durumda.Türk medyası da sağolsun herkes aynı başlığı kullanarak duyurdu haberi.Kıyaf-ET...Bu da başta ilginç gelse de ana haber de bile bunu böyle görünce haliyle itici gelmeye başladı.Hala da bu durumu kendi içimde tam çözemedim.Ama kesinlikle protestosundan dolayı saygı duyuyorum kendisine bence de iyi bir noktaya parmak basmışta.Çok ilginç bir şekilde parmak basmış.Sonuç olarak protestonun amacı bir hoşnutsuzluk konusunda dikkat çekmektir ve Lady Gaga bunu fazlasıyla başardı bu kıyafetiyle.


Tabi hal böyle olunca bir çok mizah olayına da konu oldu Lady Gaga.Başta bobiler olmak üzere birçok sitede bununla ilgili çok yaratıcı işler gördüm.Ama beni en çok güldüreni kesinlikle aşağıda paylaştığım oldu.Bobiler.org'ta gördüğüm bu resim bence en komiği oldu.



Transfer Gündemi


Lakers uzun süredir aradığı 10 numarayı Gasol'un tavsiyesi sonrasında İspanya'dan buldu.



Karizma Böyle Bir Şey Olsa Gerek




Jose Mourinho adını duyurduğundan beri hep büyük bir karizma oldu.Çok büyük başarılara imza attı.Başarıları kadar sivri dili ile yaptığı açıklamalarla da gündeme geldi.Ancak kendine has duruşunu karizmasını hiç bozmadı ve dünyadaki en karizmatik teknik adamlardan birisi.Her gittiği takımda başarılar kazandırıp klüp tarihlerinin en parlak günlerini yaşattı.Real Madrid'e geldiğinde yüksek egolu futbolcularla nasıl başa çıkacağı,onları nasıl idare ediceği ve disiplin altında tutacağı tartışılıyordu.Ancak şu fotoğrafta açıkça görülüyorki Mourinho bu konuda çok başarılı.Önüne top almaya gelen adam dünyanın en pahalı futbolcusu ve bir o kadar da yüksek egoya sahip olan Cristiano Ronaldo olsada bu Mourinho için yeterli değil.O kılını bile kıpırdatmıyor.Mourinho olmak kolay bir iş değil ama şu fotoğraf onun büyüklüğünü kanıtlar cinsten bir fotoğraf.

24 Eylül 2010 Cuma

Nba Elite 11 vs Nba 2k11

Bilgisayarda oyun oynamak gerçekten çok eğlenceli zevkli ve sürükleyici bir iştir.Tabi oynadığınız oyun da bunların miktarını belirler.Oyunun grafikleri,sesleri,oynanılabilirliği,sürükleyiciliği gibi birçok kriterde değerlendirilir oyunlar.Sonuç olarak bunlarda belli bir seviyeye gelen oyunlar oyun severler tarafından tercih edilir.


Basketbol severler olarak yıllarca Nba Live oynadıktan sonra yavaş yavaş bu oyun eski ilgisini sürükleyiciliğini kaybetti.Grafiklerde ve oynanışta ufak değişiklikler hariç belli bir değişim olmayınca oyun kendini tekrar etmeye başladı.Ayrıca oyun hataları düzeltilmedi ve eksikleri çok olan Nba Live serileri yayınlandı.Sonuç olarak bu oyunlar bikaç haftada ilgisini kaybetti ve 2009 yılında da yıllarca basketbol oyunları piyasasını domine eden Ea Sports'un oyunlarını bilgisayara göre değil Xbox ve Ps3'e göre hazırlıycağını açıkladıktan sonra basketbol oyun piyasasının boş kalıcağını düşünmüştük ancak 2K Sport playstation'a hazırladığı oyunlardan sonra bu seferde bilgisayar ortamına atınca herkesi bir merak sarmıştı.2k serilerinin çıkmaya başlamasıyla bilgisayarda basketbol oyunu keyfi bambaşka bir seviyeye çıktı.Nba Live serileri ps3'te de 2k serilerinin gerisinde kaldı ve tercih hep 2k serisinden yana oldu.Ancak bu yıl Ea Sport büyük değişimlere imza atarak Nba Elite 11 adı altında yeni bir basketbol oyunu çıkaracağını açıkladıktan sonra bu rekabet başka bir seviyeye geldi.Bu 2 oyunda 5 Ekim'de piyasaya çıkıcak bu da bu rekabeti ilginç bir hale getiriyor.Dilerseniz şimdi bu 2 oyunu kıyaslayalım.Yanlız oyunları değerlendirmeden önce bu 2 oyun hakkında çıkan bütün videoları izledim sizlere sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için onu belirtmek isterim yani oyunları oynamışlığım yok sadece yayınlanan videoları izleyip değerlendirmelere baktım.


Öncelikle Nba Elite11'in kapağında geçen sezon sayı kralı Oklohoma City Thunder'ın süperstarı Kevin Durant var.Kapak güzel duruyor.Durant te ciddi olarak süperstarlardan biri haline geldi ve genç yaşına rağmen bu tip kapak organizasyonlarında yer alıyor gerçekten onun adına sevindirici.Konuyu fazla dağıtmadan oyunu incelemeye başlıyayım ben.Öncelikle spikerler benim için oynlarda çok önemli bir etmendir.Burda Elite'in iyi bir iş çıkardığını söyliyebilirim.Espn spikerleri Mike Breen,Jeff Van Gundy ve Mark Jackson'u oyunda kullanarak bence gayet güzel bir iş başarmış.Gerçek maçlarda da bu 3lünün anlatımından maç izlemek güzel oluyor oyunda bu sesleri duymak güzel.Ayrıca Espn'le sponsorluk var sanırım çünkü skorboard'ta Espn'in kullandığı skorboard.Bu da oyun için + bir puan kazandırmış.Ayrıca maç öncesi Espn ekranının kullanılması ve arena görüntüleri güzel olmuş.Gerçek hayattan ne kadar çok şey kullanılırsa tabiki gerçeklikte o seviyede artıyor.Grafiklere gelirsek Elite'in burda yine hayal kırıklığı yarattığını söyliyebilirim.Süperstarlar dışında diğer oyunculara pek bir özen gösterilmemiş gibi duruyor.Ayrıca topun potadan geçişleride hiç güzel değil.Eski sega oyunlarına benziyor.Burdan Elite'e eksi puanı veriyorum.Çünkü grafikler bu tip oyunlarda çok büyük önem tutar.Oynanışa gelirsek klasik Nba Live hataları bunda devam etmiş.Smaçlarıyla ünlü olmayan birçok oyuncu çok zor smaçları çok rahatça basabiliyor.Ayrıca şut stillerine de dikkat edilmemiş gibi.Şuta kalkan oyuncular çok rahat bloklanabilirmiş gibi duruyor ve şut stilleri de pek gerçekçi değil açıkçası.Ribaunt mücadeleleri benim hoşuma gitti.Yani Live serileri gibi değil.Biraz daha gerçeğe yakın olmuş Elite'te.Ancak Live'ın kabusu burdada devam etmiş.Top hala oyuncuların içinden geçme gibi büyülü bir özelliğe sahip ve bunu birçok pozisyonda gördüm.Gerçekten gerçekçiliği inanılmaz olumsuz etkileyen bir sorun bu ve bunu bir türlü çözemediler.Elite'te de bu hata devam ediyor.Onun dışında driplinglerde gerçekçi olmamış.Kolayca topu çalınabilecek pozisyonlarda bile rakipten hamle gelmiyor.Oyuncuların olmadık yerde de smaca kalkmaları cabası.Elite'teki bir başka değişiklikse Become Legendary dediğimiz yeni oyun modu olmuş.Nba 2k10 oynayanlar My Player modundan hatırlayacaklardır.Bu konuda pek yorum yapamıycam çünkü bu mod hakkında pek bir video izleyemedim açıkçası.Sonuç olarak Elite'in eksik yönleri olumsuz yönlerinden fazla.Belli bir süre sonra sıkabilcekmiş gibi duruyor yine.Geliştirilmesi gereken yönler düzeltilmesi gereken hatalar var.O yüzden Elite hala istenilen seviyeye gelmiş değil.


2k11'e gelirsek...2k9'la birlikte pc kullanıcılarınında beğenisine çıkan bu oyun son 2 senedir çoğu basketbol oyuncusunun favorisi olmuş durumda.Oyun gerçekçiliği gerçekten çok yüksek seviyede.Öncelikle çoğu oyuncunun kendine has şut stilleri olması inanılmaz artı bir özellik ve yine çoğu oyuncunun yüzlerinin gerçek hayattakine çok benzemesi müthiş bir artı puan.2k11' e gelicek olursak 2k serisi en büyük golünü bu 2k11'le atmış bulunuyor.2k11 "The greatest of all time"yani tüm zamanların en iyisi sloganıyla Nba tarihinin en iyi oyuncusu olarak kabul edilen Michael Jordan'lı kapağıyla piyasaya çıkıcak.2k11'in tabiki en büyük artısı oyunda Michael Jordan'ın da var olucak olması.Jordan'la birlikte Jordan'ın özel performans sergilediği maçla görev olarak oyuna dahil edilmiş durumda.Bu da oyunu oynayanlara çok güzel bir opsiyon sağlıyor.Jordan'ın efsane performanslarını verilen kriterlere göre yerine getirmeye çalışıcak bu modu seçenler.Bunla birlikte hem oyunculara eskiye dönüp nostalji yapma olanağı hem de oyuna yepyeni bir heyecan katmış oldu 2k Sport firması.Jordan'ın oyuna katılması tabiki müthiş bir artı ayrıca Jordan'la birlikte oyuna eski takımlarda katılmış oldu.Bu da oyunculara yeni bi opsiyon seçeneği sağlıyacaktır.Jordan dışında oyunda 2k10'dan ufak detaylar haricinde bariz bir fark göremedim ben.Sadece hücum setleri oyunda daha aktif bir biçimde kullanılabilir durumda.Bu da gerçekçiliğe artı bir katkı olarak eklenicek.Ayrıca devre arası programı da eklenmiş durumda.İlk yarının oyuncuları bu arada değerlendiriliyor ancak çoğu kişinin ki bunlara ben de dahilim bu bölümü sadece birkaç kere merak için izleyeceğini daha sonraki dönemde geçiceğini düşünüyorum.Onun dışında normalde 2k10'da oyunun belli bölümlerinde spikerler çok sessiz kalıyordu.Bu oyunda o düzeltilmiş görünüyor en azından yayınlanan videolarda bu durum öyle.Oynanış hakkında zaten 2k'in pek bir sıkıntısı olmadı.Bu oyundada olucağını düşünmüyorum.Ayrıca oyuncu şut stillerinde gerçeğe uygun olarak ufak değişimler olmuş.Bu oyundan beklentim şu oyun kurucuların bana ve oyunu oynayan bir çok kişiye karşı asist rekorları kırması umarım bu oyudna düzelir.Oyunun açılış ekranı da gerçekten çok güzel olmuş ben çok beğendim.Ayrıca arenaların gerçek resimlerinin koyulması da çok güzel bir özellik olmuş.Oyunda da oyuncu değişiklikleri veya sahadaki beşin gösterilişi 2k10 dan çok daha iyi.My Player kısmına gelirsek 2k10'da gerçekten çok fena sarmıştım bu bölüme.2k11'le bu bölümede yeni eklemeler yapılmış.2k11'in yayınlanan videolarına göre oyuncuya basın toplantısı eklenmiş bu toplantıda verilen sorulara 4 ayrı şıkla cevap verilebiliyor ve böylece hem medyayla hem klüple hemde takım arkadaşlarıyla ilişki kısmı değişkenlik gösterebiliyor.Bu da oyuna bir şekilde yansıycaktır elbet.Genel olarak 2k10'a benzesede bu ufak detayların gerçeğe yakın olmasıyla 2k serisi serinin en güzel oyunuyla karşımıza çıkıcak 5 Ekim'de.Ayrıca oyunun pc versiyonununda çıkıcak olması onlar adına büyük avantaj zira Ea Sport Elite'i pc ye sürmeyeceğini açıklamıştı.


Sonuç olarak bu 2 oyunu da kendimce değerlendirmeye çalıştım.Bana soracak olursanız kesinlikle 2k11 bu seneye de damgasını vurup Elite'i geride bırakıcak gibi.Tabiki kesin bir sonuç almak için 5 Ekim'de piyasaya çıkıcak bu 2 oyunu da merakla bekliyorum.Kazanan:Nba 2k11...

Geri Döndüler!


Kaç senedir hep anneme söylenirdim ' Bu kadar dizi izlenir mi? ' diye, geçen oturdum saydım 8 dizi olmuş benimde. Anneler her zaman haklıymış yani heheh..

Diziler bu hafta patır patır düşmeye başladı ABD'de. Bizde bayram ettik haliyle. The Big Bang Theory, How I Met Your Mother, Two And a Half Men, Chuck zaten uzun süredir takip ettiğim dizilerdi. Şimdi bunların yanına bu yaz başladığım True Blood*, Fringe, Spartacus'u da ekleyince ekranın başından kalkamaz olduk.

Neyse teşekkür amacıyla girişmiştim bu yazıya, edip bitirelim. Torrent ve Divxplanet, çok büyüksünüz hocam!

*True Blood'la ilgili özel bir yazı yazıcam yakında.


Allen Iverson Beşiktaş'a mı Geliyor?


Evet başlık şaka gibi gelebilir ama gerçek.NBA'in bir dönemine damgasını vurmuş kariyerinde Mvp ödülü sayı krallıkları olan Allen Iverson için devreye Beşiktaş Cola Turka'nın girdiği ve resmi teklifi yaptığı kulüp tarafından da doğrulandı.

Açıkçası sabah bir gazetede bu haberi gördüğümde pek te inandırıcı bulmamıştım.Yani klasik bir transfer kolpası olduğunu düşünmüştüm ve koyu bir Beşiktaşlı olarak o kadar da heycanlanmamıştım ne yalan söyliyim.Ancak saatler geçttikçe kşüpten herhangi bir yalanlama da gelmedi.Ve zaman geçtikçe Beşiktaş Basketbol Sorumlusu Şeref Yalçın Allen Iverson'a Beşiktaş'ın resmi teklif yaptığını doğruladı.

Allen Iverson son zamanlarda sakatlıklar,kişisel problemler vs yüzünden kariyeri Detroit'e takas olduktan sonra düşüşe geçti.Emekli oldu dendi sonra tekrar geri döndü.Bir türlü istenen verimi veremedi ancak egosundan da taviz vermedi ve ilk beş çıkmadığı için Memphis'le sadece 3 maç oynadı.Daha sonra ise emekliliğini açıkladı ancak Philadelphia'nın teklifini kıramadı ve AI'ı Nba'e adım attığı takım olan Sixers'la geri döndü.Orda eski günlerindeki gibi olmasada belirli bir düzeyde katkı verdi ancak sonra yine kayıplara karıştı ve kendisiyle hiçbir NBA ekibi ciddi anlamda ilgilenmedi şu yaz döneminde.Kendiside taviz vermeyince zaten fazla olmayan talipleri de vazgeçti The Answer lakaplı oyuncudan.Çin Liginden talipleri çıktı Iverson'un ama 4milyon dolarlık bir teklifi reddetti AI gelen açıklamalara göre.

Şimdi transfer döneminde futbolda bombaları patlatan Beşiktaş basketbolda da Iverson'la ciddi anlamda ilgileniyor.1.5milyon dolar garanti olmak üzere 2milyon dolar önermişler.Şeref Yalçın yaptığı açıklamada “Maddi açıdan bir sorun olacağını düşünmüyorum. Çünkü Iverson’ın paraya ihtiyacı yok. Normal düzeyde bir ücretle beraber kendisini renklerimize bağlayabiliriz. Ben 5-6 gün içinde net bir sonuç alabileceğimizi düşünüyorum."demiş.Yani para konusunu dert etmemesi normal artık AI'ın zaten kazanacağını kazandı bundan sonra kariyerinin son günlerini adına yakışır bi şekilde noktalaması gerektiğini düşünüyorum.Beşiktaş'a gelir mi bilemem ama sonuç olarak tüm Beşiktaş taraftarları gibi bende merak etmeye başladım.Sonuça bahsedilen her ne kadar eski formunda olmasada hırsıyla kazanma arzusuyla tanınan bir döneme damgasını vurmuş Allen Iverson..


Sonuç olarak yıllardır basketbolda bir türlü iddalı bir takım haline gelemeyen genelde mali problemlerle gündeme gelen Beşiktaş Cola Turka belki de bu transferle basketbolda gerçek bir güç haline gelmeyi hedefliyor.Ancak Iverson şahet gelirse de böyle ekonomik yönden Beşiktaş tekrar bir sıkıntıya girerse bu transferle gelen bütün karizma çizilir.Bununda bence dikkat edilmesi gereken önemli bir husus olduğunu düşünüyorum.Iverson'un tabiki Türkiye'ye gelicek en önemli yıldız olduğunu söylemeye gerek bile yok.NBA'den hiç bu kadar kariyerli bir oyuncu gelmemişti.Dominique Wilkins'in Avrupa'ya gelişinden bile daha önemli olabilir onun Avrupa'ya ve ligimize gelişi.O yüzden transfer gerçekleşirse Beşiktaş'ın büyük reklamı olacağı kesin.Yine dikkat edilmesi gereken bir başka konu da Akatlar'daki seyirci azlığı.Yani son dönemlerde genelde boş tribünlere oyanayan Beşiktaş'ın bu eksikliği Iverson'un gelişiyle kapanacağını düşünüyorum.Yani Iverson gelir de yine boş tribünlere oynayan bir takım olursa gerçekten hiç hoş olmaz.Bu konuda tabiki Beşiktaş taraftarına çok iş düşüyor.Onların da gereken duyarlılığı göstericeğini ve basketbol takımını sahipleniceğini düşünüyorum.



Şeref Yalçın Iverson olmaması halinde başka bir dünya yıldızına yöneliceklerini söylemiş.Ayrıca Porto Riko'lu dev Petr John Ramos'ta Beşiktaş'a çok yakınmış.Ama kadrosunda uzun rotasyonu bence iyi bir seviyede olan Beşiktaş için gereksiz bir hamle olabilir bu.Yani Ramos ta ligimize renk getiricek bir oyuncu olur tabiki ama uzun rotasyonu 5kişilik olur ve bunlarında 4ünün yabancı olacağınıdüşünürsek Ramos çok lüks olur bu kadro için.Onun yerine ihtiyaca yönelik bir transfer bekleyebilirz.


Uzun lafın kısası uzun süre futbol transfer gündeminde bombaları patlatan Beşiktaş basketbolda da çıkan haberlere göre önemli hamleler peşinde.Bunlar gerçekleşicek mi tabiki zaman göstericek ancak bir çok Beşiktaş taraftarı gibi diğer basketbolseverler de bu konuda heyecanla gelicek açıklamayı bekliyor diyebiliriz şimdiden.Tıpkı benim gibi...


23 Eylül 2010 Perşembe

Ekranda Geri Dönüş Rüzgarları

Dizi sezonu bittikten sonra yaz döneminde yine bir çok yeni dizi yayın hayatına başladı.Ancak yeni başlayan yapımlar olduğu gibi eski yapımlarda ekran hayatına dönerken bazı oyuncular da eski dizilerine geri döndü.Ayrıca hafızalarımızda belli bir rol olarak yer eden bazı oyuncularda farklı rollerle karşımıza çıktı.

Öncelikle bakıcak olursak uzun süre ekranlarımızda yer alan ve güzel bir aile dizisi havası veren(sonlarda çoğu oyuncu gittikten sonraki kısımları saymazsak) izleyenleri keyiflendiren Çocuklar Duymasın yeni dönemde yayın hayatına başladı.Dizide Duygu rolünü yeni dönemde Hayal Garip canlandırıyor.Bunun dışında Özgür Ozan yeni dönemde dizi kadrosunda yok.Diziye göre karısından ayrılan "Light" Selami Libya'ya gidiyor ve bu şekilde dizi kadrosunda yer almıyor.Selami'den doğan boşluğu dizi ekibi Volkan Severcan'la doldurmaya çalışmış.Tecrübeli oyuncu daha önce de bu tip rollerde rol almıştı ve diziye Selami'den dahada bir light lık kattığı kesin.Ayrıca dizide daha önceki dönemde Meltem'in annesi Müzeyyen Hanım namıdiyar Kötü kadın Müzeyyen'i canlandıran Ayşen Tekin dizide de tıpkı gerçek hayattaki gibi vefat etmiş olarak gösteriliyor.Dizinin asıl eğlenceli eklemesiyse kesinlikle Selami ve Gönül'ün oğlu "Beton" Orçun rolünde Alp Eren Khamis olmuş.Gerçekten büyümüşte küçülmüş konuşması ve davranışlarıyla diziye çok güzel ve komik bir hava kattığına şüphe yok Orçun'un.Öyle diyaloglar geçiyorki Orçun'un olduğu sahnelerde gülmemek elde değil.Tecrübeli oyuncular Tamer Karadağlı,Pınar Altuğ Atacan,Zeyno Gönenç ve Ferdi Akarnur'un görev aldığı Çocuklar Duymasın'ı gerçekten ekranlarda tekrar görmek gayet güzel.İzlemeyenlere tekrar bu diziye bir fırsat vermelerini en azından Beton Orçun'un olduğu sahnelere bir bakmalarını tavsiye ediyorum.

Bir başka geri dönen yapımdan bahsedicek olursak Tolga Çevik'in askere gïtmesinden sonra ekranlara ara veren Komedi Dükkanı Star'da yayın hayatına tekrar başladı.Genel konseptine uygun olarak geri döndü.Yani yine aynı temayla devam ediyorlar.Ancak izleyenleri yine kahkahaya boğmayı başarıyor bu yapım.Tolga Çevik'in oyunculuk yeteneklerine özellikle mimiklerine gerçekten saygı duyuyorum.Yani o ifadelerini çok iyi kullanabiliyor.Özellikle o emir veren kişiyle aralarındaki diyaloglar ve sahneye çıkan seyircilerle yaşananlar gerçekten çok komik.Ayrıca kameraman,Tolga Çevik'in terini alan kadın,şarkıcı ve müziklerden sorumlu Özer Atik'te bu gösteriye çok olumlu katkı yapıyor.Bu programa seyircide çok şey katıyor bence.Verdikleri reaksiyonlar bazı imaları çabucak kapması ve tepki vermesi çok hoş etkiliyor oyunu.Ama tabiki yine dönüp dolaşıp Tolga Çevik'e geliyoruz.Dediğim gibi onun oyunculuğunu çok beğeniyorum ve bu programdaki rolünü gerçekten çok iyi canlandırıyor.Şu ana kadar yayınlanan 2 bölümüne göre bence gayet güzel bir dönüş yaptı ekranlara Komedi Dükkanı.


Ekranlara geri dönen yapımlardan sonra oyuncusal bazda geri dönüşlere bir göz atarsak Dağhan Külegeç yani Kavak Yelleri'nin meşhur Efe'si izleyicilerden gelen yoğun istek üzerine yeni yayın döneminde tekrar dizinin kadrosuna katıldı.Zaten son yıllarda dizinin iyice ilgi çekiciliğini kaybetmesinden sonra böyle bir geri dönüş haberleri hep konuşuluyordu döndü dönüyor dönecek derken Efe tekrar ekibe katıldı.İlk başlarda
Kavak Yelleri'ni izliyordum ancak dizi ilerledikçe ve işler iyice sarpa sarıp herkes birbirine takılmaya başlayınca benimde kafa karıştı iyice ve diziyi bırakmıştım.O yüzden tam sağlıklı bir yorum yapamayabilirm ama Efe'nin dönüşünü ve ondan sonraki bir kaç bölümü izleme şansım oldu.Öncelikle Efe'yi diziye nasıl geri monte edicekler çok merak ediyordum ama bu şekilde getirdiler ve bence biraz basit ve bariz oldu.Efe'nin Güven yoluyla diziye giriceğini yani ilk Güven'i göreceğini eminimki çoğu kişi tahmin etmiştir.Nitekim de öyle
oldu.Sonuçta Güven'le birlikte türlü türlü belalara giren ve başlarına iş açan Efe diziye yeni bir heyecan getirmiş oldu.Bakalım grupla karşılaşması nasıl olcak,grubun başta Aslı'nın tepkisi nolucak bundan sonra olaylar nolucak merak uyandıran sorular.


Oyuncusal anlamda geri dönüşlere bakarsak son çıkan haberlerle birlikte Gamze Özçelik ve kocası Uğur Pektaş bir yıldan fazla bir aradan sonra tekrar Arka Sokaklar adlı diziye geri dönüş yapıcaklarmış.Onların yani dizideki adlarıyla Zeynep ve Murat'ın dönmesiyle birlikte Rıza Baba'nın o özel kişilerden oluşturulan ekibi iyiden iyiye genişlemiş olucak.Rıza Baba'nın damadı Ali'nin de dizide yakın zamanda oyuncu kesintisi görmemiz beklenilebilir.Tabiki bunu ilerleyen zaman göstericek.Eğer kesinti olmazsa ekip minibüsü değil ekip otobüsü kullanmak zorunda kalıcaklar yoksa.Tabi bu ikilinin diziye ne zaman döneceği tam net değil ancak geri dönüş yapıcakları kesin.


Ekranlara verdiği uzun süreli aradan sonra Perran Kutman da Show tv'nin Deli Saraylı adlı dizisiyle ekranlara geri dönüş yaptı.Gerçekten onun gibi bir ustayı ekranlarda görmeyi özlemişiz diyebilirim rahatlıkla.Perran Kutman ailesini kaybetmiş, cepheden cepheye koşan bir hemşireyi canlandırıyor dizide daha sonra milli mücadele amacıyla kendisine ve bir ekibe İstanbuldaki işgalcilerin oluşturduğu sosyeteye girip onlar hakkında bilgi almak amacıyla görev veriliyor ve Perran Kutman'da bu ekibin başında yer alıyor diyebiliriz.Konusu ilgi çekici bu dizinin o işgal dönemine böyle hafif bir mizah duygusuyla yaklaşan bir dizi görmemiştim ben.Gani Müjde'nin bu yapımı o dönem hakkında daha önce duymaya alışık olmadığımız bir hikaye anlatıyor bize.Perran Kutman da Hayat Bilgisi dizisinden aşina olduğumuz o haksızlığa boyun eğmeyen otoriter vatan sevgisi yüksek yeri geldiğinde disiplinli sert yeri geldiğinde sevecen ve esprili bayan rolünün bir benzerini bu dizide de canlandırıyor.Role alışık olduğu ve yılların verdiği tecrübeyle Perran Kutman'ı gerçekten özlemişiz.

Sonuç olarak bu dönem televizyon ekranında eskiden gördüğümüz programlar karakterler ve oyuncular yenilenmiş halleriyle ekranlarımıza geri dönüş yaptılar.Bakalım başka geri dönüş yapıcak yapımlar ve oyuncular olcak mı bunu zaman göstericek.Hepinize iyi seyirler.

Vira Bismillah!!

Bir anda aklımıza gelen fikir sonrası hazırladığımız blogumuza kendimizce güzel bir isim bulduktan sonra ve hızlı bir hazırlanma,tasarım süreci sonrasında sitemizi yayına açtık.Öncelikle blogumuzda şu an itibariyle 2 yazar-yönetici bulunmakta.Bunlardan biri bendeniz Buğra Uzar diğeri de çok yakın arkadaşım İbrahim Tosyalı...İkimizinde bundan önce sadece yazarlık tecrübesi oldu blog alemine o kadar yabancı değiliz ancak kişisel olarak açtığımız ilk blog bu.O yüzden ufak tefek hatalarımız eksiklerimiz olacaktır, şu anda da var ancak zamanla bunları telafi etmeye çalışıcaz o yüzden şimdilik maruz görün.

Blogumuzun ele alıcağı konulara gelirsek spor başta olmak üzere dizi,film,hayattan olaylar,güncel olaylar,oyun dünyası kısacası bize ilginç gelen veya yorumda bulunmak istediğimiz tüm konularda yazılar paylaşıcaz.Tabi mizahi yönden de paylaşımlarda ve yazılarda bulunacağız.Yani okurken eğlendirmeyi amaçlıyoruz diyebilirim.

Blog açmanın en zor taraflarından biri de isim bulma.Tabiki diğer olayların kendi çapında bir zorluğu var ama bizi en çok uğraştıran konu bu oldu.Sonunda Galatasaraylı olan İbrahim'i ve Beşiktaşlı olan beni mutlu edicek bir isim bulduk.Mitolojide kartal kanatlı aslan anlamına gelen "griffin" ismi bizim için kurtarıcı oldu.

Sonuç olarak blogumuzu açtık ve sizlerin beğenisine sunduk.Bundan sonraki günlerde paylaşımlarımızla,yazılarımızla ve sitemizdeki eksiklikleri gidererek daha iyi bir blog olmak adına çalışmalarda bulunacağız.Şimdiden hepimize hayırlı olsun.